Ahmet Karabıyık

CEO’dan yönetim kuruluna bilgi akışında kritik yanılgı

7 Aralık 2021
CEO’lar ve diğer profesyoneller, işin doğası gereği şirket yönetim kurulunu sürekli olarak bilgilendirmek zorunda. Ancak bu bilgilendirmede; başkan ve üyeler arasında bir ayırım olursa yasaya aykırı bir durum da oluşuyor. Toplantı sırasında zaten tüm üyeler eşzamanlı bilgileniyorlar, burada problem yok. Ancak toplantı dışında bilgilendirmelerde başkanın üyelerden bir farkı da yok. Sanki başkanın diğer üyelere göre bir üstünlüğü varmış gibi algılandığında şirket profesyonelleri yanılgıya düşmüş oluyorlar.

Anonim şirketlerde; yönetim kurulu, şirketi yönetir. Yaptığı işlemlerden dolayı sorumluluk da yönetime aittir. Özellikle çok ortaklı anonim şirketlerde, farklı grup pay sahipleri, farklı yönetim kurulu üyeleri ile temsil edilirler. Ve tabi ki, her yönetim kurulunun da bir başkanı olur.

BAŞKAN DA İZİN ALMALI

1956 tarihli, (6762 sayılı) eski Türk Ticaret Kanunu (TTK) yarım asırdan fazla yürürlükte kalmıştı. 2012 Temmuz’dan sonra 6102 sayılı yeni TTK’nın yürürlüğe girdi. Yeni TTK’da kurul üyelerinin şirketten bilgi almasına yönelik özel düzenlemeler yer alıyor. Eski yasada bu hakların yer almamasından da kaynaklı olarak şirket uygulamalarında bilgi alma açısından bazı yanılgıların oluştuğunu görüyoruz. Yönetim kurulu başkanının, şirketten-çalışanlarından dilediği bilgiyi veya belgeyi dilediği zaman alabileceği hususundaki yanılgıdan bahsediyorum.

Aslında başkan da üyeler de, ‘toplantı dışında’ şirketten bilgi alırken izin almak zorunda. Dolayısıyla yasaya göre, bilgi alma açısından başkanın, diğer üyelerden bir üstünlüğü bulunmuyor. Evet; üyeler ancak başkanın izniyle ‘toplantı dışında’ bilgi alabilir, doğru. Ancak başkan da, toplantı dışında ancak kurulun izniyle bilgi alabilir. Dolayısıyla şirketin CEO’su, genel müdürü ya da diğer müdür ve çalışanları, “Başkan bizden bilgi istedi, vermek zorundayız, üye bizden bilgi istedi, veremeyiz” derlerse yanılırlar. Diğer yönetim kurulu üyeleri, nasıl başkandan izin aldıktan sonra şirketten bilgi alabilirse, başkan da ancak kuruldan izin alarak aynı şekilde bilgi alabilir.

YASAL DÜZENLEMEYE GİRDİ

2012’ye kadar geçerli olan eski TTK da; üyelerin toplantı dışında bilgi alma hakları yer almıyordu. Yeni TTK ile ‘üyelerin toplantı dışında da bilgi alma hakları düzenlendi. Üyelerin de, başkanın da toplantı dışında bilgi alma hakları izne bağlanarak yasa metninde yer aldı. Yönetim kurulu toplantıları sırasında zaten her üye şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez.

Reddedilmişse üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin bu kararı kesindir. Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez; soruları da cevapsız bırakılamaz. (TTK Md.392) Bu arada, yeni TTK ile tek ortaklı anonim şirket kurulabilmesine ve tek kişiden oluşan yönetim kurulu oluşturulabilmesine imkan tanındığını da ayrıca belirtmekte yarar var.

İNCELEMEYİ NEREDE YAPACAK?

Yazının Devamını Oku

Çatkapı haciz bu kadar kolay mı?

