Mülk sahipleri için en çok merak edilen konular tabi ki; yeni verginin oranı, beyan ve ödeme zamanı, muafiyetten kimlerin yararlanabileceği, konutun değerinin nasıl belirleneceği…
‘Değerli konut vergisinin’ merak edilen tüm yönlerini sırasıyla açıklıyoruz…
Değeri kim belirliyor?
Yeni konut vergisiyle beraber konutlar için yeni bir değer belirleme süreci daha başlıyor… Mülk sahipleri zaten konutları için emlak vergisi değerini ve yıldan yıla yapılan değer güncellemelerini izliyorlardı… Şimdi yeni bir değer daha ortaya çıkacak ve özellikle mülkünün değeri 5 milyon lirayı aşacak mülk sahipleri bu yeni değerleri de izleyerek kendi konutlarının ‘değerli konut vergisi’ kapsamında olup olmadığını belirlemeleri gerekecek. En kritik soru şu: Değeri kim belirliyor: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü veya yetkilendirdiği değerleme şirketleri tarafından yapılacak değerleme. Gayrimenkullerin değerinin; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde ilan edileceği ve ilgilisine ayrıca tebliğ edileceği belirtiliyor yasa teklifinde. Tebliğ tarihinden itibaren on beşinci günün sonuna kadar Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne itiraz edilmeyen konutların değerinin kesinleşeceği de belirtiliyor.
Süresinde yapılan itirazların, on beş gün içinde değerlendirilerek sonuçlandırılması ve kesinleşen değerin yine ilan edileceği ve ilgilisine tebliğ edilmesi öngörülüyor. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce belirlenen bir değerin bulunmaması durumunda ise bina emlak vergi değeri esas alınarak vergilendirme işlemleri yapılacağı belirtiliyor.
Mükellefiyet ne zaman başlıyor?
Taşınmazın emlak vergisine esas değeri veya Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce belirlenecek değerinin en az 5 milyon lira olarak belirlenmiş olması gerekiyor. Bu belirlemenin yapıldığı tarihi takip eden yıldan itibaren mükellefiyet başlıyor.
Yeni verginin mükellefi kim?
Araç kiralanmış da olsa, satın alınmış da olsa ödenen bedellerin vergi hesabına etkisi büyük oranda değişiyor. İş amaçlı kullandıkları binek otoları kiralayanlar da, araç ruhsatı kendi adına olan işletmeler de, otomobillerin kira, yakıt, bakım vb. masraflarını gider yazarken yeni kısıtlamalara tabi olacaklar.
Sırasıyla mevcut durumu ve yasa teklifiyle yapılması öngörülen değişiklikleri gözden geçirelim...
1- AYLIK KİRA MASRAFLARI
Mevcut durumda; işletmeler binek otonun aylık kira bedellerini muhasebeye kaydederken bir sınıra takılmazken, yasa teklifine göre en fazla aylık 5 bin 500 liralık kısmını gider yazabilecekler.
2- YAKIT, BAKIM, ONARIM, SİGORTA GİDERLERİ
Mevcut durumda; işletmelere kayıtlı binek oto (veya kiralanmış otoların) masraflarının tamamı herhangi bir tutar sınırına tabi olmaksızın gider yazılabiliyor. Akaryakıt masrafları, servis bakım-onarım giderleri, trafik ve kasko sigorta giderleri gibi...
Yeni vergi paketine göre ise: binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla yüzde 70’i gider yazılabilecek.
Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanlar için bu kısıt geçerli olmayacak.
Gelir vergisi yasasında değişiklik öngören yasa teklifinden etkilenmeyenler için de, 2020 Mart ayı geldiğinde ne kadar vergi ödeneceğini tablo üzerinden ayrıca açıklamıştık.
Bugün; ‘işyerinden kira geliri’ elde edenlerin merak ettiği konuları sırasıyla açıklıyoruz. Aylık 39.216 liranın altında geliri olanlar etkilenmiyor.
