İşçi, işveren ve hükümetin temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun dördüncü ve son toplantısından sonra asgari ücreti netleşti. Resmi Gazete’de yayımlanan ‘günlük’ brüt asgari ücret 119.25 lira. Dolayısıyla ‘aylık’ brüt asgari ücret 3 bin 577 lira 50 kuruş. Yasal kesintilerin (vergiler ve sigorta primlerinin) brüt ücretten düşülmesinden sonra net asgari ücrete ulaşılıyor.
2021 yılında; asgari ücretli çalışanların brüt ücretlerinden ne kadar vergi ve sigorta primi kesileceği Tablo 1’den görülebilir.
AGİ ETKİSİ
Net ücret 2 bin 825 lira olarak belirtilse de; aslında net asgari ücret 2 bin 557 lira. Asgari geçim indiriminin (AGİ) bekar çalışan için 268 lira olarak ilavesi sonrasında net asgari ücret 2 bin 825 liraya çıkıyor. Evli ve çocukluların ücret bordrolarında AGİ etkisiyle en fazla 187 lira daha net ücret artışı görülecektir. Dolayısıyla asgari ücretli bir çalışanın ‘çalışmayan eş ve çocuklarından dolayı’ AGİ kaynaklı olarak net maaşı, 3 bin 13 lira 72 kuruşa kadar çıkabilecektir. Çalışmayan eşten ve çocuklardan dolayı AGİ kaynaklı ne kadar maaşın artabileceği Tablo 2’den görülebilir.
İŞVERENE ETKİSİ
Asgari ücretin işveren için de önemi var tabii ki… İşveren bir yandan çalışanına net ücret ödemekle yükümlüyken, diğer yandan devlete karşı da yükümlülükleri var. Brüt asgari ücret üzerinden hesaplanan sigorta primlerini SGK’ya, damga ve gelir vergisini ise Maliye’ye ödemekle yükümlü. Yeni yılda her bir asgari ücretli çalışan için işverenin ne kadar maliyete (net ücret + sigorta primleri + vergiler) katlanacağı Tablo 1’in işveren bölümünden görülebilir.
Futbolcuların hiçbir sorumlulukları yoktu, tüm vergisel ödevleri kulüpleri yerine getiriyordu. Kulüpler; sporcuların ücretleri üzerinden hesapladıkları vergileri, Maliye’ye ödeyerek yükümlülükler tamamlanmış oluyordu.
Şimdi; 600 bin lirayı aşan gelire sahip sporcular, 2021 Mart ayında bizzat beyanname verecekler. Dekontu olan sporcunun avantajı da burada ortaya çıkıyor. Kulübün Maliye’ye ödemesi gereken vergilere ait dekontu elinde olan sporcular, hazırlayacakları beyannamede kulübün ödemiş olduğu stopaj tutarlarını vergiden düşerek daha az vergi ödeyecekler. Eğer kulüp; yıl içinde futbolculara yaptığı ödemeler üzerinden hesapladığı stopaj tutarlarını ödememişse, bu mahsup da yapılamayacak, daha yüksek vergi ödenecek.
Dolayısıyla kulübün Maliye’ye stopaj ödemelerini yapıp yapmadığı kritik öneme sahip… Eğer stopajlar ödenmemişse futbolcular için büyük kayıp yaşanacak… 2020’de yıl içinde süper lig futbolcularına yapılan ödemeler üzerinden kulüplerin yüzde 20 oranında da gelir vergisi stopajı-kesintisi hesaplaması gerekiyor. (Örnek: Futbolcuya yapılan 800 bin liralık net ödeme için, 200 bin lira da Maliye’ye stopaj ödenmesi gerekiyor.) Mart ayı gelip beyanname hazırlandığında, kulübünden stopaj ödeme dekontlarını edinebilmiş futbolcular, kulübün ödediği stopaj tutarlarını beyannamede hesapladıkları vergiden mahsup edebilecekler-düşebilecekler.
2019 KASIM'DAN ÖNCE SÖZLEŞME İMZALANMIŞSA
Önemli bir ayrıntıyı da hemen belirtelim: Kulüple futbolcunun yaptığı sözleşme eğer 2019 Kasım ayından daha önceki bir tarihte yapılmışsa beyanname verilmesi gerekmiyor. Sözleşme tarihi eski olan sporcuların ücretlerinden de yüzde 20 oranında değil, eski hükümlere göre yüzde 15 oranında vergi-stopaj hesaplanıyor.
