Bir yıldır CHP’desiniz. CHP size ne kattı? Siz CHP’ye ne kattınız?
Bu soruya net cevap veremeyeceğim. Bana ne kattığı konusunda emin değilim ama Sosyal Demokrat insanları daha iyi tanıdım. Ancak şunu söyleyebilirim ben CHP'ye girerken Sayın Kılıçdaroğlu'yla epey bir görüşme yaptık. Ben, kendime göre “Türkiye'nin geleceği ne olur? CHP'den bu toplum ne bekler?” onu anlattım. O da “CHP'de neler yaptığını, CHP'yi bugünün koşullarına uygun Sosyal Demokrat Parti yapmaya çalıştığını” anlattı.
CHP’nin varlığı Türkiye için çok önemli. CHP, “kimlik siyasetini” bırakırsa Türkiye'deki siyaset değişir, diğer partiler değişir, Türkiye normalleşir. Ve bunu başardığını da düşünüyorum CHP’nin. Ben yaptım demiyorum ama katkı sağladığımı düşünüyorum.
Vitrin malzemesi olmadınız yani?
Havuz medyasının hedefindeysen eğer, “Allah, bir!” desen dahi “Doğru diyor.” diye bir onay bekleme. Mümkünü yok.
Tamam, madem bu yayın politikasından vazgeçmeyeceksiniz, bari profesyonel yardım alın. Vallahi çok komik oluyorsunuz. İlkokul çocuğunun sevmediği arkadaşının yaptığı her hareketi, öğretmenine şikâyet etmesi gibi bir davranış sergiliyorsunuz.
Ne sevginiz normal ne de düşmanlığınız. Ne ölçünüz var ne de sınırınız.
Ben artık yayımladığınız gazeteleri okumadığınıza kanaat getirdim. “Alice Harikalar Diyarında” tarzı bir dünya kurmuşsunuz kendinize.
Aksi takdirde, bu kadar insansınız, içinizden biri “N’apıyoruz biz?” diye sorardı.
Yaşadıklarını şöyle anlatıyor;
“Çok direndik ama başka çaremiz kalmadı, ülkemizi terk ettik. Üç kere Türkiye sınırından geri döndük. Bir geçişimizde bizi bir kamyonete doldurup boş bir arazide bıraktılar. Ne yemek ne bir şey verildi. Bir günün sonunda Suriye’ye geri gönderildik.
Türkiye bize kapılarını açtı, minnettarız ama biz burada ne misafir ne mülteci olduk. Misafirin bir hukuku, misafirlik hakkı olur ama biz bunu görmedik.
Çocuklarımızı bu yıla kadar ne okula gönderebildik ne de hasta olduğumuzda ilaç alabildik.
Konuşma konusunda çekimserliklerine rağmen dünyalarını açtılar.
İki bölüm halinde yayımlayacağım ‘Suriyeli Kadınlar” yazı dizime katkı sağladığı için isimsiz kadınlarateşekkür etmek istiyorum.
…………..
Fatıma, 38 yaşında bir kadın. İki sene önce ailesiyle birlikte Suriye’den Türkiye’ye geldi. Türkiye’ye geldikten sonra evlenen Fatıma mülteciler arasında “En mutlu Suriyeli” olarak tanınıyordu. Mutluluğu kısa sürdü Fatıma’nın. Çünkü evlendikten 3 ay sonra terkedildi.
Mahir Bey’in tespiti doğru olmakla birlikte tek başına suçluyu bulmamıza yardımcı olmuyor maalesef. Silah çıkınca bozulan mertlik gibi artık katiller de mert değil. “Kimin işine yarayacak?” sorusuna verilecek cevaba göre hareket ediliyor artık.
Ankara’daki patlama; HDP’ye göre hükümete, hükümete göre de HDP’ye yaradı. Hatta havuz medyasına göre “Paralel yapı ve Doğan medyasına da” yaradı (!) Yüze yakın sayıda insanımızı kaybettiğimiz bir katliamın üstünden, henüz cesetler soğumadan bu hesapların yapılması elbette insafsızlıktır.
