“6’lı masada gıcırtı başladı. İş, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesine gelince masa dağılır” yorumları yapılmaya başlandı.
Cumhurbaşkanı adaylığı konuşulmadı. Resmi gündemde yeni Seçim Yasası, seçim güvenliği ve geçiş süreci vardı ama partilerin asıl gündemi seçimlere nasıl girileceğiydi. Yeni Seçim Yasası’yla birlikte küçük partiler tutuştu. Çünkü onlar Millet İttifakı ile seçimlere girip barajı aşmayı ve ittifak oylarıyla milletvekili çıkarmayı planlıyorlardı. Yeni Seçim Yasası’yla, küçük partilerden milletvekili çıkması neredeyse olanaksız hale geldi. Çünkü seçimlerde partilerin aldığı oylar sayılacak. Küçük partiler bu durumda ya büyük partilerin listesinden girecek ya da yeni ittifaklar kuracaklar.
O nedenle 6’lı masada, liderlerin masadaki öncelikleri farklıydı.
KILIÇDAROĞLU’NUN ÖNCELİĞİ
Kılıçdaroğlu, ittifakın en büyük partisinin lideri olarak 6’lı masayı dağıtacak olan her türlü formüle karşı. 6 partinin ortak cumhurbaşkanı adayı olmayı hedefliyor. Bunu çok önemsiyor.
Saadet Partisi ile milli görüş tabanına, DEVA ve Gelecek partileri ile muhafazakâr kesime, İYİ Parti ile milliyetçilere, Gültekin Uysal’la 27 Mayıs’tan beri kan davalı olduğu demokrat kesime mesaj vermek istiyor. Her ne kadar Menderes’in DP’si ile Gültekin Uysal’ın DP’si birbirinin tam zıddı olsa da...
Kılıçdaroğlu’nun önceliği seçimlere kadar 6’lı masayı bir arada tutmak. O nedenle Temel Karamollaoğlu’nun üçüncü ittifak önerisinden rahatsız oldu. 6’lı masa bozulursa cumhurbaşkanı adaylığının tehlikeye gireceğinden kaygı duyuyor.
AKŞENER’
Man Adası’yla ilgili konuda haklı çıktığını söyledi. Öyle mutlu ve mesut bir hali vardı ki daha önce “Sarayın militanlarısınız” diye saldırdığı Yargıtay hâkimlerini bu kez vicdan sahibi hâkimler olarak ilan etti.
Kılıçdaroğlu kürsüden yeni inmişti ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Doç. Dr. Hüseyin Aydın’ın tweet’i geldi:
“Kılıçdaroğlu, ‘Ben haklı çıktım’ deyip Cumhurbaşkanımızı istifaya davet ettiği gün, Yargıtay bir dosyamızı daha onadı. Kılıçdaroğlu 35 bin TL daha ödeyecek. Böylece, içinde Man Adası’nın da olduğu konuşmaları nedeniyle tazminata mahkûm olduğu dosya beş, ödeyeceği tutar 195 bin oldu.”
FIKRA BU KADAR DEĞİL
Fıkra bu kadar deyip yazıyı bitireceğim ama fıkra devam ediyor.
Kılıçdaroğlu, “Kanmayın saraydaki şahsın davalarla yaptığı algılara. Hepsini kaybediyor birer birer” diye tweet attığı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 103.863.97 TL manevi tazminat ödemek zorunda kaldığını yine Hüseyin Aydın’ın tweet’inden öğrenmiştik.
Ama iş fıkra boyutunu aştı. Çünkü tebessüm ettiren bir tarafı kalmadı.
Hesap ettim,
6’lı masada yaşanan dalgalanmalar iktidar cenahından ilgiyle takip ediliyor. Kimi zaman “Biz dememiş miydik?” havası oluşuyor. Kimi zaman “Bunlar ne yapacak?” merakı yaşanıyor. Ama genel izlenim, 6’lı ittifakın toplumda heyecan uyandırmadığı ve halka güven vermediği yönünde. 6’lı masadaki sallantılar, iktidar cephesinde moral artışına neden oluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk zamanlar, “Biz kendi işimize bakalım. Onların ne yaptığı önemli değil” havasındaydı. Ama son iki konuşmasında 6’lı ittifaka esaslı eleştiriler yöneltiyor. Erdoğan’ın, “Biz kendi işimize bakalım” yaklaşımı doğru. Halk hâlâ AK Parti ne yapacak diye bakıyor.
