ABD, İsrail’e sınırsız destek vermişti. İki uçak gemisini Akdeniz’e göndererek tavrını belli etmişti. Hatta bu işte ABD, İsrail’den bile önde gidiyordu. Bu yüzden Biden’ın, Gazze’yi işgal etmenin büyük hata olduğu yönündeki açıklaması şaşırtıcı oldu. Bunun üzerine ‘ABD ile İsrail arasında görüş farklılığı mı var, ABD’nin tavrındaki değişikliğin nedeni ne?’ sorusunun peşine düştüm.
ABD KARA SAVAŞI İSTEMİYOR
- İsrail kara savaşında kararlı. Ama ABD kara savaşı istemiyor.
- Hem hava şartları nedeniyle hem de ABD’nin tavrı yüzünden kara savaşı erteleniyor.
- Başkan Biden, kara savaşına girilmemesi konusunda Netanyahu’yu uyarıyor.
- ABD’nin kara savaşında İsrail’in başarısız olacağını gördüğü için Biden’ın, Netanyahu’yu uyardığı söyleniyor.
NETANYAHU’YA İZİN VERİLMEMİŞ
- ABD’nin tavrına rağmen
Biden, terörle mücadele için İsrail’e sonsuz destek vereceklerini söyledi. ABD kayıtsız şartsız bir şekilde İsrail’i desteklerken, verdiği silahların kullanılması konusunda da hiçbir çekincesi olmadığını açıkladı. Yani, “Bu silahlarla kadınları, sivilleri vurmana bir engel yok” dedi.
ABD, İsrail’i desteklemiyor; kayıtsız şartsız bir şekilde İsrail’in emrine girmiş durumda.
Bunu da terörle mücadele kılıfı altında yapıyorlar.
Oysa aynı ABD, NATO müttefiki olan bize karşı PKK-YPG terör örgütünü destekliyor.
İKİ YÜZLÜLÜĞÜN RESMİ
Nâzım Hikmet, Abidin Dino’ya, “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diyor ya... Ünlü şair, Abidin Dino’ya “Sen iki yüzlülüğün resmini yapabilir misin Abidin?” diye sorsa, herhalde büyük usta tuvaline Amerika’nın haritasını çizerdi.
ERDOĞAN’DAN NATO HATIRLATMASI
Bir yandan terörle mücadele gerekçesiyle İsrail’e sonsuz destek veren ABD, diğer yanda terörü desteklemek için Türk dronunu düşüren ABD...
Bu gelişme ‘Hamas saldırısı ABD ve İsrail’in bir planı mıydı? Mossad ve CIA, Hamas’ı tuzağa mı düşürdü’ sorularının sorulmasına yol açtı.
Saldırının ardından Netanyahu’nun, “Ortadoğu’yu değiştireceğiz” demesi, Biden’ın savaş kabinesini toplayıp, İsrail’e koşulsuz desteğini açıklaması, İsrail ve ABD, saldırı sonrasına hazır mıydı kuşkusunu beraberinde getirdi.
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısını önceden istihbarat alamadığı için MOSSAD ve Hamas’ın fırlattığı roketleri önleyemediği için Demir Kubbe eleştirilerin odağında yer almıştı.
11 EYLÜL VE PEARL HARBOR
Hamas saldırılarını Pearl Harbor baskınına ve ikiz kulelerin vurulduğu 11 Eylül’e benzetenler olmuştu. Her iki olayın iki ortak özelliği vardı.
Biri, istihbarat servislerinin uyuması ve bu saldırılarının sonucunun dünyanın kaderini değiştirmesi.
İkincisi ise hem Pearl Harbor baskınının hem 11 Eylül saldırısının dünyanın kaderini değiştirmesi için önceden planlandığı, istihbarat servislerinin uyumadığı tam aksine bunun bir planın parçası olduğu yönünde iddialar ortaya atıldı. Komplo teorisi olarak görünse de bu iddiaları yalanlayacak bir kanıt ortaya konulamadı.