Vergi paketinden yalnızca; 2019’da aylık net 39.216 lira ve üstünde işyeri kira geliri elde edenler etkilenecekler. Tablo 1’den yasa teklifi öncesine göre ne kadar daha fazla vergi ödeneceği görülebilir. (Hesaplama götürü gider yöntemi dikkate alınarak yapıldı. ‘Belgesiz götürü gider’ yerine, ‘belgeli gerçek gideri’ tercih edenler için hesaplamalar mülk sahibinin belgeli gider toplamına göre değişecektir.)
Yasa teklifinin mevcut haliyle yasalaşmasıyla, 2019 kira gelirleri için de geçerli olacak yeni vergi tarifesi. Yani 2019’da yıllık 500 bin lirayı aşan tutarda kira geliri elde edenler, aşan tutar için yüzde 40 oranında (2020’de) gelir vergisi ödeyecekler. Şu anda (değişiklik öncesi) geçerli vergi tarifesine göre, kira geliri elde edenlerin en fazla (98 bin lirayı aşan kira geliri için) yüzde 35 oranında vergi ödemeleri gerekiyor.
Yeni vergi paketinden etkilenmeyen mülk sahipleri için de, ödenecek vergi hesabına yönelik tablo hazırladık. (Tablo-2) Değişen aylık-yıllık işyeri kira gelirine göre; hangi mülk sahibinin, ne kadar gelir vergisi ödeyeceği Tablo-2’den görülebilir.
2019’da yıl içinde; net 32 bin lira, brüt 40 bin liradan fazla işyeri kira geliri elde edenler beyanname (1-25 Mart 2020) verecek. Yıl içinde net 32 bin liradan daha az işyeri kira gelir elde edenler beyanname vermeyecek. Eğer işyeri basit usuldeki bir mükellefe kiraya verilmişse (veya vergi kesintisi zorunluluğu olmayanlarca kiralanmış ise) beyanname verme sınırı 2019 gelirleri için 2 bin 200 lira.
“Yeni vergi paketi beni ne kadar etkiliyor? 2019 gelirleri için de vergi hesaplaması değişiyor mu?” Önce ikinci soruyu açıklayalım… Artık 2020’ye iki aydan az bir süre kaldı… Ancak teklife göre kira gelirleri için hemen devreye girecek değişiklik… Değişikliğin mevcut haliyle yasalaşmasıyla, 2019 kira gelirleri için de geçerli olacak yeni vergi tarifesi. Yani yıllık 500 bin lirayı aşan tutarda kira geliri elde edenler, aşan tutar için yüzde 40 oranında (2020’de) gelir vergisi ödeyecekler. Hali hazırda; geçerli vergi tarifesine göre, kira geliri elde edenlerin en fazla (98 bin lirayı aşan kira geliri için) yüzde 35 oranında vergi ödemeleri gerekiyor. Şimdi ilk soruya yani, hangi mülk sahiplerinin kira gelirinden dolayı yeni vergi paketinden etkileneceği konusuna bakalım…Bugün ‘konut kira geliri elde edenler için’, yarın ‘işyeri kira geliri elde edenler için’ kritik soruların cevabını veriyoruz.
AYLIK 49 BİN LİRAYI GEÇEN ETKİLENİYOR
Yeni paketten konut kira geliri elde edenlerin tümü etkilenmiyor. Yeni yasa teklifinden yalnızca; 2019’da aylık 49 bin 20 lira ve üstünde konut kira geliri elde edenler etkileniyor. Tablo 1’den; yasa teklifi öncesine göre ne kadar daha fazla vergi ödeneceği görülebilir. (Hesaplama götürü gider yöntemi dikkate alınarak yapıldı. ‘Belgesiz götürü gider’ yerine, ‘belgeli gerçek gideri’ tercih edenler için hesaplamalar mülk sahibinin belgeli gider toplamına göre değişecektir.)
