Bu süreçte Galatasaray’dan 2 karşılaşma daha fazla oynadı Avrupa’da.. Cezalı oyunculara son haftalarda sakatlar da eklendi.. Aynı onbiri sahaya çıkarmaya çalışan Aykut Kocaman için orta alanın ortasını kontrol edecek üçlüyü sürekli değiştirmek çok da zor olmadı aslında.. Cristian, Meireles, Mehmet Topal gibi üç birinci sınıf oyuncuya Emre eklenmiş, genç Salih, Plzen maçında turu getirmiş, Selçuk ve Mehmet de hep hazır beklemişlerdi..
Gökhan maçın yıldızı
Maça kontrollü başlayan ve rakibini üzerine çeken Fenerbahçe Salih’in, rüzgarı da arkasına alan güzel şutuyla öne geçti.. Golün iki anlamı vardı Fenerbahçe için.. Fiziken dinlenebilecek bir takım olacaktı sahada.. Galibiyet için yoğun efor harcamaktansa uzun toplarla ikinci gol aranacaktı.. Ama umulan olmadı..
Uğur’un liderliğinde, Tita’nın tekniğiyle topu tutmaya başlayan Antalyaspor orta alanı ele geçirdi.. Bir-iki kez kanattan gelmeye çalıştılar.. Daha sonra formsuz Volkan’ı şutla avlamayı denediler.. Ve başardılar..
Tita’nın golünün ardından Fenerbahçe ikinci golü de yiyebilirdi.. Oyuncular demoralize olmuşlardı.. O anda bir lider, bir taşıyıcı gerekiyordu takıma.. O taşıyıcı maçın yıldızı Gökhan Gönül oldu.. Belki gol atmadı ama Sow’a aşırttığı topla galibiyeti getirdi.. Artık herkes tarafından bilinen öndirek koşusunu yine yaptı, yine arkaya indirdiği top gol oldu.. Bilinene çare bulamadı bir rakip daha..
Kulvarlar dörte çıktı!
Gökhan’ın değeri büyük futbol dünyasında.. Onun sarf ettiği efor, mücadele, dayanıklılık çok çok az futbolcuda var.. Maçın son bölümlerinde Sow’un koşu yoluna bıraktığı akıl dolu pas Senegalli forvetin maç boyu, hatta lig boyu alamamaktan şikayetçi olduğu toplardan biriydi.. Sammy farkın artmasını önledi o anda..
İki takım hakkında da bilinmeyen bir yön yok gibi.. Real Madrid çok formda ve durdurulması zor bir ekip görüntüsünde.. Dünyanın en iyi takımı onlar şu anda.. Barça’cılar kızacak ama iki hafta içinde iki kez yenildikleri takım Manchester United’ı da Şampiyonlar Ligi’nin dışına itti.. Galatasaray bu dünya devini Madrid’deki maçta savunmayla durdurmaya çıkarsa 12 yıl öncenin tekrarı olur.. Kesinlikle savunma arkasına sarkma, Drogba ve Burak’ı etkili alanda topla buluşturmayı denemeli Terim.. Kesinlikle Sneijder sahada olmalı.. Kesinlikle oyun; Schalke maçının ikinci yarısında olduğu gibi kendi alanına kapanarak kabul edilmemeli.. Alman takımında Pukki yedeğin yedeği bir forvetti.. Real’in elinde her noktadan gol vuruşu yapabilecek çok sayıda oyuncu var.. Önemli olan onların en büyük zaafı olan savunmasının üzerine gidebilecek kadar cesur oynamak.. İpucu olarak, Real Madrid’in bu sezon 4 Endülüs ekibi karşısında aldığı yenilgiler iyi incelenmeli.. Fenerbahçe’nin ilk maçı kendi evinde oynaması büyük avantaj.. İlk maçta iyi skor elde edip Kadıköy’den hep hayal kırıklığı ile ayrılmıştı Fenerbahçe..
