Ayşe Arman

Ben ayakta gömülüyüm, sadece başım dışarıda

7 Mayıs 2017
İnsan aklını yitirir.

Öyle büyük, öyle derin bir acı.

O anlatırken, siz nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz, sonunda onunla tekrar göz göze gelip, kendinizi tutamayıp, ağlıyorsunuz.

Bana öyle oldu.

Allah, kimseyi evladıyla sınamasın.

Nihal Olçok’un durumu ise daha zor.

O hain gecede 15 Temmuz’da, hem eşi Erol Olçak’ı hem de 17 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip’i kaybetti.

Onları şehit verdi.

O kadar insanın yüreğine oturan şeyler anlatıyor ki…

Yazının Devamını Oku

Bugünlerde en çok ihtiyaç duyduklarımız babayani insanlar

6 Mayıs 2017
Nebil Özgentürk, Zülfü Livaneli’nin deyişiyle ‘Tarihe kayıt düşen, masumiyet çağı belgeselcisi”... Sunay Akın, bakın nasıl tanımlıyor onu: “Güneş ışığı gibidir Nebil’in dostluğu, arkadaşlığı... Kimilerine iki ayaklı kütüphane derler ya, Nebil iki ayaklı müzedir”...

Bunca yıldır belgesellerle insanları anlatan Nebil Özgentürk, bu defa ‘Babayani: Zamansız Yazılar’ kitabıyla karşımızda.

Biriktirdiği anıları, hikâyeleri, insanları bir kere daha bizimle paylaşıyor. Keyifle okunan, akıp giden, kendi deyişiyle zamansız yazılar...

Geçtim Nebil’in karşısına, “Anlat bakalım” dedim. Ve bu samimi, sahici ve hakkaniyetli Adanalı anlattı...

Yine harika bir kitap: ‘Babayani...’ Okudukça “Evet ya, bu güzel insanların ülkesi Türkiye!” dedirtiyor, insanın içi ısınıyor, insana umut veriyor, devam etme gücü veriyor.

- Teşekkür ederim.

 Bilmeyenler için... ‘Babayani’ nedir?

- Bugünlerde en çok ihtiyacımız olan şey: Babayani insanlar, hayatlar... Tevazu sahibi demek. Hafiften derviş ruhlar. Asla kibirli değil...

 

Yazının Devamını Oku

Minik kalplerin rehabilitasyon merkezine destek verelim

4 Mayıs 2017
Mika-Der müthiş şeyler yapıyor.

Geçmişte aileleri yüzünden kötü şeyler yaşamış çocukların topluma kazandırılabilmesi için eğitim merkezleri, kalacak yerler, rehabilitasyon merkezleri yapıyor.

Son projeleri Tekirdağ’da minik kalpler için bir spor rehabilitasyon merkezi. OMO ve Ay Yapım bu kampanyaya da katıldılar. Bizim de boynumuzun borcu.

8 Mayıs’a #anıbiriktir etiketiyle Twitter veya Instagram’dan çocukluk fotoğrafınızı paylaşın, Omo sizin yerinize de bu projeye destek olsun.

Mika-Der Başkanı Nesrin Ercan konuğumdu.

Yazının Devamını Oku

Sezgi'nin ruhu nihayet huzura kavuştu

3 Mayıs 2017
HANİ bir Sezgi vardı...

Sezgi Kırıt.

Hatırlayacaksınız, tecavüz edilip, yakılıp, cesedi, çıplak arı kovanlarının yanına atılan küçük kız.

Kolunda çikletten ejderha dövmesi olan kız. Sonunda ruhu huzura erdi.

Bütün sanıklar hak ettikleri cezayı aldı! Yani ağırlaştırılmış müebbet hapis!

Yazının Devamını Oku

Tam 153 gündür ayrıyız, sadece 19 saat görüşebildik, 180 dakika dokunabildik, 60 dakika telefonda konuşabildik

2 Mayıs 2017
BARBAROS MURATOĞLU, 33 yıldır Hürriyet gazetesi çalışanı. O bir Hürriyet ailesi mensubu. Son olarak Doğan Grubu Ankara Temsilcisi’ydi. Bütün Ankara’nın tanıdığı bir Hürriyetçi. 5 aydır cezaevinde. Gerekçeler, yok FETÖ’cü hâkimle Kosova’da komşu ev aldı, yok FETÖ’yle çekilmiş fotoğrafı var, ceketinin düğmesi ilikli. FETÖ’yle fotoğraf çektirmeyen mi var? Kaç siyasetçinin birlikte ceketinin düğmesi ilikli fotoğrafı vardır, sayamazsınız, o kadar çok. O fotoğraftaki diğer insanların hepsi özgür, Barbaros Muratoğlu tutuklu. Anlamak mümkün değil! Kosova’daki FETÖ’cü hâkim hikâyesindeki komedi zaten Ahmet Hakan tarafından ortaya çıkarıldı. Söz konusu hâkim zaten cezaevinde ve Kosova’da ev aldığı filan da yok, karısı Ahmet Hakan’a mektup yazdı...