3 Aralık 2021
İş dünyasında herkesin ezberindedir: Şirketlerin, ancak imzaladığı çek-seneti vadesinde ödemediğinde, işyerine, banka hesaplarına haciz gelebilir.

Onun dışında adi borç için şok haciz yaşanmaz. Alacaklı da tahsil edemediği alacağını tabi ki dava açıp mahkemeye başvurabilir. Ama haciz olmaksızın mahkemede görülen dava, zaman alan bir süreçtir. Mahkemede konu masaya yatırılır, taraflar iddialarını ve delillerini mahkemeye sunar. Dolayısıyla vadesi geçmiş çek-senet sözleşme olmadan hiç kimsenin ‘bir sabah ansızın banka hesapları, itibarı’ yerle bir edilemez. 

 VADESİ 2023

Ama oldu. İstanbul’da daha birkaç ay önce... Sanayici dostum şöyle anlattı: “Değil çek-senet, sözleşme dahi yok alacaklı ile aramda. Ve en önemlisini söyleyeyim; borcumun vadesi de 2023. Yani daha vadesinin dolmasına iki yıl var.” Peki nasıl oluyor da haciz geliyor?  “Ben de bilmiyorum, bir sanayicinin on yıllara dayanan emekle inşa ettiği itibarı nasıl böyle iki dakikada yerle bir edilebilir? Bir sabah şirketimin banka hesaplarına haciz geldiği bilgisiyle uyandım. Müşterilerime de haciz ihbarnameleri gitmiş, alacaklarım da bloke edildi. Müşterilerim mal almayı kesti. Haczi duyan tedarikçilerimden panikle noterden yazı gönderenler oldu. Saatler içinde; çalışanlarımın kredi kartları kilitlendi, şirket araçlarım akaryakıt alımına kapatıldı. Piyasaya gecikmiş borcum yok, devlete vergi-prim borcum yok, çalışanlarıma bir kuruş borcum yok.  Neden hacze muhatap oluyorum?”

 BÜYÜK RİSK VAR

Hakikaten enteresan, haciz gönderilen firmanın kimseye gecikmiş borcunun olmaması. Yıllarını Ar-Ge’ye, ürün geliştirmeye, yatırıma adamış sanayici ‘pişmiş tavuğun başına gelir mi bilmem bu’ dediği olayın detaylarını hararetle anlatmaya devam etti. “Sonradan öğrendim ki, iyi niyetli olmayan alacaklı, alacağının 2023 tarihli vadesinden mahkemeye bahsetmezken, ihtiyati haciz dilekçesine şirketim için ‘mal kaçırma duyumu aldıklarını’ yazmış. Yahu benim ürünlerim tüm Türkiye’de raflarda. Fabrikam da makinalarım da yerinde. Nasıl mal kaçırayım ben? Neden belgelendirilme ihtiyacı görülmeden, ‘mal kaçırdığım duyumu’ iddiası mahkemede ciddiye alınır? Kaldı ki alacaklıya teminat olarak sunduğum -borcun kat be kat üzerinde- varlıklarım da vardı. Çek-senet sözleşme yokken aslı olmayan ‘mal kaçırma duyumu’ üzerine mi hacze muhatap oldum?  Olamaz, böyle bir karar çıkamaz. Eğer mahkemeler böyle bir karar verebiliyorsa; o zaman tüm işletmeler için de büyük risk var. Her işletmeye iyiniyetli olmayan birileri böyle iddialarla gelebilir, çek-senet vermedikleri halde, işyerlerinde faaliyetlerini kendilerince devam ettirirlerken, vadesi gelmeyen bir borçları için işyerleri-banka hesapları şok bir hacizle haksızca boşaltılabilir. Mevzuatta önlem alınsın, ben yandım başkası yanmasın.” 

