Altan Tanrıkulu

Sadece çalışın

12 Nisan 2013
BİR dakikanın içinde çok sayıda gün vardır.. William Shakespeare bu sözü söylerken sadece zamanın değerini anlatmak istememiş kuşkusuz..

Geçmişte yaşanan acı ve tatlı anıların günü geldiğinde bir dakika içinde insana çok şeyler kazandırabileceğini de gizlemiş sözcüklerin arasına..
Aykut Kocaman çok eleştiri aldı.. Ama aldığından daha fazlasını dünkü maçın ilk yarısında hak etti belki de.. Fenerbahçe tarihinin en önemli maçlarından birinde 70 dakika bu kadar kötü, bu kadar silik bir oyun oynanmasını kimse beklemiyordu.. Rakip iyi bir İtalyan takımıydı.. Ama ne Barça’ydı ne de Real.. Hatta Serie A’nın muhtemel şampiyonu Juventus’tan bile gerideydi oyun anlayışı olarak Lazio.. İlk maçı 2-0 kaybetmenin üzerine pazartesi akşamı Roma ile oynanan derbinin gerilimi eklenmişti.. Bir de hafta sonu oynayacakları Juve maçı var akıllarında.. Fenerbahçe böyle bir rakibe bir gol atıp rahatlama yoluna gideceğine aşırı defansif bir oyun oynadı 70 dakika.. Ama..
Evet bir ama var futbolda.. Aykut Kocaman’ın kararlarının doğru çıkma oranıydı Fenerbahçe’yi buralara kadar taşıyan.. O bile inanmadığında sonuna kadar arkasında duran Başkan’dı, başarının mimarı.. Ve taraftar.. Ne olursa olsun, “O bizim Kocaman gururumuz” diyerek hep bağırlarına bastılar Kocaman’ı..

YENİ BİR, BİR DAKİKA

Kocaman da; yeri geldi Kuyt’ın, yeri geldi Selçuk’un, yeri geldi Caner’in arkasında durdu sonuna kadar.. Webo’yu istedi ısrarla.. Webo, Sow yokken biraz daha etkisiz ve yalnız.. Yine de Caner’i görmeyi başardı bir şekilde..
Fenerbahçe için dün geceye kadar duygusal anları anlatmaya çalıştım hep.. Artık gerçekçi olma vakti.. Artık hedefleri belirleme ve oynanan futbolun seviyesini yukarı çekme vakti.. Artık, en kötü maçta bile sadece bir dakikalık takım halinde paslaşmanın neler getirdiğini görme vakti..
Şimdi kuradan, yarı finalden, Amsterdam’dan bahsetme zamanı değil.. Şimdi; yeni bir, “bir dakika” için hiç durmadan çalışma vakti.. Bakarsınız o bir dakika günün birinde bu ülkeye hiç tatmadığı bir anı tattırır.. Hiç tatmadığı..

Yazının Devamını Oku

İki kahraman

8 Nisan 2013
BİRİ harika bir pas verdi oyun kurucu pozisyonunda.. Diğeri nefis bir sol plase bıraktı kalecinin yanından..

Zorluk derecesi yüksek bir deplasmanda öne geçirdiler takımlarını.. Caner ve Salih.. Bunlarla da kalmadılar.. Biri harika bir gole imza attı.. 2002 yılında Emre’nin, Lazio ağlarına gönderdiği gibi..
Cuper’i 3-0 yenilgiden attığı iki golle kurtaran adam olmuştu o unutulmaz maçta Emre.. Kendisine “Boğaz’ın Maradonası” denmişti.. Emre sakat olmasaydı Salih oynamayacaktı.. Salih oynadı ve iki güzel golle galibiyeti getirdi Kadıköy’e.. Kadıköy’e, dedim, dikkat ederseniz.. Çünkü artık sadece Kadıköy F.Bahçe’nin evi.. Artık her yer deplasman.. Roma, Eskişehir, Ordu, Bursa fark etmiyor.. Her yerde kazanılması gereken bir maç oynuyor F.Bahçe.. Salih’in iki güzel golüne eşlik eden adam Caner’di kuşkusuz.. O nefis asistine bir de kurtarış ekledi maçın son bölümünde.. O top ağlara gitseydi beraberlik bile olabilirdi maçın skoru.. Caner’in belki de hislerine güvenerek kale dibinden ayrılmaması bir kaleci gibi Volkan’a yardım etmesine neden oldu bir anlamda..