8 Mayıs Barbaros’un doğum günü, aile bir arada kutlayamayacak, çok üzgünler. Ben de bugün, eşi Sultan Muratoğlu’nu konuk ettim ve sordum...

153 gündür yanımızda değil. Bu süre boyunca onu görebildiğimiz zaman sadece 19 saat. Dokunabildiğimiz zaman 180 dakika. Telefonla konuşabildiğimiz zaman sadece 60 dakika.

Fotoğraf: Rıza ÖZEL

 

Nasılsınız?

İyiyim diyebilmeyi çok isterdim. Ama değilim, nasıl olabilirim ki?

 

Yazının Devamını Oku

Çözüm: Acısız kesim

30 Nisan 2017
Hayvanlara yapılan bu vahşete son verin

İstanbul, 7 yıl önce...

Bir mezbahaya gittim ve hayvan kesimi izledim.

Aman Allah’ım.

Tarifi yok tanık olduğum vahşetin. Hayatımda gördüğüm en feci şeylerden biriydi. Derinden sarsıldım.

Utandım, insanlığımızdan utandım.

Nasıl acı çekiyordu o hayvanlar anlatamam. Ama yanlış anlaşılmasın, uzay üssü gibi bir tesisti.

Pek şık, pek modern. Kesim yerine gelince görevliler, “İsterseniz bakmayın” dediler, “Güzel bir manzara değil”... “Olur mu ben kesimi yazmak için geldim!” dedim.

Ve baktım. Sanırım orada, o gün gördüğüm görüntüler, bütün bir hayat boyu zihnimden silinmeyecek.  Ben bir katliam gördüm! Orada ve Türkiye’deki mezbahalarda bu katliam sürüyor. 7 yıldır da değişen bir şey olmadı. Bir kan gölüydü ortalık. Hani havaalanlarında bavulunu, çantanı bir banda koyarsın ya, öyle bir bant vardı. Koyunlar, art arda o banda konuluyordu. Orası ‘ölüme hazırlık bandı’. Ve o bant ilerliyor. Hayvanlar da tuhaf bir şekilde başlarına gelecek olanı hissediyorlar sanki, hepsinin gözünde inanılmaz bir korku.

Yazının Devamını Oku

Can Bonomo: Erkekler kendileriyle barışırlarsa kadınlarla da barışacaklar!

29 Nisan 2017
O, Can Bonomo.Bunca yıldır pek çok insanla röportaj yaptım, bu genç adamla yapamamıştım. Oysa, hayranıyım.

 

Ben anladım, ben, özgünlük, özgürlük ve samimiyet seviyorum. Hepsi var onda. Ve sahici. Mış gibi yapmıyor. Meraklı. Okuyor, yazıyor. Ama haddini biliyor, “Ben şairim!” diye ortalıkta dolaşmıyor. “Sanatçıyım” bile demiyor, “İcracıyım” diyor. Kendini sürekli geliştiriyor. Sonra duygusal zekası yüksek ve duyarlı, çok duyarlı.
Duygularını özgürce ifade edebiliyor.
Türkçesi, öküz erkeklerden değil! Lütfen kimse bu lafa alınmasın. Ama ne demek istediğimi siz anladınız. Hepimiz biliyoruz ki, bu ülke onlarla dolu. Kadınlara azap çektiren, dünyayı dar edenler de onlar… 
Onların durumu da acıklı aslında, toplumsal baskılardan feci halde nasiplerini alıyorlar. 
Erkek denilen varlığın duygularını göstermemesi gerektiğine, ağlamaması gerektiğine inanıyorlar. Böyle bir kalıp var mesela:
Erkek adam ağlamaz!

Yazının Devamını Oku

Hafızanız da sizin kadar uzun yaşasın

29 Nisan 2017
İnşallah başımıza gelmez!

Ama gelmesi de ihtimal dahilinde...

İnsan ömrü uzadı, demans ve alzheimer hayatımıza daha da girdi...

Ben artık etrafımda daha çok duymaya başladım.

O yüzden de Aykut Açkalmaz ilgimi çekti.

O Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden mezun, üstüne Yeditepe’de yüksek lisans yapıyor, sonra Tony Buzan teknikleriyle tanışıyor, ver elini İngiltere, orada eğitim alıyor ve ‘AyThink Gelişim’i kuruyor. 

Benim ilgimi, Açkalmaz’ın zihni daha aktif hale getirmek ve alzheimer’ı ertelemek için önerdiği egzersizler çekti.

Sizinle de paylaşmak istedim...

YARATICI ELİPSLERİ BİRBİRİNE BAĞLA!

Yazının Devamını Oku