Babam izin verseydi Pele olurdum
Bu haftaki söyleşi adı gibi sıradışı oldu. Gediz Üniversitesi Rektörü Prof. Seyfullah Çevik, 24 yıl sonra gerçek anlamda ilk kez eşiyle birlikte tatile çıkabildiğini söyleyince, soluğu Datça Palamutbükü’nde aldım. Üniversitenin medya ilişkiler direktörü sevgili arkadaşım Özgür Kaynar ve gazeteci ağabeyim Ahmet Aydın Akansu’yla birlikte Bük Pansiyon’a ait Palamut Restoran’da keyif dolu bir gün geçirdiğim Seyfullah Hoca, gerek mütevazılığı, gerek yaşadığı evlat acısına rağmen hayata bakışı, gerek eğitimci olmanın ağırbaşlılığıyla önemli mesajlar verdi. Sevgi, hoşgörü, paylaşım ve diyalog üzerine oturttuğu yaşamıyla öğrencilerine örnek olan Prof. Çevik, özeline ilişkin bilinmeyenleri de ilk kez Hürriyet Ege’yle paylaştı. En büyük hobisi futbola olan düşkünlüğünü, “Küçükken bana Pele derlerdi. Ailem destek olsaydı çok rahat 1. Lig’de oynayabilirdim” sözleriyle özetleyen Gediz Üniversitesi Rektörü anlattı, biz dinledik...
HAYAT FELSEFESİ
Sevgi, hoşgörü, paylaşım ve diyalog...
OTOMOBİLİlk arabamızı unutamam
* İlk arabamız 1978 model üçüncü el beyaz bir Murat 131’di. Memur maaşı ancak buna yetmişti. O otomobilimizi unutmam mümkün değil. Zira; 14’ünde kaybettiğimiz oğlumuzun tedavi sürecinde hastaneye gidip gelirken, kan peşinde koşarken çektiğimiz sıkıntıyı bir nebze hafifletmişti. Ayrıca, çocuklarımız ve büyüklerimizle pikniğe gidebilme fırsatı elde etmiştik.
Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan, bu köşenin adı gibi sıradışı bir kişilik. 27 yıldır her sabah 04.30’da kalkıyor. 06.00’a kadar kendi deyimiyle o günün en verimli çalışmalarına imza atıyor. Üniversite yıllarında profesyonel olarak ilgilendiği gitarını da eline alıyor, ya daha önce yazdığı bir eseri dinliyor ya da sadece arpej yapıyor. Evin tüm ütüleri ona ait. “Çünkü ütü yaparken kafam olağanüstü sistemli çalışıyor” diyor. İnanılmaz mütevazı ama bir o kadar da iddialı. Resmiyetten hoşlanmıyor. Denenmemişin peşinde koşuyor. Kendine, ekibine güveni tam. Kafasına koyup da yapamadığı bir iş yok. Net bir insan. Hayatında ‘ama, ancak, fakat’a yer yok! Çanakkale Boğazı’nı iki kez yüzen, eski basketbol, sutopu ve yelkenci Prof. Barkan’ı yeleksiz görmek ise imkansız.
HAYAT FELSEFESİ
Netlik...
OTOMOBİL
Hoşgörülü ve sabırlıyım
* İlk arabam turkuaz rengi bir Lada’ydı. Şu an bana ait bir otomobilim yok. Benim olduğunu sandığım arabamı oğluma kaptırdım. Öncesinde bir tane de eşime almıştım. Allah’tan makam aracım var!
AK Parti İzmir Milletvekili Aydın Şengül, mütevazı kimliğiyle dikkat çekiyor. Vekilliğinin hiçbir konuda kendisine ayrıcalık oluşturmasını istemiyor. Kendi ifadesiyle çok ön plana çıkmaktan, farkındalık yaratmaktan rahatsızlık duyuyor. Sokakta vatandaşın arasında kaybolmak onu çok daha mutlu kılıyor. Ofisi her zaman dolu. Biri gidiyor, biri geliyor. Telefonu hiç susmuyor. Bu yoğun tempoda yorgunluk atmak için zaman ayırabildiği tek hobisi ise spor. Parlamenterler Spor Kulübü Derneği Futbol Takımı’nda 10 numaralı formayı giyen Şengül, ayrıca haftada üç gün yürüyor, vücut çalışıyor, yüzüyor. Hemen hemen her gün 1,5 saatini spora ayırıyor. İzmir-Ankara arasında adeta mekik dokuyan Aydın Bey’le bu kez siyasetin dışında, kravatsız sohbet ettik...
