Hiç birimiz diş kaybı yaşamak istemeyiz ancak dişlerime yeteri kadar değer vermemek, gereken bakımı yapmamak ne yazık ki diş kayıplarıyla sonuçlanabiliyor.Kanal tedavisi bu uygulamalardan en çok bilinenleri. Ama bazı hastalarımız bu uygulamalardan korkup, tedaviye ya hiç başlamıyor ya da yarım bırakıyor. Ve korkulan sonuç yine yaşanıyor. Bu tür sonuçların yaşanmaması için tedavilerin yarım bırakılmaması, tamamlanması gerekiyor. Hastaların çoğunun çekindiği kanal tedavi aslında öyle korkulacak, kaçılacak bir tedavi türü değil. Uzmanın el hafifliğiyle tedavi kısa zamanda tamamlanıyor. Uygulama sonunda ağız dolusu gülüşler dahası sağlıklı dişler sizin oluyor.
Peki nedir bu kanal tedavisi? Kanal tedavisi dişin içindeki sinir ve damar paketinin çeşitli sebeplerle alınması yerine ise yapay dolgu maddeleriyle kanal dolgusunun yapılması işlemi. Bu sırada diş uyuşturulur ve siz en ufak bir ağrı- sancı duymazsınız. Bu tedaviden "canım yanacak" diye vazgeçenlerdenseniz gözünüzü korkutmasın.
Kanal tedavi yapılmaya başlamadan önce dişte akut ya da enfeksiyon varsa antibiyotik hekim tarafından antibiyotik verilir. Kullanılan ilaç bitmeden 3.4. günlerde diş açılarak iltihabin vücut dışına aktarılır. Akut enfekte dişlerde veya uzun zaman önce ölmüş ama tedavi edilmemiş dişlerde bakteri ve mantar yaşayacağı için bu tip dişlerin tedavilerinde çok dikkatli olunmalı, gereken dezenfektanlarla kanal bir veya iki seans bekletilmeli. Enfekte dişlerde yaşayan bakteriler kan dolaşımına katılarak, halk arasında kan zehirlenmesi tabir edilen septisemi, ölümcül sonuçlar verebilir.
Hekimin kullandığı tüm aletlerin muhakkak otoklav sterilizasyonuyla steril edilmelidir. Aynı zamanda doktor kullanacağı aletlerin paketlerini sizin önünüzde açmalıdır. Öte yandan tedavide kullanılan anestezik maddelere alerji gelişebilir. Bu alerjiler de ölümle sonuçlanabilir. Bu sebeple tedbir amaçlı mutlaka muayenelerde acil durum iğnelerinin bulundurulması gerekir. Kanal tedavisi sırasında kullanılan bazı sinir oldurucu ilaçlar arsenik içerebilir. Bunların diş dokularına sızması sonucu da ağır doku kaybı meydana gelebilir. Bu maddeler kullanılıyorsa diş, ağız ortamından çok iyi izole edilmelidir. Kanal dolgusunda kullanılan maddeler de çok önemlidir. Mutlaka kanal boyu ölçülerek kanal dolgusu yapılmalı, kök ucundan taşan dolgular yapılmamalıdır. Bu tip hatalı kanal dolgusunun uygulanması sonucu uzun vadede enfeksiyon ve kistler oluşabilir.
Diş ve diş eti hastalıkları ülkemizde ve dünyada en önemli sağlık sorunları arasında. Ağız ve diş sağlığımıza gereken önemi vermediğimiz zaman diş eti enfeksiyonlarına kadar ciddi problemlerle karşı karşıya kalabiliyoruz. Diş eti enfeksiyonu sonucu diş minesi ve altındaki dent tabakasının aşınmasına yol açan diş plağı oluşmasıyla, bu tabakalarda oyuklar meydana geliyor ve dişler çürümeye başlıyor. Diş plağı, yiyecek artıklarının ve bakterilerin dişlerin diş etiyle birleştiği yerde oluşturduğu yapışkan ve renksiz bir tabakadır. Dişler düzenli bir şekilde fırçalanmazsa bu biriken tabaka hem her geçen gün artıyor hem de bakteri üreten kireçli bir tabaka halini alıyor. Bu bakteriler yiyeceklerin tatlandırılması için kullanılan şekerli gıdaların kalıntılarını parçalayarak asit üretiyor. Aynı zamanda bakterilerin ürettiği asitler sayesinde mine ve dentin aşınarak dişlerde oyuklar oluşmasına neden olur.