Lille, PAOK, Young Boys, Spartak Moskova bunun örnekleri.. BATE ve Plzen maçları ise seyircisizdi.. Bu kez rövanşta seyirci olmayacak.. Sakin ortamda Fenerbahçe iki maçı da savunmasını çok güçlü tutarak, kendi karakterinin dışına asla çıkmadan oynamalı.. Aykut Kocaman ligdeki birçok maçı tek forvet oynadığı için puan kayıpları ile kapadı.. Buna karşın UEFA’da bu aşamaya gelmesinde kontrollü ve pasa dayalı oyunun rolü büyük.. Lazio gibi iyi savunma yapamayan ama hücuma çok hızlı çıkan bir takım karşısında yine en büyük silah savunma olacak.. Volkan’ın, Bekir’in, Yobo’nun da biraz bireysel hatadan uzak oynamaları şartıyla tabii..
Biletleri unutmayın!
Yazın ülkemizde düzenlenecek U-20 Dünya Kupası’nın organizasyonu yoğun şekilde devam ediyor.. Ay sonunda kura çekimi olacak İstanbul’da.. Bu dev kupada maç seyretmek için biletlerinizi Federasyon sitesinde alabilirsiniz.. Ben en çok İspanya ve Meksika’yı merak ediyorum açıkçası.. U-20 CONCACAF Kupası’nı kazanan Meksika’nın Brezilya, Arjantin gibi çok güçlü ekipleri geride bırakması başlı başına bu takımı seyretme nedeni zaten..
Ampute futbol..
Bedensel engellilere yönelik kampanyalar, organizasyonlar her geçen gün önem kazanıyor ülkemizde.. Ay başında Fatih Terim’in eşi Fulya Hanım’ın üstlendiği organizasyon çok çok anlamlıydı.. Galatasaray Kulübü’nün Engelli Basketbol Takımı’nın başarıları da bizim için büyük gurur.. Ampute Futbol Ligi de ülkemizde belirli bir seviyeye gelmeye başladı.. Yaşama belki de bizlerden bile çok daha sıkı sarılan bu sporcuları seyretmeye vakti olanlar için İstanbul, Antalya, kayseri, Malatya başta olmak üzere bu lige destek veren takımları seyretmenizi öneririm..
Aynı şoku Inter, Tottenham’a yaşatıyordu.. Chelsea çok zorlandı, Steaua’yu elerken.. Fenerbahçe için de zor geçeceği belliydi maçın.. Oyun disiplininden hiç kopmayan, sonuna kadar maçı bırakmayan bir takım vardı çünkü karşısında..
Salih’in oyuna girişi topun Fenerbahçe’de daha fazla kalmasına da neden oldu.. Mehmet Topal savunma açısından önemliydi ve mutlaka katkısı büyüktü.. Salih ise hücum yönünden takımı ayağa kaldırdı, turu getiren golü attı..
Aykut Kocaman fazla eleştiri sevmiyor oyuncu tercihleri konusunda.. Oysa Selçuk’un yerine Salih’li bir onbir çok daha verimli bir oyun getirirdi sarı lacivertli takıma.. Mehmet Topuz da, Salih de, Mehmet Topal da Selçuk’un önünde.. Son dakikalardaki kontra pozisyonda veremediği pas bunun kanıtı.. Yenilen golün ayrıca incelenmesi gerek.. Bekir iyi bir sezon geçiriyor.. Milli Takım’a kadar yükseldi.. Buna karşın korkunç hatalar yapıyor.. Tıpkı Volkan gibi.. Volkan’ı artık dünyanın en iyi kalecileri arasına koymuyorum.. Herhalde o da bu listeden kendi adını bu performansıyla çıkarmıştır.. Her geri pasında hata oranı yüksek.. Uzaktan basit şutları bile tutamıyor.. Eneramo’dan yedi golün bir benzerini yedi, bir top direkten döndü.. Korner ve yan topların hiçbirinde çıkarak tam hakimiyet sağlamadı.. Yumrukları kısa düştü.. Az kalsın Plzen kalecisinden gol yiyerek tarihe geçecekti..
