Paylaş
Birleşmiş Milletler’in tespitlerine göre savaşta şimdiye kadar 1179 Ukraynalı sivil hayatını kaybetmiş. 4 milyon Ukraynalı ise ülkesini terk etmek zorunda kalmış.
Bunlar daha 35 günlük savaşın sonuçları.
Buna Rus ve Ukrayna askerlerinin sayısı da dahil değil.
Irak, Afganistan ve Suriye savaşı gibi on yıllar boyunca devam ettiğini düşünün, ortaya nasıl bir felaket tablosu çıkar.
BARIŞ İÇİN SAMİMİ ÇABA GÖSTERİYOR
Savaşın durması, daha fazla insanın ölmemesi, yaşanan trajedinin son bulması için samimi olarak gayret gösteren Erdoğan var.
Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanları ilk kez Antalya’da bir araya geldi. İki ülkenin heyetleri İstanbul’da buluştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı zamanda hem Putin’le hem Zelenski ile görüşebilen tek lider.
ABD Başkanı Biden, savaşın uzaması için elinden geleni yapıyor.
Ukrayna’yı kuşatan Putin ise bir yenilgi yaşamamak için Ukrayna’nın şehirlerini tahrip ediyor, sivil insanları katlediyor. Ukraynalı kadınlar ve çocuklar ise canlarını kurtarmak için komşu ülkelere sığınmaya çalışıyor.
Zelenski ise ülkesini kurtarmak için direniyor ama ABD ona sadece savaşması için destek veriyor. O nedenle de barışı sağlamak için Türkiye’den başka bir desteği bulunmuyor.
BARIŞ IŞIĞI
Türkiye’nin samimi çabaları ve Erdoğan’ın liderliği şu anda karanlığın ortasında yanan bir ışık gibi.
Ukrayna ve Rus heyetlerinin İstanbul’daki görüşmesi barışın sağlanması konusunda küçük ama önemli bir adım oldu. Eğer Putin ve Zelenski’yi bir araya getirebilirsek barış adına önemli bir adım atılmış olacak.
Siz bunları zaten biliyorsunuz.
DÜNYA TAKDİR EDİYOR
Türkiye’nin bu pozisyonu dünya tarafından izleniyor ve takdir ediliyor.
O nedenle Rusya ve Ukrayna heyetlerinin müzakereleri yürütmesi için Türkiye tercih edildi. Çünkü iki lider de Erdoğan’a güveniyor. Barışın anahtarı güvendir. Eğer savaş sona erdirilebilecekse iki liderin Erdoğan’a duydukları güven etkili olacak. Olağanüstü bir durum yaşanmazsa Erdoğan, Putin ve Zelenski’yi bir araya getirebilecek tek lider olarak gözüküyor. Çünkü hem Putin’in ve hem Zelenski’nin üzerinde ittifak ettikleri başka bir lider yoktur. Dolmabahçe’deki görüşmelerde savaşan iki taraf olan Rus ve Ukrayna heyetlerinin ayakta Erdoğan’ı alkışlaması fazla söze hacet bırakmıyor.
Eğer Ukrayna’da bir çocuğun daha, bir sivilin daha hayatı kurtarılabilecekse, eğer savaşın küllerinin arasından barış umudu doğacaksa, bir gün barışa ulaşılabilecekse bu çabaların sonucu olacak.
NOBEL’İ HAK EDİYOR
O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çabalarını çok kıymetli buluyorum.
Erdoğan, eğer Putin ve Zelenski’ye savaşı bitirtecek, barışı getirebilecek imzayı da attırabilirse o zaman Nobel Barış Ödülü’nü hak eder.
Adı üstünde, barış ödülü.
Nobel’i verirler mi vermezler mi orasını bilemem ama barışı sağlamak için kim samimi bir çaba içinde? Seveni sevmeyeni ile tüm dünya Erdoğan’ın bu çabalarını takdir ediyor.
Eğer Ukrayna’da barışın sağlanması için Erdoğan’dan başka çaba içinde olan başka bir lider var derseniz sözümü geri alacağım. Biden mı, Macron mu, Johnson mu? Kim var?
O zaman Nobel Barış Ödülü Erdoğan’a neden verilmesin?
Türkiye’nin barışı sağlama konusunda gösterdiği çaba Nobel Barış Ödülü’yle neden taçlandırılmasın?
TÜRKİYE’NİN ÖDÜLÜ OLACAK
Ukrayna’da barışı sağlamak için aynı çabayı Batılı bir ülkenin başkanı gösterse o Nobel Barış Ödülü’ne layık görülür müydü? Görülürdü. Peki bizim neyimiz eksik?
Bu meseleye ben Erdoğan meselesi olarak değil, Türkiye meselesi olarak bakıyorum.
Erdoğan’a Nobel ödülü verilmesi yönünde yaptığı sosyal medya paylaşımları ile beni harekete geçiren plastik cerrahide gururumuz olan Prof.Dr. Ömer Özkan’ın teşviki ile Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen devlet adamlarını inceledim.
Nobel alan liderlerin bir kısmı Erdoğan’ın yaptıklarını yapmış, bir kısmı ise onun yanına bile yaklaşamamış.
Şimdi Erdoğan’ı seversiniz ya da sevmezsiniz. O ayrı. Ama bu Türkiye meselesi. Aynı zamanda Erdoğan’ın değil, Ukrayna’da barışın sağlanması yönünde gösterilen çabaların desteklenmesi demektir. İnanın ki bunu Erdoğan değil başka bir lider de yapsa tereddütsüz Nobel Barış Ödülü hakkı derdim.
NOBEL ALAN DEVLET BAŞKANLARI
Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen devlet ve hükümet başkanlarından birkaç örneği paylaşmak istiyorum.
Obama’ya vermişler. Hangi barışı sağladıysa.Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali, komşusu Eritre ile savaşın sona erdirilmesi konusunda gösterdiği çabalardan dolayı ödüle layık görülmüş. ABD Başkanı Wilson’a, ülkesini Birinci Dünya Savaşı’ndan uzak tuttuğu için Nobel Barış Ödülü verilmiş.
Başkan Roosevelt ise Rus-Japon Savaşı’nın sona ermesinde oynadığı arabuluculuk rolünden dolayı Nobel almış.
Almanya Başbakanı Willy Brandt ise Doğu Bloku ile ilişkileri geliştirmek için oluşturduğu politikalar nedeniyle ödüle layık görülmüş.
Sovyet Bloku’nun çökmesine neden olan Gorbaçov, Soğuk Savaş’ın bitmesine neden olduğu için Nobel Ödülü ile ödüllendirilmiş.
Kuzey Kore lideri ile görüşmeye giden ilk Güney Kore lideri olduğu için Kim Dae Jung’a Nobel verilmiş.
Camp David anlaşmasını imzalayan Enver Sedat ve Menehan Begin’i, İzak Rabin, Şimon Peres ve Yaser Arafat’ı da hatırlatırsam Nobel için barış çabalarının ne denli önemli olduğu ortaya çıkar. Filistin’de barış sağlandı mı? Sağlanamadı. Ama barış yönünde çaba gösterenler dahi Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
TÜRKİYE’NİN ÖDÜLÜ
Şimdi bu örnekleri uzatmak istemiyorum. Ukrayna’da barışın tesis edilmesi noktasında gösterdiği çabaları barış anlaşmasıyla sonuçlandırdığı taktirde Erdoğan, Nobel Barış Ödülü’nü fazlasıyla hak eder.
Paylaş