Altan Tanrıkulu

Melekler ve şeytanlar

29 Mayıs 2011
ÇOK iyi başlamıştı maça Manu.. Rakibinin savunmasındaki boşlukların üzerine iyi gitmiş ve üç net pozisyon bulmuşlardı..

Ama ne Ronaldo ne de Rooney son vuruşu iyi yapamayınca bir türlü öne geçemedi Ferguson’un takımı.. Ve tam Manu maça ağırlığını koymuşken bir ani akında Eto’o ile gelen gol Barça’yı rahatlatmıştı..
İki yıl önce Roma’dakine benzer bir başlangıcı vardı dünkü finalin.. Ama bu Barça üzerine daha çok koymuş ve ayağa pası ezberlemiş bir takımdı artık.. Rakibin baskı yaptığı dakikalarda net fırsat yakalamasına izin vermedi.. Ardından müthiş bir 20 dakika oynadılar.. Manchester taraftarları savunma topu taca attığında bili alkış tutuyordu.. Xavi’nin harika pası ve Pedro’nun santrfor plasesi Barça’yı rahatlattı..

Ferguson’un hataları 

Dünyanın en iyi oyuncusu Messi mi Ronaldo mu sorusunu geçen eşleşmede lehine çevirmişti Arjantinli yıldız.. Bu kez karşısına Rooney çıkar gibi oldu.. Tek başına direnişi ve attığı nefis golle.. Ama Messi, Melekler’in yıldızı olarak bu kez Şeytanlar’ı yıkan adam oldu.. Sadece golüyle değil, her hareketindeki inanılmaz rahatlığının dışında, Van der Sar’ı avladıktan sonra hemen önümüzdeki televizyon kamerasının mikrofonuna attığı tekmeyle de içindeki hırsı belgeledi..
2-1’den sonra bir kez daha beraberlik olabilir mi diye baktım.. Ama dünyanın en tecrübeli teknik adamı Ferguson, oğlu yaşındaki Guardiola’nın işini kolaylaştıran taktiğiyle buna olanak bile tanımadı.. Orta sahada ağır ve pas yüzdesi düşük Carrick’in varlığı, hızlı üçgenler, dörtgenler yapan Melekler için bulunmaz nimetti.

Devir hız devri

Barça bütün ofansif güzellikleri sahaya yansıtırken, Şeytanlar Nani gibi uzaktan şutu olan çok önemli bir kozunu yedek oturtuyor, Scholes gibi çabuk ve dikine pas yapan bir yıldızını da oynatmayı düşünmüyordu..

Yazının Devamını Oku

Yağmura koşmak

23 Mayıs 2011
YENİ Malatyaspor maçı bitmiş, soyunma odasına ölüm sessizliği çökmüştü. Aykut Kocaman futbolculara dönerek, “Bu geceyi bana yaşattığınız için hepinize teşekkür ediyorum. Futbol hayatım boyunca hiç bu kadar kötü bir anım olmamıştı” dedi. Türkiye’nin gündemini değiştiren maçın ardından gazetelerde “Eyvah Eyvah 29” başlığının atıldığını hatırlıyorum.

Önceki gece eşimle birlikte seyrettik Eyvah Eyvah 2’yi. Küfür etmeden, bel altından konuşmadan da komedi filmi çekileceğini kanıtlayan Ata Demirer (Hüseyin), yıllar sonra bulduğu babasıyla bir konuşma yapıyordu filmde. Ali Rıza Bey, her oğulun bilmesi gereken önemli bir öğüt verdi Hüseyin’e. “Hayatın boyunca tutkularının peşinden koş. Keşke yapabilseydim, diyeceğin birşey kalmasın ardında. Bunun için de çok çalış ve sonuna kadar mücadele et.”

Çok çalıştı Fenerbahçe ligin ikinci yarısında. Çok istedi. Hatalar yaptı, zaafları oldu. Tıpkı dün geceki gibi lehine ve aleyhine verilen kararlar büyük tartışma yarattı. Ama herşeyin ötesinde 9 puan farkı kapatmayı ve şampiyon olmayı çok istedi.

15 yıl önce F.Bahçe’den ayrıldıktan birkaç hafta sonra İngiltere’deydi Aykut Kocaman. Euro 96’da mücadele eden Türkiye’yi desteklemek için tribündeydi. Futbolu bıraktıktan sonra bir daha Fenerbahçe’ye dönmeyi, teknik adamlık yapmayı, takımı şampiyonluğa taşımayı hayal etmiyordu belki de. Ama o görevi üstlendikten sonra kendisi için tek başarı kriterinin lig şampiyonluğunu kazanmak olduğunu biliyordu.

