Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47. yıldönümü nedeniyle Kıbrıs’a tam bir “devlet” çıkarması yaptı. Meclis Başkanı Şentop başta olmak üzere yedi bakan ve çok sayıda milletvekili geziye katıldı.
İki uçak halinde hareket ettik. Biz Ankara’dan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, BBP Lideri Mustafa Destici ve Oğuzhan Asiltürk ile birlikte AK Partili yönetici ve milletvekilleriyle birlikte uçtuk. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte ayrı bir heyet ise İstanbul’dan hareket etti. Cumhurbaşkanı ile Kıbrıs’ta buluştuk.
DEVLET UÇAĞI ESPRİLERİ
MHP Lideri Bahçeli ile birlikte olmamız nedeniyle, “Devlet uçağı” esprileri yapıldı. Kıbrıs Barış Harekâtı ve Bülent Ecevit söz konusu olunca DSP ayrı bir program yapmış. Ankara’da şeref salonuna girince DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’la karşılaşınca şaşırdım. Önder Bey, “Sayın Cumhurbaşkanı’ndan davet gelince, devletle olalım diye kendi programımızı iptal edip, buraya katıldık” dedi. Önder Aksakal sağduyulu bir politikacı. Keşke iktidarı ve muhalefetiyle Türkiye, Barış Harekâtı’nın yıldönümünde Kıbrıs’ta olabilseydi.
ECEVİT-DEMİREL
Siyah beyaz televizyondan hatırlıyorum. Ama hiç unutmuyorum. Kıbrıs Barış Harekâtı olduğunda muhalefet lideri Süleyman Demirel’in Başbakanlığın merdivenlerinin dibinde yaptığı bir açıklama vardı. Başbakan Ecevit, muhalefet lideri Demirel’i davet edip bilgilendirmiş. Demirel de, “Gün iktidar muhalefet günü değil, Mehmetçiğin arkasındayız. Devletimizi, hükümetimizi destekliyoruz” diye açıklama yapmıştı. Devlet adamlığı budur.
OĞUZHAN ASİLTÜRK İLE SOHBET
Benim için bir sürpriz de şeref salonundan içeri giren
Optimar’ın temmuz ayı araştırmasında en çok kullandığımız sosyal medya platformları ile hangi parti hangi sosyal medyayı tercih ediyor sorusuna cevap arandı.
INSTAGRAM’IN YÜKSELİŞİ
Fotoğraf paylaşımı ve göreceli olarak daha nitelikli bir kitleye hitap etmesi Instagram’ın öne çıkmasını sağladı. En sık kullandığınız sosyal medya aracı hangisi sorusuna ankete katılanların yüzde 30.4’ü Instagram yanıtını verirken, Facebook yüzde 30.1’le ikinci. Twitter ise kısa sürede çöplüğe dönüşmesi nedeniyle üçüncü sıraya geriledi. Twitter’ı takip ediyorum diyenlerin oranı yüzde 19.6 olurken, YouTube kullanıyorum diyenlerin oranı yüzde 11.5 oldu. Bu arada Tiktok’u kullanıyorum diyenler 1.4’e ulaşırken, skandallarla gündeme gelen Clubhouse takip ediyorum diyenlerin oranı ise 0.1’de kaldı.
KADINLARIN TERCİHİ
Kadınlar yüzde 30.3’le ilk sırada Instagram’ı kullanırken, onu yüzde 30.1’le Facebook takip etti. Kadınlar yüzde 19.5’le Twitter’ı, 11.4’le YouTube’u tercih ederken, Tiktok kullanımında 1.6’yla erkekleri geçtiler.
ERKEKLER NEYİ TERCİH EDİYOR
Erkeklere de haksızlık etmeyelim. Erkeklerde de sıralama da Instagram yüzde 30.5’le birinci gelirken, Facebook yüzde 30.3’le ikinci sırada yer alıyor. Erkekler Twitter’da 19.6’yla kadınları geçerken, üstünlüklerini YouTube’de sürdürüyorlar. YouTube diyen erkeklerin oranı 11.6 olurken, Tiktok’ta 1.3’le kadınların gerisinde kaldılar.
CLUBHOUSE’CU ERKEKLER
Optimar’ın anketlerini ise hem bir siyasi partinin siparişi değil, kaynağını kendisinin karşılaması, hem güvenilir olması, hem de ilk kez bu köşede yayınlanıyor olması nedeniyle tercih ediyorum.
