“Gelişmeleri göreyim önce” dedim Ali Can’a.. Ve son 3 yılını düşündüm Fenerbahçe’nin.. Acısıyla, tatlısıyla geçen üç yılını..
Çok kısa bir özet önce.. Üç yılda bir şampiyonluk, 2 lig ikinciliği, 2 kupa şampiyonluğu, 1 Avrupa yarı finali başarıdır.. Hem de önemli bir başarıdır.. Eğer bu takım son 2 yılını hiç yaşanmamış bir süreç içinde geçirmişse çok çok büyük başarıdır..
Dün hurriyet.com.tr’de Aykut Kocaman’ın sözlerini gördüm.. Çok benzer ifadelerle başka bir takımın buna erişmesinin olanaksız olduğunu belirtmiş eski Fenerbahçe Teknik Direktörü.. Bazı açıklamalarda bulunmuş.. Ama bir şeyi unutmuş.. Tartıştığı kişinin kim olduğunu.. Fenerbahçe için nelere katlandığını.. Hangi suçlamalara göğüs gerdiğini.. Unutmuş.. Keşke unutmasaydı..
* * *
Çarşamba günkü gelişmelerden 1 saat sonra Ali Can’ı aradım.. “Ben Aziz Yıldırım’ın tarafındayım” dedim.. Ve hiç kimseyle konuşmamaya çalıştım.. Hiçbir şey yazmamaya ve yorum yapmamaya özen gösterdim.. Sabırsızlığın dönemini yaşayan insanlarımız her saniye yeni dedikodu, yeni bilgi öğrenmek ve öğrendiklerinin doğru ya da yanlış olduğuna bakmaksızın bunu yaymak için yarışıyorlardı ortamlarda.. Gerçek ya da sanal.. Fark etmiyordu onlar için..
Kocaman istifa mı etti, başkan tarafından istifaya mı zorlandı? Aslında çok önemi yoktu benim için.. Kocaman gitmişti Fenerbahçe’den.. Tanıdığım en önemli insanlardan biri, Fenerbahçe camiasında en çok sevilen isimlerden Aykut Kocaman görevini bırakmıştı.. Açıkça söylüyorum.. Çok çok az kişiyle birlikte onu sonuna kadar destekledim.. Ayrıldığı için de mutluyum.. Çünkü görevini çok iyi yaptı.. Fenerbahçe’nin daha büyük hedeflere koşabilmesi için çok güzel bir zemin hazırladı.. Ama artık bir yol ayrımında olduğunun farkında değildi.. Aziz Yıldırım’ı sinirli, çok sert sözcükler sarf edebilen ve kendi alanına müdahale eden bir başkan olarak gördü son zamanlarda.. Oysa Fenerbahçe Başkanı Aykut Kocaman’ı istemeyen çok kişiye karşı bu tavırlardan çok daha ilerisini sergiledi.. Bazı yakınlarına, bazı dostlarına, bazı yöneticilere, bazı efsanelere ve Alex’e.. Kocaman için sonuna kadar mücadele etti.. Onun görevinin bittiğini düşündüğü andan itibaren desteğini çekti..
* * *
Aykut Kocaman
Ve işlerin çok ters gittiği bir ikinci yarı.. Mert’ten başlayarak, fazla sayıda oyuncu değiştirmenin takım konsantrasyonunu nasıl bozduğuna tanık olduğumuz bir ikinci yarı.. Rakibin sürekli gol pozisyonuna girdiği, bizim kaleye yakın yerlerde bile fantastik paslar denediğimiz bir ikinci yarı.. Veysel’in biraz da şansın yardımıyla ağlara giden vuruşu dışında bir türlü gole ulaşamadığımız bir ikinci yarı..
TOPAL ETKİLİ DEĞİLDİ
SANIRIM Mert’ten başlamak gerek.. Tıpkı Volkan gibi o da kötü bir sezonu geride bıraktı.. Fenerbahçe’nin kaleci çalıştırma konusunda geride olduğunu düşünüyordum.. Ama işlerin bu noktaya varması üzücü..
