*
Temenniler, gerçekleri ezim ezim eziyor.
*
Bundan önceki seçimlerde işler şöyle yürürdü:
*
Her şeye rağmen soğukkanlılığını koruyan analizler yapılırdı. Taraf olmayı seçmemiş uzmanlara rastlamak mümkündü. Anketçiler, sadece ellerindeki verilere yaslanırdı. Taraf olsalar bile objektif saptamalar yapmaktan milim sapmayanlar olurdu.
*
Yeni durum ise şöyle:
Erdoğan’a ayrı, Erdoğan’a oy verenlere ayrı beddualar ediyor.
*
Beddualarından biri de şu: “Torunlarını parça parça yapsın, mezara koysun.”
*
Bir baba olarak kendi çocuklarına da bu şekilde beddua edildiğini gören Selçuk Bayraktar’ın nasıl bir sarsıntı içine girmiş olabileceğini varın siz hesap edin.
Ancak Selçuk Bayraktar, yine de soğukkanlılığını korumuş ve bu videoyla ilgili olarak sosyal medyadan şöyle seslenmiş:
*
“Bu neyin nefretidir?”
“Bizimki kazanamazsa bu son seçim olacak. Erdoğan kazanırsa bir daha seçim yapmayacak.”
*
Ben hiçbir seçim bilmiyorum ki...
- “Acayip tarihi seçim” olmasın.
- “Süper önemli seçim” olmasın.
- “Ölüm kalım seçimi” olmasın.
- “Köprüden önceki son çıkış seçimi” olmasın.
*
Çok uzun zamandır gitmeyi planlıyordum Piramid Sanat’a. Ancak ramazan öncesi vakit buldum ve gittim.
*
Piramid Sanat’ın Taksim’deki merkezine girdiğim anda şaşırdım. Çünkü yukarıdan bakış, kasma falan yoktu.
Demek ki modern sanatın süper mütevazı, sıfır kasmalı yüzü de varmış.
İşte bununla tanıştım.
*
“O bildiğimiz hiçbir siyasetçiye benzemiyor. Beyaz gömleği, meşhur bıyığı, Tarık Akan bakışlarıyla ve dağıttığı umut ışığıyla son günlerin en çok konuşulan isimlerinden biri TİP Genel Başkanı Erkan Baş. Peki bu nasıl oldu? Aslı Perker’in röportajı gazetemizde...”
*
Gençler hatırlamaz.
Eskiden, çok eskiden Özgürlük ve Dayanışma Partisi için yapılırdı bu tür goygoylar.
“Aşkın ve devrimin partisi” falan türü sunumlar yapılırdı.
O dönem Türk basınında estirilen ÖDP rüzgârına bakanlar, ÖDP’nin iktidara en yakın parti olduğunu zannederlerdi.
*
*
- Kim kampanya sürecinde pozitif mesaja yüklenirse o kazanır. Kim kampanya sürecinde negatif mesaja yüklenirse o kaybeder.
*
- Kim seçimi çantada keklik görmez, sürekli tetikte olursa o kazanır. Kim erken zafer ilan edip rehavete kapılırsa o kaybeder.
*
- Kim sevgiye, dayanışmaya, birliğe vurgu yaparsa o kazanır. Kim nefreti, kini, hıncı kuşanırsa o kaybeder.
*
-
- Adamı döve döve anlaşmaya razı etmeye çalıştılar.
- Sosyal medyayı Muharrem İnce’ye hakaret mecrası haline getirdiler.
- FETÖ hesapları bir yandan, PKK hesapları diğer yandan saldırdı.
- Siyasetten hiç çakmayan sanatçılar, olaya kılıç kalkanla daldılar.
- Şarkıcısı, dizi oyuncusu, türkücüsü... “Vur Allah vur” yaptılar.
*
Bu retorik, sağ siyasetin bayıldığı bir retoriktir. Sağ siyasetin son 70 yıllık mazisinde bu ve buna benzer cümlelere mutlaka rastlama fırsatınız olur.
*
Mesela Necip Fazıl’ın cümleleri arasında şöyle bir ifade geçer:
“Devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek...”
*
Okumalarımda gördüm ki Demokrat Parti tarihinde çok varmış bu tür yaklaşımlar. Araştırmalarımda fark ettim ki Adalet Partisi zamanında da söylenmiş buna benzer şeyler. Anavatan Partisi zamanında partinin önemli ismi Mustafa Taşar’ın “Bunlar Boğaz’da viski çekerler, memlekete nizam verirler” dediğini dün gibi hatırlıyorum.
*