KARİYER
Şehir planlama uzmanıyım
Güvenlik, organizasyon, tesis yönetimi hizmetleri veren Ege Özel Grup’a ortak olur. 2009’da ayrılırken, payına, grubun gıda şirketi Pizza Tomato düşer. İlk iş olarak firmanın geçmişini siler, bir anlamda her şeyi sıfırlar. Kriz ortamına rağmen, bir yıl içinde, 10 olan şube sayısını 22’ye çıkarır. Ciddi yatırım yapar. Çalışan sayısını yüzde 120 artırır. Ciroyu ikiye katlar. Yüzde 100 büyüme gerçekleştirir. Yap-işlet-devret modeliyle sektörde bir ilke imza atar. Pizza Tomato günümüzde 15 ilde 35 şubeye ulaşmış durumda. Yıl sonu hedefi bu sayıyı 40’a çıkarmak. Yazgan, yeniden yapılanmanın tüm hızıyla sürdüğünü, tüm planlarını her ilde en az bir şube açmak üzerine yaptıklarını söylüyor, “Türk Bayrağı gibi, Milli Takım gibi kırmızı-beyaz renklerimizi ülkenin her yerinde dalgalandırmak istiyoruz. Ayrıca, önümüzdeki dönemde bölgelere distribütörlük düşünüyoruz. Şuna inanıyoruz: Biz bir aileyiz. Bayimizlerimiz bizim için birer iş, tedarikçilerimiz de çözüm ortağı. Biz bunu böyle görüyoruz, görmeye de devam edeceğiz. Bu zihniyetle olan insanlarla çalışacağız, onlarla beraber yol alacağız” diyor.
Yurtdışına Yavru Vatan’dan açılacak, Azeriler ve İranlılara da bu lezzeti tattıracak
- BAYRAĞINIZ şu an hangi illerde dalgalanıyor?
- İzmir, İstanbul, Muğla, Denizli, Balıkesir, Afyonkarahisar, Konya, Kayseri, Amasya, Samsun, Giresun, Antalya, Mardin, Diyarbakır ve Burdur.
- Toplam şube sayınız?
- 23’ü yukarıda saydığım kentlerin ilçelerinde olmak üzere 35.
Mustafa Bey, İzmir siyasetinin ve Meclis’in en renkli simalarından. Bu hayata çalışmak için gelmiş sanki. Dur durak tanımıyor, oradan oraya koşturuyor. Nedim Abi’nin deyimiyle aktom karınca... Ortaokuldan beri siyasetle yatıp siyasetle kalkıyor. CHP Balçova İlçe Başkanlığı’ndan TBMM’ye uzanan bu yolda, gördüğü sorunları, aksaklıkları, eksikleri toplumun yararına çözmek için çabalıyor. Tüm gücünü, enerjisini bu uğurda harcıyor. Bundan da büyük keyif alıyor, “Olaylara duyarsız kalamamak gibi bir yapım var. Ömrümün sonuna kadar da bu uğurda koşmaya devam edeceğim” diyor. Kelimenin tam anlamıyla gerçek bir halk adamı olan Moroğlu, yoğun temposunda saz çalıp türkü söyleyerek rahatlıyor. Ayrıca, günlük tutuyor. Yaşadığı, yaşamak istediği, tarihe aktarılması gereken şeyleri not düşüyor.
OTOMOBİL
Sakin bir sürücüyüm
* İlk arabam kesme Anadol bir kamyonetti.
* Şu an siyah Toyota Corolla sahibiyim.
* Milletvekili seçildiğimden bu yana özel şoförüm var. Yoğun programlara yetişmek, yolda bir şeyler okumak, internete bakmak, hazırlık yapmak açısından çok faydası oldu.
* Ancak, özel işlerimde ve pazar günleri kendim kullanıyorum.
İşe ilk gelip en son çıktığını söyleyen Koloğlu, "Dolayısıyla yoğun iş temposunda çok da fazla boş zamanım yok. Yakaladığım her fırsatı ailemle kaliteli zaman geçirmeye ayırıyorum" diyor. Spor arabalara tutkunluğuyla bilinen Demir Bey, şu an ilgilenemese de bir dönem futbol, basketbol, kürek, dağ bisikleti, ağırlık, tenis, doğa yürüyüşü ve squashla ilgilenmiş. Halen snowboard, parasailing yapmaya çalışıyor ve ping pong oynuyor. Üniversite yıllarında iki ayrı grupta basgitar çalan Demir Koloğlu, stresini bitkilerle atıyor. Evi ve ofisi çiçeklerle dolu. Onlarla ilgilenmek, sularını vermek, topraklarını değiştirmek, gübrelerini eklemek, yapraklarını ıslatmak onu rahatlatıyor. İşte ayrıntılar...