MAHKEME GÜN VERDİ

Yüzlerce çalışanının sorumluluğunu da taşıdığını söyleyen sanayici patron hacze itirazdan da bahsetti: “İhtiyati haciz kararına itiraz ettik tabi ki, mahkeme 20 gün sonrasına gün verdi. İyi de benim hesaplarıma saatler içinde haciz kondu, müşterilerime, tedarikçilerime konuyu izah edemedim, tüm işlerim kilitlendi, mal alamadım, mal satamadım. Haciz saatler içinde konuluyor, itirazlarımın dinlenmesi için günlerce bekleniyor. Tabi ki tazminat davası açacağım ama ne kadar masraf edip ne kadar yıl bekleyeceğim bu tazminat davasının sonuçlanması için belli değil. Yapanın yanına kâr kaldı aslında.” Konuyu uzman hukukçulara sordum. Onlar da ‘ihtiyati haczin’ uygulamada ancak vadesi geçmiş çek-senet gibi kıymetli evrak olduğu durumlarda ya da yasanın aradığı şartların (adresini terk etme, mallarını hızla başkalarına alacaklılarından kaçırma kastı ile devretme, kısaca alacağı karşılıksız bırakmaya yönelik eylemlerde bulunulduğunun tespit edilmesi gibi) oluşması durumunda muaccel olmayan / vadesi gelmemiş alacaklara muacceliyet tanınması istenerek  devreye girdiğini, ancak kesin olarak herhangi bir teminata bağlı alacaklara ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, İcra İflas Kanunu’nda yer alan ‘ihtiyati haciz’ müessesinin istisnai olarak ve güçlü delillerle ancak uygulanabileceğini, yanlış uygulamaların borçluda ‘telafisi imkânsız kayıplara yol açabileceğini’ söylediler.  

İhtiyati haciz, ‘vadesi geçmiş çek-senet, sözleşme vb. belge olmaksızın’ uygulandığında iyi niyetli borçlular, işletmeler, sanayiciler yıllardır biriktirdikleri varlıklarını, daha da önemlisi itibarlarını kaybediyorlar. Adresi belli, fabrikası-işyerleri faal, çalışanları kayıtlı aktif işletmelerin, yaşanan olaydaki gibi zorda kalmamaları için keyfi ihtiyati haciz uygulamalarını caydırmaya yönelik yasal ve idari tedbirlerin acilen devreye alınması gerekiyor. Çünkü haksız ihtiyati hacizle alacaklı, borçluya çok hızlı hasar verebiliyorken, haksız hasar gören ise eğer hukuki-maddi mücadele gücü de kalmışsa hasarın tazminini yıllara yayarak ve gecikmiş adaletle ancak geri alabiliyor. 

Yazının Devamını Oku

Varlık satışında ‘vergi avantajı’

30 Kasım 2021
Şirketler ellerinde olan bina, makine ya da araçları bazı dönemlerde satabiliyor. Bu satışlardan elde edilen gelirin de vergisi ödeniyor. Ancak şirketler bu satışların ardından yerlerine yenilerini almayı planlıyorsa ödemeleri gereken vergi 3 yıl ertelenebiliyor. Ayrıca şirketler, ‘finansal kiralama yoluyla elde edilen varlıklar’ için de ‘yenileme fonu’ avantajından yararlanabiliyor.

NORMALDE; şirketler kayıtlarında yer alan bina, makine, kamyonet vb varlıklarını sattıklarında kazanç üzerinden (kurumlar) vergisini de öderler. Ancak işletmelerin bu sattıkları varlığın yerine yenisini alma düşünceleri varsa vergi üç yıl boyunca ertelenebiliyor. 2021’de yapılan bir varlık satışı örneği için; kazanç üzerinden ödenmesi gereken kurumlar vergisi 2024 dönemine kadar ertelenebiliyor. Eğer bu üç yıl boyunca satılan varlığın yerine yenisi alınmazsa da sorun yok, üç yıllık erteleme yine geçerli. Satıştan sonraki üç yıl içinde yeni varlık alımı yapıldığı durumda ise yeni varlığın amortismanından da mahsup edilebiliyor kazanç.