Aylık 49 bin 20 liranın altında kira geliri elde edenler, yasa teklifine göre son dilimi yüzde 40 oranına yükseltilen değişikliklerden etkilenmiyorlar. Aylık 49 bin 20 liranın altında konut kira geliri elde eden mülk sahipleri, 2020 Mart ayı geldiğinde, beyannamelerini hazırladıklarında, gelirlerinin yüzde 40’lık vergi dilimine girmediğini görecekler. Yeni vergi paketinden etkilenmeyen mülk sahipleri için de ödenecek vergi hesabına yönelik tablo hazırladık. (Tablo-2) Değişen aylık-yıllık kira gelirine göre hangi mülk sahibinin, 2019 kira gelirlerinden dolayı ne kadar vergi ödeyeceği Tablo-2’den görülebilir.
BEYANNAME VERMEYECEKLER KİMLER ?
2019’da; yıl içinde toplam 5 bin 400 liraya kadar konut kirası elde edenler beyanname vermeyecek. Dolayısıyla vergi de ödemeyecekler. İstisna tutarının (5 bin 400 lira) üstünde konut kira geliri olanlar mart ayında (1-25 Mart 2020) beyanname verecek, istisna tutarının altında gelir elde edenlerin beyanname vermesi gerekmiyor.
GÖTÜRÜ GİDER VE GERÇEK GİDER NASIL TERCİH EDİLECEK?
Yüzde 15 götürü gidere göre, daha fazla indirilebilir gerçek gideri olan ev sahipleri gerçek gider yöntemini seçip daha az vergi ödeyebilirler. Gerçek giderler belgeli olarak vergi hesabında dikkate alınabildiğinden bu belgelerin beş yıl saklanarak olası denetimde ibraz edilmesi gerekiyor. (2019 kira gelirleri için 2024’ün sonuna kadar saklanmalı)
Önce mevcut geçerli uygulamaya bakalım: Hali hazırda futbolcuların işvereni olan kulüpler, futbolculara yaptıkları ödemeler üzerinden sabit ve düşük oranda, yüzde 15 vergi kesip Maliye’ye ödüyor. Net ücret üzerinden kulüpleriyle anlaşan futbolcular, aslında bu yüzde 15 oranındaki düşük vergiyi de hiç ödemiyor, tüm vergiyi işverenleri olan kulüpleri ödüyor. Futbolcuların banka hesabına yatan gelirleri ne kadar milyon Euro olsa da, ne kadar milyon lira olsa da ayrıca bir vergi ödeme yükümlülükleri yok.
Dolayısıyla Türkiye bir vergi cenneti. (İspanya, İngiltere, İtalya, Almanya gibi ülkelerde futbolcular ortalama yüzde 45 oranında vergi ödüyorlar.) Birçok yabancı futbolcunun, Türkiye’yi tercih etmesinin en önemli nedeni de bu vergisiz (ya da düşük oranlı, sabit vergili) kazançtı zaten...
Şimdi meclise Gelir Vergisi (GV) yasasında değişiklik içeren yasa teklifi geldi... Bu teklif; meclise geldiği haliyle değişmeden yasalaşırsa, hem kulüplerin ödediği vergi (stopaj) oranı yüzde 20’ye çıkıyor, hem de futbolculara beyanname verme (ertesi yıl mart ayında) zorunluluğu geliyor. Beyanname verildiğinde vergi oranı bu kez yüzde 40’a kadar çıkıyor. Beyanname verecek futbolcular; yüzde 40’a göre vergi hesabı yapıp, yıl içinde kulüplerin ödediği yüzde 20’lik vergi stopajını ise hesaplanan vergiden mahsup edip (düşüp) kalan vergi tutarını vergi dairesine ödeyecekler. Netice de; yasa teklifine göre, futbolcuların 2020’de elde edecekleri kazançları üzerinden yüzde 40’a varan oranda vergi ödenmesi gerekecek...