Savunmanın ikinci yarıdaki hali de çok kötüydü.. Son derece sıradan bir rakip karşısında dağıldılar.. Dortmund’da fazla şans bulamayan Nuri’nin kalıp Selçuk’un dışarı alınması oyun kontrolünü rakibin eline geçirdi.. Mehmet Topal etkili değildi.. Caner ve Veysel ise üzerlerine düşeni yapmaya çalıştılar..
Gol atamamasına karşın Mustafa’yı beğendim.. Takımın en iyisi ise fizik gücüyle diğer futbolculardan bir adım önde duran Sefa’ydı.. Çok hızlı değil gibi gözüken ama topla çok hareketli bir oyuncu Sefa.. Rakibini yanıltan deparları olan ve ani dönüşlere sahip çok çok iyi bir yıldız adayı..
Jürgen Klopp girdi salona önce.. Soruların hemen hepsini İngilizce yanıtladı.. Yarı ciddiydi basın karşısında.. Soruları yanıtlarken “Mourinho’dan etkilenmiş bir adam” izlenimi verdi bana..
İlk soru, “Maç bittiği an ilk ne düşündünüz” oldu.. Biraz düşündü ve “Geri dönmek.. Belki gelecek yıl zor ama Berlin’deki finalde olmak” dedi..
Bir İngiliz gazeteci, “Penaltı pozisyonunda Dante’nin ikinci sarı kartı görmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?” diye maçın en kritik anına çevirdi dikkatleri.. “Bence kart gerekmiyordu” dedi ve karşı bir soru yöneltti: “Ya sence?” Açık açık karşısındakini ‘ti’ye alıyordu Alman çalıştırıcı.. Sonunda, “Kart olmalıydı” yanıtını aldı ve “Bence de” dedi.. İtalyan hakemin maç boyu yaptığı en önemli hata belki de şampiyonu belirlemişti..
Klopp bir radyocunun sorusuna çok sinirlendi.. Ve sonunda beklenen bombayı patlattı.. “Evet bugün herşey mükemmeldi.. Olimpik ruhlu bir maç izledik.. Taraftarlar harikaydı.. Stat, atmosfer müthişti.. Only result is sheet” diyerek kendine ayrılan süreyi bitirdi..
Klopp’un ardından maçın adamı Robben geldi basının karşısına.. Man of the match ödülünü Alex Ferguson’un elinden aldı..
LEWANDOWSKİ’Yİ AÇIKLADI
SIRA Heynckes’teydi.. 68 yaşındaki tecrübe gelecek sezon hangi takımın başın olacaktı? Guardiola hakkında ne düşünüyordu..
Şampiyonlar Ligi’nin favorisiydiler.. Robben, Ribery, Schweinsteiger gibi çok etkili isimlere sahipti Bavyera ekibi.. Wembley’deki finale giderken aklımdaki en büyük soru işareti Götze’ydi.. Onun yokluğunda Dortmund’da kim öne çıkacak, Bayern savunmasını kim zorlayacaktı.. İlkay harika başladı maça.. Penaltıdan beraberlik golünü attı.. Götze gitmişti ama İlkay ‘Hala Dortmund’ diyenlerin umuduydu..
86 bin 298 kişinin seyrettiği finali bitiren adam Robben oldu.. 2010 Dünya Kupası finalinde kaçırdığı yüzde yüz gollerin benzerlerini kaçırdı ilk yarıda Arjen.. Tribünde kendisini izleyen ve aylar önce, ‘Onu istemiyorum’ diye Bayern yönetimine rapor veren Guardiola’ya şampiyon bir takım emanet ediyordu artık Hollandalı yıldız.. Neymar’ın transferini çok isteyen Guardiola, Barça maçları sonrası frene basmıştı Robben için..
