O haberleri okurken yasaklı olduğu yıllar aklıma geldi.
Kitaplarının bile basılamadığı, okumanın suç olduğu Türkiye’nin zor yılları.
Hadi o kadar uzağa gitmeyelim.
Yine bu hafta MGD gecesinde Ahmet Kaya şarkısını seslendirdi sevgili Behzat Gerçeker...
Oysa aynı MGD gecesinde Ahmet Kaya’nın yaşadıklarını hepimiz biliyoruz.
Bugün, geçmişin yasaklarına bakınca ne kadar traji-komik geliyor değil mi...
Peki bugünün yasakları kaç yıl sonra traji-komik olarak anacağız.
Buna ben şimdi “Evet kokarız” desem, bazıları üzerime çullanır.
O yüzden sözü yabancılara bırakıyorum.
Bugüne kadar Türkiye’ye gelip de ter kokusundan şikayet eden, bununla ilgili sosyal medyada yazılar yazan bir sürü ünlü oldu.
Biz kabul etmesek de demek ki kokuyoruz arkadaşlar.
Üstelik “Temizlik imandan gelir” gibi çok güzel bir sözü söyleyen bir toplumun üyeleriyiz.
Buna rağmen ter kokusundan burnunun direği kırılan çok.
Bunu anlamak için Türkiye’ye gelmiş yabancı olmak da gerekmiyor.
Ya da stüdyoya girelim.
Tüm geliri Soma’ya aktarılacak bir şarkıyı seslendirelim...
Bu kez yaralarımızı sardıktan, acılarımızı biraz dindirdikten sonra felaket yaşayanlar unutulmasın lütfen.
Biz sanatçıların üzerine de görev düşüyor.
Şu aşamada kimi kişisel yardım yapar, kimi oraya gidip ailelere destek olur.
Hepsine saygım var.
Böyle bir günde bunlar tartışılmaz.
Diğeri, daha önce iki karısını öldürmüş, hapislerde yatmış.
Çıkmış pişkin pişkin evlilik programlarında yeni bir eş arıyor kendine.
Çocuklara kıyıyorlar.
Tecavüz ediyorlar, öldürüyorlar.
Bu haberleri gördükçe ‘elleriniz kırılsın’ diyorum.
Elleriniz kırılsın da kadına, çocuğa el kaldıramayın.
Kimselere eziyet etmeyin diyorum.
Sonuçta üç haftaya yakın bir süre zorunlu bir ayrılık yaşadık.
Chicago’da yaşadıklarımı da geçtiğimiz haftalardaki yazılarımda anlattım.
Ne mutlu bana, sağ salim sevdiklerime, ülkeme, sizlere kavuştum yine.
İner inmez de karşımda gazetecileri buldum.
Tekerlekli sandalyede fotoğraflarımı çektiler.
İşin doğrusu, beni öyle tekerlekli sandalyede görünce şaşırmadılar dersem yalan olur.
Haklılar da şaşırmakta...
Çok şükür her şey yolunda gitti.
Geçtiğimiz salı günü uzman doktorlar dizime gerekli müdahaleyi yaptılar, daha sonraki tetkikler harikaydı.
İki-üç gün dinlendikten sonra dönüş için hazırlıklara başladım.
Salı günü İstanbul’da olacağım.
Dünyanın en güzel yeri de olsa, en güzel tatil beldesi de olsa ben gittiğim yerde üç-dört gün sonra sıkılmaya
başlıyorum.
Memlekete dönmesem de mutlaka yer değiştirmem lazım.
Geçen hafta pazar günü uçtum ve aynı gün Chicago’ya kondum.
Burada kar karşıladı beni.
Hava soğuk, sıfırın altında, her taraf beyazlar içinde...
Sonuçta Amerika’nın kuzey tarafı sayılabilecek Kanada sınırına yakın bir yerdeyiz.
Michigan Gölü’nü geçsek ‘şurası’ Kanada...
Tabii işin şakası bu, gölün uzunluğu 490 kilometre.
‘Michigan’, Kızılderili dilinde ‘büyük su’ anlamına geliyormuş zaten...
Birlikte Aysel Gürel’in albümünde de yer aldık.
Ben Ayıpsın Ayıp’ı söylemiştim, Ata da Sitem’i...
Çok da güzel yorumlamıştı.
Şimdi bir sanat müziği albümü yapmaya hazırlanıyor.
Ne kadar sevindim bilemezsiniz.
Sevilen bir komedyenin Türk müziğine sahip çıkması, bu alanda albüm yapması, bu müziğin gençler tarafından sevilmesine çalışması takdire şayan.
Taşkın Sabah’la çalışıyormuş bu albümünde Ata Demirer.