Paylaş
28 Şubat toplantısının tarihi, siyasi iletişim açısından yanlıştı. 6 liderin verdiği görüntü ise toplumda koalisyon çağrışımı yaptı. Hem 28 Şubat’ın olumsuz algısı hem koalisyon görüntüsü toplumda umutların yeşermesine engel oldu.
Ama bunların da ötesinde muhalefetin çözmesi gereken çok önemli bir sorun var.
Pandemi koşulları, ekonomide yaşanan sıkıntılar nedeniyle iktidarın oylarında gerileme yaşanıyor. Ama bu muhalefetin oylarında ilerleme anlamına gelmiyor.
Neden?
Bu soruya yanıt vermeden önce Prof. Dr. Özer Sencar’ın sahibi olduğu Metropoll Araştırma’nın verilerini paylaşmak istiyorum.
MUHALEFET HAZIR MI?
‘Muhalefet Türkiye’yi yönetmeye hazır mı?’
Metropoll’ün ocak ayı araştırmasında seçmenlerin yüzde 42’si Millet İttifakı’nın ve muhalefet partilerinin Türkiye’yi yönetmeye hazır olmadığını düşünüyor.
Hazırlıklı olduğuna inananların oranı ise yüzde 46.
Daha ilginci CHP seçmeninin yüzde 13.3’ü, İYİ Parti seçmeninin yüzde 16.7’si, HDP seçmeninin yüzde 25.9’u, DEVA Partisi seçmeninin yüzde 53.1’i muhalefetin yönetmeye hazır olmadığı görüşünde.
Demek ki muhalefet, Türkiye’yi daha iyi yönetecekleri konusunda kendi tabanını tam olarak ikna edebilmiş değil. Kendi tabanını tam olarak ikna edemeyen, diğer parti seçmenlerini nasıl ikna edecek?
EKONOMİDEKİ SORUN
İçinde bulunduğumuz ekonomik zorluklara, ayçiçekyağı ve şekerde yaşanan panik havasına, domatesin, patlıcanın, kabağın fiyatlarındaki artış üzerine muhalefetin coşması lazımdı. Metropoll’ün ocak ayında yaptığı ankete göre ‘Ekonomiyi kim daha iyi yönetir?’ sorusuna katılanların yüzde 35.4’ü iktidar yanıtını verirken, muhalefet diyenlerin oranı yüzde 36.7’de kalıyor. Bu da muhalefetin ekonomi iktidarı götürsün bizi getirsin tezinin yanlış olduğunu gösteriyor.
KARARSIZLAR NE DİYOR?
Anket firmalarının araştırmalarında kararsızların oranıyla ilgili üç aşağı beş yukarı birbirine yakın sonuçlar çıkıyor.
Kararsızların, protesto oyu vereceğini söyleyenlerin ve cevap vermeyenlerin oranı toplandığında yüzde 25’e yakın bir oran çıkıyor. Seçimler gelince bu oran kalmıyor. Ama burada ilginç olan nokta şu. Bu kararsızların yüzde 9’unun AK Parti, yüzde 3’ünün ise MHP seçmeni olduğu ortaya çıkıyor.
Ama olumlu şartlara rağmen kararsızlar niye muhalefete gitmiyor? Hatta Ukrayna politikası nedeniyle yüzde 3’lük bir kısmı AK Parti’ye geri dönüş yapabiliyor...
Özer Sencar bunu muhalefetin halkta heyecan yaratacak politikalar üretememesine bağlıyor.
Özer Sercar’ın tespiti önemli. Çünkü bu işler “Geliyor gelmekte olan” diyerek olmuyor. Kılıçdaroğlu’na ekonomiyle ilgili soru soruluyor, “Geliyor gelmekte olan” yanıtını veriyor. Dış politikayla ilgili soru soruluyor, “Geliyor gelmekte olan” diye karşılık veriyor. Neymiş bu ‘Geliyor gelmekte olan’? Maymuncuk gibi her kapıyı açan bir şey mi? Yaşanan zorluklara rağmen halk, “Çare muhalefet” demiyor. Muhalefetin Türkiye’yi daha iyi yönetecekleri konusunda halkı ikna etmesi gerekiyor.