Süper Lig futbolcularının ertesi yıl mart ayında beyanname verme zorunluluğu için; 2020 boyunca elde edilen gelirlerinin GV tarifesinin dördüncü diliminde yer alan tutarı da aşması gerekiyor. (Yasa teklifinde 4’üncü dilime 2019 için 500 bin lira olarak sınır belirlenmiş, 2020 için de bu tutara yakın yeni bir tutar belirlenecektir.) Beyanname verildiğinde; süper lig futbolcularının 500 bin liralık gelir sınırını aşmaları zor olmayacağı için, yüzde 40’a varan oranda vergilendirilmeye de 2020 gelirlerinden itibaren başlanmış olunacak.
ALT LİGLERDE YOK
Süper ligde yüzde 15 oranındaki stopaj oranı 2020’den itibaren yüzde 20’ye çıkarken (ilaveten ertesi yıl mart ayında beyanname verme zorunluluğu da getirilirken) süper lig altı liglerde avantajlı vergi oranında bir değişiklik öngörülmüyor. Bir alt Ligde yer alan sporcuların ücretlerinden yüzde 10 oranında vergi kesilirken diğer kulüplerse, tüm sporcu ödemelerinden yüzde 5 oranında vergi hesaplıyorlar.
Falcao’nun şansızlığı...
Halen insanlar tarafından yürütülen birçok işin gelecekte makinaların yapay zekâsıyla yapılacağı konuşuluyor. Gelecekte mesleğinden olacak ya da meslek alanı daralacak kişiler arasında; fabrika çalışanları, şoförler, pilotlar gibi muhasebeciler- mali müşavirler de sayılıyor.
Muhasebeciler, müşavirler halen görevlerini yürütürlerken yapay zekâlı makinalar gibi yalnızca enerji yüklemesiyle işlerini yürütmüyorlar tabii ki... Her canlı gibi hayatın olağan akışındaki riskleri taşıyorlar ve her canlı gibi ölümlüler. Peki; vefat gibi beklenmeyen durumlar yaşandığında muhasebecilerin işleri nasıl yürütülüyor? İşletmeler adına düzenli olarak aylık-3 aylık Maliye’ye iletilmesi gerekenler beyannameler aksamıyor mu? Sonuçta müşterilerinin (vergi mükelleflerinin) beyannamelerini süresinde Maliye’ ye iletmek gibi ağır sorumlulukları var mali müşavirlerin... Ve bu görevler süresinde yerine getirilmediğinde çok ağır mali yaptırımlar da öngörülüyor vergi mevzuatında...
Nihayet mali müşavirlerin de mazeretlerinin olabileceği kabul edildi... Eğer beyanname vermek için 7 güne kadar bir süre kalmışsa ve bu süre içerisinde mali müşavir (veya yakını) hayatını kaybetmişse beyanname verme süresine 7 gün ilave edilebiliyor artık. Yani beyanname verme süresinden sonraki 7 gün içinde beyanname verilebilecek.
Ödeme süresinde de aynı esneklik tanınıyor... Yakını veya kendisi vefat eden meslek mensubu tarafından beyanname/bildirimleri verilen mükelleflerin beyanname/bildirim verilme süreleri ile bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin son günü, bunların verilmesi gereken sürenin son gününü takip eden günden itibaren 7 nci güne uzatılıyor.