2019 Kasım’dan önceki sözleşmelere ilişkin olarak sonradan yapılan süre uzatımı ve ücreti etkileyen değişiklikler yapıldığında bu kez yeni hükümler geçerli oluyor, stopaj oranı yüzde 20’ye çıkıyor.
VERGİ NASIL HESAPLANACAK?
Beyanname verecek sporcular için vergi oranlarını da hatırlatalım: Yüzde 15’ten başlıyor, gelirin büyüklüğüne göre yüzde 20, yüzde 27, yüzde 35 ve en son yüzde 40 oranında gelir vergisi hesaplanıyor. Sporcular; 2020’de elde ettikleri gelirlerine sırasıyla bu oranları uygulayarak vergilerini hesaplayacaklar.
İşçilerin, işverenlerin ve hükümetin temsilcilerinden oluşan tespit komisyonu, milyonlarca asgari ücretlinin yalnızca net maaşını belirlemiyor. Asgari Geçim İndirimi de (AGİ) asgari ücretle beraber belirlenmiş oluyor, brüt ücretten hesaplanacak sigorta primleri ve vergiler de (damga ve gelir vergisi) belirlenmiş oluyor.
Asgari ücrette geçen yıl (2019’dan 2020’ye) yüzde 15 artış yaşanmıştı. (Net 2.020 liradan, 2.324 liraya çıkmıştı) 2020’den, 2021’e gerçekleşecek ücret artışının ne kadar olacağı konusu da işçi için de, işveren için de kritik öneme sahip. Her ne kadar müzakereler devam ederken tahminde bulunmak zor olsa da, artış oranının yüzde 12 ila, yüzde 29 arasında olabileceğini varsayarak beş farklı net ücret üzerinden hesaplamalar yaptık…
Tabloda net 2 bin 600 lira (yüzde 12 artış) ile net 3 bin lira (yüzde 29 artış) aralığında beş farklı olası asgari ücret tutarları yer almakta. Her bir olası asgari ücret üzerinden çalışana ne kadar ilave AGİ ödeneceği ve brüt ücret üzerinden kesilecek vergi ve sigorta primlerinin kaç liraya denk geldiği yer almakta. Ayrıca işverenin her bir asgari ücretli çalışan için yükleneceği tüm maliyetin de (net maaş + sigorta primleri + vergiler) ne kadar hesaplanacağı yer almakta.
2021’de net asgari ücretin 2 bin 800 lira olarak kesinleşmesi durumu için ayrıntılı olarak diğer kalemleri inceleyelim: Ücretin artış oranı 2020’ye göre yüzde 20’ye denk gelir. Net 2 bin 800 liranın brütü 3 bin 545 lira olarak, işveren maliyeti ise aylık 4 bin 165 lira olarak hesaplanır. 75 liralık asgari ücret desteğinin 2021’de de uygulanacağı düşünüldüğünde bu kez işveren maliyeti 4 bin 90 liraya düşecektir.
Üç yılda-18 taksitte ödeme yapmak yerine 6, 9 veya 12 ay taksit seçenekleri tercih edildiğinde, daha düşük katsayılar dikkate alındığından toplam ödenecek tutar da daha düşük hesaplanacaktır. (tabloda taksit sayılarına göre değişen katsayılar yer almakta) Vatandaş eğer trafik cezasını (488 lira) ve ÜFE üzerinden hesaplanan tutarı (25,62) tek seferde ödemek isterse, bu kez hem trafik cezasında indirim (yüzde 25) hem ÜFE üzerinden hesaplanan tutarda indirim (yüzde 90) uygulanıyor. trafik cezası 366 liraya, ÜFE üzerinden hesaplanan tutar 2.56 liraya düşüyor. toplam ödenecek tutar: 368.56 lira olarak hesaplanıyor.
