A. Cem Keçe

Bir ebeveyn kabusu: Anne ben nasıl dünyaya geldim?

5 Temmuz 2012
Bir gün çocuğunuz, size nasıl dünyaya geldiğini soracaktır. İşte bu olgu birçok anne ve babanın korkulu rüyasıdır. Çocuğunun bu tip sorularına maruz kalan ebeveynin ister istemez aklı karışır ve ona cinselliği nasıl anlatması gerektiğini bilemez.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Onursal Başkanı Cem Keçe, cinsellikle ilgili kimseye soramadığınız sorularınızı yanıtlamaya devam ediyor.

Bir ebeveyn kabusu: Anne ben nasıl dünyaya geldim?

Bir gün çocuğunuz, size nasıl dünyaya geldiğini soracaktır. İşte bu olgu birçok anne ve babanın korkulu rüyasıdır. Çocuğunun bu tip sorularına maruz kalan ebeveynin ister istemez aklı karışır ve ona cinselliği nasıl anlatması gerektiğini bilemez. Ancak verdiğiniz her cevabın ve bu cevapların niteliğinin, çocuğunuzun gelecekteki cinsel hayatına olumlu ya da olumsuz yön vereceğini biliyor musunuz?

Korkutursanız cinselliğini mahvedebilirsiniz

Anne ve babalar korkmakta haklı. Çünkü bu süreç oldukça hassastır. Çocukların cinsellikle ilgili soruları veya cinsel organlarıyla oynamaları anne ve babaları korkutan bir olgudur. Ebeveynler de bu sorularla muhatap olmamak için çocuklarını korkutmaya meyillidir. Ancak ailelerin asıl endişe duyması gereken şu ki, kız çocuklarına yönelik, “Bacağını ört” veya “Eteğini kapat” gibi söylemler ne kadar masum olursa olsun ilerde onları vajinismus sorunuyla karşı karşıya bırakabilir. Erkek çocuklarının da cinsel organlarıyla oynadığında onlara söylenen “Koparırım” veya “Oynarsan düşer” gibi korkutma sözleriyle gelecekte erken boşalma ve sertleşme sorunlarını yaşayabilmesi ne yazık ki mümkün.

Peki, anne-baba ne yapmalı? Hangi tutum doğru?

Yazının Devamını Oku

Cem Keçe'den cinsellikle ilgili merak ettiğiniz soruların yanıtları

27 Haziran 2012
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Onursal Başkanı Cem Keçe, cinsellikle ilgili kimseye soramadığınız sorularınızı yanıtlıyor.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Onursal Başkanı Cem Keçe, cinsellikle ilgili kimseye soramadığınız sorularınızı yanıtlıyor.

Cinsel hayatım yok, mantar hastalığını nereden kapmış olabilirim?

20 yaşında bir kızım. Cinsel organımdaki kaşıntı ve peynir kesiği akıntılar nedeniyle doktora gittim. Doktor vajinal mantar hastalığına yakalandığımı söyledi ve tedavisini verdi. Benim kafamı kurcalayan ise benim cinsel yaşantım yok bu hastalığı nasıl yakalanmış olabileceğim? 

Y.C./Çankırı

Kadınlar arasında yaygın olarak görülen vajinal mantarlar, ilk adetle birlikte her kadının yaşayabileceği bir sorundur. Nitekim hiç cinsel ilişkide bulunmamış olan bir genç kızda da vajinal mantar enfeksiyonu oluşabilir. Mantar enfeksiyonlarının oluşma nedenleri bir dış etkiden çok, vajinal dokuyu koruyan sıvılarındaki değişimler ya da vajen sıvılarındaki azalmalardır. Özellikle de vajenin PH dediğimiz değerindeki değişimlerdir. Kullanılan antibiyotikler, şeker hastalığı, vajinal bölgenin sabunla yıkanması, sentetik iç çamaşırı giyinmek ve bunların genital bölgede yarattığı nemlilik ve sıcaklık artışı nedenleri arasından sayılabilir. Ayrıca renkli tuvalet kağıdı kullanımı, havuz suyu, tamponlar ve giysilerdeki deterjan artıkları vajinal mantarlara sebep olabilir. Tedavisi, ağızdan alınan ilaçlarla birlikte vajinaya yönelik fitillerle gerçekleşir. Ancak dikkat! Vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavi edilmesi oldukça önemlidir. Zira tedavi edilmeyen vajinal mantarlar sağlık açısından ciddi sorunlara neden olur. Tedavi ardından mutlaka kontrol muayenelerinin yapılması da gerekmektedir. Sizin de başlamış olduğunuz tedavi programını takip etmeniz ve ilaçlarınızın bitiminin ardından mutlaka hekiminize kontrol muayenesine gitmeniz gerekiyor. Günlük hayatınız için de size şunları tavsiye edebilirim: Korunmak için sıkı ve sentetik giysiler giymekten kaçının. Pamuklu çamaşırlar giyin ve genital bölgenizi yıkadıktan sonra kuru tutun. Çünkü nemli ortamlar, mantarların üremesi için daha uygundur. Genital temizliği önden arkaya doğru yapın. Mayo veya diğer ıslak giysilerinizi hemen değiştirin. Kadın hijyenik spreyleri veya deodorantlarını, parfümlü pedleri kullanmayın. Parfümlü ve kremli tuvalet kağıtlarını kesinlikle tercih etmeyin.