Maliye’nin konuyla ilgili düzenlemesi 15 Ekim 2019 tarihinde yapıldı. (Vergi Usul Kanunu-VUK- Sirküleri/118) Yeni düzenlemeye göre yalnız mali müşavirin vefatı sırasında değil yakınlarının (eş, çocuk, anne, baba, kayınvalide, kayın peder, kardeş) vefatında da aynı esneklik tanınıyor. Sirkülerde uygulamaya yönelik örnekler de yer alıyor. Gerek KDV ve muhtasar beyannameler için, gerek her ay düzenli Maliye’ye gönderilmesi zorunlu BA- BS formları için örnekler şöyle:
Örnek 1: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Keçiören Vergi Dairesi Müdürlüğü mükelleflerinden SMMM Bay (A) 20.11.2019 tarihinde vefat etmiştir. Bay A’nın vefat ettiği tarih itibarıyla, beyannameleri Bay (A) tarafından verilen mükelleflere ait KDV ve muhtasar beyannamelerin verilme süresinin bitimi olan 26.11.2019 tarihine 7 günden az kalmış olması nedeniyle, 26.11.2019 tarihine 7 gün eklenecek ve söz konusu beyannameler 03.12.2019 tarihine kadar verilecek, tahakkuk eden vergiler yine 03.12.2019 tarihine kadar ödenecektir.
Örnek 2: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Üsküdar Vergi Dairesi Müdürlüğü mükelleflerinden SMMM Bayan B’nin kardeşi 25.11.2019 tarihinde vefat etmiştir. Bayan (B)’nin kardeşinin vefat ettiği tarih itibarıyla, bildirimleri Bayan (B) tarafından verilen mükelleflere ait Ba-Bs bildirimlerinin verilme süresinin bitimi olan 02.12.2019 tarihine 7 gün kalması nedeniyle, 02.12.2019 tarihine 7 gün eklenecek ve söz konusu bildirimler 09.12.2019 tarihine kadar verilecektir.
Örnek 3: Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı İslahiye Vergi Dairesi Müdürlüğü mükelleflerinden SMMM Bay C’nin kayınvalidesi 19.10.2019 tarihinde vefat etmiştir. Bay C’nin kayınvalidesinin vefat ettiği tarih itibarıyla, beyannameleri Bay C tarafından verilen mükelleflere ait KDV ve muhtasar beyannamelerin verilme süresinin bitimi olan 28.10.2019 tarihine, 7 günden fazla kalması nedeniyle, bu Sirküler kapsamında zor durum hükümlerinden faydalanılmayacak, söz konusu beyannameler 28.10.2019 tarihine kadar verilecek ve tahakkuk eden vergiler de 28.10.2019 tarihine kadar ödenecektir.
Mağdur şirketin gerçekte tedarikçisine borcu da yokmuş. Ama 7 gün içinde cevap vermeyi ihmal etmiş. 7 gün geçtikten sonra da olsa, Maliye’ye “tedarikçisine borcu olmadığını” bildirmiş. Süresi geçtiği için bu bildirimi dikkate almayan Maliye, tedarikçisinin vergi borcu için ‘mağdur-müşteri şirkete’ bu kez ödeme emri göndermiş.
Mağdur şirket konuyu yargıya taşımış... Danıştay mağduriyeti giderecek şekilde “ödeme emrinin iptaline” karar vermiş. (Danıştay 4. Daire, E. 2010/8630, K. 2013/4481, T. 10 Haziran 2013)
Kararda ayrıca;
- Maliye tarafından şirketin tedarikçisine borcu olduğuna ilişkin somut bir tespitin yapılmadığı,
- Bu tespitlerin yapılmış olması halinde dahi haciz uygulanabilecek ve sonrasında ödeme emriyle istenebilecek olan tutarın, alacaklının tüm vergi borcu kadar değil, tespit edilen hak ve alacak tutarı kadar olabileceği de vurgulanmış.
