Hakkında yakalama kararı çıkarılan Semra Güzel’in yurtdışına kaçtığını yazmıştım. Semra Güzel’in 0536... no’lu cep telefonundan ise GSM hattından otomatik olarak “Aradığınız numaraya ulaşılamıyor” yanıtı alınıyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da, “Şu anda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız 23 Mart’ta yakalama kararı çıkardı. Ve kolluk da bunlarla alakalı gerekli arama ve taramayı yaptı. Ama bilinen adreslerinde Semra Güzel’e ulaşılamadı. Şu anda nerede olduğuna dair de elimizde kesin ve resmi bir veri yok. Yurtiçinde mi yoksa yurtdışına çıktı mı; buna dair kayıtlar incelendiğinde resmi kanallardan yurtdışına bir çıkış da gözükmüyor” demişti.
En son Diyarbakır’da görülen Semra Güzel’in yasadışı yollardan yurtdışına çıktığı tahmin ediliyor.
ŞİMDİ NEREDE
Semra Güzel
“Koçero” kod adlı PKK’lı terörist Volkan Bora ile PKK kampında eli silahlı fotoğraflarının çıkması üzerine TBMM tarafından dokunulmazlığı kaldırılan Semra Güzel, ifadesi alınmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın davetine yanıt vermeyince hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine bulunabileceği adreslerde aranan Güzel’e ulaşılamadı.
Semra Güzel’in milletvekili pasaportuyla gümrük kapılarından çıkış yaptığına dair bir tespit yer almıyor. 24 Mart tarihinde hakkında yakalama kararı çıkarıldıktan sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Semra Güzel’in yurtdışına çıkışının engellenmesi için sınır kapılarına yazı yazılmıştı.
En son Diyarbakır’da görülen Semra Güzel, şu ana kadar yapılan tüm çağrılara ve aramalara rağmen bulunamadı. Semra Güzel’in yasadışı yollar ile Türkiye’den kaçtığı tahmin ediliyor.
PKK KAMPINDA FOTOĞRAFLARI ÇIKTI
Terör örgütüne yönelik olarak Adıyaman kırsalında düzenlenen operasyonda etkisiz hale getirilen, “Koçero” kod adlı PKK’lı terörist Volkan Bora’nın telefonunda adli birimler tarafından yapılan incelemede HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’le birlikte fotoğrafları çıkmıştı. PKK kampında bir süre kaldığı tespit edilen Semra Güzel’in terörist Volkan Bora ile samimi fotoğraflarının yanı sıra eli silahlı fotoğrafları ve diğer teröristlerle futbol oynarken çekilen fotoğrafları da ortaya çıkmıştı. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından PKK’ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan H.D. ise ifadesinde Volkan Bora’nın talebi üzerine Semra Güzel’i iki kez PKK kampına götürdüğünü anlatmıştı. H.D., Semra Güzel’in kod adının “Koçero’nun gülü” olduğunu ifade etmişti.
SÖZLÜSÜ DENİLMİŞTİ
Birleşmiş Milletler’in tespitlerine göre savaşta şimdiye kadar 1179 Ukraynalı sivil hayatını kaybetmiş. 4 milyon Ukraynalı ise ülkesini terk etmek zorunda kalmış.
Bunlar daha 35 günlük savaşın sonuçları.
Buna Rus ve Ukrayna askerlerinin sayısı da dahil değil.
Irak, Afganistan ve Suriye savaşı gibi on yıllar boyunca devam ettiğini düşünün, ortaya nasıl bir felaket tablosu çıkar.
BARIŞ İÇİN SAMİMİ ÇABA GÖSTERİYOR
Savaşın durması, daha fazla insanın ölmemesi, yaşanan trajedinin son bulması için samimi olarak gayret gösteren Erdoğan var.
Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanları ilk kez Antalya’da bir araya geldi. İki ülkenin heyetleri İstanbul’da buluştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı zamanda hem Putin’le hem Zelenski ile görüşebilen tek lider.
Hem de pozitif bir şekilde. Barış için çaba gösteren lider olarak sunulmuş.
Savaş halindeki Rusya ve Ukrayna’nın, üzerinde mutabık kaldığı ülkenin adı Türkiye, Putin ile Zelenski’nin aynı anda görüştüğü liderin adı ise Erdoğan.
Dünya bunun farkında. Hatta savaş halindeki ülkeler de bunun farkında. Bir tek farkında olmayan bizim muhalefet liderleri. Ama Rusya ve Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin tarafsızlığına ve Erdoğan’ın aktif arabuluculuğuna halkımızın desteği çok büyük. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna arasında ortaya koyduğu liderliği nasıl buluyorsunuz?” sorusuna halkımızın yüzde 80.5’inin başarılı buluyorum yanıtını vermesi de bunu gösteriyor.
BARIŞIN ADRESİ
Türkiye artık barışın adresi olarak görülüyor. Erdoğan ise küresel liderliğini dünyaya kabul ettirmiş durumda. Kılıçdaroğlu ile Akşener kabul etmese ne olur?
Rusya ve Ukrayna heyetlerinin görüşmesi nedeniyle dünyanın gözü dün İstanbul’daydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması iki ülkenin delegasyonu tarafından ayakta alkışlandı. Bunu ABD ya da Fransa cumhurbaşkanı sağlayamadı.
ÇAVUŞOĞLU VE KALIN
28 Şubat toplantısının tarihi, siyasi iletişim açısından yanlıştı. 6 liderin verdiği görüntü ise toplumda koalisyon çağrışımı yaptı. Hem 28 Şubat’ın olumsuz algısı hem koalisyon görüntüsü toplumda umutların yeşermesine engel oldu.