Eşimle son bir senedir cinsel problemlerimiz var, ne yapabiliriz?

Eşim de ben de 30 yaşındayız. Son bir yıldır cinsel problemlerimiz var. Bu da bizde çok ciddi psikolojik sorunlar yaratıyor. Ne yapmamız gerektiğini bilemiyoruz. Sorunun farkındayız ama çözüm üretemiyoruz. Bu konuda biz nereden, nasıl bir destek alabiliriz, ne yapmamız gerekir?

Yazının Devamını Oku

Bisiklete çok binmek iktidarsızlık sebebi

25 Haziran 2012
Sadece erkeklerde soruna neden olmuyor!

Yazın gelmesi ile birlikte bisiklet tutkunları pedal çevirmeye başladılar. Bisiklete binmek zevkli bir spor ancak aşırıya kaçtığında bazı sorunlara neden olabilir. Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe, bisiklet sürücü hastalığını anlattı.

Erektil disfonksiyon yani halk arasında bilinen adıyla iktidarsızlık, cinsel temas için yeterli sertliği elde edememe veya ilişkiyi sonuna kadar koruyamama durumu. Sertleşme sorunu olarak bilinen bu hastalık, şeker hastalığından kalp hastalıklarına, nörolojik rahatsızlıklardan depresyon gibi psikiyatrik durumlara kadar birçok farklı hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Ancak en yaygın görülen bedensel kaynaklı neden penisteki damarsal bozukluklar olarak karşımıza çıkıyor. Aşırı bir şekilde bisiklete binen erkelerde penisin damarsal yapısında bozulmalar meydana gelerek, iktidarsızlık görülme olasılığını artıyor. Yapılan araştırma sonuçları, yoğun bir şekilde bisiklete binenlerin yüzde 60'ının cinsel sorun yaşadıklarını gösteriyor. Bisiklete binen erkeklerde iktidarsızlık oranı, binmeyenlere göre iki misli fazla. Bunda bisiklet selelerinin yapılış şekillerinin sorumluluğu bulunuyor. Erkeklerde penise giden damarların çoğu sele bölgesinde yer alıyor. Genelde dar ve sert oturaklı olan bisikletlerde sürüş sırasında veya sarsıntıdan dolayı perine bölgesine devamlı baskı oluyor ve bu da o bölgedeki damarlar için travma etkisi yapıyor. Anatomik olarak bir kanaldan geçip, penise giden damar ve sinir kılıfı bu travmadan çok etkileniyor ve bazen damarlarda tıkanmalara yol açabiliyor. Bu da iktidarsızlığa neden olabiliyor. Bu nedenle bisiklet kullanmayı seven ve uzun süre kullanacak olanların koruyucu ekipman kullanmaları ve sele seçimlerinde dikkatli olmaları gerekiyor.

Bisiklet sürücü hastalığı olmayın!

Perine ve anal bölgeyi etkileyen bisiklet sürücü hastalığı (Le syndrome du cycliste - Neuropathie honteuse) bisikleti sık kullananlarda görülüyor. Bisiklet sürücü hastalığı; uzun süreli bisiklet süren kişilerde görülen, genital bölgedeki sinirlere olan baskıdan dolayı ağrıyla başlayıp, basit bir irritasyondan, uyuşma, his kaybı, idrar kaçırma ve iktidarsızlığa kadar giden bir rahatsızlıktır. Araştırmacılar hastalık belirtilerini 4 grupta sınıflandırıyor. Bunlar; pelvis bölgesinde ağrılar, idrar problemleri, kalın bağırsak sorunları ve cinsel problemler. Cinsel sorun olarak kadınlarda; penisin vajinaya girdiği esnada ağrı, cinsel ilişki süresince sebebi bilinmeyen ağrı, cinsel ilişki sonrası genital ağrı, boşalmanın veya orgazmın azalması veya yokluğu, boşalma esnasında ya da sonrasında ağrı ve cinsel uyarıyı devam ettirememe görülürken, erkeklerde ise; sertleşme sorunları, cinsel ilişki sonrası genital ağrı, boşalmanın veya orgazmın azalması veya yokluğu, boşalma esnasında ya da sonrasında ağrı görülmektedir.

Ne sıklıkta görülüyor?