Dişlerde oluşan plak önemli diş ve diş eti hastalıklarına yol açıyor. Dişlerde meydana gelen oyuklar, diş minesine verdiği zararla birlikte, diş hızla alt tabakaya doğru çürümeye başlıyor. Bu çürükler nedeniyle dişlerin dayanıklılığı azalıyor. Dişler sıcağa, soğuğa ve şekerli yiyeceklere karşı hassaslaşmaya başlar. Çürük için önlem alınmazsa enfeksiyon dişin özüne ulaşır. Bu enfeksiyon dişin sağlam kalması için gerekli olan kan damarları ve sinirlerin bozulmasına, ağrıya ve iltihaplanmaya sebep oluyor.
Peki diş etinizde enfeksiyon olup olmadığını nasıl anlarız diye soracak olursanız, diş etinizde yaşanan en ufak bir kanama sağlıksız diş etine sahip olduğunuzun en önemli göstergesi. Örneğin kanama, dişeti hastalıklarının ilk ve en önemli belirtisi. Sağlıklı dişeti kanamaz. Dişlerinizi fırçalarken, elma yerken veya uykudan uyandığınızda dişetlerinizde kanama oluyorsa, sizde dişeti sorunu olduğunu söylemek mümkün. Yine aynı şekilde diş etlerinde şişmeler, kızarmalar, renk ve şekil bozuklukları meydana gelir ve diş eti enfeksiyonları aynı zamanda ağızda sürekli bir kötü koku ve tat hissine de neden olur. Tüm bu belirtilerden en az biri ile karşılaşıyorsanız diş etlerinizde enfeksiyon riski yüksek demektir.
Önemli bir hastalık olan diş eti iltihaplanması konusunda gereken önlemler alınmadığı takdirde hem sağlığımız olumsuz bir şekilde etkileniyor hem de telafisi ve geri dönüşü olmayan sonuçlara da neden olabiliyor. Diş eti hastalıkları ile vücutta meydana gelen diğer hastalıklar arasında bağlantı vardır. Kalp hastalıkları ve periodontal hastalıkların gelişim mekanizmaları benzer olup her iki hastalık da ileri yaşlarda, sosyokültürel düzeyi düşük, sigara içen, yüksek tansiyonu olan, stresli bireylerde daha sık ortaya çıkıyor.
Hava sıcaklıkları her geçen gün artıyor ve bizler de güzel günün tadını çıkarmak için kendimizi güzel havanın akışına bırakıyoruz. Dostlarımızla programlar yapıyor, kış mevsiminin tüm asosyalliğini üzerimizden atmaya çalışıyoruz. Ancak öyle bir problemimiz kendini gösteriyor.
Halk arasında kötü ağız kokusu olarak bilinen Halitozis, ağız sağlığına dikkat etmeyen insanların en büyük sorunlarından biri haline geldi. Öyle ki 4 kişiden biri kötü ağız kokusu ile mücadele derdinde. yok saydığımız ya da boşverdiğimiz bu sorun zaman zaman sinüs ve akciğer kaynaklı enfeksiyonlar, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, metabolizma bozuklukları, bademcik iltihabı ve diş eti rahatsızlıkları gibi hastalıkların habercisi olabildiği gibi sosyal hayatı da önemli derecede etkiliyor. Hatta çiftlerin ağız kokusu nedeniyle eşiyle vakit geçirmemesine, arkadaşların yüz yüze konuşmaktan kaçınmasına, bireylerin özgüvenlerini kaybetmelerine de neden olması cabası.
Ağız kokusunun nedenlerine geldiğimiz de çeşitli nedenlerin var olduğunu söyleyebilir, ağız kokusu sorunu yaşayan kişilerde bu sebepler kısa sürede önce teşhis ardından da tedavi edilmeli. Aksi halde hem sağlık sorunları birbirini izleyebilir hem de sosyal hayatınız sekteye uğrayabilir.
Ağız kokusundan kurtulmanın basit ama etkili yolları yok değil.
