Altan Tanrıkulu

Alınteri

28 Şubat 2013
TOPU oyuna sokuşu, soğukkanlılığı ve hava hakimiyetiyle dikkat çeken bir oyuncu Mehmet Topal..

Orta sahanın her yerinde, savunmanın sağında oynayabiliyor.. Dün de stoperdeydi.. Mustafa’nın attığı goldeki hatası da büyüktü, ikinci golde savunmanın arkasına sarkan rakibini sezemeyişi de..
Yine de zorluk derecesi yüksek maçlarda, saha içi rotasyon açısından doğru bir denemeydi.. Caner’in hırsı Beşiktaş maçı öncesi önemli kazanç.. Golü de güzeldi, asisti de.. Arzulu ve dikkatliydi.. Gördüğü kart dışında takımının en iyisiydi.. O çıktıktan sonra F.Bahçe’nin koordinasyonu bozuldu, Trabzon daha iyi oynamaya başladı. Krasiç biraz kıpırdadı dün.. Birkaç güzel hareket yaptı.. Bu kondisyonla çok şey beklemek haksızlık.. Ben olsam Plzen maçlarında kulübede tutarım Sırp yıldızı.. Rakip için ismiyle bile tehlike çünkü..
Recep son bölümde girdi oyuna.. Takımın ileri ucundaki, orta sahadaki isimlere bakıldığında en çabuk adam eksilten, rakibin en çok başını ağrıtan oyuncu tipi.. Recep’i daha fazla kullanmalı Kocaman.. Selçuk, Mehmet, Orhan gibi isimler takımdaki rekabeti artırmak için formda olmalı.. Ama Recep’in başka oyuncularda olmayan özelliklerini sergileyebilmesi için sahada olması gerek..

Kocaman uyarı

1461 Trabzonspor’u yürekten kutlarım.. Özellikle teknik direktörleri Mustafa Reşit Akçay’ı.. Bu sezon hem PTT 1.Lig’de hem de kupada en iyi mücadele eden takım onlar.. Hızlı, çabuk, tek pas yapabilen ve geriye dönen oyunculardan kurdu takımını.. Belki bütçeleri yok.. Belki yıldız isimlere sahip değiller.. Bütün bunlara bir de Kadıköy’de 2-1 geriye düşmeyi ekleyin.. 2 topları direkten dönmesine, 3 net fırsatı Serkan kurtarmasına karşın yine de zoru başardılar.. Onlar gibi “alınteriyle” mücadele eden tüm alt kademe takımlarını temsilen kazandılar dünkü maçı..
O galibiyet, paraya karşı mücadelenin zaferiydi.. İnatla, zayıf rakipler karşısında sistemini değiştirmeyen ve tek forvetle oynayan Kocaman’a da “Kocaman” bir uyarı daha oldu..

Yazının Devamını Oku

Mr.Duracell

25 Şubat 2013
Aykut Kocaman’ın bir oyun sistemi var.. Orta sahada üç merkez oyuncusuyla oynuyor..

