Bence olağanüstü bir hikâyesi var.
Okuyun bakalım siz ne düşüneceksiniz.
Oğlunun hastalığından yola çıkıyor ve ödüle doymayan bir kadın girişimci oluyor.
Yaşasın kadınlar!
20 yıllık yol arkadaşlığı.20 yıl önce yaptım bu anne-oğulun ilk haberini, yıllar içinde de hiç kopmadık...
Tijen... Tijen Güden...
Oğulcan’ın annesi.
Bu meslekte pek çok acıya tanık oldum, Tijen’inki kadar zorlu bir hayat az gördüm.
Durumda pek bir değişiklik yok.
Aylar sonra iddianamenin çıkmış olması dışında.
“Onu bile bir ceza yöntemi olarak kullandılar!” diyor Nazire Gürsel üzüntüyle...
İnanılır gibi değil yaşadıkları.
“Türkiye gibiyiz. Yani memlekette nasıl 3 ayda her şey daha da kötüye gittiyse, oğlum Erdem ve benim için de öyle. Şüpheler arttı, umutlar azaldı. Öfkemiz de artık dizginlenemez boyutta” diyor ve ekliyor, “Duruşma için 24 Temmuz’a gün vermişler. Düşünebiliyor musunuz, hâkim karşısına ancak 9 ay sonra çıkabilecekler. ByLock’muş vesaire boş laflar! Acil tahliye. Tek gündemimiz bu...”
Sizi Nazire Gürsel’le baş başa bırakıyorum...
SUÇSUZ, DELİLSİZ SİLİVRİ’YE ATTILAR!
Nasılsınız?
Yumruk yemiş gibi oluyorsunuz!
Sanki bir sürü şeyin cevabı var kitapta, aradığınız şeylerin…
Yazarı Rengin Sakaoğlu.
Bu, onun hayatındaki ilk röportajı.
Farklı bir kişilik.
Ve çok farklı şeyler anlatıyor.
Biz genelde din âlimlerine alışığız. Onlar Kuran’ı bilirler ama kuantumla ilgilenmezler. Ya da kuantumla ilgilenenler, tasavvufu dikkate almazlar. Bilim adamlarının bir kısmı da Allah’a inanmaz.
Ama işte Rengin Sakaoğlu üçüyle de ilgileniyor.
Geçen gün, KAGİDER’in şahane başkanı Sanem Oktar’la konuşuyorduk.
“Kendin için ne yapıyorsun?” diye sordum. “Uzun zamandır hayal kurmadığımı fark ettim. Hayal kurmaya zorluyorum kendimi!” dedi. Ve ekledi: “Cumartesileri de terapiye gidiyorum!”
Çok hoşuma gitti. Eğer Türkiye’de olsaydım, ben de terapiye Dr. Gülcan Özer’e giderdim.
‘En kafa terapist’ çünkü!
Hem yakın hem nefis bir mesafesi var. O çizgiyi inanılmaz iyi ayarlıyor. Daha önce de röportaj yaptım kendisiyle, bayılıyorum tespitlerine. Kendime böyle bir hediye vermek isterdim, onun deneyimlerinden, hayat bilgisinden ve sezgisinden faydalanmak isterdim. Şimdilik kitaplarıyla yetiniyorum. Bir tane fırından yeni çıktı, ‘İnsan Halleri...’
Ekibiyle birlikte kaleme almışlar ama editörlüğünü Gülcan Özer yapmış. Bir insanı doğumundan alıp yaşlılığına kadar getirmişler, bir sürü insan halini yazmışlar.
Çok beğendim. En çok ‘ergenlik’ kısmına takıldım, Alya o dönemde çünkü, süper tespitler var, çocuğu ergen olanlar mutlaka okusunlar, cinsellik ve yaşlılık bölümleri de ilgi çekici... Sıkı ekip onlar...
Benim ergen beni çağırıyor,
Her Allah’ın günü yazıyorum.
Her gün yeni bir cinayet, tecavüz ya da cinsel istismar vakası geliyor önümüze.
Gencecik kızlar, küçücük çocuklar birer birer katlediliyor.
Hayatları sönüyor.
Okuduklarınıza inanamayacaksınız.
Allah kahretsin!
Babaları tarafından cinsel istismara uğrayan iki kız.
Biri 14, biri 16 yaşında.
Enseyi karartmak yok.
Depresyona girmek yok.
Devam ya, devam...
Sakın umutsuz olma.
Şöyle düşün...
İnanılmaz adaletsiz bir kampanya yürütüldü.
Devletin parası gani gani kullanıldı.
Her televizyon kanalına girildi.