ÖRNEK ÖDEME
2018 Kasım vadeli 9 bin 300 liralık KDV borcunu ödemeyen işletmeye normalde 4 bin 186 lira da gecikme zammı borcu işletilir. Şimdi bu işletme, yapılandırmaya başvurduğunda 4 bin 186 liralık faiz siliniyor yalnızca 771.50 lira geç ödeme bedeli talep ediliyor. Faizin yerine ödenecek tutar ÜFE üzerinden hesaplanıyor. Anapara (KDV) borcu olan 9 bin 300 lira ve 771.50 liralık tutar üç yıla kadar da yayılabiliyor. taksitlendirilen tutarlar da yine uygun koşullarda katsayılar uygulanarak 6, 9, 12 ve 18 taksitlerden biri tercih edilerek ödenebiliyor. İşletme eğer vergi aslını (9.300 lira) ve ÜFE üzerinden hesaplanan tutarı (771,50 lira) tek seferde ödemek isterse bu kez, 771.50 liranın yüzde 90’nı da (694,35 lira) siliniyor, vergi aslına ilaveten yalnızca 77.16 lira ödenerek hesap kapatılmış oluyor.
TEBLİĞ YAYIMLANDI
7256 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra uygulamaya yönelik tebliğ de Resmi Gazete’ de (27 Kasım 2020) yayımlandı. (Yukarıda yer alan; KDV ve trafik cezası yapılandırma örnekleri de bu tebliğde yer almakta. Faiz hesabında yasanın yayımlandığı tarih – 17 Kasım 2020 - dikkate alınıyor.) Vergiler süresinde ödenmediğinde gecikme zammı işletilir. Gecikme zammı oranları güncelde yüzde 1.6 oranında uygulanmasına rağmen, geçmiş yıllarda yüzde 2 ve yüzde 2.5 oranında da uygulanmıştı. (05 Eylül 2018’den, 30 Aralık 2019’a kadar aylık yüzde 2 ve yüzde 2,5’luk oranlar geçerliydi.) Şimdi yapılandırma yasasıyla yüksek gecikme zammı oranları yerine, Yİ ÜFE endeksleri dikkate alınarak faiz hesabı yapılıyor (1 Kasım 2016’dan sonrası için aylık 0.35 tek oran) ve borç tutarlarında yüksek indirimler yapılarak borçların avantajlı olarak ödenmesinin yolu açılıyor.
İLK 2 TAKSİT ÖDEMESİ KRİTİK
VERESİYE DEFTERİ
Üçüncü nesil, üç kardeş. Büyükten küçüğe sayayım. Murat, Mert ve Mete (Ben onlara 3M diyorum) aktif görevde şu an. (Kurucu dedeyi ve babalarını da ekleyince 5 M oluyorlar) Hani hep, şirketler için nesiller arası geçişin sancılı olduğu, hatta birçok devasa şirketin nesiller arası geçişi sağlayamamasından piyasadan kaybolduğundan bahsedilir. Güven Gıda’da; nesiller arası görev-yetki devri sancısız gerçekleşti. Yine dev şirketler için sosyal sorumluluktan bahsedilir. Şirketler yalnızca kârı hedeflemezler, ilaveten ‘sosyal sorumluluk kapsamında da faaliyet göstermelidir’ denilir. Bizim bakkalda sosyal sorumluluk bir slogandan ibaret değil, hakkıyla ve gönülden yapılıyor. Mahallede kimin düğünü var mutluluğu paylaşılır, kimin cenazesi var acısı paylaşılır. Bitti mi? Hayır. Alışverişe paran mı çıkışmadı, kredi kartının limiti mi doldu, sorun değil, Güven Gıda’nın veresiye defteri hizmetinizde.