Ağız ve diş sağlığı konusunda ciddi kayıplar veren ülkelerden birisiyiz. Ağız sağlığını doğru ve gerekli bir biçimde yapmadığımız için bu tür hastalıklar oldukça sık görülüyor. Ağız sağlığı vücut ağlığımızı da olumsuz etkilediği için uzun vadede böbrek, kalp, kas ve çeşitli hastalıkları ile karşılaşmamak işten bile değil.
Hem sindirim siteminin hem de dolaşım sisteminin sorunsuz çalışması ya da görevlerini yerine getirebilmesi bir nevi ağız ağlığının yeterince ağlanmış olmasına bağlı. Tam bir ağız sağlığının olması için düzenli olarak diş fırçalamanın yanı sıra bazı önlemlerin de alınmış olması gerekiyor. Diş fırçası dişlerin arasını yeteri kadar temizlemez. Bu yüzden diş ipi ağız hijyeninin en önemli yardımcısıdır. İhmal etmemek gerek. Sigara, alkol, aşırı tatlı ve tuzlu yiyecekler ve asitli içecekler genel sağlığımızı tehdit ettiği gibi dişlere de zarar veriyor. Tüm bu korumalar sağlanmadığı zaman diş kayıplarına varan sonuçlar gözlemliyoruz. Ağzımıza gereken önemi vermediğimiz zaman karşımıza çıkacak ilk sağlık sorunu diş taşı olacaktır. Daha sonra çeşitli diş eti hastalıkları, diş çürümeleri ve en son tedavisinin mümkün olmadığı diş kaybı kendini gösteriyor.
Diş taşları diğer hastalıkların nedeni olabiliyorken diş taşından kurtulmak imkansız değil. Diş taşı ya da diğer adıyla tartar özellikle tükürüğün bol olduğu bölgelerde tükürüğün taşıdığı kalsiyumun bu plak yapısına çökmesiyle oluşur. Diş taşı ne yazık ki fırçalamakla dişten uzaklaştırılmaz. Ancak bizlerin yapacağı temizlik sayesinde dişten uzaklaştırılır.
Diş taşının nedenlerini kısaca sıralarsak ilk sırada dişlerin düzenli ve doğru fırçalanmaması liste başında yer alıyor. Çay, kahve, şekerli gıdalar dolaylı olarak diş taşına neden oluyor. Tedavisi yapılmadığı zaman diş taşlarının var olduğu dişin diş etleri çekilmeye başlar ve zamanla kökler açığa çıkar. Böylece bir süre sonra diş sorunları ve kayıplar kendini göstermeye başlar. “Diş taşı temizliği yaptırmak dişlerin aşınmasına neden olur mu” gibi soruları sık sık alıyorum. Diş taşı temizliği yaptırmak hiçbir şekilde dişlere zarar vermez. Aksine dişteki yabancı maddeler dişten uzaklaştırıldığı için ağız sağlığı sağlanmış ve vücut sağlığı da korunmuş olur.
Dişlerimizin yapılarında, renklerinde ve şekillerinde cinsiyetin, yaşın ve genetiğin etkilerinden söz etmek mümkün. Zamanla dişler bu ögelere de bağlı olarak yıpranır ya da renk değişimine uğrarlar. Dişte oluşan bu dezenformasyonu gidermenin sağlıklı yöntemlerinden biri porselen laminalar. Üstelik o kadar doğal görünüyor ki uzmandan başkası herhangi bir operasyonun olduğunu anlamakta oldukça zorlanır.
Öncelikle dişlerin daha önce preparasyona(diş kesimi) uğramamış dişlerde,dişlerinin arasında seviye ve renk farkı bulunanlarda, dişlerinde çapraşıklık olup da ortodontik tedavi görmek istemeyenlerde, ön dişlerinde büyük dolgu veya kırık olanlarda, dişleri aralıklı olanlarda, dişlerinin şeklinden memnun olmayanlarda, dişlerinin renginden memnun olmayanlarda ya da gülme hattı düz veya aşağı doğru meyilli kişilerde bu hattı düzeltmek için yapılabilir. Dişler hem estetik bir görünüm kazanır hem de daha doğal ve sağlıklı dişlere kazanılır.