Hilmi Daşdemir’in başkanı olduğu Optimar’ın 10-13 Temmuz tarihleri arasında 1726 kişi ile CATİ yöntemiyle yaptığı 15 Temmuz özel anketinin sonuçları çok önemli uyarılar içeriyor. Aslında bu anketin verilerini haziran araştırması olarak değerlendirmekte yarar var.
2023’e giderken iktidar ne yapmalı diye soracak olursanız, o sorunun cevabı bu ankette yer alıyor. Bir süredir özellikle ekonomiye, geçim sıkıntısına ve işsizliğe dikkat çekmeye çalışıyorum. Kitleler AK Parti’yi refahını yükselttiği için tercih ediyor. Bence 2023’ün anahtarı da burada yatıyor.
2023’te halkımız neye göre oy verecek derseniz tek kelime ile cevap veririm. Ekonomi.
EKONOMİ ARTI İŞSİZLİK
Türkiye’nin en önemli sorunu ne sorusuna ankete katılanların yüzde 38.5’i ekonomi yanıtını vermiş. Koronavirüs salgını yüzde 14.8’le ikinci sırada geliyor. Üçüncü sırada ise yüzde 12.6’yla işsizlik var. Bir süredir ilk üç sıra değişmiyor.
Ekonomiyle işsizliği birlikte düşündüğümüzde ise bu oran 51.1’e ulaşıyor.
ÜÇ AYIN VERİLERİNE
Erdoğan’ın bu rejime yaptığı en büyük hizmet Cumhurbaşkanlığı seçimini doğrudan millete götürmesi oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesiyle birlikte artık asker ne diyor, medya kimi destekliyor, iş dünyasının adayı kim, Amerika kimi istiyor gibi sorular ortadan kalktı. Artık millet kimi istiyorsa o seçiliyor. Millet ne diyorsa o oluyor. Demokrasinin öznesi millet oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi 2023 yılı haziran ayında yapılacak ama seçim kampanyası başladı.
2023 SAVAŞI BAŞLADI
Yaşanan tartışmaların odağında da 2023 seçimleri yer alıyor. Emekli amirallerin bildirisi, video operasyonları ve HDP İzmir İl Başkanlığı’na yapılan silahlı saldırı ile vesayet sistemi 2023 seçimlerinde Erdoğan’ı tasfiye etmek için harekete geçti.
Şurası çok net ki, 2023 seçimleri, “Erdoğan seçimi” olacak.
Peki bu seçimlerde Erdoğan’ın rakibi kim olacak? Elbette ki Erdoğan’ın rakibinin kim olacağı çok önemli olacak. Ama AK Parti’nin rakibini biliyorum. AK Parti’nin rakibi yine AK Parti. O nedenle AK Parti’nin bu gerçeği görerek silkinmesi ve dava şuuruyla harekete geçmesi gerekiyor. Bezginliği, bıkkınlığı, yılgınlığı bir kenara bırakıp, yeniden dirilişe ihtiyaç var. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu yapmaya çalışıyor.
ERDOĞAN İZLENİMLERİ
Kritik süreçlerde Cumhurbaşkanı
Dün aynı zamanda yeni bir gelişme yaşandı.
Cumhurbaşkanı adaylığı için bir süredir atağa kalkan Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı tarifi yaptı. Böylece artık elimizde bir Cumhurbaşkanı adayı kriterleri oluştu. Ancak Kılıçdaroğlu’nun tarifi bana Demirel’i hatırlattı. Demirel, Cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman Büyük Birlik Partisi milletvekilleri ile bir araya gelmişti.
Muhsin Yazıcıoğlu, Demirel’in adaylığına sıcak bakmadıklarını anlatmak için gönüllerindeki Cumhurbaşkanına ilişkin kriterleri sıralamıştı. Yazıcıoğlu, “Cumhurbaşkanı sivil olmalı. Alnı secdeye değmeli. Darbelere karşı olmalı” diye sıralamaya başlayınca Demirel ayağa kalkıp, “Kardeşim siz beni tarif ediyorsunuz. Ben siyasi hayatım boyunca darbelerle mücadele ettim. Sivil Cumhurbaşkanlığının mücadelesini verdim. Ben ta 1960’larda, ‘Bu ülkede herkes göğsünü gere gere ben Müslümanım diyebilmeli’ demiştim” diye sözü alıp, ikna etmeye çalışmıştı.
Kılıçdaroğlu da Cumhurbaşkanı adayı için kriterler ortaya koydu. “Millet ittifakının adayı nefsini terbiye etmiş biri olmak zorunda. Başkanlığın verdiği muazzam yetkilerle yozlaşmayacak, gücünü hızlıca Meclis’e ve Başbakan’a teslim edecek bilgelikte olmalı” dedi.