6’LI İTTİFAKA SALVOLAR
Ama siyasetin doğasında rakibinin açığını yakalayınca eleştirmek var.
Gültekin Uysal’ın, Babacan ve Davutoğlu’nu hedef alan tweet’leri, Temel Karamollaoğlu’nun üçüncü ittifaktan söz etmesi, 6’lı ittifak üzerinde kuşkuların oluşmasına neden oldu. Erdoğan tecrübeli bir siyasetçi, eski bir futbolcu. Kalede boşluğu görünce şutunu attı. “Bu süreç, muhalefetin ve 28 Şubat İttifakı’nın kendi menfaatlerinden ve hırslarından başka bir gayelerinin, hiçbir amaçlarının olmadığını ortaya çıkarmıştır. Muhalefetin ve 6+1’li masanın tek derdi, birbirine gol atmak, sosyal medyadan birbirlerine ayar vermek, laf yetiştirmektir” dedi.
6 ARTI 1 İTTİFAKI
Ben yazıda 6’lı ittifak dedim ama dikkatinizi çekmiştir. Erdoğan, “6 artı bir ittifakı” diyor. HDP’yi de ittifakın bir parçası olarak görüyor. HDP ittifakın bir parçası değil, asıl en önemli parçalarından biri. CHP ve İYİ Parti’yi çıkarın, diğerlerinin toplamı HDP’nin yarısı etmiyor.
2023’Ü GÖREMEYECEKLER
Savaşta en büyük acıyı kadınlar ve çocuklar çekiyor.
Putin’in ayrı bir hesabı var. Zelenski’nin, Biden’ın hesapları ise başka başka.
Tam da bu ortamda Türkiye’nin barış çabaları daha büyük önem arz ediyor.
Anne yüreğini ortaya koyuyor.
Ukrayna Savaşı’nda kadınların, çocukların yaşadığı acılara dikkat çekiyor.
Emine Erdoğan Hanımefendi Myanmar’da açlık ve ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olan Arakan Müslümanlarına yardım götürmüştü. Emine Erdoğan’ın ziyaretiyle Arakan Müslümanlarının dramı dünya gündemine taşınmıştı.
Emine Hanım şimdi de savaş mağduru Ukraynalı çocukların yanında. Sadece anne yüreğini, kadın duyarlılığını ortaya koymuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin First Lady’si olarak bu dramı dünya gündemine taşıyor.
Emine Erdoğan
Ne zaman ki yeni seçim yasası çıktı, küçük partiler milletvekili telaşına düştü. Karşılıklı hamleler yapılmaya başlandı.
Yeni seçim yasasının TBMM’deki görüşmeleri sırasında CHP’nin çok fazla mücadele vermemesi dikkatimi çekmişti. Demek ki bunun içinmiş.
Küçük partilerin ayaklarının yere basmasını istemişler. Kendi sırtlarından barajı aşıp, 15-20 milletvekilli için pazarlığa oturmalarını engellemeyi hedeflemişler.
Hatırlarsanız Davutoğlu, Meclis’te grup kuracak kadar milletvekili istemişti.
GÜLTEKİN UYSAL’IN ÇIKIŞI
6 partinin geleceği açısından 24 Nisan kritik bir tarih. Bu buluşma diğerlerinden farklı olacak. Çünkü Gültekin Uysal, attığı bir tweet’le ittifakı dağılma noktasına getirdi. Uysal’ın, “Türk milletinin cumhurbaşkanı adayı ile ilgili beklentisinin 3 ölçüsü var; 1- 20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak” sözü, ittifakı karıştırdı.
Uysal burada sadece “Adı Ali, soyadı Babacan” ya da “Adı Ahmet, soyadı Davutoğlu olmayacak” diye yazmamış. Yoksa doğrudan Babacan ve Davutoğlu’nu hedef alıyor. Biri AK Parti’nin başbakanı, diğeri başbakan yardımcısıydı.
Babacan
Ama aynı zamanda herkesin bu sorunun cevabını araştırdığını biliyorum. Peki, bu savaşın ne zaman biteceğini bilen var mı? Savaşı başlatmayı bilirsiniz ama ne zaman biteceğini bilemezsiniz.