DÜNYANIN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ
Dünya olayları hakkında ne diyeceği de merak ediliyor. Çünkü Erdoğan bir dünya lideri. Erdoğan’ın konuşmasını AK Parti grubunda izledim. İsrail’in Gazze’ye yönelik katliamı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncelikli gündemiydi.
İTİDAL TAVSİYESİ
7 Ekim günü Hamas’ın İsrail’e yönelik eylemi gerçekleştiğinde AK Parti’nin kongresi vardı. Erdoğan, kalbi Filistin davasıyla atan AK Partilileri coşturacak bir konuşma yapmak yerine taraflara itidal tavsiye etti.
İLKELİ TAVIR
Hamas’ın sivillere yönelik eylemlerini kınadı. İsrail’i sivil katliamı konusunda uyardı. “Savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların da buna riayet etmesi gerektiğine inanıyoruz. İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Gazze’deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz” dedi.
İlkeli tavır budur. BM Genel Kurulu’nda Filistin’in sesi olmuş bir Erdoğan açısından çok değerli bir çizgiydi bu. Ateşkesin sağlanması ve savaşın sona ermesi konusunda bir misyon üstlenebilecekse, iki tarafa da söz söyleyebilecek bir mesafede durmak gerekiyordu. Erdoğan bunu sağladı.
HEM ABBAS’LA HEM HERZOG’LA
Çünkü Erdoğan aynı zamanda hem Mahmut Abbas’la hem Herzog’la görüşebilen bir lider. Türkiye hem Filistin’le hem İsrail’le diyaloğu olan bir ülke. Savaşın ortasında dünya için en gerekli olan da bu. Rusya-Ukrayna savaşında Erdoğan’ın hem Putin’le hem Zelenski ile görüşebilen bir lider olmasının, Tahıl Koridoru ve esir değişiminde ne denli önemli olduğu anlaşıldı.
Konuşmasını izlerken Kemal Bey’in CHP’yle, Atatürk’le, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile sorunu olduğunu düşündüm.
Birinci Körfez Savaşı’ndan bu yana Meclis’te Irak, Afganistan ve Suriye tezkereleri çıkarılır. CHP, ister koalisyon ortağı olsun, ister muhalefette olsun hepsine de evet oyu verirdi.
KANDİL TEŞEKKÜR ETTİ
Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP, tarihinde ilk kez Irak ve Suriye tezkeresine hayır oyu kullandı. Kılıçdaroğlu’nun bu tavrına en büyük alkış o zaman Kandil’den gelmişti. Murat Karayılan ve Duran Kalkan’ın teşekkür eden konuşmaları var.
IRAK VE SURİYE TEZKERESİ
Irak ve Suriye tezkerelerinin süresi 30 Ekim tarihinde doluyor. Hükümet Meclis’e yeni bir tezkere sundu. Tezkere kabul edilmezse Irak ve Suriye’deki görev yapan askerlerimizin üslerini boşaltıp; alanlarını terk edip Türkiye’ye dönmeleri gerekecek.
Peki Mehmetçiğin boşalttığı üslere kim dolacak? Tabii ki PKK.
TEZKEREYE HAYIR DİYECEKMİŞ
Çünkü Hamas’ın saldırısı karşısında, “Güçlü İsrail” algısı çöktü. MOSSAD artık İsrail’in içinde kıyasıya eleştirilen, hatta hakkında fıkralar üretilen karikatür bir istihbarat örgütü muamelesi görmeye başladı. Demir Kubbe ise kevgire döndü.
İKİNCİ KEZ YENİLEBİLİR
İsrail’in çöken imajını düzeltmek için kara harekâtına başlaması bekleniyor. Şu tartışılmaz; İsrail, Hamas saldırısı ile ağır bir yenilgi yaşadı. Bırakın sivil İsrail vatandaşlarını korumayı, generallerini kurtaramadı. İsrail, kara harekâtına başlarsa 2014’te olduğu gibi ikinci bir yenilgi daha yaşayabilir. Amerika’nın gönderdiği savaş gemisi de İsrail’i kurtarmaya yetmeyebilir.