Bu kriterlerde bir eksik var. O da adı Kemal Kılıçdaroğlu olacak denilmiyor. Kılıçdaroğlu, ideal cumhurbaşkanı olarak kendini tarif ediyor. Burada geri vitese atar mı? Bence Kılıçdaroğlu, her geçen gün Cumhurbaşkanlığı adaylığına doğru daha çok yaklaşıyor.
İMAMOĞLU VE YAVAŞ BELEDİYE DE KALSIN İSTİYOR
Ayrıca Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş başta olmak üzere belediye başkanlarının ikinci bir dönem daha illerine hizmet etmelerini istiyor. Yakın çevresine de Murat Karayalçın örneğini verdiği söyleniyor.
Karayalçın
Çünkü AK Parti’nin en önemli açılımlarından olan çözüm sürecinin tu kaka ilan edildiği bir dönemde Erdoğan, çerçevesi çok iyi belirlenmiş, mesajları isabetli olarak seçilmiş bir konuşma yaptı.
Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti bir başlangıç. İlkbahara kadar Doğu ve Güneydoğu’nun tamamını ziyaret etmeyi planlıyor. Her ay bir ile gidecek. Dün gençlik buluşmasında “Bir sonraki buluşmayı Erzurumlu gençlerimizle yapmayı planlıyoruz” dedi. Erdoğan, hem Diyarbakır’ın hem Erzurum’un temsil ettiği siyasi misyona hitap edebilen bir lider. O nedenle sahaya çıkması, siyasi iklimi değiştiriyor.
Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti üç noktayı ön plana çıkardı.
1- Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?
2- Erdoğan, erken seçime mi hazırlanıyor?
3- “Serok Erdoğan” sloganları Cumhur İttifakı’nda bir soruna yol açar mı? MHP’yi rahatsız etti mi?
YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ Mİ?
Yeni bir çözüm süreci başlatılmıyor.
Aslında bu soru işareti Erdoğan’ın Milli Görüş’ün ağır toplarından Oğuzhan Asiltürk’ü ziyareti üzerine oluşmaya başlamıştı.
Bir çiçekle bahar gelmez. Oğuzhan Asiltürk ziyareti seçim işareti olmaz diye düşündüm.
İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi bir kez daha düşünmeme yol açtı. Erdoğan AK Parti’nin her MKYK toplantısında, il başkanları ve belediye başkanları ile yapılan toplantılarda, milletvekilleri ile buluşmasında seçimlere dönük mesajlarının dozunu artırıyor.
Diyarbakır ziyaretiyle birlikte çözüm sürecini tartışmaya açması ise seçim konusu üzerinde yoğunlaşmama neden oldu.
O nedenle AK Parti kulislerinin nabzını tutmaya, Erdoğan’ın seçimlere ilişkin mesajlarının anlamını çözmeye çalıştım.
BAHÇELİ İLE GÜVEN İLİŞKİSİ
1- Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim diyor ama her defasında 2023 seçimleri diyor.
2-
Belki de o psikolojiyle izlediğim için Erdoğan’ın il başkanları toplantısında ısrarla seçim de seçim demesi daha çok dikkat etmeme neden oldu.
SEÇİM VURGUSU
Erdoğan’ın il başkanlarına 2023 seçimlerine dönük olarak çalışmaları yönünde talimat vermesini anlıyorum. Ama sanki seçim kararı alınmış da önümüzdeki ay sandık başına gidecekmişiz gibi bir hava vermesi antenleri açmama neden oldu. Erdoğan seçim olmadan seçime hazırlanıyor, 19 yıldır girdiği her seçimi kazanmasının sırrı burada, diyebilirsiniz. Haklısınız. Ama Bahçeli seçimler zamanında yapılacak derken, Erdoğan 2023’ü hedef gösterirken, 2023 seçimlerine de daha iki yıl varken bu kadar abanması dikkatimi çekti.
İKİ DURAK
İster 2023’te olsun ister ondan önceki bir tarihte. Seçim tarihi ne olur bilmem ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim startını verdi. “2023’e eğer kararlı bir şekilde hazırlanacaksak, bizim için şurada son iki durak var, çok önemli. Bu 2021’dir, 2022’dir. 2023 tamamen seçim yılıdır” dedi.
ÖNEMLİ VİRAJ
Ama ondan önce bir cümlesi vardı, “2023 virajını kazasız belasız dönmemiz gerekiyor” dedi. 2023 seçimlerini Türkiye açısından bir kırılma noktası olarak gördüğünü söyledi.
Erdoğan