- BİR: Hamlesinin bir adım sonrasını hesaplayamadı.
*
- İKİ: Reddedilecek teklifler sunmakta sakınca görmedi.
*
-ÜÇ: Muazzam bir zamanlama hatasına imza attı.
*
Ben bütün bunlara bakarak...
“Vay be! Meğer Meral Akşener, siyasetten hiç anlamıyormuş”
Fakat heyhat!
Bulamıyorum.
*
“Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla kaybedeceklerini gördü, o yüzden böyle yaptı” deniliyor.
İyi ama Kılıçdaroğlu’nun adaylığı yeni bir mevzu değil ki. Bunu mesele yapmak için son ana kadar beklemek de neyin nesi?
*
“Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun adaylığa razı olacağını düşündü, o yüzden bu atağı yaptı” deniliyor.
İyi ama bir siyasi lider, İmamoğlu ve Yavaş’ın tutumunun ne olacağını nasıl öngöremez? Böyle liderlik olur mu?
Bir çarşı, ancak bu kadar karışabilirdi.
*
Siyasette bütün kartlar yeniden dağıtılıyor.
*
Toz duman arasında manzara-i umumiye aşağı yukarı şöyle:
Gözlemlerime göre...
Bu bilginin kişiler üzerinde sekiz aşamalı bir etkisi oluyor.
İşte o sekiz aşama:
*
- BİRİNCİ AŞAMA: Büyük telaş, panik ve yerinde duramama aşaması. Depresyonun en tavan yaptığı aşama budur.
*
- İKİNCİ AŞAMA: Alelacele bazı küçük önlemler alma aşaması... Deprem çantası hazırlığı, hayat üçgeni arayışı falan hep bu aşamadadır.
Akademik kariyeri de var bu adamın: Deprem profesörü.
*
Ağzını her açtığında “Bilim, bilim, bilim” diyor. Neredeyse “Kesin sesinizi, ayaklı bilim konuşuyor burada” diyecek. Edası, havası, cakası bu.
*
Bu pek bilimsel şahsiyetin sosyal medyada yaptığı paylaşımlara şöyle bir baktım.
Şunları yazmış:
*
-
Artık İstanbul’un “Deprem olacak mı, olmayacak mı?”, “Fay kaç parçada kırılacak?”, “Hangi ilçenin zemini sağlam?” türü konularla kaybedecek vakti yok.
Bu dev şehir, bir an önce yıkıcı depreme hazırlanmak zorunda.
Kentsel dönüşümü en hızlı şekilde nasıl yapacağız? Olası bir deprem sonrası krizi nasıl yöneteceğiz? Hasarı ve kayıpları nasıl en aza indireceğiz?
Odaklanmamız gereken asıl sorular bunlar.
*
Gezi zamanı da tribünlerden hükümet karşıtı sloganlar atılmıştı.
O zaman da pek çok kişi, “Tribünler de ses veriyorsa bu iş bitmiş demektir” diye bilmiş bilmiş analizler patlatmıştı.
*
Ne oldu o zaman?
Seçim yapıldı ve o işin bitmediği ortaya çıktı.
*
Tribünlerden gelen sesin “önemsiz” olduğunu söylemek için hatırlatmıyorum bu geçmişi.
Tabii ki önemlidir.
Depremin üçüncü günü ulusal yardım kuruluşumuz Kızılay, bir yardım organizasyonu olan AHBAP’a çadır satmış.
*
Kızılay Başkanı Kerem Kınık, dün bu konuda CNN Türk’te soruları cevapladı. Söylediklerini dikkatle dinledim. Anladığım şudur:
*
Kızılay’ın Kızılay Çadır ve Tekstil isimli bir şirketi var. AHBAP, depremin üçüncü günü bu şirkete başvurmuş. Şirket de yurtdışı için üretilen çadır stokundan 2 bin 50 tanesini, maliyetine AHBAP’a satmış.
*
Kızılay Başkanı Kerem Kınık, bunun rutin bir işlem olduğunu söylüyor. Sürekliliğin ve kapasitenin korunması için bunun yapıldığını belirtiyor. Alınan parayla çadır fabrikalarının hammadde ihtiyacının karşılandığını vurguluyor.
*