Kocaman döndü

Kırılarak ayrıldığı renklerine geri dönüşü Kocaman oldu Aykut’un. Ligin ikinci yarısında hemen her maça damgasını vurdu. Alex ve Santos gibi iki yıldızın ona verdiği desteğe Emre, Gökkan, Mehmet gibi yürekler eklenince de 18. şampiyonluk geldi.Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğu maddi açıdan, manevi yönden büyük katkı yapacak camiaya. Belki de “Eyvah Eyvah 18” başlığını atmalıydım yazıya. Ama dün yağmurda mücadele edenleri gördükten sonra, maç biter bitmez Rıza Çalımbay’ı tebrik edip soyunma odasına giden adam için attım başlığımı. Bazısı yağmurda koşar mücadele eder, bazısı da büyük bir arzuyla yağmura koşar.

BEĞENDiM
Sivasspor’un alnının akıyla 90 dakika mücadele etmesini.

BEĞENMEDiM
Fenerbahçe’nin bu kadar önemli maçtaki savunma anlayışını.

DİKKAT
Fenerbahçe ligi 84 golle bitirdi.
Yazının Devamını Oku

Futbolla nefes alan şehir

18 Mayıs 2011
Trabzon camiası doğru bakış açısıyla bakmak zorunda geleceğe.. Rakibin başarısını başka konulara çekmek, şehri futboldan uzaklaştırıyor.

TARİH 5 Mayıs 1996.. Avni Aker’de şampiyonluk düğümünü çözecek karşılaşma oynanıyor.. Abdullah’ın golüyle ilk yarıyı 1-0 önde kapayan ev sahibine beraberlik bile yetiyor.. Ancak Karadeniz Fırtınası, rakip kaleyi abluka altına almış, adeta Rüştü’yü şut yağmuruna tutuyor.. Bir frikikle, Oğuz Çetin’le beraberliği buluyor Fenerbahçe.. Ve maçın bitimine 8 dakika kala ilk organize atağını sol kanattan Erol Bulut’la geliştiriyor.. Sislerin içinden çıkan Aykut Kocaman, Fenerbahçe’ye belki de şampiyonluğu getiren golü atıyor..

 

Maç bitimi Fenerbahçeli oyuncular büyük seviç yaşarken, tüm maçı tek kale oynayan Trabzonsporlu oyuncular ve kent adeta yıkılıyor.. Maçın kader adamı Aykut Kocaman, TRT mikrofonlarına tarihe geçecek o cümleleri söylüyor:

“Attığım gol belki de şampiyonluğu getirecek. O yüzden çok mutluyum. Ama Trabzonsporlu meslektaşlarımın içinde bulunduğu durumunu düşündüğüm zaman da üzülüyorum..”

 

Aradan 15 yıl geçti ama..

 

Aykut’un bu sözleri Türkiye’ye bomba gibi düştü.. Başta Trabzonspor camiası olmak üzere kamuoyunun büyük kısmı Kocaman’ı alkışladı.. Trabzonspor ise büyük bir travma yaşadı sezon sonunda.. Osman isimli bir genç, kaçan şampiyonluk yüzünden yaşamına son verdi.. Aradan 15 yıl geçti.. İki takım yine müthiş bir yarış verdiler.. İkisi de inanılmaz performans sergiledi. Bir Trabzonspor öne geçti, bir Fenerbahçe.. Ama Eskişehir’deki golsüz 90 dakika sonunda Fenerbahçe önemli bir avanrtaj yakaladı.

Yazının Devamını Oku

Geri dönmesini iyi biliyor

16 Mayıs 2011
3-0 olmuştu skor.. Fenerbahçeli futbolcular rakibin gollerini durduramıyor, rakip kaleye gidemiyor, devre arasının bir an önce gelmesi için dua ediyorlardı.. Galatasaraylı oyuncular ise kendilerinden emin, biraz da rakibi küçümseyen tavırlar içindeydi..