Ofansif bir sol açığı, Kuyt gibi çok mücadele eden bir sağ kanadı destekliyor.. Bunuu çözen ve kanatları iyi kullanan takımlar Fenerbahçe’nin başına büyük iş açıyor.. Şota gibi hamleleri ve taktiği çok üst düzey olmayan teknik adamlar ise ilk dakikada öne geçmenin avantajını koruyamıyor..
Yanlış anlaşılmasın.. Dünkü galibiyette elbette Kocaman’ın rolü önemli.. Ancak maça yenik başlamış ve uzun süre net pozisyon üretememiş bir takımın üzerine gidememek ciddi bir zaaf..
Tuncuy Şanlı Fenerbahçe içiin çok çok önemli karakterdi.. Manchester’a üç gol atması değildi onu unutulmaz yapan.. İki farklı gerideyken kalecinin üzerine ellerini açarak koşuşuyla çevirmişti Alkmaar maçını.. Ben asla pes etmem, derdi oyunuyla.. Fenerbahçe’de ark bir Kuyt gerçeği var.. Israrlı yazıyorum.. Formsuzken çekilecek oyuncu değil.. Ama arkasında durulduğunu hisseettiği an yüzde yüzünren fazlasını rmele çalışıyor.. Presi, ortaları, duran toplarda sürekli yer değiştirerek rakibin dengesini bozuşu özellikleri..
Ama bir karakteri var, bir türlü yazamıyordum.. Dün maraton tribünündeki pankartı görünce güldüm kendi kendime.. Mr.Duracell, yazıyordu pankartta.. Flemenkçe bir sloganla birlikte.. Mr.Duracell.. Alex gitti.. Görevini en iyi şekilde yaptı.. Layık olduğu bir sevgi seline sahip artık.. Tuncay gitti.. Yanlış zamanda, yanlıy kulüse gitti.. Ama hala çok seviliyor.. Artık devir Mr.Duracell’in devri.. Devir, hiç durmadan koşan Gökhan Gönül’ün devri.. Sow’un, Webo’nun devri.. Yüreği F.Bahçe’li dolu, lakabı serseri, Cristian’ın devri.. F.Bahçe kazanır ya da kaybeder.. Ama bu mücadeleyi her maç göstermeli.. Her maç bu ruhu sahaya yansıtmalı.. Her gün bir resmi maç oynamak zorunda kalsa da bundan şikayet etmemeli.. Aksine onur duymalı..
Kasımpaşa’da Uche üst sınıf bir oyuncu.. Isaksson da öyle.. Abdurrahman ve Viudez’i de beğeniyorum.. Geri kalan oyuncular şampiyonluk yarışı için yeterli değil.. Adem Büyük iyi futbolcu.. Aynı zamanda dizilerde de rol alabilir..
Hakem için zor maçtı.. Penaltı kararları tartışılır.. Çok faul çalması da.. Önemli olan bundan sonra her maçta benzer pozisyonlarda benzer kararları verebilmesi..

Yazının Devamını Oku

Eğer ikinci olursa

23 Şubat 2013
BATE maçının ardından eve gittim diğer karşılaşmaların özetlerini seyrettim.. Tottenham’ın son saniye golüyle Lyon’u eleyişi, Liverpool’un 3-1 kazanmasına karşın Carragher’ın büyük hatasıyla vedası, Ajax’ın mutlak favori göründüğü bir eşleşmede penaltılarla safdışı kalması turun akılda kalan anlarıydı..

Belki Fenerbahçe ikinci yarıda çok iyi oynamadı.. Ligde mücadele etmeyen, haftalardır sadece bu maça hazırlanan ve fizik gücü mükemmele yakın bir takım BATE.. Oyun organizasyonları üst düzeyde değil.. Buna karşın disiplinli ve çok inatçılar.. 10 günde 4 zor maç oynayan ve 4’ünü de gol yemeden kapatan Fenerbahçe takım olarak bir özgüven yakaladı..
Webo’nun gelişiyle ileride top tutma, savunmanın arkasına adam sarkıtma hamleleri fazlalaştı.. Sow’un kanatlara gidişi çok eleştiriliyor.. Sow, Webo’dan önce de oyun içinde sürekli gezen bir futbolcuydu.. Hiçbir zaman pivot santrfor oynamadı.. Bu kadar topla bütünleşen bir oyuncunun iki stoperin arasına çakılı bırakılması da hata zaten.. Önemli olan Sow’un arkaya doğru hamle yaptığında doğru zamanlama ve doğru hızla pas atılabilmesi.. Gökhan bunu iki kez yaptı.. Penaltı pozisyonunda da Sow’un sağ kanattan bindirme yapmasında Webo’nun stoperleri ileride tutmasının büyük önemi var..