Yenileme fonu Vergi Usul Kanunu’nda öteden beri yer alıyor. (Md. 328) Yeni yapılan düzenleme (7338 sayılı yasa) ile ‘finansal kiralama yoluyla edinilen varlıklar’ için de ‘yenileme fonu’ avantajından yararlanılabilecek. Yeni düzenleme ile; üç yıllık sürenin satışın yapıldığı yıldan mı, takip eden yıldan mı başlayacağı tartışması da son buldu, satışı izleyen yıldan itibaren üç yıl hesaplanacak. Satış sonrası yenilecek varlık için “benzer mahiyetteki” ifadesi de yeni düzenleme ile yasaya girerek uygulama genişletilmiş oldu.

KRİTİK NOKTALAR

Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından kaynaklı kazancın vergisini erteleme imkânı tanıyan ‘Yenileme fonunun’ diğer kritik noktalarını da belirtelim: “Sadece bilanço esasına göre defter tutan mükellefler yararlanabiliyor, işletme hesabı esasında defter tutanlarla, serbest meslek kazanç defteri tutanlar bu uygulamadan yararlanamıyor. Satılan varlığın yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir varlığın edinilmesi, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa, satıştan doğan kâr, satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilir. Bu süre içinde, satılan varlığın yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir varlığın edinimi gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan kâr, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir.

GAYRİMENKULDE % 50 İSTİSNA

Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, satışı yapılan iktisadi kıymetin yerine iktisap edilen yeni kıymetlerin amortisman ayrılabilecek tutarından fazla ise bu fazlalık, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir. Satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının sonundan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi hâlinde pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr o yılın kâr ve zarar hesabına eklenir.

Gayrimenkul satışında; diğer varlıkların satışında olmayan bir avantaj daha var şirketler için. Kazancın yarısı vergiden istisna olabiliyor. Gayrimenkulün edinim tarihinin üzerinden iki yıl geçip sonrasında satış olduğunda, kazancın yarısı vergiden istisna edilebiliyor. Kalan yarısı üzerinden; güncelde yüzde 25 oranında kurumlar vergisi ödeniyor. Kurumlar Vergisi (KV) istisnasından yararlanabilmek için; satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar, pasifte “özel bir fon” hesabında tutulması gerekiyor. Satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi de gerekiyor ayrıca.

Yazının Devamını Oku

Asgari ücrette bu yıl ‘oybirliği’ ihtimali

23 Kasım 2021
Yeni yılın asgari ücreti için tüm taraflar aynı yönde açıklamalar yapıyor. Çalışanlar bizzat enflasyonun olumsuz etkisini yaşayan kesim. Hükümet de, işverenler de ‘enflasyonun üzerinde artış olmalı’ diyor.

Asgari ücretin belirlenme sürecini bu üç taraf birlikte yürütüyor. Dolayısıyla üç taraf da aynı yönde açıklama yapmışken dileyelim bu yıl asgari ücret mutabakatla belirlensin. Çalışma barışına da ciddi katkı sağlar oybirliğiyle belirlenecek asgari ücret. 2019 yılında da asgari ücreti oybirliğiyle belirlenmişti. Asgari ücret geçmiş yıllarda genelde işçilerin muhalefetine karşılık hükümet ve işverenin çoğunluk oylarıyla belirlendi. 2016’nın asgari ücreti belirlenirken bir sürpriz olmuş ve işverenin muhalif kalmış, hükümet ve işçi temsilcilerinin oy çokluğuyla ücret kesinleşmişti. Yüzde 30 oranında artışla net 1.000 liradan, 1.300 liraya çıkmıştı. 2016’dan bugüne hangi yıl hangi tutar ve oranda asgari ücretin artış yapıldığı ve belirleyen tarafların oy tercihleri aşağıdaki tablodan görülebilir.