İkinci yarı başlarken Fenerbahçe tribünleri sanki 3-0 geride olan değil, önde olan takımın taraftarları gibi alkışladı takımını ve tek bir ağızdan “Fener gol, gol, gol” tezahüratı yapmaya başladı.. Santrayla birlikte yüklendi rakip kaleye Fenerbahçe ve Aykut Kocaman’a geldi top.. sıfıra yakın bir noktadan sol ayağıyla Simoviç’in üzerinden skoru 3-1’e getirdi Küçük Aykut.. Ve o maç Fenerbahçe’nin en önemli geri dönüş karşılaşması olarak tarihe geçti..
Ve dün gece... Bir başka tarihe tanık oldu Fenerbahçe taraftarı.. Üçü penaltıdan olmak üzere 5 gol atan Alex sarı lacivertli forma altında bir maçta en çok gol atan yabancı oldu.. Takımın başındaydı bu kez Aykut Kocaman.. Antalyaspor maçıyla geri dönüş, adeta bir masala dönüştü.. 9 puanlık farkın kapanması farkın kapanması, Beşiktaş ve Galatasaray maçlarının geri dönüşleri, İzmir Atatürk Stadı’ndaki unutulmaz Buca maçı masalın en akılda kalan anlarıydı..
Evet masalın “Beyaz Atlı Prensi” kuşkusuz Alex.. Ama onun aklı kadar, yüreğini ortaya koyanlar da masalın en önemli parçaları.. Emre, Gökhan, Niang, Volkan, Lugano, Stoch, Mehmet, hatta Santos..
Kocaman bir sevinç var Fenerbahçe’de.. Daha lig bitmedi.. Henüz şampiyonluk gelmedi.. Ama bu takımın ortaya koyduğu performans, 17 maçta 16 galibiyet alması, iç sahada 2011 yılında gol yememesi ve bunu kendi içinden çıkardığı bir teknik adamla başarması çok anlamlı..
“Fenerbahçe şampiyon olur mu?” diye soruyorlar.. Galatasaray derbisi öncesi de söyledim.. Fenerbahçe derbiyi kazandı bile, diye.. Fenerbahçe şampiyon oldu zaten.. Kendi özünün arkasında durarak, kendi özüne dönerek.. Bu geri dönüşlerin mimarını kulübeye koyarak..

BEĞENDiM

Alex’in penaltı atışlarınki soğukkanlılığını

BEĞENMEDiM

Yazının Devamını Oku

Sakın!

14 Mayıs 2011
TARAFSIZ kalabilmek zordur.. Ama bazen de taraf olmak zordur.. Bursa’da yaşanan olaylardan sonra Futbol Federasyonu taraf olmak zorundaydı..

Futbol terörüne, holiganizme ve sporu çirkinleştirmeye çalışan herkese karşı taraf olmak zorundaydı.. Sert ama etkili bir karar aldılar.. Arkalarında durmak, desteklemek ve popülist yaklaşımlara taviz vermeden çözüm üretmek zamanı şimdi..
Ertuğrul Sağlam’ın konuşmalarını dinledim ceza kararından sonra.. Çok severim Ertuğrul’u.. Ama konuşmalarını sevmedim..
Olayların ne kadar futbolla ilgisi yoksa cezanın da o kadar yok!
Olayların ne kadar futbolla ilgisi varsa cezanın da o kadar var..
Bu karara, yaşananlara bir de Bursaspor Teknik Direktörü ceketini bırakarak bak! Neler görüyorsun? Olaylara karışanların Bursaspor taraftarlarıyla ilgisi olmadığını söylüyorsun.. Ama ilgileri var.. Hatta bazıları tribünleri doğrudan yönlendiren isimler.. Hemen hepsi deplasmanda sizi destekleyen isimler.. İstanbul’da Beşiktaş taraftarıyla çatışan, Fenerbahçe taraftarlarının üzerine meşale atan fanatikler..
Takımının yanına dönGeçen hafta futbolun içindeki bir Bursalı ile konuştum.. Yaşanan olayların çok üzücü olduğunu ve taraftarın artık kontrolden çıktığını söyledi.. Senin farklı düşünmene üzüldüm.. Hangi kupa, hangi derece, hangi puan, hangi gol bir insan hayatından daha değerli olabilir ki!
Bu cezalar verilmese, yarın Bursaspor çok kötü sonuçlar alsa o fanatikler sana veya futbolcularına saldırsa ya da Bursa’ya gelen konuk takım taraftarlarına karşı bu tür yaklaşımları devam etse ne düşünürdün?