MEKİK DİPLOMASİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan baştan itibaren itidal çağrısı yapıyor. Türkiye’nin, çatışmaların durması için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu ifade ediyor. Kalıcı çözümün Filistin devletinin kurulması olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün devreye girdi. İlk görüşmesini Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’la yaptı. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’la da görüştü. Erdoğan iki ülke ile görüşebilen bir lider. Savaş sürecinde bu diyaloğa çok ihtiyacımız olacak. Ayrıca Lübnan ve Katar liderleri ile de görüştü. Erdoğan görüşmede çatışmaların sonlandırılması ve kalıcı barışın sağlanması için Türkiye’nin gayretlerinin artarak süreceğini ifade etti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da mekik diplomasisini sürdürüyor. Fidan, Katar, Suudi Arabistan, Mısır, Filistin, İran, ABD, Ürdün, İspanya, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere dışişleri bakanları ile görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Fidan’ın temaslarını artarak sürmesi bekleniyor.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU
Peki bu görüşmelerde hangi mesajlar veriliyor?
Suriye’de PKK-YPG hedeflerine yönelik operasyonumuz sırasında Amerikan F-16’sı, bir dronumuzu düşürdü.
İki taraf gerilimi tırmandırmama kararı aldı ama bu kabul edilebilir bir durum değil. Bir NATO müttefikinin dronu düşürülür mü?
Hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan hem Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, terör örgütüne yönelik hedeflerin vurulacağını, üçüncü tarafların uzaklaşmasını istemişti.
Biz PKK-YPG terör örgütünü vuruyoruz. ABD olarak sizin terör örgütünün yanında işiniz ne?
DRONUN CEVABI VERİLDİ
Neyse onlar bizim dronumuzu düşürdü. Biz de o gece savaş uçaklarını kaldırıp, PKK-YPG’ye ait hedefleri vurarak gereken mesajı verdik.
İsrail’deki savaş gündemde olduğu için bizim Suriye ve Irak’taki PKK-YPG hedeflerine yönelik operasyonlarımız bitti sanılmasın. Daha önceden belirlenmiş nokta hedefler vurulmaya devam ediyor.
KARA HAREKÂTI VAR MI
O saldırı, terörle mücadelede bir dönem noktası oldu. Türkiye, terörü kaynağında yok etme konseptine geçti.
Yeni strateji kapsamında 24 Ağustos günü Hava Kuvvetlerimizin desteğiyle kara birliklerimiz terör odaklarını yok etmek üzere Suriye’ye girerek Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlattı.
15 Temmuz darbe girişiminden tam 39 gün sonra Türk ordusu, Kıbrıs’tan sonraki ikinci kara harekâtını başarıyla tamamladı. Fırat Kalkanı’nı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtları takip etti.
TERÖRLE MÜCADELEDE YENİ KONSEPT Mİ
İçişleri Bakanlığı’na yönelik terör saldırısından sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriye’deki terör hedeflerinin vurulacağını açıklayıp, ABD başta olmak üzere üçüncü ülkelere ‘hedef olmayın’ uyarısı yapınca, terörle mücadelede yeni bir konsepte mi geçiliyor sorusu gündeme geldi.
İKİ BAKANIN AÇIKLAMASININ KODLARI
Peki iki bakanın üst seviyeden yaptığı uyarının kodları neydi?
Bu sorunun yanıtını aradım. “Terörü yerinde yok etme. Terörün kaynağını kurutma stratejimizde bir değişiklik yoktur. Bu konseptimiz güçlendirilerek sürdürülecektir. İki bakanımızın açıklaması üçüncü taraflara yönelik bir kararlılık vurgusudur. Bu üçüncü ülkelere bir uyarı ve hatırlatmadır. Biz terörle mücadelede tedbirlerimizi artıracağız. Terör örgütünün altyapı, üstyapı ve enerji tesislerini vuracağız. Siz ona göre tedbirinizi alın demektir” denildi.