Bahar Akıncı

Yamaç paraşütü yapmanın ve korkmamanın yolları!

26 Temmuz 2014

YAPTIM... Vallahi de, billahi de yaptım!
Atlayana kadar öldüm öldüm dirildim...
Atlayana kadar, en az 4 kere “yok ben yapamayacağım” dedim.
O tepeden, Babadağ’ın zirvesinden koşarak aşağıya inmek istedim...
Ama sonra bir şey oldu. Tepeye 4 arkadaş çıkmıştık ve hepsi gıkını çıkarmadan atladı. Onlar önümden peşi sıra bir kuş misali havalandıkça bana da bir cesaret geldi. Pilotuma baktım, son derece tecrübeli, 15 yıllık uçuş eğitmeni Mehmet Hoca (Mehmet Bolat). “Atlar mıyız Hocam” dedim. “Atlarız” dedi. “Ölmez miyiz Hocam” dedim. “Hava iyi, rüzgar sıkıntısız, akrobasiye girmeyeceğiz ve korkma ölmeyeceğiz” dedi.
Ve atladık.


Yazının Devamını Oku

İnsanlığımız ölmemiş teşekkürler Ege!

21 Temmuz 2014

O kadar güzel ki... Boncuk boncuk bakıyor...
Gülünce gözleri kayboluyor...
Tıpkı benim çocukluğum gibi...

Ama Selin Su ameliyat olmazsa organları iflas edecek!
Muğla’nın Marmaris ilçesinde, ağır böbrek reflüsü ve kistik fibrozis hastası 3 yaşındaki Selin Su Baş’ın ameliyatı için ailesi, 15 bin lira arıyor. Ameliyat olmazsa bir çok organının daha işlevini yitirecek.
Doğan Haber Ajansı’ndan Doğuş Esat Berme’nin imzası ile çıktı ilk haber.

Yazının Devamını Oku

İçimden gelmiyor

19 Temmuz 2014

BUGÜN size neler neler yazacaktım halbuki... Mesela yamaç paraşütü yapmaya Fethiye’de olacağım siz bu yazıyı okurken, bu dev heyecanımı paylaşacaktım.
Çeşme’de ve İstanbul’da açılan 1-2 enteresan sergiyi, ileride tek hedefi bir Ege Mutfak Sanatları Akademisi kurmak olan Mancar Restoranı anlatacaktım.
Ama içimden gelmiyor.
Çocuklar ölüyor çünkü, çocuklar!
3 yaşında, 5 yaşında, savunmasız, günahsız, çocuklar ölüyor. Mahvettiniz dünyayı. İnsan kesilen bir mezbahaya çevirdiniz. Ukrayna’da, Yemen’de, Suriye’de, Kenya’da, Rojova’da ve şimdi yine Gazze’de bitmedi kara para sevdanız.
Bitmedi hırsınız. Bitmedi insan avcılığınız.
Daha bu yazıyı yazarken, Malezya Havayolları’na ait 298 kişi taşıyan ve Amsterdam Kuala Lumpur’a gitmekte olan bir yolcu uçağının, Ukrayna’nın doğusunda düşürüldüğü haberi geldi.

