Paylaş
Bu gelişme ‘Hamas saldırısı ABD ve İsrail’in bir planı mıydı? Mossad ve CIA, Hamas’ı tuzağa mı düşürdü’ sorularının sorulmasına yol açtı.
Saldırının ardından Netanyahu’nun, “Ortadoğu’yu değiştireceğiz” demesi, Biden’ın savaş kabinesini toplayıp, İsrail’e koşulsuz desteğini açıklaması, İsrail ve ABD, saldırı sonrasına hazır mıydı kuşkusunu beraberinde getirdi.
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısını önceden istihbarat alamadığı için MOSSAD ve Hamas’ın fırlattığı roketleri önleyemediği için Demir Kubbe eleştirilerin odağında yer almıştı.
11 EYLÜL VE PEARL HARBOR
Hamas saldırılarını Pearl Harbor baskınına ve ikiz kulelerin vurulduğu 11 Eylül’e benzetenler olmuştu. Her iki olayın iki ortak özelliği vardı.
Biri, istihbarat servislerinin uyuması ve bu saldırılarının sonucunun dünyanın kaderini değiştirmesi.
İkincisi ise hem Pearl Harbor baskınının hem 11 Eylül saldırısının dünyanın kaderini değiştirmesi için önceden planlandığı, istihbarat servislerinin uyumadığı tam aksine bunun bir planın parçası olduğu yönünde iddialar ortaya atıldı. Komplo teorisi olarak görünse de bu iddiaları yalanlayacak bir kanıt ortaya konulamadı.
DÜNYANIN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ
İster komplo teorisi olsun ister planın bir parçası sonuç itibariyle iki saldırı dünyanın kaderini değiştirdi. Pearl Harbor baskını ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmesini sağladı. O zamana kadar savaşı kaybetme ihtimali olan İngiltere, ABD’nin savaşa girmesiyle rahatladı. Çünkü ABD’nin Japonya’ya attığı atom bombası İkinci Dünya Savaşı’nın sonunu getirdi.
11 Eylül’den sonra ise ABD, Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etti. Ortadoğu artık eski Ortadoğu olmaktan çıktı. O dönemde komplocuların en büyük silahı, John Trovalta’lı “Kod adı Kılıçbalığı” filmiydi. Sanki İkiz Kuleler’in vurulacağı önceden film olarak işlenmiş gibiydi.
KOMPLOYA İNANMA AMA
Hamas’ın İsrail’e saldırısına gelince burada iki görüş çarpışıyor.
1- Mossad’ın uçan kuştan haberi olan bir örgüt olmadığı ortaya çıktı. Demir Kubbe kevgire döndü. İsrail’in karizması çizildi. MOSSAD’ın hâlâ güçlü olduğunu göstermek için, istihbarat alındı ama Hamas’ın saldırısına göz yumuldu tezi ileri sürülüyor deniliyor.
2- İkinci görüş ise Hamas’ın saldırısına bilerek göz yumuldu. İsrail bir gerekçe elde etmiş oldu. Çünkü Gazze’yi yerle bir edecek planın devreye sokulması gerekiyordu deniliyor.
Benim pozisyonum ise komploya inanma ama komplosuz da kalma durumunda.
İSRAİL VE ABD Mİ YENECEK YOKSA GAZZE Mİ?
Askeri uzman değilim. O nedenle yazacağım bilgiler sadece bir fikir vermesi açısından değerlendirilebilir.
Dünyanın en büyük nükleer silahlarına sahip olan, Demir Kubbesi’yle meşhur, nükleer başlık taşıyan füzeleri, savaş uçakları, helikopterleri, denizaltıları, savaş gemileri, askerleri, bir çağrıyla toplayabileceği yedek askerleri, arkasında ABD ve Avrupa gibi önemli destekleri olan İsrail, karadan, denizden ve havadan dünyaya kapatılan, 10 kilometre genişliğinde 41 kilometre uzunluğunda 2 milyon 300 bin insanın yaşadığı dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olan Gazze’ye yönelik savaş başlattı.
GAZZE’DE KATLİAM YAŞANIYOR
Gazze günlerdir İsrail savaş uçakları tarafından ağır bombardıman altında. Gazze’nin elektriği, suyu kesildi. Hastanede yaralılara müdahalede edilecek tıbbi malzemelerde sıkıntı yaşanıyor. Gazze’de insanlık katlediliyor. Hem de sadece bugün değil. Yıllardır aynı zulüm yaşanıyor.
Gazze’deki sivil katliamını siz zaten canlı yayınlarda izliyorsunuz.
HAMAS’IN YANLIŞI
Hamas’ın 7 Ekim’de yaptığı saldırı ile savaşın fitilini ateşlemesini ve sivillere yönelik yapılanları doğru bulmuyorum. İsrail ne zaman sıkışsa, Filistin davasını zora düşürecek bu tür saldırıları anlamakta zorlanıyorum. Ama bunların hiçbiri İsrail’in Gazze’ye yönelik sivil katliamını meşrulaştırmaz.
GÜÇLER ARASINDAKİ FARK
Üzerinde durmak istediğim başka bir nokta var. İsrail’in arkasında ABD’si, elinde nükleer silahları var. İsrail’in 300 nükleer başlığı olduğu biliniyor. 600 savaş uçağı, 200 helikopteri, çok sayıda İHA ve SİHA’sı, savaş gemileri, nükleer denizaltısı ve devasa bir kara ordusu var. Hamas ise roketlerle savaşıyor. Gazze halkının ise öfkesinden, imanından ve canından başka bir şeyi yok. İsrail ile Gazze arasında kıyaslanması mümkün olmayacak bir güç dengesi var. Daha doğrusu dengesizliği. Gazze’ye bombalar yağıyor ve o yıkıntıların altında masum insanlar ölüyor.
ABD’NİN UÇAK GEMİLERİ
Ama sanki İsrail’in elindeki devasa savaş gücü yeterli değil gibi. ABD dünyanın en büyük savaş gemisi olan Ford uçak gemisini İsrail’e gönderdi. 90 uçak taşıyabiliyor. Kendisine 6 savaş gemisi eşlik ediyor. Ama Gazze halkını yenmeye bu da yeterli olmamış ABD, şimdi de İsrail’in yardımına Eisenhower uçak gemisini gönderiyor.
Eisenhower uçak gemisinde de 90 savaş uçağı, helikopter taarruz filosu, helikopter deniz muharebe filosu yer alıyor. Eisenhower savaş gemisine de 6 savaş gemisi eşlik ediyor.
Tüm bunlar suyu kesilmiş, elektriği olmayan, ameliyatlar için yeterli tıbbı malzeme bulmakta zorlanan Gazze’ye karşı yapılıyor.
Ben olayın askeri ve stratejik boyutuna girmeyeceğim. Çünkü hesap başka. Gazze üzerinden yeni bir Ortadoğu dizayn etmeye çalışıyorlar.
GAZZE’NİN İMANI KAZANACAK
Ama bir şey söyleyeceğim.
Ne İsrail’in nükleer silahları ne ABD’nin uçak gemileri Gazze’yi yenmeye yetmeyecek.
Kucaklarında İsrail savaş uçaklarının vurduğu enkazın altından çıkardıkları çocuklarının cesetleri, kalplerindeki imamı ve yüreklerindeki öfkeleriyle bu savaşın galibi Gazze halkı olacak.
Çünkü tarih göstermiştir ki, hiçbir güç bir milleti yenemez.
Gazze’nin imanı İsrail’in savaş makinalarını da ABD’nin uçak gemilerini de yenecek.
Paylaş