İKLİM DEĞİŞİYOR
Eve servis mi istiyorsun, telefon aç “iki ekmek, bir şişe süt” söyle. Merak etme, beş dakikayı bulmaz M’lerden birinin zili çalması. Hangi devasa markette; kasiyerle Fener - Cim Bom muhabbeti yapabilirsin ki? Değil muhabbet etmek, “sıra gelse de, ödeyip kaçayım” deriz hep. Halbuki Bakkal Mustafa’yla maç muhabbetinin en keyiflisini yaparsın. Yalnızca ‘ucuz mal’ kriteri ile devasa marketlere yöneldikçe, bakkalımızı ihmal ediyoruz. Hepsi bakkal Mustafa gibi kahraman değil, baş edemiyor devasa marketlerle rekabette, ‘dükkânı kapatmak zorunda’ kalıyorlar. Kapanan yalnız bakkal olmuyor, mahalledeki iklim de değişiyor. Evimizin anahtarını emanet edebilecek bir dostumuzu, maç muhabbeti yapıp, acımızı sevincimizi paylaşacak dostumuzu da kaybediyoruz aslında. Yalnızca bakkal değil; manav da, kasap da, nalbur da birer birer mahalleyi terk ediyor. Ucuz malın cazibesinden esnafımızı ihmal ederken parayla ölçülemeyen sosyal faydalardan mahrum kalıyoruz. Bu işletmelerin/esnafların mahallelerdeki varlığının; toplumsal dayanışmaya, iletişime farkında olmadan ve bedel tahsil etmeden, mahallede var olmalarıyla gönülden sağladıkları fayda çok açık.
3 AY ŞARTI
Yasada; bildirilen varlıklar nedeniyle ‘hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz’ denilerek güvence veriliyor. Barışın bozulmasının tek koşulu; bildirim yapılan varlıkların –üç ay içinde- ülkeye getirilmemesi.
Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının, bildirimden sonraki üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şart koşuluyor. Aksi durumda; incelenmeme güvencesi kalmıyor, barış bozuluyor…
KREDİ KAPAMA
Yurt dışı varlıklar, yurt dışındaki bankalardan kullanılan kredilerin kapatılmasında da kullanılabiliyor. Bu kredilerin, yasal defterlerde kayıtlı olması ve en geç 30 Haziran 2021 tarihine kadar (kredinin) kapatılması da gerekiyor.
Dolayısıyla; defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye’ye getirilme şartı aranmıyor.
Defter tutan vergi mükellefleri, Türkiye’ye getirdikleri varlıklarını, dönem kazancının tespitinde dikkate almaksızın işletmelerine dâhil edebilecekleri gibi vergiye tabi kazancın hesaplanmasında dikkate almaksızın işletmelerinden çekebilecekler.
YURTİÇİ VARLIKLAR
Dünyanın her yerinde milyonların ilgi gösterdiği bu yarış, yurtdışındaki özel misafirleri ağırlamak için iyi bir fırsattı. Misafir derken aslında davet edilen kişiler şirketin ‘müşterileri’ idi. Misafirler F1 davetini tereddütsüz kabul etti. Şirket içinde tüm organizasyon yapıldı; otel ve restoran rezervasyonları ve İstanbul Park biletleri alındı. Bu organizasyondan beklenen tüm sonuçlar elde edilmişti. Bir yandan yarışlar keyifle izlendi, diğer yandan şirketin satış cirosunda önemli bir paya sahip önemli müşterilerle, şirketin bağı daha da güçlendirildi.
3 KALEMİN İKİSİ
Yarıştan sonra, misafirler ülkelerine uğurlandıktan sonra patronun aklına bir soru takıldı. Şirketin müşterileri için de yapılmış olsa; müşterilerinin otel konaklama masrafları, yemek masrafları ve F1 yarış izleme biletleri gider yazılabilecek miydi? ‘En iyisi soruyu Maliye’ye sorup da emin olayım’ dedi. Maliye; üç kalem masrafın ikisi için olumlu, birisi için olumsuz cevap verdi. Cevapta, “Konaklama ve yemek masrafları için gider yazılabilir, F1 bileti için gider yazılamaz” denildi. Nedenini de; “Bir masrafın, genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, ‘ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması’, ‘masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması’ ve ‘masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir” şeklinde açıklamıştı. (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı 21 Ekim 2005 tarih ve 3021 sayılı özelge)
Hafta sonu yapılan F1 yarışları seyircisiz yapılmış olsa da, ilerleyen yıllarda pandeminin etkisinin kırılmasıyla seyircili olacaktır. Dolayısıyla F1 bileti satın alarak müşterilerini ağırlamak isteyen şirketler de olacaktır. Her ne kadar Maliye 2005’de, ‘F1 bileti gider yazılamaz’ demiş olsa da bugün için ‘gider yazılabilir’ demesi kuvvetle muhtemel. Nedeni de; Maliye artık stadyumların kombine biletlerini de gider kabul ediyor. Artık şirketlerin iş hacmini artırmak için müşterilerini teşvik amacıyla verdiği kombine maç biletleriyle ilgili masraflarını, müşterilere verilmiş ciro primi niteliğinde görüyor.