Yazının Devamını Oku

İşin hakkını vermek

12 Mayıs 2011
İŞ, son sözü söylemeye gelince tecrübeli, yetenekli ayakları arar top.. O yüzden o isimlere yıldız denir..

Tek başına maç çevirme özellikleri nedeniyle savunmaya biraz daha az katkı yapmaları göze alınır.. Ama hem savunmada  sıfır, hem hücumda yoksanız adınız Guti de olsa fark etmez.. Rakibin  istekli ve baskılı oyunu karşısında, hafta içindeki idmanları ciddiye  almamanın, iyi yaşamamanın faturasını ödersiniz..

Hasagic ve Fernandes

Bazen de adınız yıldız değildir.. Görev adamıdır.. Basit, gösterişsiz  oynarsınız ama takımın en çok ihtiyacı olduğu anda çıkıp golünüzü atarsınız.. Sivok’un yaptığı gibi.. Beşiktaş sadece kupayı kazanmaya gelmemişti Kayseri’ye.. Devre arasında yapılan ve dünyada yankı bulan transferlerin de karşılığını almak  istiyordu siyah beyazlılar.. Tayfur Havutçu soğukkanlı görünse de baskı  altındaydı..
Abdullah Avcı daha sakin olan tarafın hocasıydı.. Her sezon üstüne biraz daha koyduğu takımıyla neler yapabileceğini özellikle ikinci 45 dakika  gösterdi.. Ayağa pas, hızlı oyun, baskılı savunma ve diri futbolcularıyla kupayı almaya çok yaklaştı..
Heyecanlı, tempolu ve 4 gollü 90 dakikanın ardından uzatmalarda kupayı  kazanmaya çok yaklaştı Beşiktaş.. Ama karşısında Hasagic’i buldu.. Dün  sahanın en iyi iki isminden biri Bosnalı kaleci, diğeri Fernandes’ti.. Tüm  takımın yorulduğu anlarda topu hep iyi kullandı.. Yaptığı ortalarla, verdiği paslarla atakları yönlendirdi.. İki golün de asisti ondan geldi..
Yedek güçler; Almeida ve Gökhan da takımlarına önemli katkı yaptı.. Penaltılarda kazanmak da, kaybetmek de bıçak sırtında yürümek gibi.. Önemli  olan üstlendiğin işin hakkını vermek.. Yaşantınla, performansınla  takımının ihtiyacı olduğu anlarda ayakta kalmak.. Penaltı kurtarmaktan ya da kaçırmaktan öte bir olgu.. Önce işin hakkını vermek..

BEĞENDiM

Türkiye Kupası finaline yakışan mükemmel stat düzenlemesi ve organizasyonunu..

Yazının Devamını Oku

Taş, sopa, küfür is-te-mi-yo-ruz

11 Mayıs 2011
Bursaspor-Beşiktaş maçı öncesi çıkan ve mücadelenin iptal edilmesine sebep olan görüntüler adeta bir savaş alanını andırıyordu. SEZONUN geneline baktığımızda ve dünya futboluyla karşılaştırdığımızda olay şu, mücadelenin çok olduğu, bol tartışmalı, zevkli bir lig yaşıyoruz. Ufak tefek olaylar olmadı değil. Hakemlerin başına atılan cisimler nedeniyle yarıda kalan maç da vardı. Seyircisiz maç oynama cezası alan kulüpler de. Ama iki karşılaşma var ki, öncesinde yaşanan olaylar nedeniyle, hepimizi hem üzdü hem de ürküttü. Aynı takımın maçlarıydı bunlar... Biri İstanbul’da oynandı, biri Bursa’da oynanamadı. İstanbul’daki maç öncesi çıkan olaylar, çekilen bıçaklar, yaralılar, hepimizin kanını dondurmuştu. Bir daha olmaz diye umut ettik. Gereken önlemler alınır, kulüpler taraftar organizasyonlarına gereken uyarıları yapar, yeni çıkan yasa holiganlar için bir duvar olur diye düşündük. Yanılmışız... Ne ürktüler, ne de geri adım attılar. Bu kez iki takım taraftarı değil, Bursaspor taraftarı olduğunu iddia eden holiganlarla, polis çatıştı. Tablo korkunçtu. Sanki futbol maçı öncesi değil, bir savaş görüntüleri vardı ekranlarda... Sis bombaları, biber gazları bile durduramadı onları.