Laminate veneerler, yaklaşık 0.5 mm kalınlığında, takma tırnak tarzında hazırlanan porselen yaprakçıklardır. Bu porselen yaprakçıklar, dişlerin sadece görünen ön yüzeylerine, bonding resinler ile yapistirilirlar. Bonding resinler diş ile porselen arasında ayrılmaz bir bağ oluşturarak adeta kaynak görevi üstlenirler. Porselen veneerler çok ince olmalarına rağmen yöntem ve malzeme doğru uygulanırsa dişten ayrılmaları mümkün olmaz ve ancak keserek çıkarılabilirler. Porselen laminate veneer yöntemi sunduğu en büyük avantaj minimum diş kesimi ile maximum estetik sağlanabilen mükemmel bir yöntemdir.
Hepimiz daha sağlıklı ve güzel görünen dişlere sahip olmak isteriz. Üstelik yapılan uygulamalarda bu özellikleri ararken dişlerimizde en az kesimin olmasını arzu ederiz. Porselen laminalar işte bu avantajları sunar. Ayrıca dişten çok az doku kaldırıldığı için yapılabilecek en korumacı tedavidir. Hiçbir dişin kesilmesine gerek kalmadan kısa süre içinde doğal sağlıklı dişlere sahip olmak mümkün. Doğal dişlerimiz sigara, kahve gidi dış etkenlerden etkilenirken porselen laminalar ilk günkü beyazlığında kalır. Aynı zamanda özel bir yöntemle (bonding resin) dişe kaynak yapıldığı için dişten ayrılması mümkün değildir.
Tüm bu avantajlarının yanında hassas bir teknik olması, çok iyi bir hazırlık ve laboratuvar çalışması gerektirmesi ve diğer tedavi yöntemlerine göre biraz daha maliyetli olması gibi dezavantajları var. Ama uygulamadan sonra sahip olunan dişler ve özgüvenli gülümseme ilse hiçbir şeyle ölçülemeyen nimetidir.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
Bakımı yeterince yapılmayan ağız sağlığı uzun vadede böbrek, kalp, kas ve çeşitli hastalıkların ilk nedeni olabiliyor.Gerek sindirim siteminin gerekse dolaşım sisteminin sorunsuz çalışması ya da görevlerini yerine getirirken herhangi bir sorunla karşılaşmaması için ağız sağlığının yeterince sağlanmış olması gerekiyor. Tam bir ağız sağlığının olması için düzenli olarak diş fırçalamayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Bu noktada bir hatırlatma yapmak isterim. Diş fırçası dişlerin arasını yeteri kadar temizlemez. Bu yüzden diş ipi ağız hijyeninin en önemli yardımcısıdır. İhmal etmemek gerek. Sigara, alkol, aşırı tatlı ve tuzlu yiyecekler ve asitli içecekler genel sağlığımızı tehdit ettiği gibi dişlere de zarar veriyor. Tüm bu gereklilikler yerine getirilmediği zaman diş kayıplarına varan sonuçlar gözlemliyoruz. Diş yeteri kadar fırçalanmadığında, ağız yeteri kadar temizlenmediğinde yani ağzımıza gereken önemi vermediğimiz zaman karşımıza çıkacak ilk sağlık sorunu diş taşı olacaktır. Daha sonra çeşitli diş eti hastalıkları, diş çürümeleri ve en son tedavisinin mümkün olmadığı diş kaybı kendini gösteriyor.
Bu hafta herkesin aklında bazı soru işaretlerinin olduğu konuyu diş taşı temizliğini aktaracağım. Ağız ve diş sağlığının sağlanmasında ve sağlığın korunmasında en önemli ve ilk adım diş taşlarının temizlenmesidir. Diş taşı ya da diğer adıyla tartar özellikle tükürüğün bol olduğu bölgelerde tükürüğün taşıdığı kalsiyumun bu plak yapısına çökmesiyle oluşur. Diş taşı ne yazık ki fırçalamakla dişten uzaklaştırılmaz. Ancak bizlerin yapacağı temizlik sayesinde dişten uzaklaştırılır.