SÖZ DİNLEYENLER

Salih ve Caner.. Dünkü maçın iki yıldızı.. Ama yazının başlığındaki iki kahraman onlar değil.. İki kahraman başka.. Fenerbahçe’nin en kritik bölgesi orta alandaki iki görünmez kahraman onlar.. Biri Meireles diğeri Mehmet Topal.. Kaleye yaklaşmadan, şut denemeden, riske girmeden oynadılar.. Büyük uluslararası tecrübelerini, soğukkanlılıklarını gösterdiler.. Pas hatası yaptılar ama oyundan düşmediler.. Asla ve asla Aykut Kocaman’ın sözünden çıkmadılar.. Rakibin etkili başladığı ve Fenerbahçe’yi abluka altına aldığı ilk 15 dakikalık bölümden Volkan’la birlikte gol yemeden çıkılmasında başrol oynadılar.. Caner ve Salih’i rahatlattılar.. Oyunu soğuttular.. Tek pas yaptılar.. Rakibi sinirlendirdiler..

Yazının Devamını Oku

Bir adım ötesi...

6 Nisan 2013
FENERBAHÇE’nin Lazio’yu yenerek yarı finale yaklaşması futbolumuza inanan, yatırım yapan ve destekleyen herkesi sevindirdi..

Galatasaray’ın dünyanın en güçlü iki ekibinden birine karşı aldığı yenilgi de aslında gözlerimizin biraz açılmasına neden oldu..
Artık bir adım sonrasını düşünme vakti.. Artık artılarımızın ve eksilerimizin neler olduğunu net bir şekilde masaya yatırma zamanı..
Eğer bu seviyenin bir adım ilerisine gitmek istiyorsak.. Gelecek sezon Avrupa Kupaları’nda mücadele edecek 5 takımımızın da başarılı olmasını kalben destekliyorsak.. Milli Takımımız’ın artık ayağa kalkması gerektiğine inanıyorsak, yaptıklarımızı ve yapmamız gerekenleri görme vakti..

BEŞ ÖNEMLİ ARTIMIZ

İlk kez 2 takımla başarı
1-Tarihimizde ilk kez bir takımımız Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynarken diğer takımımız UEFA Kupası’nda yarı finale bu kadar çok yaklaşıyor.. Üstelik birisi bu sezon Barcelona’ya 6 maçta hiç yenilmeyen ekibe mağlup oluyor.. Diğeri; Lazio’yu Avrupa’da ilk yenen takım olarak bunu elde ediyor.
Yabancıların katkısı

Yazının Devamını Oku

Başını dik tut!

5 Nisan 2013
EY arkadaş.. Dün sadece bir maç seyretmedin Kadıköy’de.. Sadece kazanılmış değerli bir galibiyet yoktu dün..

