Paylaş
İnsan olarak mütemadiyen bir ilişkiler yumağı içindeyiz. Zaman zaman en sevdiğimiz arkadaşımızla yollarımızı ayırabiliriz, bir ömür boyu birlikte yaşamak için tuttuğumuz eli bırakabiliriz. Çalıştığımız kurumu fikri veya maddi nedenlerden dolayı değiştirebiliriz. Siyasi görüşlerimiz zamanla ayrışabilir üyesi olduğumuz partiden ayrılabiliriz vs. vs.
Bu dünya kurulduğundan beri devam edegelen bir gerçek. Bu gerçeği neden bir gerçek gibi yaşayamıyoruz? İlk defa bizim başımıza gelmiş gibi yaygara koparıyoruz?
Bir insanla veya kurumla anlaşamadığınız takdirde doğal olan ilişkinizi kesmektir.
Ama biz ne yapıyoruz? Önce kendimiz ilişkiyi kesiyoruz, sonra çevremizde kim varsa onların ilişkisini kesmesini istiyoruz. Bu da yetmiyor düşman ilan ediyoruz. Bu yetiyor mu? Tabii ki hayır! Sürünsün, yok olsun istiyoruz.
Bir vatandaş olarak ‘vatan’ ve ‘din’ adına yaşanan bu saçmalıklardan yoruldum.
İktidarın her seçim öncesi “Düşman Listesi” ilan etmesini istemiyorum artık.
Devletin güvenliğiyle ilgili tedbir almak vatandaşın görevi değildir, iktidarın görevidir.
Vatandaş olarak yeterince sorumluluğumuz ve korkularımız var. Buna bir de siyasilerin korkularını eklemelerine gerek yok. Sabırların zorlandığının kimse farkında değil sanırım.
Yetmedi mi artık?
Cemaatle ilgili “Yanlış yaptık.” dediniz “Tamam.” dedik. Paralel yapıyı bitirin diye destek verdik. Ama siz oluşumun bitmesinden öte, cemaatle ufacık ilişkisi olan insanların yaşam hakkını elinden alıyorsunuz.
Bugün hangi vatan evladı PKK’nın yaptığını savunabilir ama siz HDP’nin üst yönetimini hedef alarak tüm oy veren insanları, hatta sempati duyan her bireyi terörist ilan ediyorsunuz.
Doğan medyasını terörist ilan ediyorsunuz. İlkokulda “şiir okumak için” seçilecek çocuklar gibi “Aydın Doğan”a en güzel ve etkili hakaret edenleri seçip mikrofonu/kalemi eline veriyorsunuz.
İster paralel yapı olsun, ister HDP olsun, iste Aydın Doğan olsun hiç birinin yanlışını sahiplenmiyorum. Ülkemizin içinden geçtiği süreçlerde yanlışları olmuştur. Eyvallah, itirazım yok.
İtirazım, geçmişi geçmişte bırakamamamız. Üzerine öfke inşa etmemiz. Geçmişi değiştirme imkanımız yok ama geleceğimizi inşa etme imkanımız var. Bir ömür boyu yaşanmış mağduriyetleri konuşmamız neyi değiştirecek?
Birbirimizi anlamaktan ve kabullenmekten başka alternatifimiz mi var?
Bir durup düşünün Allah aşkına. Kavgalardan zarar gören masum insanlar için bir kere düşünün.
Ne ile itham ederseniz edin bir insanın yaşam hakkını elinden almaya kimin hakkı olabilir?
Hangimiz diğerinin vatan sevgisini ölçebilir?
Lütfen yeter artık. Bir Müslüman olarak yaşananlardan rahatsızım.
Yıllarca yanında münafıklarla birlikte olmuş ama en yakın arkadaşlarına dahi kimliklerini beyan etmemiş bir Peygamberin ümmetiyiz.
Biz, dünyada kendine inanan ve inanmayana eşit ve adaletli davranacağını ilan eden Allah’a iman ettik.
İnandığımız gibi yaşamayı terk edersek yaşadıklarımızın doğrularına inanmaya başlarız.
Paylaş