Asgari Ücret Tespit komisyonu, en az on üyenin katılımı ile toplanıyor ve oyların çoğunluğu ile karar alınıyor. Oyların eşitliği halinde, başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılıyor. Kararın Resmi Gazete’de yayımlanması sonrasında yeni yılın asgari ücreti yürürlüğe giriyor. Asgari Ücret Tespit komisyonunda; Hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işçiler adına Türk-İş, işverenler adına TİSK yer alıyor.

AGİ MAAŞI NASIL ARTTIRIYOR

Çalışanlar her ay bordrolarında görür Asgari Geçim İndirimi (AGİ) kalemini. İşverenler bu tutarı bir yandan çalışanlarına öderken diğer yandan Maliye’ye ödeyecekleri gelir vergisinden düşerler. Hesaplanan AGİ, çalışanlara (net ücrete ilaveten) ödenir. AGİ’ den kaynaklı çalışana ödenecek yıllık tutar; yıllık asgari ücretin yarısına, yüzde 15 oranı uygulanarak bulunuyor. 2021 için bu tutar bekâr bir çalışan için aylık 268,31 liraya denk gelmekte.

Çalışmayan eş ve çocuklardan dolayı çalışanlara ilave olarak ödenecek AGİ tutarları Tablo II’ den görülebilir.

Yazının Devamını Oku

Elon Musk ‘vergisi’ için hisse satarken Türkiye’de durum ne?

16 Kasım 2021
Elon Musk hisse satıyormuş Amerika’da... Dünyanın en zengini olunca tabi ki milyonlarca kişi de bunu konuşuyor.

3.5 milyon kişi de Musk’ın Twitter’daki anketine katılmış, oy kullanmış. Çoğunluk ‘sat’ demiş. ‘Zenginin malı züğürdün çenesi yorar’ misali... 20 milyar dolarlık hisse satışının esas nedeni de vergi diyorlar... Satmasa servet vergisi ödeyecek deniliyor... Peki bizde durum ne? Hisse sahiplerine vergi var mı Türkiye’de” Kendisi de şirket ortağı olan bir arkadaşım söyledi bu sözleri... Evet; Elon Musk, hisse satış kararının vergiyle ilgisi olduğunu kendisi söylüyor zaten... Milyarderler vergisi ABD Kongresi’nde onaylanırsa Musk elindeki servet üzerinden yüklü bir vergi ödeyecek belli ki.



SATILMADAN ALINMIYOR

Biz, Türkiye’deki duruma göz atalım şimdi... Hisse senetleri satılmadan gelir vergisi alınmıyor öncelikle onu söyleyelim. Borsada işlem gören hisse senetleri satılsa da ‘sıfır oranlı’ stopaja tabi ve beyana da tabi değil... (“Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı” hisse senetleri 1 yıldan fazla süre ile elde tutulmamış ise %10 stopaja tabi.) Halka açık olmayan şirket hisselerinde ise anonim şirket ve limited şirket hisselerini ayrı ayrı ele almak gerekiyor.

ANONİM ŞİRKETLER

Yazının Devamını Oku

Asgari ücrette 5 olasılık

9 Kasım 2021
Yaklaşık 8 milyon kişinin gözü kulağı asgari ücretteki artışta. Beklenti, önceki yıllara göre daha da yüksek... Biz de net 2 bin 826 lira olarak hesaplanan asgari ücretin yeni yılda en az 3 bin 500 lira, en çok 4 bin 500 lira aralığında belirlenebileceğini varsayarak beş farklı net ücret için vergi-sigorta-işveren maliyetlerini ve değişimlerini gösteren tablo hazırladık.

ASGARİ ücretteki artış beklentisi 2022’de önceki yıllara göre daha yüksek. Enflasyon oranı yeni asgari ücretin belirlenmesinde ilk kriter olacak... Diğer yandan çalışan temsilcileri de, işveren temsilcileri de ve hükümet de enflasyonun karşısında asgari ücretlinin korunması gerektiğini belirtiyor. Şimdi gözler aralık ayındaki asgari ücret tespit komisyonunun toplantılarında olacak. Yaklaşık 8 milyon kişi asgari ücretle geçiniyor. Belirlenecek asgari ücret; çalışanların büyük çoğunluğu için tek ‘gelir kalemi’. Aynı zamanda bu ücreti ödeyen işverenleri için de önemli bir ‘gider kalemi’.