Rövanş için avantaj sağlamadın sadece.. Tarihinde ilk kez Avrupa Kupaları’nda yarı finale ilk kez bu kadar yaklaşmadın dün sadece.. Dün bir ayağa kalkışın, silkinişin, bir oluşun, birlik oluşun, ama en önemlisi Fenerbahçelileşme’nin tanığı oldun..
Artık başını dik tut arkadaş.. Kazansan da kaybetsen de artık başını dik tut.. Başını; her ortamda, her zorlukta, dört duvar arasında, her iftirada dik tutanlarla..
Ne kadar kızsa da, ne kadar üzülse de, sevgisi yüzünden ne kadar zarar verse de.. Kombinelerinin maça gitmemelerine neden olsa da.. Adlarının “gerçekten” Fenerbahçeli olduğunu kanıtlayanların.. Buluşmasıydı dün.. Aynı rengin çubuklu haline; gönülden, karşılıksız, ölçüsüz, hatta sınırsız kalplerini açmış yığınların bir araya gelişiydi.. Sessiz çığlıkların ses bulduğu, hiçbir an sabrın, desteğin sahadan esirgenmediği bir maçtı dünkü.. Sıradan değildi.. Özenle hazırlanılmıştı.. Çalışılmıştı.. Konuşulmuştu.. İnanılmıştı.. Onlar sahada üzerlerine düşeni yaptılar.. “Gençler” ve “Yaşlılar” da tribünde..
Golü Kuyt atmadı dün.. Penaltıyı da Webo ağlara göndermedi.. Onlar üzerlerine düşen vuruşu yapanlardı..
Bıçak sırtında oynuyor, ya çok iyi, ya çok kötü, demişti hocası için.. İnanan birileri iki yıl önce arkasında durmuştu onun.. O sarışın çocuğun.. Penaltıda ortalığı karıştırdı.. Frikiğiyle kaleciyi hataya zorladı.. Caner’i o hale getiren sadece düzenli yaşamı değildi.. Dört gün önce ona tepki gösteren, futboldan anlayan taraftardı.. Caner’e nasıl oynaması gerekti konusunda düşündürdü o haykırışlar.. O da; Lazio karşısında, iki rengin, bir camianın, belki de bir inanmışlığın, adanmışlığın kahramanı oldu dün.. Caner değildi dün.. İki yıl önce bir odada kendisinden bahsedilen Sarışın Çocuk’tu..
Meireles’ti en iyi oynayanı takımın.. Aklıydı, fikriydi, beyniydi.. Cristian çıkıp Salih girerken bir dönüşümü yaşadı tribünler.. Artık herkes bu takımın parçası.. Artık abi, kardeş, as, yıldız, yedek yok..
Artık genç, yaşlı, küskün yok.. Artık Fenerbahçe var.. On harften oluşan.. Bahçe’yi aydınlatan bir Fener var.. Türk futbolu Fenerbahçesi’ne kavuştu dün..

Yazının Devamını Oku

İnsandan yanayım

1 Nisan 2013
UEFA, FIFA’ya karşı; Platini, Blatter’a karşı; insanoğlu, teknolojiye karşı direniyor..

Futbol çok önemli bir karar noktasında artık.. Teknoloji sonuna kadar oyun sahasına girip, basketbol gibi, Amerikan futbolu gibi bu sihirli oyuna da hükmetmeli mi? Yoksa doğrularla yanlışlar, insanoğlunun gözlerine, kulaklarına, bilgisine, tecrübesine ve en önemlisi vicdanına mı bırakılmalı?
Ben mahallede top oynadım.. Betonda, kumda, çimde, halı sahada.. Evin salonunda kardeşimle top oynarken camı kırdım.. Cami avlusunda oynadığımız için azar işittim.. Okulun duvarına kale çizdim.. Kimseyi bulamadım, halıyı saha, mandalları futbolcu yaptım.. Ben, hep ben olmaya çalıştım oyunumu oynarken..

ŞAHİN GÖZ’E KARŞIYIM

ARADAN yıllar geçti.. Oyunumu izlemek, izlediklerimi aktarmak işim oldu..
Ve maç.. Küçücük çocuklar bile gördü dünkü topun çizgiyi geçtiğini.. Ama yardımcı göremedi.. Olabilir.. İnsanoğlu hata yapar.. Ama Volkan’ın yediği bir goldeki hatadan, Cristian’ın boş kaleye atamadığı bir golden, Caner’in sürekli pasları rakibe atmasından farklı değildir onun hatası.. Hakem hatasını en aza indirgemek için konuşalım, tartışalım.. Ama insanı bu oyundan dışlamayalım.. Gelecek sezona Brezilya gibi, İngiltere gibi mutlaka 5 hakemli bir oyunla başlayalım.. O yüzden UEFA’yı, Platini’yi, insanoğlunu destekliyorum Şahin Göz’e karşı..
Caner takımın en kötüsüydü dün.. Çalışmaya çalıştı çok fazla.. Ama rimli ve üretken değildi.. Bencil davranan oyunculardan biriydi Mehmet ilk yarıda.. Orta yapması gereken yerde şutu tercih etti örneğin.. İkinci yarının başında sol ayağıyla yaptığı orta Webo’ya gol vuruşunu getirdi..

