ÇİPRAS Bey’in kaptanlığını yaptığı sol parti, Yunanistan’da kaybedince...
Çipras Kaptan şöyle dedi:
*
“İstifa ediyorum. Çekiliyorum. Partime güveniyorum. Nâzım’ın dediği gibi: En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır.”
Aleksis Çipras
*
Kemal Bey’in kaptanlığını yaptığı ittifak kaybedince...
Kemal Kaptan şöyle dedi:
*
Denizaltından gelen sesleri alabilen bir uçak, iki gelişmiş uçak daha, bir ana gemi, büyük bir kurtarma filosu, denizaltı taraması yapabilen teknolojik aletler, helikopterler... ABD, Fransa, Kanada...
*
Ege’de hayat mücadelesi için bir tekneye doluşmuş 700’ü aşkın gariban mülteci için harekete geçen unsurlar:
*
Sıfır. Sıfır. Sıfır.
*
HÜRRİYET Dış Haberler Servisi, Hürriyet’in dünkü “Dünya” sayfasında olayın bütün ayrıntılarını dört dörtlük bir şekilde işledi:
*
Beş kişi. Beşi de acayip zengin. “Titan” adlı altı buçuk metrelik bir denizaltıya binip batan Titanik gemisinin enkazına keşif dalışı yaptılar. Şu anda kendilerinden haber alınamıyor.
5 kişilik grubun dalış yaptığı ‘Titan’ adlı denizaltı.
96 saat yetecek oksijenleri var. Bugün saat 14.00’te oksijenleri tükeniyor. Ve maalesef pek umut yok.
*
Bu ölümcül seyahat için kişi başı ödedikleri ücreti yazıyorum: 250 bin dolar.
*
KEMAL Kılıçdaroğlu, aslında teşhisi doğru koymuştu.
Milliyetçi muhafazakâr seçmenden oy alamadan seçimi kazanamayacağının farkındaydı.
*
Helalleşme söylemi bunun içindi.
Hadis okuması bunun içindi.
Necip Fazıl’dan söz etmesi bunun içindi.
“Bizim de çok yanlışlarımız olmuştu” diye özeleştiri yapması bunun içindi.
*
ÖYLE korkunç, öyle inanılmaz bir şey yaptı ki Abdüllatif Şener, insanlığa duyduğum itimadı sarstı.
*
Abdüllatif Şener’in CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na yaptığı şeyden sonra...
- Artık insanlara güven duyamıyorum.
- Yüzüme gülen herkesin arkadan bir işler çevirdiği paranoyasına kapılıyorum.
- Kafamda sürekli bin adet “acaba” dolaşıyor.
- Sanki her an ihanete uğrayacakmışım gibi tetikte dolaşıyorum.
- İyilik yaparken resmen korkar oldum.
Yok şöyle olacak, yok böyle olacak falan. Her gün yeni bir dedikodu.
*
Demirören Medya Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’le çok sık olmasa da arada buluşur tavla oynarız. Dürüst davranacağım, genellikle o yener.
Dün aradım kendisini. “Bu sefer gazeteci kimliğimle arıyorum, size bazı sorularım var” dedim.
*
Söylediklerini hepimiz şaşkınlıktan ağzımız bir karış açık şekilde izledik.
*
Söz vermişler, aday yapmamışlar, rencide olmuş, oyunu birinci turda Sinan Oğan’a vermiş, ikinci turda “geçersiz oy” kullanmış falan. (Gerçi ikinci turda oy kullandığı sandıkta bir tane bile “geçersiz oy” çıkmadığına dair söylentiler var ama neyse...)
*
Bu bir itibar harakirisidir.
Canlı yayında kişisel itibar bombasının pimini çekerek patlattı Şener.
*
Yıllardır ilmek ilmek işleyerek muhalif kesimde
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın Lefkoşa/Bakü gezisinde Hakan Fidan ve İbrahim Kalın’ı gözlemleme fırsatım oldu.
*
Bir izlenim olarak şunları söyleyebilirim:
*
Hakan Fidan, MİT Başkanlığı görevinin gereği olarak yıllardır basına konuşmadı, demeç vermedi, fazla temas kurmadı, hep gizemli olarak kaldı.
*
Aynı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanı olarak ise bunların tam tersini yapacak: Temas kuracak, basına konuşacak, demeç verecek.
Gözlemlediğim kadarıyla