Paylaş
KEMAL Kılıçdaroğlu, aslında teşhisi doğru koymuştu.
Milliyetçi muhafazakâr seçmenden oy alamadan seçimi kazanamayacağının farkındaydı.
*
Helalleşme söylemi bunun içindi.
Hadis okuması bunun içindi.
Necip Fazıl’dan söz etmesi bunun içindi.
“Bizim de çok yanlışlarımız olmuştu” diye özeleştiri yapması bunun içindi.
*
Sağ siyasetçileri transfer etmesi, İYİ Parti ile ittifak kurması, Saadet Partisi’ni yanında tutmaya özen göstermesi falan...
Bunlar da milliyetçi muhafazakâr seçmeni kendisine oy vermeye ikna etmek içindi.
*
Fakat etkili olamadı Kılıçdaroğlu.
Milliyetçi muhafazakâr kesimi ikna edemedi.
Giremedi o mahalleye.
*
Bunun 99 tane nedeni olabilir.
Ben sadece birinden söz edeceğim:
*
Kılıçdaroğlu’nun muhafazakâr / milliyetçi seçmenden oy alma hevesi ile kendisine destek veren televizyon kanallarının söylemi arasında büyük bir uçurum vardı.
*
Kılıçdaroğlu alttan aldıkça bunlar üstten üstten konuşuyordu.
Kılıçdaroğlu helalleşme dedikçe bunlar hesaplaşmaktan söz ediyordu.
Kılıçdaroğlu özenli bir dil tutturmaya çabaladıkça bunlar kafa göz girişiyordu.
Kılıçdaroğlu muhafazakârlara şirin görünmek istedikçe bunlar muhafazakârlara antipatik gelecek her türlü tutumu alıyorlardı.
*
Peki buna karşı Kılıçdaroğlu ne yaptı?
Hiçbir şey.
Ses etmedi. Şikâyetçi olmadı. “Biz bu söylemlerle mutabık değiliz” demedi. İtiraz etmedi.
Hepsini geçtim.
Durumdan memnun olmadığına dair en küçük bir işaret bile vermedi.
*
Oysa acı gerçek şuydu:
*
Bu televizyon kanalları Kılıçdaroğlu’na destek vermeseydi...
Kılıçdaroğlu’nun oy oranında azalma değil, artış olurdu.
HANGİ SANATÇILAR HANGİ YANLIŞI YAPTI
SEÇİMLERDE taraf olmayı tercih eden sanatçılarımız, herhangi bir yanlış yapmadılar.
*
Kimin kazanmasını istediklerini açıkça ortaya koyan, elleriyle kalp işareti yapan, “Pirom, dedem” diye haykıran, “İlk turda bitirelim” çağrısı yapan sanatçılarımız için hiç kimse “Yanlış yaptılar” diyemez.
*
Peki hangi sanatçılar hangi yanlışı yaptı?
*
- Seçim atmosferine girildiğinde soğukkanlılıklarını kaybeden...
- Taraf olmayı abartıp, karşı tarafın seçmenini aşağılayıp küçümseyen...
- Küfürbaz bir kadını kendilerine idol yapan...
- Kendi taraflarında yer almayanlara “namertler” diyen...
Sanatçıların yaptığı yanlıştı.
*
Fakat şöyle bir durum da var:
*
Yanlışı yapan bu sanatçılar, bugün yaptıkları yanlışın farkında bile değiller.
Eğer yanlışlarının farkında olsalardı...
AK Partili belediyeler konserlerini iptal edince “Muhalif olduğumuz için konserlerimiz iptal ediliyor” demezlerdi.
*
Sadece bu sanatçılar mı durumun farkında değil?
Hayır. Hayır.
Bu sanatçılara destek çıkanlar da olayın farkında değil.
Eğer farkında olsalardı, “Abi bak işte kutuplaşma... Abi bak işte ötekileştirme...” falan diye tepki göstermezlerdi.
*
Konser iptalleri benim de hoşuma gitmiyor.
Ama öyle anlaşılıyor ki bu sanatçılar, hakaret etmeden, küfretmeden, aşağılamadan siyasi taraf olmayı başka türlü öğrenemeyecekler.
YEREL SEÇİMDE NE OLUR
CHP, Ankara ve İstanbul’u nasıl kazandı?
Tabii ki ittifakla.
*
Yerel seçimde ittifak stratejisi tıkır tıkır işledi. Üstelik HDP de denklemdeydi. Aday göstermeyerek bu ittifaka dolaylı destek vermişti.
*
Ankara ve İstanbul seçiminde tıkır tıkır işleyen bu strateji, cumhurbaşkanlığı seçiminde işlemedi.
*
Bunun birçok nedeni var. Ben sadece en temel olanını söyleyeyim:
Yerel seçim dinamikleriyle genel seçim dinamikleri arasındaki fark nedeniyle böyle oldu.
*
Peki önümüzdeki yerel seçimde ittifak stratejisi başarılı olur mu?
Tabii ki olabilir ama tabii eğer ittifak oluşturmayı başarabilirlerse.
*
Şu an itibarıyla manzara-i umumiye aşağı yukarı şöyle:
*
- Tarafların ittifak oluşturmaya pek dermanı kalmamış gibi... Dermanı geçtim, arzusu da pek yok gibi.
*
- İYİ Parti, bu sefer kayıtsız şartsız bir destek içine girmeyecek gibi. Ne tür talepleri olacak, bilmiyoruz.
*
- HDP, her iki kentte de aday çıkarma eğilimi içinde... Sonuna kadar bu tavrını korur mu, son anda fikir değiştirir mi, bilmiyoruz.
*
Yani Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu açısından bu sefer işler biraz daha zorlaşmış gibi.
HİÇ Mİ HİÇ MERAK ETMEDİĞİM ŞEYLER
- Bekir Ağırdır’ın mevcut siyasi tabloyla ilgili görüşlerini ve yorumlarını hiç merak etmiyorum.
*
- Davutoğlu ve Babacan’ın siyasi geleceklerini nasıl şekillendireceklerini hiç merak etmiyorum.
*
- Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Jeremy Rifkin’e kaç dolar para ödediğini hiç merak etmiyorum.
AK PARTİ’NİN BÜYÜK KENTLERDEKİ SINAVI
BÜYÜK kentlerde AK Parti açısından sorun var. Gücünü kaybetmiş değil ama geriliyor.
*
Gerilemeyi durdurması şart. Bunun yolu da ekonomiden geçiyor. Pahalılık sorunu, kira sorunu... Bu sorunlara esaslı bir neşter atılması şart.
*
Bu arada kentli seçmenin kaygılarını, endişelerini giderecek bir dilin geliştirilmesi de gerekiyor. “Kaygılanacak ne var, kardeşim?” diye kaygının haklılığını sorgulamak çözüm değil.
Paylaş