STOCH MUTLAKA OLMALI

WEBO Fenerbahçe’ye geldi devre arasında.. Drogba kadar ünlü değil kuşkusuz.. Ama takıma katkısı beklenenin çok üstünde oldu.. Özgüveni çok yüksek bir santrfor.. Sakatlık sonrası gol atması profesyonelliğinin ev çalışkanlığının karşılığı oldu..

Yazının Devamını Oku

Demirören’e öneriler

30 Mart 2013
FENERBAHÇE ve Galatasaray’ın Avrupa Kupaları’ndaki başarılarıyla uluslararası alanda kendimize geldik.. Federasyon başkanı Yıldırım Demirören bu başarıda kendilerinin de payı olduğunu söyledi..

Doğrudur.. Federasyon ülke futbolunu yönetiyor.. başarıda ya da başarısızlıkta mutlaka payı vardır.. Tıpkı Milli Takım’ın gösterdiği düşüşte olduğu gibi..
Demirören Federasyonu’na bundan sonraki dönem için bazı önerilerim var.. Futbolumuzun ilerlemesi ve mücadelenin daha üst seviyeye gelmesi için..

Zeminler düzeltilmeli

1- Herşey dönüp dolaşıp sahaya kilitleniyor.. Zeminler mutlaka ve mutlaka düzeltilmeli.. 4 ayda zemini harika hale gelen Bursa Atatürk Stadı’nın çalışma tarzı örnek alınmalı.. Federasyon sadece Süper Lig değil PTT Birinci Lig’deki kulüplere de bunu zorunlu hale getirmeli..

Kurullar uyumlu olmalı

2- PFDK ve Tahkim Kurulu’nun verdiği kararlar ülkede büyük bir kaos ortamı yarattı.. Sezon biter bitmez kurullar gözden geçirilmeli.. Gerekirse Federasyon’un tüm birimleri bir araya gelmeli ve herkes eteğindeki taşı dökmeli.. Ülke futbolu için birlikte hareket edecek bir düzen oluşturulmalı.. Aykırı düşüncelerin olabileceği ancak inatlaşmaların herkese zarar verdiği anlatılmalı..

Hakem atamalarına dikkat

3- Hakem atamalarında medya, kulüpler ya da bir başka birimin verdiği tepkiler çok fazla önemsenmemeli.. Hakemler geçmiş anılarıyla değil bilgileriyle maçı yönetmeli.. Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus’un yanına eklenecek hakemlerimize hiç çekinmeden derbi maçlar verilmeli.. Hatalı maç yöneten hakemlerimizin arkasında durulmalı.. Buna karşın seyirciden ya da medyadan etkilenen hakemlere ağır yaptırım uygulanmalı..

Yazının Devamını Oku

Bir golün öyküsü

27 Mart 2013
İLK yarının son 10 dakikasında çok iyiydik.. Hatta grupta oynadığımız maçlardaki en iyi performansı ve pozisyon üretkenliğini sağladık.. İştahlı oyunun iki öncüsü vardı.. Arda ve Alper.. Adam eksilterek, ani dönüşler yaparak, katederek önemli fırsatlar hazırladılar.. Ama gol gelmedi..

İkinci yarıda oyun Macaristan’ın istediği tempoya düşmüşken Burak’la öne geçtik.. Artık oyunu kontrol edip, ikinci gole kadar bireysel hata yapmadan topu kullanmaya kalmıştı iş.. Sadece 7 dakika başarabildik.. Golü yediğimiz an Alper’in çıkışı açıkçası hataydı.. Macarlar’ı rahatlatan bir hamleydi.. Hamit’in durağan oyunu biliniyor.. Buna karşın tecrübesi ve aklıyla oyuna katkı yapabilirdi.. Eğer Umut alınsa, Alper bir adım öne sürülse orta saha çok daha dinamik kalır, rakibe boş alan bırakmazdık..