Futbolu ‘temizlemeliyiz’

Bir gün sonra Karabük’te Anneler Günü’nde bu kez başka bir kötü tablo sergilendi. Karabükspor holiganlarının bulunduğu kısım, sahaya Anneler Günü’nü kutlayan pankartla çıkan ve kendilerine çiçek veren Fenerbahçeli futbolcuların annelerine küfretti. Kendi başkanına hakaret yağdırdı. Sezonun belki de en sempatik takımı, en centilmen takımı, sahaya çıktı. 90 dakika onur mücadelesi verdi. Ama kaybetti. Futbolun, futbol olarak kalmasını istiyorsak, artık hepimiz bir karar almalıyız. Pislikleri temizlemek konusunda, herkes elini taşın altına koymalı. Kimse bu olaylar karşısında sessiz kalıp, iki hakem hatasında kahraman kesilmemeli. Futbolun kurtulmasını istiyorsak, en cesur adımları atmanın tam zamanı.

Haftanın hocası
Akıllı hamleler 3 puanı getirdi


Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, Karabük’te de uzun süre sıkışan oyunda akıllı hamleler yapmayı başardı. Takımı öne geçtikten sonra Cristian Baroni, Caner ve Semih Şentürk’ü sahaya sürerek, çok kritik bir üç puanın altına imzasını attı.

Haftanın asisti
Klasını konuşturdu


Bucaspor’un başarılı oyuncusu Torric Jebrin, Trabzonspor karşılaşmasında takım arkadaşı Abdülkadir’e verdiği pasla mücadelenin yıldızlarından oldu. Ve haftanın en güzel asistine imza atmayı başardı.

Haftanın hakemi
Hatasız bir maç yönetti


Türkiye Kupası finalini de yönetecek olan Yunus Yıldırım, Bucaspor-Trabzonspor maçını hatasız bir şekilde yönetti. Topun oyunda kalması için gereken herşeyi yaptı.

Haftanın golü
Sestak’ın şık volesi


Ankaragücü’nün Slovak yıldızı Stanislav Sestak, sezonun en güzel gollerinden birini bu hafta atmayı başardı. Yaklaşık 40 metreden gelen güzel ortaya ceza sahasının sağ köşesinden vurduğu çok şık voleyle Sivasspor kalecisi Korcan Çelikay’ı avladı. Bu gol takımının deplasmanda 1 puana ulaşmasını almasını sağladı.

Haftanın güzelliği
Trabzon taraftarı


Trabzonsporlu taraftar gruplarının, Bucaspor mücadelesi öncesinde İzmir sokaklarında yaptıkları yürüyüş ve şovlar taraflı tarafsız herkesin takdirini topladı. Karadeniz taraftarlarının geçen zamanda ne kadar büyük bir gelişme içinde olduğunu bir kez daha gösterdi.

Haftanın futbolcusu
Ömer Şişman ve Miroslav Stoch

Almanya kökenli genç santrafor, birbirinden güzel ve değerli 2 gol atarak, Kayserispor’un Eskişehirspor deplasmanında aldığı 3 puanda başrolü oynadı. Takımının yediği golden sonra uzun süre 1-1 devam eden maçı, ikinci yarıda attığı golle koparan Ömer’in ardından, Fenerbahçe’nin Karabük deplasmanını kayıpsız atlatmasını sağlayan Miroslav Stoch geldi. Trabzonsporlu Selçuk İnan ve G.Antepli Olcan Adın da haftanın diğer yıldızları oldular.

Haftanın Takımı
Kayserispor pes etmiyor


Zorlu Eskişehirspor deplasmanından güzel futbolla, 2 golle ve cesur bir oyunla geçtiler. Avrupa kupalarına katılma umutlarını son iki maça taşıdılar.

Haftanın Ayıbı
K. Karabük’e yakışmadı


Karabükspor tribünlerinin bir kısmının Anneler Günü’nde Fenerbahçeli futbolcuların annelerine küfür etmeleri hiç kimsenin görmek istemediği bir tabloydu.

Haftanın Üzüntüsü
Bursa’daki olaylar


Sezonun en acı tablolarından biri de, Bursa’day-dı. Uzun yıllar sonra bir futbol maçı saha dışı olaylar yüzünden oynanamadı. Holiganların polise saldırmaları ise, herkesin kanını dondurdu.

