Eşim Feyza’ya, “nereye gidelim?” Diye sordum…
Elbette soru sınırsız değildi…
Cevabı çabuklaştırmak üzere dört adet seçenek sundum…
A:Kaunas. B: Bamberg. C: Atina. E:Belgrad.
Gördüğünüz üzere cevap alternatifleri, Fenerbahçe basketbol takımının gideceği dört deplasmanı içermekteydi…
Eşim kısa bir pazar araştırmasından sonra; “Bamberg” dedi…
İyi ki de “Bamberg” demiş…
Burası küçük bir kasaba…
Avrupa kadın basketbolunun iki numaralı kupasında yarı finale 4 Türk takımı kaldı…
Galatasaray, Slovakya'nın Good Angels ekibini,
Yakın Doğu Üniversitesi, Fransız temsilcisi ESBVA-LM'yi,
Bellona AGÜ, Fransız ekibi BLMA'yı,
Hatay Büyükşehir Belediyespor ise Polonya takımı Wisla Can-Pack'ı saf dışı bıraktı.
Özetle Nisan’ın 12 sinde bitecek şampiyonada kupanın gideceği yer belli; Türkiye…
Ancak hangi şehrimize gideceği belli değil…
Bana tuhaf gelen bu sonucu, istatistikler de kanıtlıyor…
Oysaki futbolun kuralları evrensel…
Takımlarımızda yarıdan fazlası yabancı oyuncu…
Bizim antrenörlerimizin yüzde doksanı yabancı dil bilmez…
O zaman; “Türk antrenörleri çok başarılı.”
Sonucu çıkar ama(?)
Başakşehir’i şimdilik araştırmamız dışında bırakıyorum…
Bu ilk kez oluyor…
Şubat ayında ilk kez şampiyon belli olmaya başlıyor…
Aslında bu sezonun şampiyonu 5 sezon önce belli olmuş da bizim haberimiz yok!
Kinaye falan yapmıyorum, tamamen gerçeği söylüyorum…
Bilimin gerektirdiğini söylüyorum…
Hakemler hatalarını, federasyon başkanlarını, hepsini bir kenara bırakmak zorundayız…
Beşiktaş’ın yöneten futbol aklını kutlamak zorundayız!
Ne düşünüyorlar, anlayamıyorum…
Beni korkutan, hiçbir şey düşünmüyor olmaları…
Adrocaat, zaten işini bitirmiş ve ailesine kavuşmak istiyor…
Burasını anladık ve mutabıkız…
Peki ya futbolcular?
Bunlar, faturanın onlara kesilmeyeceğini sanıyorlar ve aldanıyorlar…
Kazın ayağı öyle değil!
***
Ekpe Udoh; Tanıyorsunuz, artık bizden biri, taraftarı ayağa kalkmaya davet etti…
Hep birlikte kalktık ayağa…
Ülker Arena kalktı ayağa…
Hücumdayken; “Sevdik seni her şeyden çok”
Defanstayken, ıslıklar…
O pervasızca çalan düdükler çalamaz oldu…
İki ay önce bu kadar kötü değildi…
Giderek kötüye giden bir takım oldu…
Pardon “takım” değil…
Oyuncular topluluğu bile değil…
Aynı oyuncuları sokaktan toplasan, maç öncesi beş dakika konuşsan, maç içinde oyuncular kendi aralarında konuşsa, daha iyi bir görüntü verebilir…
Üç kişi yalandan baskı yapsa, Fenerbahçe’nin eli, ayağı titriyor...
Top kaleci Volkan’a kadar gidip, uzun bir top ile karambol aranıyor…
Belli ki hiç çalışılmamış…
Düşük bir bütçe ile ülke basketboluna nasıl katkı verilir?
------ Gösterdiler…
Küçük bir ilçe tek bir hedef ile altında nasıl toplanabilir?
------ Gösterdiler…
Mütevazı bir takım ile nasıl şampiyon olunur?
------ Gösterdiler…
2.06 boyu ile bir oyun kurucu kadar becerili bir basketbolcu, (Tolga Geçim) Türk basketboluna nasıl yetiştirilip, armağan edilir?