Önce bir uyarı...
Formülüm, CHP ile MHP’nin hiçbir koşul altında, AK Parti’nin getireceği hiçbir başkanlık modeline ‘evet’ demeyeceği bilgisine dayanıyor.
İkisi de parlamenter rejimin amansız savunucusu, başkanlığın b’sini bile dinlemeye tahammülleri yok.
Nerede kaldı sistem değişikliğini Meclis’ten geçirmesi için AK Parti’ye omuz vermeleri, destek atmaları.
Anayasa uyarınca. 3 ay sonra.
Üye tam sayısının yüzde 5’inin boşalması, 28 milletvekilliğinin düşmesi demek.
İşte bu hükümden hareketle deniyor ki Beştepe’nin çılgın bir gizli planı var.
HDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırtma tazyiki, bir ilk adım.
Ben de Türkiye’nin tarafsızlık deklarasyonu diye alkışlamıştım.
Çünkü krizin iki tarafına da eşit mesafede durmuştu iktidar.
Suudi elçiliğini vandallardan korumadığı için Tahran’ı, muhalif bir ayetullahı idam ettiği için de Riyad’ı hatalı bulmuş, ikisini de dostça uyarmış, itidale davet etmişti.
* * *
Ama Erdoğan, federal başkanlığa ‘evet’ demiyor. Üniter yapının korunması konusunda hassas.
Ne zaman bahis açılsa, üniter başkanlık sistemlerine geçmişten ve günümüzden örnekler getiriyor. Başkanlık için federatif yapının şart olmadığını sıklıkla belirtme gereği duyuyor.
Oysa... Başkanlığa ikna olma potansiyeli, sadece HDP’de var. O da federasyonu, yani özerkliği, özyönetim dedikleri şeyi almadan desteklemeye yanaşmayacak sanki.
* * *
İran-Suudi Arabistan restleşmesine ilişkin açıklaması, bir bitaraflık bildirisi gibiydi.
Başbakan Davutoğlu da dün Meclis’teki grup konuşmasında bu tarafsızlık pozisyonunu teyit etti.Tehlike tümüyle geçmedi ama şimdilik savuşturulmuş görünüyor.
Derin bir nefes alabilirsiniz.
Allah korusun.
İkisinin savaşa tutuşması, Sünni-Şii yangınının kontrolden çıkması, büyük mezhepler savaşının tam patlaması demektir.
Türkiye, alevleri hızla yayılacak, tüm bölgeyi yakacak bir kapışmaya kayıtsız kalamaz elbette.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ateşi düşürmek, tarafları yatıştırmak için ellerinden ne geliyorsa yapmalı.
İkincisinden başlayayım.
‘Başımızın gözümüzün sadakası olsun, üstü kalsın’ denilerek gölgesi baştan kovulası bir seneydi. Sağ çıktığımız mucize.
Fakat hatırlamak bile istemeyeceğimiz bu sene, giderayak bende ters tepki oluşturdu.
Tam 2015 çekip gidiyor derken son bir kara haber geldi. Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya’yı kaybettik.
Kalemi öfkeli, keskin ve acıtıcıydı. Birebir tanımayanlara anlatması zordur. Ama mizacen de o derece mülayim, yumuşak ve duyarlı biriydi.
Cüssesi ile sıkleti, boy pos kameti ile gölgesi gibi. Onlar da ters orantılıydı.
En fena takıştıklarıyla bile rastlaştığında yüz ekşitmeden selamlaşır, ahbaplık eder, nezaket ve muhabbet gösterirdi.
Asık suratlı, çatık kaşlı, soğuk, kaba, kavgacı, huysuz, deli bozuk birini bekleyenler, bu tezat karşısında hayrete düşmeden edemezdi.