Yazının Devamını Oku

İzmir’den uçun, İzmir’e konun

14 Temmuz 2014

“İstanbul aktarmalı uçan kazlar filosu daimi temsilcisi” derim kendime o kontuvardan her geçişimde... Yahu alt tarafı Avrupa’ya ya da kendi ülkemin bir şehrine gideceğim, niye önce İstanbul’a (bazen de Ankara’ya) uçuyorum kaz gibi?
Bu bahar, yine aynı duygular içinde başladım kendime Strasbourg bileti araştırmaya. Çünkü benim canım Pelin’im, Fransız kocası ve Türk & Fransız ortak yapımı çocukları orada yaşıyor ve evet Strasbourg yazın çok güzel.
Gider miyim, giderim. Başla Bahar bilet araştırmaya. Nasılsa yoktur diyerek İzmir’den Strasbourg’a direkt uçuş olabileceğini aklımdan bile geçirmiyorum. Tabii ki İstanbul aktarmalı bir bilet rezervasyonu yaptırıyorum. Üstelik, THY ne hikmetse Strasbourg’a uçmuyor. Dünyanın her yerine uçan şirket, mümkün değil uçmuyor koca Strasbourg’a. Bulduğum biletle önce İstanbul’a, ardından Basel’e uçup, Basel’den tren bulup 1,5 saat daha gidip Strasbourg’a varacağım. Kabus gibi.
Tam bileti almak üzereyken Pelin diyor ki, “dur yahu Sunexpress’in direkt uçuşu var her yaz Strasbourg’a, üstelik İzmir’den”. Olur mu olmaz mı derken, arıyorum SunExpress’i. Diyorlar ki, evet Mayıs’ta başlıyor seferler. Olmaz, ben bilet alacağım. Bilet satışımız başlamadı henüz. Olsun ben alacağım. Olurdu olmazdı derken kendimi rica minnet, her türlü başlarına ekşimek sureti ile ilk haber verilecekler listesine kaydettiriyorum. 1 Mayıs’ta biletim elimde. Üstelik en hesaplı tarafından.


Sonra sorup soruşturuyorum. Hem İzmir havalimanını yapan ve işleten TAV Holding’e, hem de SunExpress yetkililerine ulaşıyorum. Ve soruyorum: “Biz niye istediğimiz yere, istediğimiz zaman kuş gibi uçamıyoruz. Niye İzmir’den uçup İzmir’e konamıyoruz?”


Yazının Devamını Oku

Hiç bir zaman eskimeyen adam

12 Temmuz 2014

YERİ bizim nesilde çok ayrı. İlk gençlik aşklarımızda, ilk ayrılıklarımızda, yaşadığımız bütün o sulu sepken ya da fırtınalı aşklarda, konserlerinde deli gibi zıpladığımızda ya da Açıkhava’da en efkarlı şarkılarında çakmakları yakıp havaya kaldırdığımızda sahnede hep o vardı.
Bugün 30’larını süren kim varsa hayatındaydı. Ama hiç 90’lar şarkıcısı olmadı. Hep üretti, hep yenilendi. Bir klasiğin kendini yenilemesidir zor olan. Yaşar, müthiş sahne elektriğini hiç kaybetmedi. Başkalaşmadı, ‘biz’den biri olmaktan vazgeçmedi.
O yüzdendir gittiğim bir şehirde, o gece sahnelerin her hangi birinde Yaşar konseri varsa önceliğimdir. Bunu tüm dostlarım bilir. Yaşar’ın şarkılarının toplamı, bizim hayatlarımızın özetidir.
Geçtiğimiz cuma gelen telefonla soluğu Çeşme Marina’daki Hayal Kahvesi’nde aldım. Çünkü, sahnede yine o vardı. O söyledi, biz dinledik. O söyledi biz efkarlandık, o söyledi, biz zıpladık.
Yaz boyunca her cuma saat 22.30’dan itibaren Çeşme Hayal Kahvesi sahnesinde olacak Yaşar. Giriş 50 TL. (Bileti girişten alabiliyorsunuz) Konserden alacağınız hazza ise paha biçilemez.

DİKKAT FOTOĞRAF YARIŞMASI!

Bodrum’da zamanı durduranlar

Yazının Devamını Oku

Nispeten “sakinciler”e bayram aperitifleri (2)

7 Temmuz 2014

BENİM gibi kalabalıktan kaçanlara, bayram için nispeten sakin beldelerimizi ve buradaki favori konaklama tesislerimizi tanıtma misyonumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz sayın okur! Cumartesi, Gökçeada’dan girmiş, Burhaniye’de şezlonga uzanmış, Fethiye’nin Faralya köyünden çıkmıştık. Bugünkü listede Asoss, Datça, Dalyan ve Alaçatı var. Lafı fazla uzatmadan, kalemi kağıdı hazırlayın, tüyoları vermeye başlıyorum.

Ortaca / Dalyan Resort

Dalyan bölgesinin en keyifli otelleri arasında olduğu aldığım duyumlar arasında. Bu yaz ziyaret edip yerinden bildireceğim. Nefis bir bahçe, Dalyan nehrinin kenarında uzanıyor. 12 kişilik sandaldan oluşan dolmuşu aradığınızda sizi otelin minik iskelesinden alıp 6 TL’ye dünyanın
en güzel plajı İztuzu’na taşıyor.