WEBO YOKKEN ETKİSİZ
İyi yönleri de var F.Bahçe’nin.. İki eleme maçını uzun süre sıkıntılı oynayarak geçmeyi başardılar.. Yoğun maç temposu ve sakatlıklara karşın ayakta kaldılar.. Sow, yanında Webo olmayınca yine etkisizdi.. Çok çalıştı, çok koştu ama yalnızdı.. Plzen de Darida iyi oyuncu.. Hemen kendini gösteriyor.. Alman hakem de çok iyi maç yönetti.. Taraf olmadı.. Artık iş çeyrek finaldeki rakibi beklemeye kaldı.. Fenerbahçe teknik direktörü gibi düşünmüyorum.. Galatasaray bu sezon final oynayabilir.. Bu yüzden F.Bahçe için final dışında hiçbir sonucu da başarı olarak kabul etmem..
İşte o anlarda bir sakinleştiriciye, bir söze, bir dosta, bir dala ihtiyaç duyar insan.. Konu futbolsa, konu Fenerbahçe’yse, konu bu sezonsa taraftarın yatıştırıcısı rakibin attığı ilk gol demek artık..
Fenerbahçe’nin kritik maçlardaki antidepresanı oldu, yediği erken gol.. Tam 16 maçta kalende gol görerek başlayacaksın maçlara.. Sonra uğraş, dur çevirmek için.. Eğer alışık olmasan böyle bir duruma, eğer kadronda Emre gibi kritik bir lider olmasa, eğer çıkan oyuncuyla giren oyuncu arasındaki kalite farkı çok azsa, eğer Benzema’dan da, Higuain’den de daha faydalı bir Senegallin varsa, eğer Kuyt gibi bir “Otomatik Portakal”a sahipsen, gol yedikten sonra sadece “Yine mi” der beklersin..
Sahadaki futbolcu da duruma alışıktır, rakip de.. Şansı ve kalitesine göre seni yenme şansına sahiptir.. Ama akıllı olan, yenecekse Fenerbahçe’yi, uyuta uyuta, “Kolay maç” hissi vererek, belki de antidepresanını elinden alarak, her geçen dakika strese sokarak yener.. Beşiktaş’ın yaptığı gibi..
Meireles’i beğendim
HAKEM tartışmalarına sezon sonuna kadar noktayı koydum.. Kesinlikle yorum yapmama kararı aldım.. Onlar da insan sonuçta.. Onlar da baskı altındalar.. Yankaya’yı, Özkalfa’yı, onu, bunu bitirdik, Şampiyonlar Ligi’nde tüm dünyanın izlediği maçı yöneten hakemi bitirmeye kalkıyor bu ülke.. O yüzden nokta..
Meireles’i beğendim dün.. Özellikle Emre çıktıktan sonra sahanın her yerine koştu.. Tek topu iyi oynadı.. Sow, Kuyt yine standart oynadı.. On üzerinden sekizbuçukluk.. Cristian biraz yorgundu.. Hasan Ali çıkışa geçmiş gözüktü.. Bekir çok çalışkan.. Bir de arkasına kaçan adamı sezse.. Bursaspor çok kritik anlarda son paslarda etkili olamadı.. Musa ilk yarının sonunda son derece önemli bir final pasını atamadı.. Fenerbahçe’yi yenmeleri için kadro olarak yeterliydiler.. Ama eski takım birlikteliğinde görmedim onları.. Batalla ile oynayan bir ekip var artık.. Küçük Dev Timsah durunca eli kolu bağlanıyor tüm takımın..
Rövanşta sergilenecek oyun sonrası UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale kalmaya çok yakın.. Kocaman ve ekibini kutlarım.. Ama bir önemli tehlike var.. Fenerbahçe’nin her kritik maçı öncesi yakın geçmiş hakkında sert açıklamalar yapan ve sürekli birilerini hedef alanlar biraz daha samimi olmalı.. Kazanılan çok kritik maçlardan sonra takımı tebrik etmek, hedefi sürekli yüksek göstermek sokaktaki taraftara yönelik mesajlar.. Oysa biraz daha samimi ve içi-dışı bir olmak gerek.. Bu takımın yanında olacaksanız, takımın kaybettiği maçlardan sonra olun.. Beşiktaş maçı sonrası olun.. Evindeki yenilgiler sonrası taraftarı yatıştırıcı, teknik kadroyu destekleyen kişiler olun.. Kısacası samimi olun..