Spor arabalara düşkünüm
‘Svarovsky’ markasıyla votka ve likör üretimi yapan firma, kısa geçmişine rağmen sektörde ağırlığını her geçen gün hissettiriyor. Bunda da en büyük pay hiç kuşkusuz, doğru zamanda, doğru yerde, doğru yatırım yapan ve ekibini başarıyla yöneten Erol Sezer’e ait. 1967 doğumlu Sezer, İstanbul Üniversitesi’nde işletme eğitimi alırken tanıştığı alkollü içecekler sektöründe 19 yıllık geçmişe sahip. 1993-1998 arasında Johnnie Walker ve Gordon Cin’in üreticisi İngiliz kökenli United Distillers’ta çalışan Erol Bey, 1999’dan 2002’ye kadar Chivas Regal’in o dönemki sahibi İngiliz-Amerikan kökenli Seagram’s’ta bölgeler müdürü olarak görev yapmış. Daha sonra Efe Rakı ve Beylerbeyi Rakı’nın kuruluşunda üst düzey yönetici sıfatıyla yer almış. 2008’de kurduğu AllCo Beverages’le başlangıçta ithalatçı olarak hizmet veren Erol Sezer, Rus ortağıyla beraber 2010’da temelini attığı AllCo İçecek A.Ş.’yle de Salihli’deki fabrikayı hayata geçirip Eylül 2011’de Türkiye’nin ilk ‘baş ağrıtmayan’ votkasını piyasaya sunmuş. Halen Svarovsky Vodka’yla birlikte likör ve aromalı votkalardan oluşan 42 çeşitlik ürün gamına ulaşan Sezer, birini bu hafta, diğerini ise temmuzda piyasaya sunacağı iki yeni tatla ülkemizin adını ABD’de de duyurmayı başardı. San Francisco’da düzenlenen Dünya İçki Yarışması’nda (World Spirits Competition 2012) Svarovsky Gold Series Vodka’yla gümüş, Svarovsky Altın Likörü’yle de bronz madalya kazandı. Erol Bey’e ne hissettiğini sordum, “Henüz sekiz aylık bir firma olarak, katıldığımız ilk yarışmada rafa çıkmamış ürünlerimizle çifte ödüle layık görülmek bizi gururlandırdı. Daha çok çalışıp daha büyük başarılara imza atmak, ülkemizin ve Ege’nin adını tüm dünyaya duyurmak istiyoruz. Üretimden satışa kadar deneyimli, genç, üretken, en az benim kadar heyecanlı ve titiz çalışma arkadaşlarım var. Bu ekip her geçen gün büyüyecek, daha nice ödüller alacak” dedi.
İçeriğine o kadar güveniyoruz ki, dışını da aynı özelliklerle çerçeveleyelim istedik
- KAÇ yıllık bir yarışma?
- Bu yıl 12’ncisi düzenlendi.
- Özelliği nedir?
- Dünyanın ilk kapsamlı uluslararası içki yarışması olarak biliniyor.
Söke Un Yönetim Kurulu Üyesi ve Polonya İzmir Fahri Konsolosu Ceyla Hanım, iş dışı yaşamıyla bugüne kadar hiçbir mecrada yer almayan, daha çok işiyle ön plana çıkan bir isim. Bir Ege hanımefendisi... Hayatının merkezinde eşi, çocukları ve üstlendiği sorumluluklar var. Aldığı aile kültürü itibariyle giyimi, oturuşu, konuşması, duruşu, hayata bakışıyla dikkat çekiyor. Düzenli, titiz, uzlaşmacı, net, sivri noktaları olmayan ve hayatta en çok huzur isteyen Borovalı ilk kez kendisini anlattı, biz de dinledik...
OTOMOBİLAile arabasından hoşlanırım
* İlk arabam üniversitede öğrenciyken Viyana’da aldığım ikinci el beyaz bir Volkswagen’di.
* Şu anda dizel Toyota Land Cruiser’im var. Ailece kullanıyoruz.
* Trafikte diğer araçlar için iyi bir sürücüyüm. Kurallara çok dikkat ederim. Hakkımın çiğnenmesinden hoşlanmam ama karşıma kimin çıkacağı belli olmadığı için geri bildirim yapmaktan kaçınmayı öğrendim.
* Bir araba tercih ederken güvenli, sağlam olmasına dikkat ederim. Mümkün olduğunca ailenin kullanımına uygunluk ararım. Zira, eşimin ve iki çocuğumun farklı hobileri var. Onları kaldırabilecek ve taşıyabilecek özellikte olmalı. Bir de ekonomik ve çevreci olmasına özen gösteririm.