Çok top kaybı yapan, gol vuruşları üst düzey olmayan bir oyuncu Arjen.. Ama inanılmaz hızlı.. Dünyanın en etkili kanat oyuncularından biri.. Dünkü gibi gününde olduğu zaman bir gol, bir asistiyle herkesi yenebiliyor ona sahip olan ekip.. Dortmund dün gereken başlangıcı da yaptı.. Uzun süre maçı domine etti.. Ama futboldaki bir gerçek dün yine kendini gösterdi.. İstediğin kadar takım oyununu iyi oyna ve rakibini etkisiz kıl.. Son vuruşu yapacak oyuncun yoksa bir adım geride kalıyorsun.. Tıpkı Benfica gibi Dortmund da oyunuyla alkışlandı ama kupaya uzanamadı..
Gösterdikleri büyük mücadele ve Avrupa’daki başarılı çizgi için.. Kutlama satırlarının ardından da önümüzdeki sezonu biraz masaya yatıralım iki takım için.. Diğer 3 Avrupa hedefi olan ekibi de gelecek haftaya bırakalım..
G.Saray Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılacak.. Eylül ayına kadar tüm konsantrasyonunu lige verecek.. Sezon başlamadan bir hafta önce Fenerbahçe ile Süper Kupa’da karşılaşacak.. Tıpkı geçen yıl gibi.. F.Bahçe yoğun bir Avrupa fikstürüyle mücadele ederken G.Saray sadece Süper Kupa’ya hazırlanacak ve lige giriş yapacak..
Galatasaray’ın önümüzdeki sezon kadrosunun nasıl şekilleneceği merak konusu.. Fatih Terim’in kafasında Muslera – Eboue, Semih, Chedjou, Carlinhos – Hamit, Selçuk, Sneijder, Arda - Burak, Drogba şeklinde bir onbir olduğunu düşünüyorum.. Arda Atletico’da kalacak gibi gözüküyor. Ancak ödemelerin gecikmesi ve G.Saray’ın Avrupa’da gittikçe güçleniyor olması, Fatih Terim’in varlığı Arda’nın fikir değiştirmesine neden olabilir.. Bir sürpriz de Nuri Şahin olma ihtimali var.. Dortmund’a dönen Nuri, yeniden yapılanma yolunda Türkiye’ye gelebilir..
Elmander, Emre Çolak ve birkaç oyuncu daha takımdan ayrılabilir.. Umut Bulut’un bonservisi konusunda adım atılmasını bekliyorum.. Onur Kıvrak için de Trabzonspor’un yeni yönetimiyle masaya oturulacaktır.. Melo için bütün G.Saraylılar gibi Fatih Terim’in de kafası karışık olmalı.. Juventus’un bonservis ısrarı, menajerinin City’den teklif aldığını söylemesi, oyuncunun İstanbul’de kalma isteği işleri karıştırıyor.. Yabancı kontenjanı nedeniyle önümüzdeki yıl Melo sıkıntı yaratabilir.. Tıpkı Riera ve Amrabat gibi..
ALPER GÜÇLÜ KALMALI
FENERBAHÇE zorlu sezonu mutlu bitirdi.. Kadıköy’de Galatasaray’a karşı alınan galibiyet ve Ankara’daki kupa şampiyonluğu 64 maçlık maratonun ödülleri oldu.. Aykut Kocaman’ın oyun anlayışındaki en önemli bölge olan orta alanda çok sayıda oyuncu var şu anda.. Alper’in transferi çok önemli.. Çok beğendiğim bir oyuncu Alper.. Dilerim kendisini ayakta tutan en önemli unsurun fizik gücü ve antrenman devamlılığı olduğunu hiç unutmaz, İstanbul gecelerine kendini kaptırmaz ve kalıcı olur.. Aynı bölgede yer alan Emre, Mehmet Topal, Meireles çok sık sakatlanan ya da kart cezası alan oyuncular.. Selçuk 11 oyuncusu değil, iyi bir F.Bahçeli, iyi bir bekçi.. Salih mutlaka güçlenmeli.. Savunma yönünü geliştirmeli ve her topun değerini bilip, her saliseyi ciddiye almalı.. Mehmet Topuz her zaman takıma katkı yapar.. Caner de öyle..
