Paylaş
*
Bu retorik, sağ siyasetin bayıldığı bir retoriktir. Sağ siyasetin son 70 yıllık mazisinde bu ve buna benzer cümlelere mutlaka rastlama fırsatınız olur.
*
Mesela Necip Fazıl’ın cümleleri arasında şöyle bir ifade geçer:
“Devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek...”
*
Okumalarımda gördüm ki Demokrat Parti tarihinde çok varmış bu tür yaklaşımlar. Araştırmalarımda fark ettim ki Adalet Partisi zamanında da söylenmiş buna benzer şeyler. Anavatan Partisi zamanında partinin önemli ismi Mustafa Taşar’ın “Bunlar Boğaz’da viski çekerler, memlekete nizam verirler” dediğini dün gibi hatırlıyorum.
*
Tayyip Erdoğan da söylemişti böyle bir şey. Hepimiz hatırlıyoruz.
*
Ve şimdi de üzerine fazla gelindiği için bunalan Muharrem İnce, sağ siyasetin bu diskuruna sığınıverdi: “Boğaz’da viskisini yudumlarken memlekete yol gösterenler” diye bir çıkış yaptı.
*
Muharrem İnce’ye böyle konuştuğu için “Aynı Tayyip Erdoğan gibi konuşuyor” diyorlar. Oysa “Aynı sağ siyasetçiler gibi konuşuyor” demeleri gerekirdi.
*
Memlekette siyaset, ideolojik açıdan öyle karman çorman oldu ki... Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, İslamcısı, resmen iki ittifak arasında paylaşıldı.
İşte böyle bir ortamda...
Muharrem İnce’ye “Ta Demokrat Parti’den AK Parti’ye sağ siyasetçilerin konuştukları gibi konuşuyorsun. Sen nasıl solcusun?” demenin hiçbir önemi kalmadı.
İNCE’Yİ LİNÇ EDENLER SİYASETTEN ÇAKMIYOR
- Muharrem İnce, son anda Kılıçdaroğlu ile anlaşabilir. Bu konu halen masada. Ancak CHP yanlılarının Muharrem İnce’ye yönelik mübalağalı ve düzeysiz saldırıları, olası anlaşmaya dinamit koyuyor. Anlaşmayı zorlaştırıyor.
*
- CHP yanlısı gazeteciler, sosyal medyacılar, oyuncular, şarkıcılar... İnce’yi linç ettikçe şu iki şeye yol açıyorlar: Bir tür İnce propagandası yapıyorlar, bu bir. İkinci tur ihtimalinde İnce taraftarlarının Kılıçdaroğlu’na yönelmesini zorlaştırıyorlar, bu iki.
*
- CHP yanlıları tutturmuşlar İnce de İnce diye. Günlerdir İnce’den başka bir şey konuşmuyorlar. İnce ile Kılıçdaroğlu arasındaki gerilimi arttırıyorlar. O kadar ki olası İnce/Kılıçdaroğlu görüşmesini bile riske atıyorlar.
*
- CHP taraftarları, süreci sessiz sedasız geçirseler, mesela İnce’den hiç söz etmeseler... Muharrem İnce’nin son günlerde bu denli dikkat çeken bir siyasi figür haline gelmesi pek mümkün olmayacaktı. Adamı linçle popüler yaptılar resmen.
*
- AK Parti’nin İnce’ye imza toplama işine katkı sağladığı dedikodusu da çok tehlikeli bir dedikodu. Bu dedikodu, İnce taraftarları ile AK Parti taraftarlarını yakınlaştırır. Bu da olası ikinci turda Kılıçdaroğlu’nun işine gelmez.
*
- Siyasi taktik ve siyasi strateji bilmeyen tipler, Kılıçdaroğlu’nun işine yarasın diye İnce’ye vurdukça vuruyorlar. Oysa biraz siyaset bilseler... Şu yaptıklarının binde birini bile yapmazlardı.
İKİ ADAYLI SEÇİM İLE DÖRT ADAYLI SEÇİM
- MİNİK KAFA KARIŞIKLIKLARI: İki adaylı seçimde kafalar hiç karışmayacaktı. “Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu” sorusuna yanıt verilecekti. Oysa Muharrem İnce ile Sinan Oğan da aday olunca... Devasa bir kafa karışıklığı yaşanmasa da minik kafa karışıklıkları yaşanacaktır.
*
- FENA HALDE YANILANLAR: Muharrem İnce’nin Millet İttifakı’ndan, Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’ndan oy çalacağını söyleyenler fena halde yanılıyor. İnce’nin Cumhur’dan alacağı oy var. Buna karşılık Oğan da İYİ Parti’yi bayağı bir tırtıklar.
*
- SERT GEÇERSE: Oğan ve İnce’nin iş yapması şuna bağlı: Erdoğan/Kılıçdaroğlu çekişmesi, büyür, büyür, büyür ve tek gündem olursa... İş yapamazlar. Erdoğan/Kılıçdaroğlu gerilimi alabildiğine yumuşak giderse kendilerine düşen payı alırlar.
*
- BU İŞ ÇOK ZOR YONCA: Dört adaylı seçimde seçim birinci turda biter mi? Net cevap vermek mümkün değil ama galiba Ortaçgil’in dediği gibi ‘Bu İş Çok Zor Yonca’. Seçimin ikinci tura kalmasında ise Ortadoğu’da kartlar yeniden karılır.
HASAN CEMAL’LE İLGİLİ BİR KAHVE MUHABBETİ
KAFEDE oturuyorum.
Kafenin bir masasında ben varım.
Sağ taraftaki masada görmüş geçirmiş olduğu her halinden belli olan bir zat oturuyor.
Karşı masada ise hiç de boş olmadığı izlenimini veren bir başka tecrübeli zat oturuyor.
*
Bir süre sonra masadan masaya şöyle bir sohbet uçtu.
*
- Görmüş geçirmiş zat: Ahmet Bey, çok pardon, size bir şey soracağım: Hasan Cemal, gerçekten de HDP’den aday olacak mı? Haber doğru mu?
*
- Ben: Evet, olacak. Haber doğru.
*
- Görmüş geçirmiş zat: Seksen yaşına gelmiş bir Hasan Cemal, ne diye böyle maceralara girişir ki. Ben anlamıyorum şahsen.
*
- Ben: Kem küm. Kem küm. Hık mık. Hık mık.
*
- Hiç de boş olmadığı izlenimini veren zat: Ben size söyleyeyim nedenini. Adam heyecan arıyor heyecan. Bu heyecan, onun enerjisini arttırır, hayata bağlar onu.
PEÇETEDEN DİPLOMA
SELAHATTİN Demirtaş, peçeteden bir diploma yapmış. Sosyal medyasında onu paylaşıyor.
*
Gezi türü politik şakacılık, belki artık sadece ve sadece Cihangir’de prim yapıyor olabilir.
*
Ya da şöyle söyleyeyim:
Belki artık Cihangir’de bile prim yapmıyordur.
*
Ama Cihangir ahalisinin Demirtaş’a zaafı vardır.
Demirtaş’ı kırmak istemezler ve herkesin içinde “Bizim Selahattin yapmış yine şakasını” diye iltifat ederler.
*
Kendileriyle baş başa kaldıklarında ise...
“Keşke biri Selahattin’e artık böyle espriler yapmamasını söylese” diye içlerinden geçirirler.
*
Onların açıktan söyleyemediklerini ama içlerinden geçirdiklerini ben yazmış olayım.
Paylaş