GEÇMİŞTE NE OLDU

Asgari ücretin belirlenmesiyle yalnızca asgari ücretlilerin net maaşları kesinleşmiyor. Aynı zamanda ücretler üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin en az ve en çok (7,5 katı) tutarlarını da belirliyor. Çalışan vergi hesapları da ücret üzerinden yapılıyor. Asgari geçim indirimini de (AGİ) asgari ücret belirliyor. İşsizlik ödeneği de, kıdem ve ihbar tazminat hesaplamaları da, isteğe bağlı sigorta primleri de SGK idari para ceza tutarları da yeni asgari ücretten direkt etkilenecek.

2022’nin asgari ücret tahminlerinden önce geçmiş üç yılı hatırlayalım... 2021’e girerken asgari ücret yüzde 21.56 artmıştı: 2.325 liradan, 2.826 liraya 501 lira artmıştı. 2020’ye girerken yüzde 15.03 artmıştı: 2.021 liradan 2.325 liraya, 304 lira artmıştı. 2019’a girerken ise yüzde 26.06 artmıştı: 1.603 liradan 2.021 liraya 418 lira artmıştı. Peki bu yıl ne kadar artacak? 2022’de asgari ücretlinin net maaşı ne kadar olacak? Tabi ki 2022 için kesinleşecek ücreti kuruşlu tahmin etmek mümkün değil... İşçi, işveren ve hükümetten temsilcilerin olacağı tespit komisyonu aralık ayında uzun toplantılar yaparak asgari ücreti belirleyecek. Ancak ‘olası asgari ücret ne kadar olabilir, hangi aralıkta belirlenebilir ve bu tahmin edilen asgari ücret üzerinde hesaplanacak vergiler ve sigorta primleri ne kadar hesaplanacak, işveren maliyeti ne kadar olacak?’ bu soruların cevabını şimdiden örnek ücretler üzerinden açıklayabiliriz...

MALİYET DEĞİŞİMİ

Halihazırda; net 2 bin 826 lira olarak hesaplanan asgari ücretin yeni yılda (en az) 3 bin 500 lira, (en çok) 4 bin 500 lira aralığı arasında belirlenebileceğini varsayarak beş farklı net ücret için vergi-sigorta-işveren maliyetlerini ve değişimlerini gösteren tablo hazırladık. Tabloda net 3 bin 500 lira (yüzde 24 artış) ile net 4 bin 500 lira (yüzde 59 artış) aralığında beş farklı olası asgari ücret tutarları yer almakta. Her bir olası asgari ücret tutarı üzerinden çalışana ne kadar ilave AGİ ödeneceği ve brüt ücret üzerinden kesilecek vergi ve sigorta primlerinin kaç liraya denk geldiği yer almakta. Ayrıca işverenin her bir asgari ücretli çalışan için yükleneceği tüm maliyetin de (net maaş + sigorta primleri + vergiler) ne kadar hesaplanacağı yer almakta.Tablodaki asgari ücret tahminlerinden den birisi (Net: 4 bin lira) için diğer kalemlere etkisini de göz atalım... Net asgari ücretin 4 bin lira olacağını varsaydığımızda, artış oranı 2021’e göre yüzde 42’ye denk gelir. Net 4 bin liranın brütü 5 bin 64 lira olarak, işveren maliyeti ise aylık 5 bin 950 lira olarak hesaplanır.