Aslında bu riskleri geçen yazımızda Danıştay kararının tarih ve sayısını da vererek ve daha çok vergi borçlusu (tedarikçi) açısından ele almıştık. Ancak yargı kararının ayrıntılarına yer verememiştik. Maliye’nin tahsilat birimleri son dönemde çok sayıda işletmeye yazı (haciz bildirimi) gönderiyor. Maliye’nin de, işletmelerin de gündeminde olan ‘haciz bildirimi yazıları’ konusuna ayrı bir özen gerekiyor. İşletmelerin yazıda adı geçen tedarikçilerine borcu olmasa da, yazıya süresinde cevap vermediklerinde ağır bedeller ödüyorlar. Sonrasında masraf da yapılarak menfi tespit davası açılması yoluyla borcun olmadığının ispatı mümkün olsa da, hem dava açmak işlemi durdurmuyor hem de davanın sonuçlanması zaman alıyor.
İşletmelerin yargı süreci sonunda lehlerine sonuç elde edebilme ihtimalleri güçlü olsa da, hiçbir durumda zaman kaybı telafi edilemiyor.
Haciz bildirimine 7 gün içinde, ödeme emrine 15 gün içinde dönülmeli.
Maliye’ye borçlu birçok işletme, aynı zamanda müşterilerinden de alacaklı sonuçta... Maliye de; vadesinde asıl borçludan tahsil edemediği vergi alacağını, borçlu işletmenin alacağından (müşterisinden) tahsil ediyor.
Maliye’ye borçlu işletmelerin bilançolarının; bir tarafında Maliye’ye ‘vergi borcu’ görünürken, diğer tarafında da müşterilerinden olan ‘alacaklar’ görünür. Dolayısıyla Maliye’nin alacaklı olduğu birçok işletme, müşterilerinden de alacaklıdır aynı zamanda. Vergi borçlusu (Maliye’nin takibine girmiş) işletmelerin, müşterilerine sattıkları mal-hizmet bedelinin, henüz tahsil edilmemiş kısmı, alacak olarak bilançoların ilgili hesabında (120- Alıcılar) görünür.
Maliye işte bu müşterilere, şimdi yazı (haciz bildirisi) göndermeye başladı. Yazıda aslında söylenen şu: ‘Mal-hizmet aldığın tedarikçi işletmenin vergi borcu olduğundan, tedarikçi işletmeye olan ticari borcunu, ona değil direkt bana (vergi dairesine) öde’. “Mal veya hizmet satın aldığın tedarikçinin alacaklarına haciz konulmuştur, o yüzden borcunu ona değil, vergi dairesine öde” deniliyor.
Tabi ki yasal dayanağı da var bu işlemin...6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununa (AATUHK- Md. 79) göre bu haciz yazıları gönderiliyor.
İŞLETMENİN BORCU YOKSA
Maliye’den kendisine haciz bildirisi yazısı gelen (müşteri) işletmelerin, yazıda adı geçen tedarikçi işletmelere borcu varsa, bu borcun tedarikçi işletmeye değil, Maliye’ye ödenmesi gerekiyor. Eğer (tedarikçiye) borç ödenmişse veya borç bulunmuyorsa da, 15 gün içinde yazı ile durumun Maliye’ye bildirilmesi isteniyor. Burası çok kritik, altını çizerek tekrarlayalım: Yazıda adı geçen işletmeye borcu olmadığı halde, Maliye’ye bildirimi ihmal edenler, bir başkasının (tedarikçisinin) vergi borcunu, ödemek zorunda kalabiliyor.
Dolayısıyla haciz bildirisini alan işletmelerin, her durumda Maliye’ye cevap vermeleri gerekiyor.
Maliye’ye bildirimi süresinde yapmamanın yaptırımı ağır olduğundan, ‘tedarikçisine borcu olmadığı halde süresinde bildirimi ihmal edenlerin’ hangi yollara başvurabilecekleri konusunda profesyonel destek almalarında yarar var. Menfi tespit davası açmak gibi seçenekler değerlendirilebilir. Ayrıca Danıştay 4. Dairesi’nin; “7 günlük yasal süre içinde itiraz yapılmaması nedeniyle ödeme emrine muhatap olma” durumu hakkında vermiş olduğu karar da incelenebilir. (E. 2010/8630, K. 2013/4481, T. 10.6.2013)