KUYT BU TAKIMIN RUHU

VE Kuyt.. Hollandalı yıldız fizik gücü yerinde olduğu zaman ligin en kuvvetli futbolcularından biri.. Yıkılmıyor.. Çok zor top kaybediyor.. BATE maçında iki kez kaleci ileri çıkmışken kaleye vurmaması eleştirildi.. Doğru.. Onun kadar üst düzeye gelmiş bir oyuncunun, en azından ikinci pozisyonda şansını denemesi gerekirdi.. O kuvvetini, tekniğine yeğledi ve ceza alanına kadar koştu.. Burada unutulmaması gereken BATE’nin tüm hatlarıyla baskı kurduğu ve Fenerbahçe’nin bir türlü ileri çıkamadığı anlarda topu ileri taşıyan tek ismin Kuyt oluşu.. Çok kritik bir anda ceza sahası üstünden atılan bir şutta kendini topun önüne atarak kaleye gidişini engelleyen de Dirk’ti.. Kocaman’ın söylediği gibi Kuyt bu takımın ruhu.. O ve Gökhan Gönül iyi olduğu zaman diğer futbolcuların kazanma arzusu üst düzeye çıkıyor..

EGEMEN FAKTÖRÜ

CRİSTİAN’ın kaçırdığı gol çok önemli.. O seviyede bu kadar sorumsuz bir hareket yapmamalıydı.. Napoli’yi iki maçta 5 gol atarak geçen Çek takımına karşı Cristian büyük bir silah olacak.. Ağır gibi gözükmesine karşın topun gideceği bölgeyi iyi seziyor.. Sadece Salih’le oynadığı maçlarda savunmaya eskisi kadar yardım etmiyor.. Bu da Salih’in ezilmesine yol açıyor.. Oysa takımın sıkıntı çektiği dakikalarda Salih de oyun görüşü ve rakip eksiltmeleriyle yararlı oldu..
Son 4 maçta F.Bahçe gol yemedi, dedik.. Egemen faktörünü başa yazmak gerek..  Ziegler kuvvetli.. Geriye koşuşu iyi ve oyunu riske etmiyor.. Gökhan hücum kadar savunmayı da kafasına yerleştirmiş görünüyor.. Volkan zaman zaman dalgın.. Önceki gün yaptığı kurtarış belki turu getirdi.. Bu onun aldığı paranın, taraftarın sevgisinin, yıllardır F.Bahçe’de oynamasının, kaptanlığa layık görülmesinin küçük bir karşılığı.. Volkan daha üst düzey oynamak zorunda.. Sadece F.Bahçe’de değil, Milli Takım’da da..

BİR TEK ŞARTIM VAR

Yazının Devamını Oku

Sessizliğin sesi...

22 Şubat 2013
SIMON&Garfunkel’ın harika şarkısı “Sound of Silence” gibidir bazen Kadıköy’de olmak..

O, hiç susmayan, takımını hiç yalnız bırakmayan, çok tepki gösterse de hep bağrına basan taraftar, bazen “Sessizliğin sesi”ni tercih eder.. Trabzon’da yeni anmış bir memurdur o.. Bir kez daha izlemek ister takımını.. Diyarbakır’dan ilk kez İstanbul’a gelen, ilk kez deniz gören bir miniktir.. Amsterdam’dan kalkıp gelen bir Hollandalı’dır, arkadaşını izlemek isteyen.. Maçı seyreder.. Takımı kötü gitse de yerini alanlar gibidir.. Barış Ağabey’in şarkısındaki gibi.. Can bedenden çıkmayınca.. Hep o formayı giyenleri izlemek ister.. İzleyemese de Salı Pazarı’ndan sesini duymak ister..
Bir sarı kart.. Hakemi aldatma nedeniyle ve ceza alanı dışında.. Bunu görmek sevindirici.. İki sert hareket ve iki kart daha.. Rakip 10 kişi.. Bir geç müdahale ve penaltı.. İyi oynarsın, kötü oynarsın.. Bu başka.. Zaten herkes bilir futbolu, herkes eleştirir yönetmeni.. Önemli olan sahada adalet dağıtmakla görevli kişinin gördüğünü çalması..