Yazının Devamını Oku

Hisseli konutta emlak vergisi

2 Kasım 2021
Musa Gümüştaş adlı okurum emlak vergisi muafiyetinden yararlanıp yararlanamayacağını sormuş:

“Eşim de ben de emekliyiz. Tek konuta yüzde 20 ve yüzde 80 oranında hisse ile sahibiz. Evimiz brüt 230 metrekare ama hisseleri dikkate aldığımızda ikimizin hissesi de 200 metrekarenin altında kalıyor…” Hisse payları 200 metrekarenin altında kalsa da, konut eğer brüt 200 metrekarenin üzerinde ise hissedarlar emlak vergisi muafiyetinden yararlanamıyor. Emlak vergisi avantajı için tek konutun her durumda brüt 200 metrekarenin altında kalması gerekiyor. SGK’dan aldıkları maaş dışında geliri olmayan emekliler gibi; ev hanımları, engelliler, işsizler, gaziler ve şehit yakınları için de emlak vergisi avantajı uygulanabiliyor. Muafiyeti olmayan mülk sahipleri için; 2021 emlak vergisinin ilk taksiti (mart ayından) mayıs sonuna kadar ödenebiliyor. İkinci taksitinse bu ay (kasım) sonuna kadar ödenmesi gerekiyor. Süresinde ödenmeyen vergiler için aylık yüzde 1.6 gecikme zammı hesaplanıyor.

EV METRUKSA

Van’dan bir emekli vatandaşımız da ‘ikinci ev yıkıksa, metruksa emlak vergisi avantajından yine de yararlanabilir miyim’ diye Maliye’ye sormuş. Normalde; sıfır oranlı emlak vergisi avantajı tek konutu olanlar için geçerli. İkinci ev sahipliği söz konusuysa her iki konut için de emlak vergisinin ödenmesi gerekir. Sağlam durumdaki ilk ev; brüt 111 metrekare iken, ikinci ev yıkık olduğundan belediyeye muafiyet başvurusunda bulunulmuş. Belediye; ‘tapuda iki konut kayıtlı göründüğü için’ muafiyet talebini reddedince, vatandaş konuyu Maliye’ye de sormuş. Maliye; konuya ilişkin açıklamasında özetle “Yaşanılmayacak durumda, metruk, yıkık durumda olan meskenler bu kapsam içerisinde değerlendirilmeyecek olup, ilgili Tebliğde yer alan diğer şartların taşınması kaydıyla indirimli bina vergisi oranı (sıfır) uygulamasından yararlanılmasına engel teşkil etmeyecektir” demiş. (Van Defterdarlık Gelir Müdürlüğü, 15 Nisan 2021 tarih ve 7979 sayılı özelge)

BEYAN YETERLİ

Maliye emekli vatandaşın başvurusuna cevap verirken kritik bir noktaya daha değiniyor. Emlak vergisi avantajından yararlanmak için başvuran vatandaşların beyan ve taahhütlerinin yeterli olduğu, gerekli şartları taşıyan vatandaşlardan haricen bir belge istenilmeden işlemlerin sonuçlandırılması gerektiği belirtilmiş. Ayrıca; Van’daki örnekte olduğu gibi belediyenin yıkık-metruk binayı görmek istemesi durumunda, bildirimlerin kontrolü amacıyla ilgili taşınmazlarda Vergi Usul Kanunu’nun “Yoklama” hükümleri uyarınca mahallinde yoklama yaptırılarak vatandaşın taşınmazı üzerinde bulunan kargir evin yıkık durumda olup olmadığının tespit edilebileceği de belirtiliyor.

İŞYERİ VE ARSA ENGEL DEĞİL

Tek konutu olan emeklilerin ‘gelir getirmeyen işyeri-arsa ve arazilerinin bulunması da’ muafiyetten yararlanmak için tereddüt oluşturabiliyor. Bu durumda olan emekliler de, brüt 200 metrekareyi geçmeyen tek konutu için emlak vergisi avantajından yararlanabilir. Mülk sahiplerinin gelir getirmeyen işyeri, arsa ve araziye sahip olmaları, indirimli vergi oranından yararlanmalarına engel teşkil etmiyor. (Gelir İdaresi Başkanlığı, 23 Mart 2011 tarih ve 032-52 sayılı özelge)

 

Yazının Devamını Oku

Kiralık kasadan çıkanların vergisi var mı?