GALATASARAY SCHALKE’Yi ELEMELi...
ŞAMPİYONLAR Ligi çok önemli bir kulvar.. Tüm dünyanın gözü bu ligde.. Temsilcimiz G.Saray Schalke karşısında 1-1’lik skorun avantajıyla gidiyor aslında Gelsenkirchen’e.. Avantajıyla diyorum, dikkat edin.. Takımlarımız son yıllarda iç sahada büyük baskı altında kalıp deplasmanlarda istedikleri sonuçları alabiliyorlar.. Dışarıdaki avantajları içeride seyirci baskısıyla çok fazla kullanamıyorlar..
Beşiktaş’ın Braga’yı elemesi, G.Saray’ın ilk maçtaki 1-1’e karşın Atletico’ya elenmesi akıllarda.. Fenerbahçe’nin Lille’den avantajla dönüp Kadıköy’de son dakikalarda pes etmesi, PAOK’a Kadıköy’de uzatmada elenmesi, Young Boys karşısında iki kez öne geçip Kadıköy’de 1-0 yenilmesi unutulmadı.. Galatasaray, Schalke’den daha iyi ve daha kaliteli takım.. Yeni sistem ve yeni oyuncuların uyumsuzluğu var.. Terim bunu gidermeye çalışıyor.. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta Drogba, Sneijder, Muslera, Eboue, Riera, Hamit gibi üst düzey final oynamış isimlerin zamanı geldiğinde katkı yapacakları.. Sanırım Schalke maçı bunun için en iyi fırsat..
SADRi ŞENER HAKLI
TRABZONSPOR’un düşüşü sürüyor.. Trabzon’un kırılgan yapısının psikolojiyle ilgili olduğuna katılıyor ve Sadri Şener’e hak veriyorum.. Eğer Başkan bu düşünceyi sezon başından itibaren takım ve şehir üzerinde yayabilseydi zirveye çok yakın bir ekip izlerdik.. Kadronun kalitesiz olduğuna kesinlikle katılmıyorum.. Önemli olan bir takım oluşturmak.. Yerel medyanın sürekli başka hedefler oluşturması ve Güneş’i yıpratma politikası, oyuncuların mutsuzluğu ile birleşince bu tablo ortaya çıktı.. Kurtulmanın ilk yolu uzun süreli Trabzon dışı kamp.. İkincisi; Uzungöl gibi o bölgenin görülmesi gereken yerlerine ailece yapılacak ziyaretler.. Kafkas bu hamleleri yaparsa takım kendini bulur..
BATALLA..
HAKKINDA çok şey yazmaya gerek yok.. Ertuğrul Sağlam’ın sisteminde çok önemli parçaydı.. Hikmet Karaman’la aynı rolünü sürdürüyor.. Attığı ve attırdığı gollerin dışında Türk futboluna verdiği hizmet çok önemli.. Çok terbiyeli.. Dürüst.. Çok ama çok akıllı.. Futbol zekası çok gelişmiş.. Sakatlığı ve kart cezası nedeniyle 3 maç kaçırmış, 29 maç oynamış.. 14 golü, 13 asisti var.. Gollerinin 3’ü Avrupa Kupası’nda.. 1-0 kazanılan Trabzonspor deplasmanı, Elazığ ve Sivas maçlarında çok kritik 3 golü var.. Hem performansın hem de karakterin için yürekten teşekkürler “Küçük Dev Timsah”..
Gökhan Gönül, Kuyt, Cristian ve Sow bu zorlu maratonun en çok yükünü çeken isimlerdi.. Bu “dört yıldız”a diğer oyuncular eklendiği anlarda sonuç geliyordu.. Emre, Webo ve Ziegler’le kadro güçlenmişti.. Cristian ve Kuyt’la sürekli yer değiştiren topun Gökhan’la buluşması, Gönül’den bir orta, Sow’un Beşiktaş maçındaki golüne benzer stoper arkasına kaçışı ve Webo’nun takipçiliği ile Fenerbahçe istediği sonuca ulaşmasını bildi..