Diş taşına neyin neden olduğuna değinirsek dişlerin iyi fırçalanmaması liste başında yer alıyor. Çay, kahve, şekerli gıdalar dolaylı olarak diş taşına neden oluyor. Tedavisi yapılmadığı zaman diş taşlarının var olduğu dişin diş etleri çekilmeye başlar ve zamanla kökler açığa çıkar. Böylece bir süre sonra diş sorunları ve kayıplar kendini göstermeye başlar. “Diş taşı temizliği yaptırmak dişlerin aşınmasına neden olur mu” gibi soruları sık sık alıyorum. Diş taşı temizliği yaptırmak hiçbir şekilde dişlere zarar vermez. Aksine dişteki yabancı maddeler dişten uzaklaştırıldığı için ağız sağlığı sağlanmış ve vücut sağlığı da korunmuş olur.
Hastalarımın çoğu tedavi başladığında diş taşı temizliğinde karbonat kullandıklarını itiraf etmişti. Dişleri karbonatla temizlemeye çalışmak yapılacak en büyük hata. Çünkü karbonat dişleri temizlemediği gibi diş yüzeyini çizecektir. Dişlerin temizliği tartarların temizliğiyle başlar. Ağrısız, sancısız dişlerinize yapışan yabancı maddelerden kurtulmak neredeyse bir saat ötenizde.
Gülüşünüz avantajınız olsun…
"Nasıl mı" dediğinizi duyar gibiyim. Hemen kısaca açıklayım. Düşünün aşık olduğunuz adam ya da kadın romantizmin en doruklarda yaşandığı bir konu hakkında bir şeyler anlatacak ya da patronunuz heyecanlı mı heyecanlı bir işi anlatıyor. Siz de sabırsızlıkla bekliyorsunuz. Ve tam o an da aşık olduğunuz kişi veya patronunuz ağzını açar açmaz yerin yeri kat dibine girmek istiyorsunuz. O an duyduğunuz şey o kişinin ağız kokusu.
Hani deriz ya " yerin dibine girseydim daha iyiydi" diye. Biz ağız kokusundan bu denli etkilenmemize rağmen gelin bir de olaya ağız kokusu yaşayanların penceresinden bakalım.İlişkileri hatta evlilikleri bitirme derecesine getiren ağız kokusunun birden fazla nedeni var elbette. Önce ağız kokusunun ağız ve diş sağlığı yani bizi en çok ilgilendiren ve üzerine konuşabileceğimiz tarafına.
Ağız kokusunun ilk nedenlerinden biri ağız ve diş temizliğinin yeterince ve doğru şekilde yapılmaması. Her yazımda belirttiğim gibi ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızın ilk adımı. Ve temizliği yapılmayan, düzenli kontrole gidilmeyen ağız ve diş sağlığının bozulduğuna dair ilk belirtisi ağız kokusu. Bu noktada bir kez daha hatırlatayım. Dişlerinizi günde en az iki kere düzenli bir şekilde fırçalamalı ve düzenli olarak 6 ayda bir diş hekimine kontrole gitmeliyiz. Dişlerimizi fırçalarken de olması gerekenlere dikkat etmeliyiz. Örneğin, diş fırçasını ıslatmamalıyız.
Ağız kokusunun ikinci bir nedeni ise ağızda var olan diş ya da dişeti sorunlarının artık tedavi yapılamaz duruma gelmesi. Kırılmış ya da çeşitli sebeplerden çürümüş diş bir süre sonra gerekli ağız temizliği yapılmasına rağmen ağız kokusuna neden olur. Bu durumda yapılması gereken ve yapılacak en doğru iş, bir uzmanın yolunu tutmaktır. Diş hekimi, yapacağı muayenenin ardından çıplak gözle görülemeyen sorun ya da çürükler hakkında, ne yapılması gerektiği konusunda, hangi uygulamanın ağız ve diş sağlığını korumak için yapılabilecek en verimli uygulama olacağını söyleyecektir.
Ağız kokusunun diğer sebeplerinden biri de mide gibi bazı organlarımızda yaşanan sorunlar. Yani mide ülseri, boğazda var olan bakteriler ağız kokusunun hem belirtisi hem de nedeni olabiliyor. Ağız kokusu sorunu yaşıyorsanız gideceğiniz uzmanın ağız kokusunun sebebinin patolojik yani genel sağlığınızdaki sorundan mı geliyor yoksa diş veya diş etlerinden mi geliyor size söyleyecektir. Böylece siz de tedaviye başlayabileceksiniz.