Yarım pansiyon konaklama sundukları için keyifli bir akşam yemeğini de dilerseniz otelin sakin ve şık restoranında, nehir kıyısında alabiliyorsunuz. Sahibi Yücel Bey kendini doğaya ve bölgenin kalkınmasına adamış bir mühendis. Bayramda yarım pansiyon oda fiyatları 400 TL.
www.dalyanresort.com

Yazının Devamını Oku

Nispeten ‘sakinciler’e bayram aperatifleri

5 Temmuz 2014

SON 5 yıldır, eğer bütün yıl para biriktirip de kendimi çooook uzak diyarlara (Vietnam, Çin, Afrika vs) atamamışsam; favori bayram destinasyonum; “crem de la berger” - Yani krem rengi koltuğum ve lap top! Çünkü çekirge Türkler olarak bayramda, Türkiye’nin dört bir yanını istila etmek ya da Avrupa’nın tüm başkentlerinde, avaz avaz bağırıp ölene kadar alışveriş yapmak suretiyle varlık gösteriyoruz. İşte bu yüzden, aramızda hala tatil motto’su “sakinlik” olan varsa diye, nispeten sakin bir kaç aperatif hazırladım. Kimisi tarafımdan bizzat denendi, kimisi gidip görmek üzere bu yazın listesine eklendi.

Kalem Adası / Oliviera Resort

İzmir’in Dikili ilçesine bağlı, Midilli’nin tam karşısı. (Henüz ziyaret etmedim, ama öncelikler listemde) Ada’nın en ünlü (ve hatta tek) konaklama noktası Oliviera Resort. Gezgin yazar Mutlu Tönbekici, “insan eli ile yaratılmış bir cennet” olduğunu yazmış. Sığ bir denize sahip Kalem Adası’nda deniz suyu yaz aylarında 20 - 21 derece civarında değişiyor.

Odalar ve otel ağaçların arasında kaybolmuş, mimaride yeşil dokuya uyumlu olarak ahşap malzemeler kullanılmış. Mavi bayraklı küçük bir marinası bulunan bu adada dalış kursları da veriliyor. Adaya ulaşım için tesis yetkililerinin sizi alacağı özel iskeleye gidiyorsunuz ve sizi almaya gelen botlarla 3 dakikada adada oluyorsunuz. Bayram boyunca yarım pansiyon, 2 kişilik oda fiyatı, 400 TL’den başlıyor. www.olivieraresort.com

Söğüt Köyü / Yasemin Pansiyon

Yazının Devamını Oku

İşte bütün mesele bu

30 Haziran 2014

İZMİR’de kimse ilginç bir şey yapmaz!
İzmir’de yapacak hiç bir şey yok, şehirde enteresan hiç bir şey olmaz!
İzmir’in insanı rahattır, bir şey yaratmaktansa keyif çatmayı tercih eder!
Bu cümlelerle başlıyordu önümde açık duran mail ve şöyle devam ediyordu:
“İzmir’e dair bu klişeler doğru mu? Yoksa yaratıcı alanlarda iş üretenlerin görünür olmamaları mı bu hissi yaratıyor?”
Kısa bir an için düşündüm. Ben de dahil, etrafımda ne kadar çok yaratıcı işler sektöründe üretim yapan insan vardı aslında... Tasarımcı, illüstratör, mimar, iç mimar, endüstriyel tasarımcı, reklam fotoğrafçısı, yemek styler’ı (yemek fotoğrafı çekimi için yaratıcı düzenleme yapan kişi), ressam, reklam yazarı ve daha neler neler. Hepimiz bir şekilde tutunmaya çalışıyoruz bu şehre. Hepimiz burada kazanıp burada beslenmek istiyoruz. Hepimiz tasarım kültürüne gönülden ve göbekten bağlıyız. Ama görünürlüğümüz ne kadar da az!

Pecha Kucha Geceleri’nden haberiniz var mı?


Yazının Devamını Oku