HARCAMA ORANTISI ŞARTI
Gider kabul edilmesi için bir diğer önemli kriter de söz konusu harcamaların şirket faaliyetlerinin önem ve genişliği ile orantılı olması şartı bulunuyor. Bu durumda kombine maç biletlerinin pazarlama ve satış gideri olarak dikkate alınabileceğini belirtiyor. (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 17 Şubat 2016 tarih ve 13154 sayılı özelge). Bunun yanında bir de ayrıntı vermek gerekirse; Maliye’nin 2005 tarihli bahsettiğimiz özelgesi bugün için Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (gib.gov.tr) internet sitesinde yer almıyor. gib.gov.tr internet adresinde yer almayan (gider yazılamayacağına dair) görüşün bu konuda görüş değişikliğine gidilebileceğinin (F1 biletinin gider yazılabileceğinin) bir başka göstergesi olarak
değerlendirilebilir.
LOCA KİRALAMALARI GİDER OLARAK KABUL EDİLMİYOR
İşçi istifa edebilir. İşçinin veya işverenin haklı nedenleri (ahlak ve iyiniyete aykırı davranışlar) varsa yine iş sözleşmesi sonlanabilir. (İş Yasası Md 24/2 ve 25/2) İşyerinin kapanması nedeniyle de çalışanın iş sözleşmesi fesih edilebilir.
İşçinin rızasıyla gerçekleşmiş olsa da, haklı neden olmaksızın arabulucuda yapılan fesih ise pandemi nedeniyle yasak kapsamında. Veya yine işçinin rızasıyla yapılmasına rağmen ikale de (işveren ve işçinin karşılıklı rızasıyla iş sözleşmesini sonlandırma) fesih yasağı kapsamına giriyor.
FARKLI DURUMLAR VAR
Pandeminin başlarında; nisan ayı içinde devreye alınan (İş Yasası Geçici Md. 10) fesih yasağı, en son 17 Kasım’dan sonraki iki ay için de uzatıldı. (27 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3135 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile) Çalışanının işten ayrılışını, SGK’ya bildiren işyerleri fesih türüne göre kod seçmek zorunda. İstifa için ‘03’, işçinin haklı nedenle feshi için ’25’, işverenin haklı nedenle feshi için ‘29’ ve işyeri kapanması için ‘17’ no.lu kodlar seçiliyor. Ve bu kodlar fesih yasağı kapsamına girmeyen durumları da ifade ediyor ayrıca. Belirli süreli sözleşmenin sonlanması, hizmet alımları ile yapım işlerinde işin sona ermesi halleri gibi fesih yasağı kapsamına girmeyen durumlar da var ayrıca.
İDARİ PARA CEZASI
Pandemi nedeniyle gelen ‘fesih yasağı’ olduğu sürece; ‘karşılıklı rıza var nasılsa, çalışan da tazminatlarını da aldı’ denilirse, işverenler yanılgıya düşmüş olur. Bu şekilde, haklı neden yokken, fesih yasağına aykırı çıkış gerçekleşen işyerlerinin genelde fesih nedeni olarak ‘diğer nedenleri (kod:22)’ SGK’ya bildirdiğini de duyuyoruz. Her ne kadar çalışan tazminatını almış olsa da ve çalışanın rızası olsa da, fesih yasağının ihlali anlamına gelen (arabulucuda veya ikale yoluyla) çıkış işlemleri (kodları) işverenleri idari para cezası ile karşı karşıya bırakabilir. Fesih yasağına aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işverene, her bir işçi için ‘aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası’ öngörülüyor.
İş Yasası’nın geçici (10.ncu) maddesine göre; işverenler fesih yasağı süresince; 3 aylık süreyi geçmemek üzere, çalışanını tamamen veya kısmen ücretsiz izne çıkarabiliyor. Yine aynı yasal düzenlemeye istinaden; Cumhurbaşkanı fesih yasağına ilişkin 3 aylık süreleri 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatmaya yetkili.
TAZMİNATLAR VE VERGİLER