İnsafsızca olan ve kimsenin üstünde durmadığı bir diğer husus ise; Suruç’ta, Diyarbakır’da ve Ankara’daki katliamların ardından özellikle sosyal medyada tekrarlanan “Neden HDP’li vekil ölmedi?” veya “Neden polis ölmedi?” üstünden analizler yapılmasıdır.
Ölenleri “BİZ”den bilmedikçe birileri tıpkı 90’lı yıllarda olduğu gibi “BİZİ” öldürmeye devam edecektir. Kendimize uzak zannettiğimiz acımasız terörle yüzleştiğimizde anlayacağız gerçekleri.
Yıl 2015; Nurten Ertuğrul, HDP İstanbul 2. Bölge 6. Sıra milletvekili adayı. Bir yılda ne oldu da Ak Parti’den HDP’ye geçti? Yaşadıklarını ve adaylığını konuştuk.
Nurten Ertuğrul kimdir?
Bingöl doğumluyum. İlk ve orta öğrenimini memleketimde tamamladım. Anadolu Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunuyum. Mali müşavirim. Evli ve bir kız çocuğu annesiyim.
Siyasete nasıl girdiniz?
Ailemden dolayı siyasetin bir şekilde içindeydim. Ailem Milli Görüş çizgisinde insanlardı ben daha çok STK’larda çalışmayı tercih ettim.
"’Engelleri’’ her anlamda yıkacak bu proje ile engelli-engelsiz gençlerimizin sosyal uyumlarının güçlenmesini, yaşam standartlarını geliştirmelerini, engelli bireylerin toplumdan uzaklaşmalarına izin vermeden toplumun merkezinde, hayatla iç içe olmalarını sağlamayı hedefliyoruz.
Projenin Cumhurbaşkanlığı himayesinde olmasının avantajları nedir?
Cumhurbaşkanlığı, Türkiye’nin ortak bir değeridir. Bu yolla ulusal bir kampanya imajı meydana geliyor. Yine Cumhurbaşkanlığı bir güven sembolüdür. Aileler, engelli bireyin etkinliklere katılmasına izin verirken tereddüt yaşamayacaklar. Bu tereddüt hali engelsizler için de söz konusu olacaktır. Ayrıca kamu yöneticilerinin destek vermesi için de bir referans olabilir.
Kampanya çerçevesinde, spor eğitimi programını yürütecek spor eğitmenlerini, engellilik ve engelliler sporu konusunda bilgilendirmek ve engelliler sporu branşlarında uygulamaların yaptırıldığı, bu alanda spesifik geliştirilmiş bir sertifika programından geçirildikten sonra ‘’Aşmak İçin Hareket ’’ kampanyasında görev alacaklardır. Engelsiz bireylere, engelliler ile spor yapmak konusunda ön bilgi verilecek.
İnsan olarak mütemadiyen bir ilişkiler yumağı içindeyiz. Zaman zaman en sevdiğimiz arkadaşımızla yollarımızı ayırabiliriz, bir ömür boyu birlikte yaşamak için tuttuğumuz eli bırakabiliriz. Çalıştığımız kurumu fikri veya maddi nedenlerden dolayı değiştirebiliriz. Siyasi görüşlerimiz zamanla ayrışabilir üyesi olduğumuz partiden ayrılabiliriz vs. vs.
Bu dünya kurulduğundan beri devam edegelen bir gerçek. Bu gerçeği neden bir gerçek gibi yaşayamıyoruz? İlk defa bizim başımıza gelmiş gibi yaygara koparıyoruz?
Bir insanla veya kurumla anlaşamadığınız takdirde doğal olan ilişkinizi kesmektir.
Ama biz ne yapıyoruz? Önce kendimiz ilişkiyi kesiyoruz, sonra çevremizde kim varsa onların ilişkisini kesmesini istiyoruz. Bu da yetmiyor düşman ilan ediyoruz. Bu yetiyor mu? Tabii ki hayır! Sürünsün, yok olsun istiyoruz.