Bir uzman olarak, kötü ağız kokusu yaşıyorsanız öncelikle ağız ve diş sağlığınızın yeterli ve doğru biçimde temiz olduğundan emin olun. Gereken özeni gösterdikten sonra ağız kokusu sorununuz deva ediyorsa "ben hala bu dertten muzdaripim" diyorsanız bir uzmana gidip sorunun nedenini öğrenin.
Bu sayede sizi rahatsız eden, belki de toplum içinde ağzınızı açamamanıza sebep olan ağız kokusundan kurtulmuş olacaksınız. Bu arada hatırlatmakta fayda gördüğüm bir konu var. Bilirsiniz millet olarak sarımsak gibi ağız kokusuna neden olan yiyeceklerden tüketmeyi seviyoruz. Eğer bu duruma bağlı olarak bir ağız kokusu yaşıyorsanız bunun sebebi patolojik ya da ağız ve diş sağlığınızın bozulmasından kaynaklanmıyor. Sebebi açık aslında; tükettiğiniz yiyecekler. "Ben bu tür yemekleri seviyorum ve yemeden duramam ama ağız kokusuna bir çare" diyenlerdenseniz size küçük bir tüyo verebilirim. İştahla yediğiniz yemeğin ardından bir bardak soğuk süt ağız kokunuzun çaresi oluyor. Yaygın bilgiler arasında bu tür ağız kokularının giderilmesi için karanfil öneriliyor. fakat ağız kokusu için pek de çare olduğunu söyleyemeyeceğim. Bir bardak süt daha iyi bir çözüm olacaktır.
Bu hafta size özel acil tedavi durumlarında yapabileceklerinizi anlatacağım. Ancak unutmayın ki, bu tedbirler sadece diş hekiminize ulaşana kadar size vakit kazandırmak içindir. Asla rutin olarak uygulamayın.
Diş ağrıları genellikle gece başlayan ve nabız atışı gibi zonklama tarzı ağrılar, pulpa kaynaklıdır. Bu durumda ağrıyan bölgeye soğuk kompres uygulayın. Ağrıyan dişin üzerinde oyuk bir bölüm varsa içinde yemek artıkları olabilir. 1 bardak ılık suya bir çay kaşığı tuz atarak ağzınızı gargara yapın. Kesinlikle oyuğun içini bir kürdan ile kurcalamayın. Ağrıyan dişin üzerindeki oyuk kısma çok az karanfil yağına batırılmış pamuk koyabilirsiniz. Ancak kesinlikle diş etine değdirmeyin. Tahriş edici özelliği vardır. Ayrıca midenize dokunmayacak bir ağrı kesici alabilirsiniz. Ağrıyan bölgeye kesinlikle, alkol, kolonya, rakı vb. herhangi bir madde uygulamayın.
Diş kırıldığında mümkünse kırılan parçayı bulup, temiz bir gazlı beze sarıp, serum fizyolojik veya sütün içinde saklayarak en acil şekilde diş hekimine gitmelisiniz. Bu sayede kırık parça dişe yapıştırılabilir, böylece dişinizdeki madde kaybı en aza indirgenmiş olur. Ama kırık bölgesinden kan geliyorsa, temiz bir gazlı bez veya tülbent ile kanayan bölgeye orta şiddette basınç uygulayabilirsiniz. Diş darbe nedeniyle kendi yuvasında yer değiştirmişse hafif bir basınç uygulanarak eski pozisyona gelmesine çalışılabilir.
Diş tamamen yerinden çıktıysa, çıkan diş bularak serum fizyolojik solüsyonunda çalkalandıktan sonra gövde kısmından tutarak yerine yerleştirebilirsiniz. Kesinlikle kök kısmından tutmamalısınız. Dişinizi temizlerken, kesinlikle ovuşturmamalı veya fırçalamamalısınız. Eğer dişi yuvasına yerleştiremediyseniz, en geç bir saat içinde diş hekimine ulaştırmalısınız. Tabi bu arada da çıkan dişi serum fizyolojik veya sütün içinde saklamalısınız. Uygun şartlarda korunan ve 1 saat içinde yerine yerleştirilen dişin kurtulma şansı %90'dır.