ERBAKAN, KILIÇDAROĞLU’NU MU DESTEKLERDİ ERDOĞAN’I MI?
GAZETECİ Fatih Atik, Ankara Masası programında Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na, “Necmettin Erbakan hayatta olsa CHP ile birlikte olur mu?” diye soruyor.
Karamollaoğlu tereddütsüz bir şekilde, “Bugün hayatta olsa kesinlikle CHP ile birlikte olurdu” diye karşılık veriyor.
Karamollaoğlu’nun bu yanıtı AK Parti ve Milli Görüş tabanında tartışılıyor.
Merhum Erbakan da, “Atatürk yaşasaydı Milli Görüşçü olurdu” demişti. Karamollaoğlu’nun açıklamasından sonra Kılıçdaroğlu çıkıp, “Erbakan yaşasaydı CHP’li olurdu” derse şaşmam.
At izi it izine karıştı.
Temel Karamollaoğlu’na tepki gösterenler, Erbakan’ı bu işe alet etmekle suçluyor. Merhum Erbakan’ın hayatı boyunca CHP zihniyeti ile mücadele ettiğini anlatıyor.
Karamollaoğlu’nu destekleyenler ise Erbakan’ın CHP ile koalisyon kurduğunu hatırlatıyor. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştiren CHP-MSP koalisyonunu referans gösteriyor.
Doğru, Erbakan’la Ecevit koalisyon hükümeti kurmuşlardı. Ancak Kıbrıs Barış Harekâtı’na rağmen CHP ile koalisyon Milli Selamet Partisi’nin milletvekili sayısının 48’den 24’e düşmesine neden olmuştu.
CHP ile ittifak yaptığı için Saadet Partisi, 2018 seçimlerinde ve yerel seçimlerde varlık gösteremedi. Çünkü Milli Görüş tabanının vicdanı el vermedi.
ERBAKAN’IN ÇOCUKLARI NEREDE?
Erbakan yaşasaydı CHP’yi mi yoksa AK Parti’yi mi tercih ederdi tartışması yerine Milli Görüş seçmeninin ne yapacağı önemli.
Yoksa bugün Erbakan’ın çocukları neden Saadet Partisi’nde tutunamadılar diye sorulabilir. Haklı bir soru da olur. Erbakan’ın siyasi mirası üzerine kurulu olan Saadet Partisi’nde Erbakan soyadı yaşıyor mu?
Madem sorulardan gidiyoruz... Birkaç soru daha sormakta yarar var.
ERBAKAN, ERDOĞAN’I ALNINDAN ÖPERDİ
Ayasofya’yı açmak Erbakan’ın idealiydi. Merhum Erbakan hayatta olsaydı Ayasofya’yı açan Erdoğan’ı mı desteklerdi yoksa Ayasofya Camisi’ni kapatıp müze yapanlara mı destek verirdi?
Erbakan’ın hedefi Taksim’e cami yapmaktı. Taksim Camisi’ni gündeme getirdiği için Erbakan’a hayatı dar etmeye kalkışmışlardı.
Erbakan hayatta olsa Ayasofya’nın açılışını ayakta alkışlar, Taksim Camisi’nde ilk safta namaz kılardı. Erdoğan’ı alnından öperdi.
Erbakan’ın hedefi başörtüsü sorununu çözmekti. Başörtüsü sorununu çözmek istediği için partisi kapatıldı, irticayla suçlandı, siyasi yasaklı hale geldi.
Başörtüsü sorununu Erdoğan çözdü. Vallahi Erbakan hayatta olsaydı okullara Kuran-ı Kerim dersi koyan, Peygamberimizin hayatını ders olarak okutan Erdoğan’ı ayakta alkışlardı.
CHP’nin siyasi uzantısı olduğu 28 Şubat, Erbakan’ı başbakanlıktan indirmekle, partisini kapatmakla, kendisini siyasi yasaklı hale getirmekle yetinmemiş bir de ileri yaşına rağmen hapse girmesine çalışmıştı.
Erbakan’ı hapse girmekten kurtaran Erdoğan oldu.
Merhum Erbakan’ın siyasi hedeflerinin hepsini Erdoğan gerçekleştirdi.
Sahi, Erbakan hayatta olsaydı cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nu mu desteklerdi Erdoğan’ı mı?
Paylaş