Paylaş
Biden, terörle mücadele için İsrail’e sonsuz destek vereceklerini söyledi. ABD kayıtsız şartsız bir şekilde İsrail’i desteklerken, verdiği silahların kullanılması konusunda da hiçbir çekincesi olmadığını açıkladı. Yani, “Bu silahlarla kadınları, sivilleri vurmana bir engel yok” dedi.
ABD, İsrail’i desteklemiyor; kayıtsız şartsız bir şekilde İsrail’in emrine girmiş durumda.
Bunu da terörle mücadele kılıfı altında yapıyorlar.
Oysa aynı ABD, NATO müttefiki olan bize karşı PKK-YPG terör örgütünü destekliyor.
İKİ YÜZLÜLÜĞÜN RESMİ
Nâzım Hikmet, Abidin Dino’ya, “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diyor ya... Ünlü şair, Abidin Dino’ya “Sen iki yüzlülüğün resmini yapabilir misin Abidin?” diye sorsa, herhalde büyük usta tuvaline Amerika’nın haritasını çizerdi.
ERDOĞAN’DAN NATO HATIRLATMASI
Bir yandan terörle mücadele gerekçesiyle İsrail’e sonsuz destek veren ABD, diğer yanda terörü desteklemek için Türk dronunu düşüren ABD...
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu iki yüzlülüğe dikkat çekti: “Ama Türkiye’nin bir insansız hava aracını ABD düşürüyor. İnsansız hava aracını ABD düşürürken, bu Türkiye şu anda NATO’da Amerika’nın ortağı değil mi? Bunu neyle izah edeceğiz?” diye sordu.
ABD Başkanı Biden, ‘özellikle Türk hükümetinin Suriye’nin kuzeydoğusuna askeri harekât için attığı adımların bölgedeki barışı, istikrarı ve güvenliği tehdit ettiğini, DEAŞ ile mücadeleyi zayıflattığını’ savunarak Suriye’deki acil durumu 1 yıl daha uzattı.
Trump’ın acil durum ilan ettiği tarihten itibaren kullanılan gerekçe ‘copy paste’ edilerek devam ettiriliyor. Ama çok rahatsız edici.
KORKUDAN SIĞINAKLARA GİRMİŞLERDİ
ABD, dronumuzu vurduğunda Beyaz Saray Sözcüsü, 6 kez “Üzgünüz” diye açıklama yapmıştı. Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı, Türk muhataplarıyla görüşmelerinde ABD askerlerinin korkudan sığınaklara saklanmak zorunda kaldıklarını ifade etmişlerdi.
Ama sahadaki gerçek farklı.
Peki ABD’nin bu tavrına karşı Ankara’nın tutumu ne olacak? ABD dronumuzu düşürdü diye Suriye ve Irak operasyonları duracak mı?
Bu sorunun cevabını araştırdım.
ANKARA’DAN ABD’YE MESAJ
Ankara’nın tavrını başlıklar halinde paylaşmak istiyorum.
1-Suriye’de PKK-YPG’ye karşı operasyonlarda geri adım söz konusu değil. Operasyonun ilk aşaması tamamlandı. Şimdi hedefler olgunlaştırılıyor. İhtiyaç oldukça operasyonlar devam edecek. Ankara kararlı.
2-PKK’lı iki teröristin İçişleri Bakanlığımıza yönelik canlı bomba eyleminden sonra Irak ve Suriye’deki PKK hedeflerine yönelik operasyon başlattık. Bizim dronumuz Suriye’deki PKK terör hedeflerini vurmak için oradaydı. Biz terör hedeflerini vururken ABD’nin terör örgütünün karargâhında ne işi vardı?
3-Suriye’deki acil durumu 1 yıl daha uzatırken ileri sürdükleri gerekçe hem rahatsız edici hem çifte standardı ortaya koyuyor.
ABD, DEAŞ’la mücadele edeceğiz diye orada bulunuyor. Ama DEAŞ’ı kuran ABD. Şimdiye kadar DEAŞ’a karşı tek etkili operasyonu yapan ise Türkiye.
İSVEÇ KARARINI ETKİLER Mİ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, ABD’nin dronumuzu vurmasına sessiz kalmadı. Her platformda sert bir şekilde dile getiriyor. Hatta AK Parti grubundaki konuşmasında, “Bu mücadelemizde, teröristlerin yanında yer alarak bize zarar verenlere cevabımızı önünde sonunda vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” demişti. Erdoğan’ın bu sözü, “Dronu unutmadık, not ettik” olarak yorumlanmıştı.
