Çocukları, Fenerbahçe ile tanıştırmak için bulunmaz bir fırsat…
Ancak hiçbir Fenerbahçeli götürmedi çocuğunu…
“Bu takımın sadece forması benziyor, çocuğun aklı karışmasın, Fenerbahçe’yi yanlış tanımasın” diye düşündü…
Haklı çıktılar…
***
Maça,12.170 kişi gelmişti…
Perşembe akşamı basketbol takımı, Olimpiakos ile oynayacak…
Çok açık sözlüsün, tüm önemli maçları çok iyi oynadın…
Ancak;
Ne yaptın sen bu ilk yarı hocam?
Taktik anlayışta sınıfta kaldın…
Gerçekten çaktın!
“Hiç futbolcular işini yapmadı, değişikliği göreceksiniz”, falan deme!
Bugün senin notun; 1.
Otur yerine ve düşün…
İkinci yarı Banvit adına oyuna, Tolga Geçim ve Furkan Korkmaz girdi…
Basketbol severler bilirler, ikisi de umut ile beklediğimiz yıldız adaylarımız…
Tolga, Banvit alt yapısından… 2.03 boyunda, fiziği ve kalitesi ile her şeyi yapabilecek bir delikanlı…
Furkan göz bebeğimiz, NBA’nin yakın takibinde… Efes alt yapısından yetişme… Kulübünde yedek kulübesinde oturup sürekli havlu sallıyordu…
Sezon ortasında Banvit kulübüne geçti…
Kısa özetten sonra maça dönelim;
Tolga maçı, 12 sayı,8 ribaund,6 asist ile bitirdi… Furkan, 8 sayı attı 4 ribaund aldı…
Maçı Banvit büyük fark ile kazandı…
Bunu antrenörü düşünsün…
Hepsini yırttım, yazmamak lazım…
Zaten bir yığın;
“Hakem hatalıydı ama Fenerbahçe’de…” diye devam eden yorumlar dinleyeceksiniz, yazılar okuyacaksınız…
Ben yazmayacağım!
Ülkede adına “futbol” dediğimiz “sesiz bir film” oynanıyor bunu yazacağım…
Bakın hiç abartmıyorum…
Gündemi kaçırdım ama ben hazmedemedim arkadaş…
Attırdığın adam da, aldığın galibiyet de senin olsun!
Sok o dilini içeri arkadaş!
Sok o dilini içeri Van Persie!
Ya da çıkar o çubuklu formayı sırtından arkadaş!
***
Taşıdığın o forma General Harrington kupasını kazanan, “istiklalin” sembolü olan bir formadır…
Sırrı; Basketbola adım atan en yeni yıldız adaylarını “ilk seyredebilme” şansıdır… Şubat ayında ilk kez ülkemizde sahne alan yıldız adayları, yaz aylarında Avrupa Yıldızlar şampiyonasını oynarlar… Özet ile o yılın mahsulünü ilk izleme fırsatıdır bu turnuva…
****
Yıldız adaylarını genç yaşta tanıyıp onların gelişimini izleme konusu, benim hastalığım… Bu nedenle yolumuz, bu yıl Konya’ya düştü…
Etli ekmeği ve fırın kebabı nerede yiyeceğimiz konularında pazar araştırmaları yapıldı…
Yıldızların saat 12.30 de başlayıp 20.00 de biten maçları, tarihi ziyaretler, Konyaspor-Ümraniyespor kupa maçı ve diğer kupa maçlarını kaçırmamak, yemekleri de turistik olmayan Konya halkının gittiği yerlerde yemek üzerine sağlam bir program yapıldı…
Bu kadar milimetrik hazırlanan programa uyum sağlayacak bir başka deli bulunmadığı veya aranmadığı için yola tek başına çıkıldı…
***
Bu yıl bilinen nedenler ile turnuvaya; Türkiye U 16, Türkiye U 15, Bulgaristan, Litvanya, Letonya, Arjantin, Gürcistan, Ukrayna olmak üzere sekiz takım katıldı… Sırbistan, Almanya, Yunanistan ve Fransa gibi basketbolun zirve ülkeleri, son anda vazgeçtiler…
Fenerbahçe taraftarı geçen yıldan kalan bir hesabı görmek üzere salonun doldurmuştu…
CSKA takımı son haftalarda kötü gidişine “dur” demek için son derece dirençli çıkmıştı sahaya…
İki tane taş gibi takımın kafa kafaya tokuşması gibi bir maç oldu…
Savunma sertliği, bir Final Four provası idi…
***
Üçüncü çeyreklerin bir sırrı var…
Obra Reis, oradan takımı bir tuhaf çıkartıyor…
Kafa kafaya giden maç, soyunma odasından gelen taktik ve motivasyon ile Fenerbahçe’yi bir adım öne taşıyor...
Aziz Yıldırım;
“10 kuruş onlara kurban olsun, ben cebimden de veririm… Hele bir sözleşmeyi göreyim.”
Bizim basınımız;
“Türk futbolu bu parayı etmez, aman ihaleyi alan kuruluşu üzmeyelim, pasta büyüyünce, bizim payda büyür.”
Yukarıdaki söyleşi mizansen falan değildir…
Yıllık 500 milyon dolar tutarındaki ihaleden bahsediyoruz…
Tam bir ahbap çavuş ilişkisi…