Ama bunların da ötesinde muhalefetin çözmesi gereken çok önemli bir sorun var.
Pandemi koşulları, ekonomide yaşanan sıkıntılar nedeniyle iktidarın oylarında gerileme yaşanıyor. Ama bu muhalefetin oylarında ilerleme anlamına gelmiyor.
Neden?
Bu soruya yanıt vermeden önce Prof. Dr. Özer Sencar’ın sahibi olduğu Metropoll Araştırma’nın verilerini paylaşmak istiyorum.
MUHALEFET HAZIR MI?
‘Muhalefet Türkiye’yi yönetmeye hazır mı?’
Metropoll’ün ocak ayı araştırmasında seçmenlerin yüzde 42’si Millet İttifakı’nın ve muhalefet partilerinin Türkiye’yi yönetmeye hazır olmadığını düşünüyor.
Seçim yasasındaki değişiklikler siyaseti yeniden formatlamaya aday görünüyor. Onları maddeler halinde sıralamak istiyorum.
ERKEN SEÇİME ENGEL
1. Yazının başlığına bakıp erken seçim sonucu çıkarılmasın. Hatta tam aksine yeni seçim yasası demek, erken seçime gidilmeyeceği demektir.
Yeni seçim yasasının yürürlüğe girdiği tarihin üzerine 1 yıl ekleyin, o size o tarihe kadar seçim olmayacağını gösterir. Çünkü Anayasa’nın 67. Maddesi’nde, “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” deniliyor. AK Parti ve MHP seçimlerde uygulamayacağı yasayı neden çıkarsın? Ayrıca Cumhur İttifakı seçim yasasındaki değişikliği kasım ya da aralık ayında da yapabilirdi. Erken seçim tartışmalarının önüne geçmek için şimdiye kadar bekletildi.
KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER’İN ELİNİ GÜÇLENDİRDİ
2. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘yüzde 50 artı 1’in aranması ve ittifak sistemi küçük partilerin elini güçlendirmişti. Seçim yasasındaki değişiklikler ile küçük partilerin cumhurbaşkanlığı seçimindeki gücünü korurken, milletvekili seçimindeki etkilerini sıfırladı.
3. Muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olmayı planlayan Kılıçdaroğlu, seçimlerde yüzde 50 artı 1 arandığı için küçük partilerin desteğine muhtaç.
4.
Büyük krizler büyük liderleri ortaya çıkarıyor, sıradan isimleri ise tarih sahnesinden çekiyor.
Yeltsin’i darbeye karşı tankın üstüne çıkması lider yapmıştı. Ukrayna krizi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı küresel bir lider haline getirdi. Erdoğan, Libya operasyonu, Karabağ zaferindeki etkisi nedeniyle zaten bir süredir küresel liderliğini gösteriyordu. Ama Ukrayna Savaşı’ndaki tavrı onu küresel liderliğe taşıdı.
Biden ve Putin’in savaş için çırpındığı, Zelenski’nin ülkesini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan savaşın karşısında durarak, barışın sağlanması için hem Putin hem Zelenski ile aktif diplomasi yürüterek savaşın durmasını isteyenler için umut oldu.
LİDER DİPLOMASİSİ
Bunu Ukrayna sürecinde Erdoğan’ın Biden, Putin ve Zelenski başta olmak üzere 35 ülke temsilcisiyle görüşmesinden, NATO zirvesindeki görüştüğü liderlerin profilinden ve Antalya Zirvesi’nde Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarını bir araya getiren ülke olmamızdan dolayı daha iyi anlıyoruz.
LİDERLİK ÇİZGİSİ
Erdoğan’ın liderlik çizgisinde belli aşamalar var. AK Parti’yi kurup tek başına iktidar olmasından 27 Nisan e-muhtırasına yanıt vermesine, AK Parti’ye açılan kapatma davasının ters yüz edilmesinden Davos’ta çekilen “One minute”e kadar bir liderin doğuşundan dünya sahnesine çıkışına tanık olduğumuz süreçlerdi. 15 Temmuz’da darbenin başarısızlığa uğratılması ise Erdoğan’ı darbelerle mücadelede konusunda farklı bir yere taşıdı.
Ama Ukrayna Savaşı’nda sergilediği liderlikle
Tabii Türkiye’nin Ukrayna politikası hakkındaki görüşleri de sorulmuş. Yanı başımızda bir savaş olurken, Türkiye bu savaşta tarafsızlık politikasını uygularken, bu soru sorulmasa eksik kalırdı.
İlginç sonuçlar var. İktidarı ve muhalefetiyle siyasetin kendilerine ayna tutan bu araştırmadan dersler çıkarması gerekiyor. Şimdi Optimar’ın 10-16 Mart tarihleri arasında 2002 kişi ile yüz yüze anket yöntemiyle yaptığı kamuoyu araştırmasından çıkan sonuçları paylaşacağım.
EN ÖNEMLİ SORUN
Şubat ayı içinde Türkiye’nin en önemli sorununda zamlar ilk sıraya yerleşmiş.
Ankete katılanların yüzde 51.6’sı zamlar demiş. Onu yüzde 18’le enflasyon takip ediyor. Maalesef bir süredir zamlar ve hayat pahalılığı gündemin ilk sıralarına yerleşti.
Ukrayna Savaşı bile kendine ancak üçüncü sırada yer bulabilmiş. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali yüzde 10.8’le üçüncü sırada gelirken, dolar bir önceki aya göre gerileyerek yüzde 8.7 oranıyla dördüncü sıraya düşmüş.
EKONOMİ İLK SIRADA
Ekonomi ve işsizlik bir süredir en öncelikli gündemimiz olmayı sürdürüyor.