Chelsea’yi Sir bitirdi

İNGİLTERE Ligi’nde geçen hafta oynanan maçlarda üst sıralar bir hayli karışmıştı. Bu hafta ise Lider Manchester United, takipçisi Chelsea’yi 2-1 yendi. Üçüncü Arsenal de Stoke’a 3-1 yenilince, Kırmızı Şeytanlar şampiyonluğunu hemen hemen ilan etti. İki sezondur mutlu sona ulaşamayan Sir Alex Ferguson’un öğrencileri, şampiyonluğa oldukça yaklaştı.

Düşene Bayern de vurdu

ALMANYA Ligi’nde küme düşmesi kesinleşen Saint Pauli’ye konuk olan Bayern Münih, “Düşene bir tekme de benden” dedi. Bavyera ekibi, konuk olduğu rakibine deplasmanda tam 8 gol birden attı. Mario Gomez (3), Ribery (2), Robben (2), Van Buyten, St Pauli ağlarını havalandırıken, ev sahibi ekibin şeref sayısını ise, Eger kaydetti.

Real, Sevilla’yı dağıttı

İSPANYA’da şampiyonluğu mucizelere kalan Real Madrid, bu sefer Sevilla’yı engelledi. Lig ikinciliğini garantileyen eflatun beyazlılar, Avrupa kupaları şansını son haftalara taşımak isteyen Sevilla’yı deplasmanda bozguna uğrattı. 6-2’lik bir skorla sahadan ayrılan Real Madrid’de, Ronaldo yıldızlaştı. Portekizli oyuncu, 4 gol birden attı.

Serie A kırmızı siyah

İTALYA Ligi’nde 2003-04’ten bu yana şampiyon olamayan Milan, mutlu sona ulaştı. Roma deplasmanından 0-0’lık sonuçla aldığı 1 puanla, şampiyonluğunu ilan eden Milan, 7 yıllık özlemine son verdi. Bu hafta Cagliari’yi ağırlayacak olan kırmızı siyahlılar, maçtan sonra büyük bir kutlama yapacak.
Yazının Devamını Oku

Annelere bu yapılır mı?

9 Mayıs 2011
SANIRIM işin amigoluk. Olabilir, doğru şekilde yapıldığında, tribünleri takımlarını desteklemeye yönelik atmosfere sokmayı başardığında çok anlamlı bir meslek. Ama sen ne yaptın?

Anneler Günü’nde maç boyu annelere küfrettirdin o tribünleri. Fenerbahçeli futbolcular Karabük tribünlerine çiçekler dağıttı, çok anlamlı bir pankartla çıktılar. Ama bizzat senin yönlendirdiğin tribünler o futbolcuların annelerine ağıza alınmayacak küfürler yağdırdılar. Adını, sanını bilmiyorum. Polis kameraları sana yöneltildiği için kimliğin çok kolay tespit edilebilir. Beyaz bir tişört, koyu renk bir eşofman altı giymiştin. Karabükspor başkanına bile maç öncesi küfür ettirdin o tribünleri.
Bu takımı herkesin sempatisini kazanmış bir kulüp haline getiren, Feridun Başkan’a yaptın bunu. Hani yasa falan çıktı ya. O yasa senin gibileri bu tribünlerden temizleyecekse, rakip seyircilerin üzerine meşale atan, polise falçata çeken holiganları yok edecekse sonuna kadar arkasındayım.
Uygulayan valilerin, emniyet müdürlerinin, federasyon ve kulüp başkanlarının sonuna kadar yanındayım. Emre’ye, Volkan’a, Anneler Günü’nde küfür ettirmenin, bunu göz göre göre yapabilme cesareti taşımanın bir karşılığı olması gerek, öyle değil mi?

Bu kez kararlılar

Ve maç. Gol gelene kadar Fenerbahçe her maçı 16 Mayıs 2010’da Trabzonspor’la mücadele ediyormuş gibi stres içinde, ama büyük bir soğukkanlılık ve istekle oynuyor. Şampiyonluğu çok istiyor Fenerbahçe. Her futbolcu önemli katkı yapıyor.Dün Lugano ve Stoch çok istekliydi. Sahada görünmeyen Alex bir final pasıyla düğümü çözdü. Gökhan, Emre, Selçuk, Mehmet ikinci yarı açıldı. Kalan iki maç da zor. Ama en zorunu 1 yıl önce yaşadı bu futbolcular. Bir daha yaşamamak için de çok kararlılar.

BEĞENDiM

F.Bahçeli futbolcuların hücum isteklerini, Karübüklu oyuncuların savunma dirençlerini.

BEĞENMEDiM

Yazının Devamını Oku