Kocaman’ın sabrı

Stresliydi Fenerbahçe.. İkinci golün bir türlü gelmeyişi boş koltukları bile gerdi ilerleyen dakikalarda.. Bayern’i, Lille’i üçlemiş bir takım BATE.. Ama asla üst düzey bir ekip değil.. Oyunun belli bölümlerinde rakip eksiltecek, kaleye hızlı gidecek bir oyuncu beklerken Selçuk, Semih ve Caner girdi.. Top yine rakipte kaldı.. Onbire on oynarken eğer oyunun kontrolünü ele alamıyorsanız, topu ileriye taşıyamıyorsanız, öndeki oyuncularda değişiklik yapma yoluna gitti Kocaman.. Ve Napoli’nin, Atletico’nun elendiği kupada yoluna devam etmeyi başardı..
Teoman’ı çok severim.. Fırsat buldukça dinlerim.. Yarından bana ne, der bir şarkısında.. Kocaman öyle demedi hiç.. O yüzden bir kalkan oldu futbolcularına.. Kuyt paramı alırım, duygulardan bana ne, demedi hiç.. Kötü gününde dayanılmazdı.. Ona sabır gösteren de Kocaman’dı.. Dilerim bu sabır bu takımın en büyük gücü olmaya devam eder.. Sessizliğin Sesi olmaya devam eder, o Kocaman adam..

 

Yazının Devamını Oku

Huzur verin!

18 Şubat 2013
BU kadroyla zaten ilk ikiye girerdi Fenerbahçe.. Galatasaray ve Beşiktaş’ın elendiği Türkiye Kupası’nda da favoriydi..

Avrupa’da grubunu lider bitirmiş, ilk maçı 10 kişi oynamasına karşın avantajlı kapatmıştı.. Buna karşın “bir kesimin” beklentisi yüksekti Trabzon’dan.. Trabzonspor karşısında alınacak yenilgi Kocaman’ın yetersizliğine, transferlerin yanlışlığına, yönetimin hatalarına bağlanacaktı..
Tekrar yazıyorum.. Çok benzer dönem Mönchengladbach ve Beşiktaş maçlarında yaşanmıştı.. Futbolcular refleks gösterdi ve 2 zor maçı 7 golle tamamladı Fenerbahçe.. “Huzur verin, merak etmeyin” mesajı gönderdi taraftara.. Ama gerçek taraftara.. Kötü gün taraftarına..

Tamamı çizgiyi geçmedi

Gol mü, değil mi, tartışmalarının yanıtı basit.. Topun tamamının içeri girmesi gerek.. Ben gol olduğunu düşünüyordum.. Tamamının geçtiği düşüncesindeydim.. Bir daha seyredince topun hala çizgiye temas ettiğini gördüm. Hakem için çok zor andı.. Orta sahaya yakın yerden çekilen bir şutta toptan hızlı hareket etmek olanaksız.. Yardımcı “devam” dedi.. Önemli olan Egemen’in golü kurtarma arzusu ve Volkan’ın çabukluk zaafının açıkça gözükmesiydi..
Maçtan önce F.Bahçe’nin yine Rize’de kalışı, 1 saatlik yoldan stada gelişi, 3 gün önce çok zor bir karşılaşma oynaması düşünüldüğünde Trabzon’un avantajlı olduğunu düşünenler vardı.. Ama büyük bir kozu vardı F.Bahçe’nin.. O da Trabzon şehrinin F.Bahçe’ye duyduğu bitmek tükenmek bilmeyen öfke.. Öfke, sürekli bu kenti geriye götürüyor.. Yönetimler bunu bile bile öfkeyi körüklüyor..  Rakip oyuncular stada gelirken bu öfkeyle maça motive oluyor.. Belki maç 3-0 bitti ama Trabzon ile F.Bahçe arasındaki kalite farkı da ortaya konan futboldan açıkça anlaşıldı.. Trabzonspor’un yabancı seçimlerini bir an önce değiştirmesi ve gelecek sezonu iyi planlaması gerektiği ortaya çıktı..

Egemen ve Gökhan

Sow da bir düşüş var.. Mersin’de net goller kaçırmıştı.. Dün maçın ilk dakikasında kaçırdı yine.. Webo daha üretken.. Sow biraz bencil ve sürekli top taşıma kaygısı içinde.. Kocaman’ın Caner hamlesi etkiliydi.. Hasan Ali’yi oynatması tüm camiaya birlik mesajı oldu.. Emre’nin geldiği günden beri takımın gösterdiği performans da dikkat çekici.. Meireles’in hiç aranmaması da.. Egemen ve Gökhan maçın en iyi iki ismiydi.. Cristian’ı da unutmamak gerek.. Onu ısrarla oynatan kişi Aykut Kocaman.. Son iki maçta harika mücadele eden Kuyt gibi.. Bu mücadele sürerse Fenerbahçe keyif veren bir takım olur.. Kaybettiği zaman bile alkışlanır..  