Saddam Hüseyin Kuveyt Savaşı’nı başlatırken nasıl biteceğini biliyor muydu? Ermenistan, saldırırken Karabağ Savaşı’nın nasıl biteceğini hesap etmiş miydi?
Rusya ve Ukrayna heyetlerinin İstanbul buluşması barış umutlarını arttırmıştı. Ancak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da işaret ettiği gibi, “Buça’dan ve Irpin’den gelen görüntüler müzakereleri gölgeledi.”
Ukrayna, Rusya’nın Karadeniz filosundaki amiral gemisi, “Moskova”yı vurarak Putin’e ağır bir darbe indirdi. Ama bu, savaşın yayılmasına neden oldu. Rusya, ablukayı kaldırdığı Kiev’i tekrar vurmaya başladı.
Tam da Amerika’nın istediği oldu. Çünkü bir yetkilinin belirttiği gibi, “Amerika savaşın devam etmesini istiyor.”
Ben tekrar Ukrayna-Rusya Savaşı ne zaman biter sorusuna dönmek istiyorum.
Şu günlerde Batı’nın önemli şirketleri önünü görmek için Amerikalı askerleri ve stratejistleri konuk ediyor. Geleceğe dair bir perspektif oluşturmaya çalışıyorlar. Savaşın ne zaman biteceğini ve ekonomik yaptırımların ne zaman kalkacağını öğrenmeye çalışıyorlar.
Savaşın başlaması kadar biteceği konusunda da kesin yargıda bulunmak mesleki açıdan büyük bir risktir.
CHP’liler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydan okuduğu konuşmasını gündeme getirerek istifaya davet ediyorlar.
Peki Erdoğan istifa etmeli mi? Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi Yargıtay, Erdoğan’ın yakınlarının paraları Man Adası’na kaçırdığına mı karar verdi?
Tartışmanın yeniden gündeme gelmesi Kılıçdaroğlu’nun attığı bir tweet’le başladı.
Doğrusu Kılıçdaroğlu’nun, “Kanmayın saraydaki şahsın davalarla yaptığı algılara. Hepsini kaybediyor birer birer...” tweet’ini görünce, ilk olarak, demek ki o zaman yargı Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi sarayın yargısı değilmiş, diye düşündüm.
Hatta “Kılıçdaroğlu daha önce hakaret ettiği Yargıtay hâkimlerinden özür diler mi?” diye umut ettim. Ama benimki boş bir umutmuş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Doç. Dr. Hüseyin Aydın, “Sayın Cumhurbaşkanımız adına, Kemal Kılıçdaroğlu aleyhine açtığımız davaların dört tanesi kesinleşmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ferileri ile birlikte sorumlu tutulduğu tutar 165.000 TL’dir. Başkaca kesinleşen bir dava bulunmamaktadır” diye sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
Böylece Kılıçdaroğlu’nun bir iddiasının daha doğru olmadığı ortaya çıktı.
KILIÇDAROĞLU O PARAYI ÖDEDİ
O yüzden 6’lı masa dağılacak diye ödü kopuyor.
Ancak iktidar yeni Seçim Yasası’yla birlikte Kılıçdaroğlu ve Akşener’in eline büyük bir koz verdi. Seçimlerde partilerin aldıkları oyların sayılması, küçük partilerin ‘Girerim ittifaka, kaparım üç beş milletvekilliği’ hesabını bozdu. Küçük partilerin iktidarına son verdi. Artık Ali Babacan’ın, Ahmet Davutoğlu’nun kaderi Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun elinde.
Ama cumhurbaşkanını halk seçeceği için Kılıçdaroğlu da onların oylarına muhtaç.
İki anahtarı olan bir kilit durumu söz konusu. Anahtarın biri Akşener ile Kılıçdaroğlu’nun, diğeri ise Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal’ın elinde.
BOMBANIN PİMİ
6’lı masanın üzerinde karabulutlar dolaşmaya başladı. Gültekin Uysal, “20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak” çıkışıyla bombanın pimini çekip masanın altına koydu. Bu sözlerin muhatabı Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan.
Şimdi 24 Nisan’da 6 lider, Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde toplanacaklar. Ama bu sözden sonra Davutoğlu ile Babacan nasıl gidecek? Giderlerse bunu tabanlarına nasıl izah edecekler? Karizmayı çizdirmezler mi? Giderlerse nasıl yüz yüze bakacaklar?
AYAR VERİYORLAR