İkisi de enerji topu. İkisi de fişek gibi.
Bilgili, birikimli. Ve ikisi de çalışkan.
Bülent Eczacıbaşı ve Gülse Birsel.
Müthiş bir ikili onlar.
Babası tarafından adı, yayınevine verilen çocuk. İşte o çocuk, Erdal Öz’ün vefatından bu yana, 12 yıldır o yayınevini yönetiyor. Devrim sayılabilecek işler yaptı. Beyaz kapakları değiştirdi, kıyamet koptu. O, “Verilmesi gereken bir iş kararıydı, raflarda yayınevinin değil, yazarların tanıtımını yapmamız gerekiyor!” dedi. Kapaklar değiştiğinden beri yayınevi yüzde 110 büyümüş! Ve Socrates... Can Öz bir süredir şahane bir edebi spor dergisi çıkarıyor. Hatta dergiyi ihraç etti. ‘Düşünen Spor Dergisi’ Socrates, ekimde Almanya edisyonunu yayımladı. İkinci sayısı da birkaç gün önce çıktı.
Bitmedi! Bir de Socrates Bistro açıldı yeni... Sessiz sedasız!
Can Öz ve Baran Yağmurlu’nun hayallerinin bir ürünü olan Socrates Bistro, benzerine hiç rastlamadığımız bir spor mekânı.
Mönüde başka herhangi bir mekânda bulamayacağınız lezzetler var. Uğrayın, eğer Can Öz de oralardaysa selam söyleyin!
Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay, “devletin birliği ve ülke bütünlüğünü” bozma suçundan yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle tahliye edildi...
Haberi alınca havalara uçtuk...
Annesi hazırlandı, alelacele taksiye bindi, sevinçten uçuyordu kadın...
Cezaevine gitti ve...
Kadınlar birlik oldular, seslerini duyurdular.
Ve bu meselenin bir parçasını hallettiler.
Ama sadece bir parçasını.
Önemli bir bölümü daha duruyor.
Bugün, yüzbinlerce insanın itiraz ettiği önerge yeniden oylanıyor.
Ben hâlâ o maddenin geri çekileceğine inanmak istiyorum.
Ülkeme inanmak istiyorum.
Patrick Harris, Michael C. Hall’dan sonra Yılmaz Sütçü’yle birlikte ben de Hedwig oldum.
Hedwig de kim diyeceksiniz?
Rolling Stones dergisine göre, ‘Hedwig ve Angry Inch’, gelmiş geçmiş en büyük rock müzikallerinden! Hedwig de onun başkahramanı. LGBTİ’ler için bir ikon.
Çünkü “Cinsiyet nedir? Var mıdır? Gerekli midir” sorularını tartışıyor. Hayat boyu aradığımız o ‘diğer yarımız’dan söz ediyor, var mıdır öyle bir diğer yarımız meselelerine dalıyor.
Aşkın İstilası dizisinin ilk kitabı ‘Yol’du, çok ilgi gördü, sıra ‘Dem’de. Geçen kitapta beni etkileyen kavramlardan biri, zihin üzerine söyledikleriydi.
“Tek cehennem var, o da zihin” demişti! Ve eklemişti: “Algın değişirse, hislerin değişir, hislerin değişirse tepkilerin değişir ve tepkilerin değişirse deneyimin değişir. Yaşam, deneyim denen bütün anların uç uca dikilip, birleştirilmiş halidir” diyordu.
Bu kitapta ise, “Sözlerimiz değil hislerimiz geleceğimizi şekillendirir. Ne istediğimiz değil, ne olduğumuz geleceğimizi doğurur!”
Doğru söze ne nedir?
Ülkede herkes aşırı hassas.
Herkes inanılmaz alıngan.
Herkes her şeyi kişisel algılıyor.