Yazının Devamını Oku

Özür

17 Şubat 2013
DÜNKÜ yazımda F.Bahçe Kadın Voleybol Takımı’nın G.Saray ve Vakıfbank ile birlikte Şampiyonlar Ligi Final Four’unda mücadele edeceğini belirtmiştim.

F.Bahçe, CEV Cup finalinde oynayacak. Düzeltir, özür dilerim...

Yazının Devamını Oku

Güzel günler gelecek

16 Şubat 2013
ÜÇ yıldır bir şeyin altını çiziyorum.. Fenerbahçe dünyanın en önemli spor kulübü olma yolunda dev adımlar atarken, Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılma hakkını kazanmışken, Emenike’li, Niang’lı, Lugano’lu bir kadrosu varken, tüm amatör sporlarda Avrupa şampiyonluğuna göz dikmişken, aynı sezonda futbol, basketbol ve voleybolda 5 kupa kazanmışken, taraftarı kombineleri çıkar çıkmaz tüketmişken, yönetiminin ve teknik kadrosunun arkasında tam anlamıyla dururken birden bire bir şokla karşılaştı..

Ve bugünlere gelindi.. O dönemde yaptığım bir konuşma ‘dar ufuklu’ kişilerin benimle dalga geçmesine neden oldu.. “Fenerbahçe, Barcelona’yı geçecek.. O yüzden engelleniyor” dedim.. Demeye de devam ediyorum.. Sadece Barcelona’yı değil, Real Madrid’i, Inter’i, Milan’ı, Manu’yu ve diğer tüm devleri geride bırakma “gü-cü-ne” sahip bir takım Fenerbahçe.. Tekrar yazıyorum.. potansiyeline değil.. “Gü-cü-ne”..

Şampiyonlar Ligi kupası uzak değil

Bu sözlerimi zaten yaşam felsefesi olarak düstur edinenler küçük işletmeleri dünya çapında firma haline getirirler.. Dünyanın en önemli şirketlerine CEO olurlar.. Türkiye’nin adını her alanda saygıyla anılmasına yol açarlar.. Çünkü inanmazsan başaramazsın.. Hayallerin yaşadıklarından küçük olursa, korkarsan hep güçlünün peşindeki ülke, kulüp, takım, kişi olursun..
Galatasaray mali olarak Fenerbahçe kadar güçlü bir yapıya sahip olmamasına karşın yaptığı hamlelerle, taraftar gücüyle dünyada kendinden söz ettirir hale geldi.. 5 yıl içinde belki F.Bahçe belki de G.Saray Şampiyonlar Ligi’ni kazanacak.. Basketbolda Euroleague’de belki Anadolu Efes bu sezon şampiyonluğa ulaşacak.. Büyük ihtimalle Avrupa’nın en büyük kupasını bir Türk kadın takımı bu sezon müzesine götürecek filede..
Türk kadını olimpiyatta ilk 2 sırayı aldı tarihte ilk kez.. Biri Üsküdar Belediyespor’un, diğeri Fenerbahçe’nin atleti.. İnandılar, çalıştılar ve başardılar.. Arkalarındaki desteği boşa çıkarmadılar..

Fenerbahçeliler bekleyin ve inanın

“Fenerbahçe dünyanın en büyük kulüplerinden biri olacak”, demedim, demem asla.. Çünkü zaten öyle.. Fenerbahçe’nin dünyanın en büyüğü olacağına inanıyorum ben.. O yüzden bu kulübü, başkanını, teknik direktörlerini, koçlarını, sporcularını destekliyorum.. Fenerbahçeli olduğum için Fenerbahçe’nin yanındayım hep.. Hayallerim hep çok büyük olduğu için, hedeflerim çok büyüktür hep.. Ben güzel günlerde şükrederim Allah’a.. Kötü günlerde daha çok şükrederim.. Bana bu sıkıntıları yaşattığın için.. Gelecek güzel günlerin değerini daha iyi bilmemi sağladığı için.. Fenerbahçeliler.. Bekleyin.. Belki bu sezon, belki de gelecek sezon.. Güzel günler gelecek.. Bana değil, gönül verdiğiniz renklerin “gü-cü-ne” inanın.. Ve kim ne derse desin, son ana kadar hayallerinizden, asla vazgeçmeyin..

