Paylaş
Konuşma konusunda çekimserliklerine rağmen dünyalarını açtılar.
İki bölüm halinde yayımlayacağım ‘Suriyeli Kadınlar” yazı dizime katkı sağladığı için isimsiz kadınlarateşekkür etmek istiyorum.
…………..
Fatıma, 38 yaşında bir kadın. İki sene önce ailesiyle birlikte Suriye’den Türkiye’ye geldi. Türkiye’ye geldikten sonra evlenen Fatıma mülteciler arasında “En mutlu Suriyeli” olarak tanınıyordu. Mutluluğu kısa sürdü Fatıma’nın. Çünkü evlendikten 3 ay sonra terkedildi.
Fatıma’nın hikâyesini, kendisinden dinleyelim:
“Türkiye’ye geldikten 5 ay sonra bize tercümanlık yapan Suriyeli bir tanıdığımız babama gelerek“Bir arkadaşım var evlenmek istiyor, Fatıma’yla evlendirelim” dedi. Ben ve ailem tanıdığımızın arkadaşı ile tanıştık. Efendi ve aklı başında birine benziyordu. Hep Allah’tan bahsediyordu, beni de çok sevdiğini söylüyordu. O kadar ki, babam evliliğimizle ilgili tereddüt edince babamın önüne tabanca koydu; “Ya beni vur ya da kızınla evlenmeme izin ver.” dedi. Çok etkilendim. “İşte beni sevecek adam.” dedim. Sevdim ve evlendik.
Ailem ve ben resmi nikâh olmasınıçok istedik ama pasaportum ve evraklarım olmadığı için dini nikâhla evlendik. ‘Bu kadar Müslüman bir adamdan zarar gelmez.’ diye düşündük.
Maddi durumu iyi değil diye gelinlik bile giymedim evlenirken. Sadece iki bilezik, bir yüzük ve bir iki giysi hediye etti bana.
Evlendiğim zaman eşimin evine gittik, yarım saat kaldık. Oradan balayı bahanesiyle Ankara’ya, kız kardeşinin yanına gittik. Aileme haber vermeden gitmiştim. Babam beni arayıp Ankara’da olduğumu öğrenince çok kızdı, tepki gösterdi. Eşime “Bizden habersiz neden Ankara’ya götürdün kızımı?” dedi. Babamın tepkisi üstüne “İstanbul’a gidelim.” dedim, eşim; “Artık baban sana karışamaz.” dedi ama ben çok üzülünce İstanbul’a döndük.
Birkaç gün babamın evinde kaldık. Eşim bana “Kızım seni kabul etmiyor, eve gidemeyiz” dedi ve biz birkaç gün sonra yine Ankara’ya gittik. İstanbul’a dönünce de bir ay ablamın yanında kaldık. Ben bu durumdan rahatsız olup kendisine “Sadece bir odamız olsun; yüzüğümü ve bilekliğimi al, bize bir oda tut.” dedim. Altınları bozdurdu ama ev tutmadı.
Sonra ortadan kayboldu, bu arada benim babam hastalandı. Türkiye’de tedavi etme imkânımız olmadığı için Suriye’ye gittik. Dört ay babamın yanında kaldım maalesef babam vefat etti. Bu arada eşim beni aradı“Neden beni aramadın?” dedim. “Kafama ağaç düştü, ben baygın kaldım. Seni arayamadım ama seni istiyorum, Türkiye’ye gel.” dedi. Ailem davranışlarından dolayı eşime güvenmiyordu. Ben “Resmi nikâh yaparsan dönerim”dedim. “ Tamam evraklarını getir, nikâh yaparız”dedi.
Türkiye’ye döndüm. Beni defalarca telefonla aradı ama “Nikâh olmadan birlikte olmam.” deyince bir daha aramadı. Birkaç gün sonra aradım “Nerelerdesin?” dedim. “Eve hırsız girdi, bana kurşun isabet etti, gelemiyorum.” dedi. “Ne zaman geleceksin?” dedim. “Bilmiyorum.” dedi. Bir ay bekledim. Aradım, “Gelmeyecek misin?” Dedim. “Patronum izin vermiyor.” dedi. “Gel, boşanalım.” dedim ama yine gelmedi. Bu kadar zaman oldu, ne geliyor ne de boşanıyor.
Benimle evlenmek isteyen genç erkekleri kabul etmedim, aklı başında olgun olsun, bir hayat kuralım istedim ama başıma bunlar geldi. Ben ve ailem onun Müslümanlığına güvendik, inandık. Babam bana üzüldüğü için hastalandı ve öldü. Ailem çok öfkeli ve üzgün. Şikâyet etmek istedim ama “Elinde belge yok, bir şey ispatlayamazsın, Suriye kadınının Türkiye’de hakkı yok.” dediler. Ben onu Allah’a şikâyet ettim.
Annesi ve kardeşleriyle birlikte yaşayan Fatıma’nın tek isteği kendisini terk eden eşinden boşanabilmek.
Ulaşamadığı eşinin nikahlarında çekilmiş bir fotoğrafı var elinde sadece. Ve bir mesajı var;
“Hiçbir maddi beklentim ve isteğim yok, sadece boşanmak istiyorum.”
Paylaş