DRONDAN SONRA KARAR DEĞİŞTİ Mİ
Drona cevap sahada verilir ama gözlemlediğim bir nokta var; Erdoğan’ın ABD’ye yönelik eleştirilerinin dozu artıyor. Sesinin tonu yükseliyor. Acaba diyorum bu durum İsveç’in NATO üyeliği konusunu yeniden değerlendirmeye kadar gider mi?
Daha önceki hava ekim ayı içinde İsveç’in üyeliğinin Meclis’te onaylanacağı yönündeydi. Ama ABD’nin dronumuzu vurmasından sonra Erdoğan yeni bir karar almış olabilir...
ABD’ye, ‘müttefikin PKK terör örgütü, İsveç’in NATO’ya üyeliğini gerçekleştirsin bakalım’ mesajı verilebilir.
Acaba diyorum; ABD dronu vururken aynı zamanda İsveç’in NATO’ya üyeliğini de vurmuş olabilir mi?
HAKAN FİDAN’IN MISIR’DA VERDİĞİ MESAJLAR
DIŞİŞLERİ Bakanı Hakan Fidan’ın, İsrail’in Gazze’yi vurduğu bir dönemde Mısır’ı ziyareti önemliydi.
Hakan Fidan’ın, Dışişleri Bakanı Samih Şükrü ve Devlet Başkanı Sisi görüşmesiyle birlikte Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler resmen başlamış oldu. Bunun bir adım sonrası karşılıklı olarak devlet başkanlarının ziyareti olacak.
Türkiye ile Mısır’ın Filistin konusundaki görüşleri örtüşüyor.
GAZZELİLERİ MISIR’A YERLEŞTİRME PLANI
Samih Şükrü ile Hakan Fidan’ın verdiği mesajlar önemliydi.
Türkiye ile Mısır, Filistinlilerin Gazze’den Mısır’a sürülmesi politikasına karşı olduğunu ilan etti. Sonuna kadar bunun karşısında durulacağı ifade edildi. ABD ile İsrail’in, Gazze’deki Filistinlilerin bir kısmını Ürdün’e bir kısmını Mısır’a yerleştirme gibi bir planlarından söz ediliyor. Gazzelilerin boşalttığı yerlere ise İsrailli işgalcilerin yerleştirilmesi düşünülüyor. O açıdan iki devletin tavrı önemliydi.
ÇÖZÜMÜN ADRESİ FİLİSTİN DEVLETİ
Filistin sorununun çözümü, 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devleti ile sağlanabilir. Bölgenin huzur bulması iki devletli çözümden geçiyor
Hangi taraftan olursa olsun sivilleri hedef alan saldırılar kabul edilemez denildi. İsrail’in su, elektrik, ilaç ve gıda gibi temel insan haklarını kısıtlamasının uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtildi.
SAVAŞIN YAYILMA RİSKİ
Savaşın bölgeye yayılma riskine dikkat çekildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da başından beri bu nokta üzerinde duruyordu. Ama maalesef İsrail, savaşı başta Lübnan ve Suriye olmak üzere bölgeye yaymak için olağanüstü bir çaba içinde.
Ayrıca Fidan’ın Mısır’da olduğu sürede Gazze’ye ulaştırmak üzere Türkiye’den gönderilen yardımlar bu ülkeye ulaştı. Gazze’nin Mısır’a açılan kapısı olan Refah Sınır Kapısı hem gıda ve ilaç gibi insani yardımların ulaştırılması hem de Gazze’deki Türk vatandaşlarının tahliyesi açısından önemli. Hakan Fidan, 300 civarında vatandaşımızın olduğunu söyledi.
İKLİM DEĞİŞTİ
Dışişleri Bakanı Fidan’ın ziyareti beklendiği gibi Gazze boyutuyla ön plana çıktı. Ama Mısır tarafından bu geziye yüklenen anlam önemliydi. Mısır’la köprülerin atıldığı bir dönemden sonra Hakan Fidan’ın ziyaretiyle yeni bir pencerenin açıldığı izlenimi edindim. Yeni süreç Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Katar’da Sisi ile görüşmesi ile başlatıldı.
Mısır tarafında Türkiye ile yakınlaşma konusunda bir susamışlık dikkatimi çekti. Bu iklimin Erdoğan ve Sisi’nin karşılıklı ziyaretleriyle taçlandırılması gerekiyor.
Paylaş