ALPER BAYRAĞI ALIR

MACARİSTAN, Romanya, Estonya, Çek Cumhuriyeti gibi takımları yenecek saha içi organizasyonlarına sahibiz.. Ama bireysel hata yapma konusunda, hücumdaki bireysel performansımız gerisindeyiz.. Cristiano Ronaldo etkisinde, adam geçme becerisinde oyuncumuz yok.. Ama onun sevinçlerini sergileyen oyuncumuz var.. Üstelik o oyuncumuz ülkenin en önemli forveti..
Arda hala bu takımın en değerlisi.. Alper, Hamit’ten bayrağı devralır.. Hatasına karşın Semih’te devam edilmeli.. Onur tek kelimeyle mükemmel oynadı.. Yediği golü bile çıkarıyordu..

ÇETİN’İN HAKKIYDI

BUNDAN sonra kalan maçlarımızı biraz daha geleceği düşünerek oynamalıyız.. Hesaplar daha çok “İyi bir takım yaratmak” üzerine kurulmalı.. Milli Takım’da bekleneni veremeyen Sercan, Nuri gibi isimler biraz kenara çekilmeli.. Ön tarafta Umut’un yerine şutu olan, gizli santrfor oynama kapasitesi yüksek Olcay mutlaka denenmeli.. Gerekirse Necip, Salih gibi uluslararası deneyim de kazanmaya başlayan isimler forma giymeli..
Abdullah Avcı konusunda fazla yorum yapmak istemiyorum.. O görev Oğuz Çetin’in hakkıydı.. Avcı U20 Dünya Kupası’nda bizi temsil etmeliydi.. Siz sisteminizi inkar ederseniz, top da ülkenin en iyi savunma oyuncusunun dizine çarpıp kalenize girmeyi tercih eder.. Bu kadar basit..

Yazının Devamını Oku

Usain Bolt stoper oynar mı ?

23 Mart 2013
BUGÜN biraz gündemin dışına çıkalım.. Biraz kulüp gürültülerinden uzak, Milli Takım tartışmalarının dışında kalalım..

Futbolun geleceğini konuşalım..
Dünya futbolunda bir adım önde olan ülkeler ve kulüpler geleceğin hazırlıklarını yapıyorlar şu anda.. Biz yeni yeni bazı şeyleri fark etmeye, yatırımlarımızı yapmaya başladık.. Onlar altyapı, tesis, stat, çim, spor salonu, okul sporları gibi temel eğitimi içeren bir çok konuyu çok çok önce aştıkları için rahatlar.. Artık sahadaki oyuncunun nasıl olması gerektiğini tasarlıyorlar.. Yanlış okumadınız.. Tasarlıyorlar, biçimlendiriyorlar..

Messi ve Ronaldo’yu durdurmanın yolu

Elinize bir Messi, bir Cristiano Ronaldo ya da bir Maradona geçerse rahatsınız.. Çünkü dünyayı peşine takan bir süper star çıkmış demektir.. Gol, hücum, atak taraftarın en sevdiği yönleridir futbolun.. Hele hele bunu, tüm rakip takımı peşine takarak yapabilen olağanüstü yıldızlarla sunarsanız önlerine keyifleri büyük olur..
Peki bu yıldızları durdurmanın yolu var mı? Bu tip çok yetenekli yıldızlara sahip takımları geçmek, elemek nasıl mümkün olabilir?
Belki de bir Cristiano’yu, bir Messi’yi, bir Maradona’yı ya da Drogba’yı stoper oynatamazsınız.. Ama Usain Bolt’un hızına yakın bir siyahi stoper yetiştirebilirsiniz..
Örneğin Karabüksporlu Shelton’ı bu bölgede deneyebilirsiniz.. Çok süratli olmasının dışında, gol vuruşu ve teknik konusunda sıkıntıları olan bir futbolcu Shelton.. Sadece o değil, onun gibi çok sayıda çok hızlı Afrika kökenli futbolcuları yavaş yavaş hücum karakterinden sıyırıp savunmanın göbeğine ve kenarlara yerleştire-bilirsiniz..

Yazının Devamını Oku