Stoch’un kalmasını çok isterim.. Biraz daha kendini çalışmaya vermeli ve teknik direktörünün sözlerini önemsemeli.. Fenerbahçe’den ayrılan Alex’in, “Brezilya’daki atmosferle Türkiye çok farklı.. İstanbul bambaşkaydı” sözlerini unutmamalı.. Çok ama çok çalışmalı..
İDEAL F.BAHÇE 11’İ
Ama en önemlisi inanmak gerek.. Fenerbahçe bu sezonu önemli ve anlamlı bir kupayla kapadı.. İki sezondur Trabzonspor camiası Fenerbahçe için bir kampanya yürüttü.. Bu kampanya Fenerbahçe’yi kamçılarken, Trabzonspor’u geri götürdü..
Bu kampanya yüzünden Trabzonsporlu oyuncular bir bir kulüplerinden ayrıldı.. Efsane isim Şenol Güneş takımdan gönderildi.. Yönetim ne futbolcusuna sahip çıktı ne de teknik adamına..
17 maç daha fazla
F.BAHÇE iki yılda iki kupa, iki lig ikinciliği kazandı.. UEFA Kupası’nda yarı final oynadı.. Üstelik çok çok önemli bir Alex süreci yaşadı.. Dünkü final ‘Ağustos böceği ile karınca’ hikayesi gibiydi.. İki yıldır ağustos böceğini oynayan bir takım çok istemesine karşın kupayı kazanamadı..
Karınca bu sezon en yakın rakibinden 17 maç daha fazla oynadı.. Trabzonspor’u deplasmanda 3-0 yendi.. Dün yine devirdi.. Devirirken net şekilde pozisyon üstünlüğüne sahip olan taraftı.. Maçın en iyi iki ismi Cristian ve Tolga’ydı.. Biri hücumda, diğeri kalesinde mükemmel oynadı..
En kötü zamanda bile...
AĞUSTOS böceğini içten yıkan görüntüler Volkan Şen’in oyundan çıkarken Tolunay Kafkas’a tepkisiydi örneğin.. Karıncanın sırrı ise bu tip tepkiler gösteren isimlere gereken yanıtın gereken kişiler tarafından verilmesiydi.. Karıncayı bitirmek için çok uğraştı Türkiye’nin önemli kısmı.. Ama bir şeyi unuttu..
Normal sezonda PTT 1. Lig maçlarına Cüneyt Çakır’ı, Fırat Aydınus’u veren MHK final maçlarına Süper Lig’in deneyimsiz isimlerinden birini veriyor..
Dün akşam Bucaspor duran toptan bir gol buldu ilk yarının sonunda.. Golü atan Luis Henrique çok net bir şekilde rakibinin üstüne çıkıp düşmesine neden oldu ve kafayı vurdu.. Bir dakika sonra bu kez Konyaspor duran toptan gol şansı aradı.. Ali Turan geriden gelip kafayı vururken elleri rakibiyle çok küçük bir temas halindeydi.. Ancak şiddetli bir itme, çekme ya da yüklenme yoktu Buca’nın attığı goldeki gibi..
Hakem Serkan Çınar nizami golü iptal etti.. Ve ilk yarı 1-0 bitti.. İkinci yarıda net gollük pozisyonda Selim topa vurmaya çalışırken rakibinin tabanıyla yerde kalıyor.. Penaltı bekliyoruz ama, karar; Konya aleyhine faul.. Açıkçası Buca’nın Konya’yı yenerek finale göz kırptığı maçı pek anlayamadım.. Hata olur ama bu kadarı fazla.. 3 topu direkten dönen Konya’ya üzüldüm açıkçası..