BİLETLERİNİZİ ALDINIZ MI?

Yazının Devamını Oku

1461 bile daha iyi!

15 Şubat 2013
ESKİŞEHİRSPOR maçının kopyasıydı sanki.. Caner’in atılması sonrası bir refleks göstermişti Fenerbahçe..

İyi mücadele edip yenik durumdan kurtulmuşlardı.. Dün de benzer şeyler yaşandı.. Maçın başında görülen bir kırmızı kart sonrası tüm kurgu değişti.. Hücum etkinliği ve organizasyonlar ikinci plana atıldı.. Rakibe boş alan bırakmamak, yenilmemek düşüncesi öne çıktı..
Kuyt göze battı yine.. Tıpkı Eskişehir’de olduğu gibi.. Webo ve Sow iyi mücadele ettiler.. Takım olarak bir bütündü F.Bahçe.. Volkan, Egemen, Ziegler yüksek konsantrasyonla oynadı.. Bu mücadele sonucunda maçtan önce çok avantajlı sayılmayacak bir skora sevinerek İstanbul’a döndü sarı-lacivertliler..
Meireles’in kartı biraz ilginç geldi bana.. Biraz geriye gittim.. Bitmek üzere olan bir maçta, çok etkisiz bir bölgede, hiç gereği yokken yapılan bir hareket ve görülen ikinci sarı kart vardı Arena’da.. Geçen hafta kart cezalısı duruma düştüğü pozisyon direkt kırmızı kartlıktı.. Maalesef bizim hakemlerimiz kasti hareketlere kart vermekten çekindikleri için Meireles gibi Melo gibi Zokora gibi anti profesyonel isimlerin şovunu izlemeye devam ediyoruz..

Meriles’i araştırırım

Ben yönetici olsam Meireles’le ilgili bir araştırma yaparım.. Kimle geziyor, kimle konuşuyor, kimle haşır neşir diye.. Bu kadar kritik ortamda, bu kadar üst düzey bir oyuncu, bu kadar göz göre göre kendini attırmaz.. Hem de maçın başında.. Yanlış anlaşılmasın kimseyi suçlamıyorum.. Meireles’in kariyerini bilmesem bahis mafyasından bile kuşkulanırdım.. Bir maç ancak bu kadar manipüle edilirdi çünkü.. Kocaman bu karttan sonra Meireles’e de ayrıcalık tanımamalı.. Krasiç formsuz ya da çalışmıyor diye oynatılmıyor.. Doğru karar.. Ama Meireles gibi oynayacağına hiç oynama daha iyi.. Artık Salih devreye girmeli.. Kuyt yorulduğunda mutlaka Stoch kullanılmalı.. O zaman Fenerbahçe durdurulması güç bir takım olur.. Eskisi gibi..

Rövanş zor olacak

F.Bahçe rövanşta daha dikkatli olmalı.. Seyircisiz ortamda rakip kapanacak ve kontra gol bulmak isteyecek.. 1-0 bile yeterli olmayacak Fenerbahçe için.. BATE hızlı, disiplinli, koşan bir takım.. Ama o kadar.. Bırakın Süper Lig’i, 1461 Trabzon bile daha tehlikeli futbol oynuyor BATE’den.. Kapalı savunmayı açacak tek organizasyon yaptılar, onu da Volkan kurtardı.. Bu ülkede BATE’yi geçip geçemeyeceğini düşünen F.Bahçeli varsa, yönetimin ve Kocaman’ın şapkasını önüne koyup düşünmesi gerek.. Taraftarımızın güvenini tekrar nasıl kazanırız, diye.. Yanıt basit.. Her maç 10 kişi kalmış gibi mücadele edip sahada biraz daha yardımlaşarak..

Yazının Devamını Oku