DİKKATLİ VE AKILLI
Bu sezon çok eleştirdim F.Bahçe analiz ekibini.. Rakipler karşısında özellikle arka alana adam kaçırmalar çok pahalıya mal olmuş, Spartak maçının hemen başında yenen gol, Kadıköy’de alınan Antalya, Karabük ve Sivas yenilgilerine Beşiktaş derbisinin son saniye şoku eklenmişti..
Dün daha dikkatliydi orta saha ve savunma.. Volkan’ın inanılmaz hatası dışında Fenerbahçe rakibine maç boyu fırsat tanımadı.. Ayağa pası çok iyi yaptı.. Orta alanı akıllı kullandı.. Rakibin sürekli topun arkasında oluşu ve savunmayı iyi kurması nedeniyle Sow ve Webo da fazla pozisyona giremedi.. Buna karşın Kuyt’ın boş kaleye kaçırdığı gol, Cristian’ın şutları ve sağ kanattan yapılan bindirmeleri Plzen’i her geçen dakika beraberliğe koruma yoluna itti. Yobo oyun içinde akıllı ve sakin olduğu zamanlar büyük güç.. Dün golden sonra birkaç önemli top kesti.. Buna karşın fiziken güçlü değil.. Kesinlikle daha çok idman yapması şart.. Baskı altında ya top kaybediyor ya da Volkan’ı zorlayacak toplar atıyor.. Zaten tekniği çok iyi olmayan ve sezon başında önemli bir omuz sakatlığı geçiren Volkan da çok hataya açık..
BU FIRSAT KAÇMAZ
RÖVANŞ Fenerbahçe için artık çok daha önemli hale geldi.. UEFA Avrupa Ligi’nde çok tehlikeli takımlar saf dışı kalmışken sarı-lacivertli takımın bu fırsatı iyi kullanması gerekiyor.. Bursa karşısında Emre ve Meireles’in oynaması orta alanın dinlenmesi anlamına da gelecek..
Plzen’de Darida iyi futbolcu.. Ayaklarına çok hakim.. Onun dışında çok disiplinli ve takım halinde savunmaya önem veren, ayağa paslarla çok hızlı kontraya çıkan takım.. Sahasında 18-1’lik bir seri yakalamaları, hiç yenilmemeleri Fenerbahçe’nin galibiyetini daha da anlamlı kılıyor.. Yine de Batalla, Lua Lua, Tita gibi Türkiye Ligleri’nin önemli yabancıları yanında Horvath gibi sıradan ve yaşlı bir oyun kurucuyla oynamanın zorluklarını yaşıyorlar..
Canı girmek istemedi meşin yuvarlağın. Direğin dibinden dışarı çıkarken hakemin bitiş düdüğü geldi. Beşiktaşlılar şoktaydı. Futbolcuların tamamı çimlere bırakmıştı kendini. Aradan aylar geçti. Trabzonspor maçındaki o an hiçbir Beşiktaşlı’nın aklından çıkmadı... Son dakikada kaybedilen puanlar tartışıldı camiada sürekli. Artık rakip Fenerbahçe’ydi.
Fenerbahçe taraftarı ‘Nihayet bir Avrupa maçını kazandık’ diye sevinmişti. Kornerin ardından son düdük çalacaktı... Bir kafa uzan topa, Volkan hamle yapamadı. Bekir’e çarptı ve Kadıköy sustu... İki takım da çok kez şok yaşadı geride kalan haftalarda. Ama dünkü maç bir başkaydı. Kazandığı bir çok derbiden daha iştahlı, daha kazanma arzusuyla dolu bir Fenerbahçe vardı sahada.. İlk yarıda rakibe pozisyon vermeden üç gol attılar ama devre berabere bitti.