26 Ekim 2021
Mirasçılar ölen yakınlarının adına bankada kayıtlı kiralık kasayı açtırdıklarında içinden para da, döviz de, altın da, ziynet eşyası da çıkabilir.

Madalya, saat gibi daha farklı kıymetli eşyalar da çıkabilir. Sedat Bey e-postasında ‘kiralık kasadaki altın için veraset intikal vergisi (VİV) ödenir mi’ diye sormuş. Öncelikle kiralık kasadan çıkabilecek varlıkların hangilerinin vergiye tabi olmadığını söyleyelim: Mirasçılara intikal eden ev eşyası ile murise ait zat eşyası (kişisel eşyası) ve aile hatırası olarak muhafaza edilen tablo, kılıç, madalya gibi eşyalar vergiden istisna. Bunların dışında; kasada yer alabilecek para, döviz gibi değerler vergiye tabi. (Beyanname düzenlenirken beyana tabi tüm varlıklar için güncel istisna tutarının da dikkate alınması gerekir.) Ziynet eşyaları; kişisel eşya kapsamında değerlendirilmediğinden, ölen kişiye ait kiralık kasada ziynet eşyası bulunması durumunda mirasçıların bu varlıkları VİV matrahına eklemesi gerekiyor.

ORTAK KASAYSA...

Kiralık kasalar her zaman tek kişi adına kayıtlı olmuyor. Eşlerin her ikisinin adına olan kiralık kasa; eşlerden birinin ölümü sonrası açıldığında, içerisindeki kişisel kullanıma konu olan altın bilezik, altın takı gibi ziynet eşyalarının sağ kalan eşe ait olduğu kabul ediliyor. Dolayısıyla kasa içerisinde bulunan ziynet eşyası normalde vergiye tabi iken, (müşterek kullanılan kiralık kasa için) sağ kalan eşin kişisel eşyası kabul edildiğinden vergi matrahına dahil edilmesi de gerekmiyor. Ancak; kiralık kasa iki kişi adına kayıtlı olsa da, kişisel kullanıma konu olmayan altın ve dövizlerin ise eşlerin ortak malı olduğu kabul edilerek yarısının VİV matrahına dahil edilmesi gerekiyor.

GAYRİMENKUL GEÇİŞİ

Sedat Bey, gayrimenkullerinin sağlığında çocuklarına geçişi ile ilgili de soru sormuş... Çocuklara gayrimenkuller satış da yapılabilir, bağış da yapılabilir. Konut satışı yapıldığında yüzde 4 tapu harcı hesaplanır. Gayrimenkul eğer bağışlanırsa tapu harcının oranı bu kez yüzde 6,831. Bağışlarda tapu harcı emlak vergi değeri üzerinden alınıyor. Ayrıca yüzde 5’ten başlayıp, yüzde 15’e kadar çıkan oranlarda VİV tarifesine göre vergi hesaplanması da gerekiyor. (Bağışı yapan anne, baba, eş ve çocuk değilse vergi oranları yüzde 10’dan başlayıp yüzde 30’a kadar çıkıyor.) 2021 yılı için söz konusu bağışlar için 7.703 lirası istisna. İstisnayı aşan kısım için VİV ödenir.

MİRAS DURUMU

Miras yoluyla edinilen gayrimenkul için tapu harcı ödenmiyor. Veraset intikal vergisinin oranı ise bağışa göre çok daha düşük oranlı... Yüzde 1’den başlayıp, yüzde 10’a kadar çıkıyor. 2021 için 334.534 liraya kadar intikaller vergiden istisna. Aşan kısım için VİV ödenir. Üç yılda ve 6 taksitte (her yıl Mayıs ve Kasım aylarında) ödenir. Gayrimenkulün değeri olarak emlak vergi değeri dikkate alınıyor.

Yazının Devamını Oku