HAKEM HARİKAYDI
Sow inanılmaz oynuyordu... İki golün dışında, çalımları, deparları ve paslarıyla Beşiktaş’ı zorluyordu. Senegal’in halk kahramanı Niang ise iki kez net şekilde çıktı sahneye. Bir gol, bir asistiyle maçı Sow’un elinden aldı. Beşiktaş taraftarına armağan etti. Yardımcısının hatası dışında harika bir yönetim gösteren Mete Kalkavan’ın oluşturduğu ortam iki takımı da kazanmaya yöneltti. Beşiktaş ilk yarıdaki silik görüntüden uzaklaştı. Fenerbahçe maçı hiç bırakmadı.
OLCAY DOKUNDU
Sağ kanatta müthiş oynayan Kuyt’ın orta yapmadaki etkisizliği, Caner’in boş kaleye topa gönderemeyişi, Webo’nun son vuruştaki başarısızlığı kenara bir uyarıydı aslında. Üç orta saha oyuncusu birden çıkan Fenerbahçe ani bir kontrayla karşılaşabilirdi. Karşılaştı da... Mamadou topla buluştuğu an birçok Fenerbahçeli “Eyvah” dedi. Ve usta golcü, ligin en etkili gizli santrforlarından Olcay’ın koşu yoluna bıraktı topu. Olcay sadece dokundu... Meşin yuvarlak kaleye doğru yöneldi...
Yıllarınızı veriyorsunuz işinize.. Zamanı geliyor işiniz büyüyor.. Yüzlerce işçi çalıştırmaya başlıyorsunuz.. Sosyal haklarını gözetiyorsunuz onların.. Devlete vergi ödüyorsunuz.. Ekonomik kriz dönemlerinde batma tehlikesi geçiriyorsunuz.. Ve gün geliyor, bakıyorsunuz kazandığınız para ekrandaki gencecik delikanlının bir yılda aldığından daha az..
Futbolcu para kazanma konusunda dünyada ilk sıralarda artık.. 18-19 yaşında başlıyor yüzbinlerce lirayla, Euro’yla, dolarla tanışmaya.. Ardından şöhret.. Ardından renkli bir yaşam.. Üstelik vergi yok.. Üstelik garanti kontratlar, menajerlerin kulüp içindeki ağırlıkları da cabası..
Teknik adamların da farkı yok bu dünyada.. ‘Paramı alamadım’ diyen, Futbol Federasyonu’na başvurarak tüm alacaklarını tahsil edebiliyor.. Olmadı konu UEFA’ya, FIFA’ya taşınıyor, çözülüyor..
Ya hakemler.. Bu milyonlarca doların uçuştuğu ortamın en çok baskı altında kalan unsurları.. Onlar ne tam profesyonel ne de tam amatör.. Yarıda kalmış durumdalar.. Acaba sigortaları var mı? Verdikleri kararlarda sahada dönen paranın cazibesi onları ne kadar etkiliyor? Sürekli hızlanan bir oyun futbol.. Anlık kararların saatlerce tartışıldığı bir oyun futbol.. Bütün gün olan bitenleri unutturan, bir hakem kararının dünyadaki tüm tartışmaların üzerine sünger çektiği bir “oyun” futbol..
Büyüklerin canı yansa bile..
Tüm bunlar çok ayrıntılı düşünülmeli artık.. Maç başına ücret uygulamaları tekrar gözden geçirilmeli.. Başarı kriterleri göz önüne alınarak en iyiden kötüye doğru prim sistemi uygulanmalı..
Kötü maç yönetenler, maçın kalitesini, temposunu düşürenler, seyirci baskısından etkilenenler dinlendirilmeli.. Kim olursa olsun hata yapanlar, ama maçın genelinde ayakta kalanlar korunmalı.. Oynatmamaya, zaman çalmaya yönelik hareketler yapan takımlara prim tanınmamalı.. Dirsek, tükürük, yumruk, küfür gibi hakemin gözünden kaçan davranışlara televizyon görüntülerinden mutlaka ceza verilmeli.. Fazla şans tanınan hakemler çok değerli bir kulvar olan PTT 1. Lig’e kaydırılmalı..