Beden ağırlığının büyük bir kısmının, sert ve küçük bir alanda uzun süreli ve tekrarlayan bir biçimde taşınması bisiklet sürücü hastalığının sebebidir. Bu hastalığın ciddiyeti bisiklete binme süresi ve tekrarıyla doğru orantılıdır. Bu hastalıkla ilgili araştırma sonuçları birinden diğerine değişiklik göstermektedir. Uzun süre bisiklet süren profesyonel yarışmacılar üzerinde yapılmış bir araştırmaya göre 200 erkekten 17’sinde (yüzde 8,5) ve 65 kadının 3’ünde (yüzde 4,7) genital bölgede bisiklet sporuna bağlı uyuşma, karıncalanma görülmüş. 540 km.lik bisiklet maratonuna katılan yarışmacıların yüzde 22’sinde genital ve anal bögede yukarıda bahsedilen belirtiler, yüzde 13’ünde ise daha ciddi sorunlar görülmüş. Bu da bisiklet sporunun genita-üriner sistem problemlerinde sık rastlanan bir neden olabileceğini gösteriyor.

Erkeklerde geçici, kadınlarda ise kalıcı hasarlara neden olabiliyor!

Aşırı bisiklete binmek sadece erkelerin cinsel yaşamında değil kadınların cinsel yaşamında da olumsuz etkiler yapar. Bisiklete binen kadınların yaşadıkları cinsel sorunların boyutları erkeklerden daha fazladır ve kalıcı etkileri de olabilir. Bisiklete binen erkeklerde iktidarsızlık sorunu geçicidir, cinsel organ üzerinde sürekli baskı nedeniyle ortaya çıkan bu durum zamanla düzelir. Kadınlarda ise söz konusu baskı daha kalıcı hasarlar verebilir. Bisiklete binenlerin, seleleri iyi seçmeleri ve bisiklet kullanırken oturma pozisyonlarını, cinsel organları üzerine baskıyı azaltacak şekilde düzenlemeleri gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Uyku bozuklukları ve horlama cinsel sorunlara yol açıyor

22 Haziran 2012
Son aylarda cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu ve orgazm olamama sorunları yaşıyorsanız, çabuk sinirleniyorsanız, sabah yorgun uyanıyor, stres, unutkanlık ve konsantrasyon bozukluğundan sıkça yakınıyorsanız altında yatan neden bir uyku bozukluğu olab

Son aylarda cinsel isteksizlik, sertleşme bozukluğu ve orgazm olamama sorunları yaşıyorsanız, çabuk sinirleniyorsanız, sabah yorgun uyanıyor, stres, unutkanlık ve konsantrasyon bozukluğundan sıkça yakınıyorsanız altında yatan neden bir uyku bozukluğu olabilir. Cinsel işlev bozukluklarından depresyona, trafik kazasından iş kazasına, hipertansiyondan çarpıntıya kadar birçok şikayetin temelini uyku bozuklukları oluşturabiliyor.

Uyku bozuklukları yaygınlaşıyor

Cinsel isteksizlikten ereksiyon problemlerine, trafik kazalarından iş hayatında başarısızlığa kadar yaşamın pek çok alanını olumsuz etkileyen ve dissomniya adı verilen uyku bozuklukları her geçen gün yaygınlaşıyor. Birincil uykusuzluk (insomnia), birincil hipersomnia (aşırı uyuma), narkolepsi (gündüz aşırı uykulu olma), horlama, uyku-apne sendromu (uykuda 10 saniye ve üstünde solunum durması), sirkadiyen ritm uyku bozukluğu (istenilen ve gerçekte uyunan uyku dönemleri arasındaki uyumsuzluk), gecikmeli ve değişen vardiya tipi uykusuzluk, nokturnal myoklonusta (bacakların hareketli olduğu sık uyanmalı ve dinlendirmeyen uyku), huzursuz bacak sendromu (bacak hareketlerinin uyumaya engel olması) ve kleine-levin sendromu (genç erkek hastalarda birkaç hafta süreyle aşırı uyuma, sadece aralarda oburca yemek için uyanma, aşırı cinsel etkinlik ve saldırganlık durumu) uyku bozukluklarının tipleridir.

Sağlıklı uyku nedir?

Sağlıklı uykunun tanımının saat üzerinden yapılması yanlıştır. Çünkü bazı kişiler için 5-6 saatlik uyku yeterli olurken, bazı kişiler ise normalde 10-12 saat uyku uyurlar. Sağlıklı uyku etkin ve dinlendirici olan bir uykudur. Etkin uyuyan kişi uyandığında kendini cinsel olarak arzulu, zinde, formda ve yeni bir günü yaşamaya hazır hisseder. Bu açıdan bakıldığında her gece ortalama 8 saatlik (6 ila 9 saat arasında) bir uyku normal sınırlarda kabul edilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Fırtınalı aşk hayatı olan kadınlar: "Borderline'lar"

13 Haziran 2012
Sağlıklı ve dengeli bir ruhsal gelişim ancak dengeli, tutarlı, yeterli derecede iyi, anlayışlı, sevgi dolu, koşulsuz seven, kendiyle barışık, öz güvenli, hayata ve kendine güveni olan bir anneye bağlıdır.

Başlangıçta ruhsal hastalıklar “nevrozlar” ve “psikozlar” olarak iki ana kümeye ayrılmıştır. Zamanla nevroz ya da psikozlara benzemeyen üçüncü bir küme terapistlerin dikkatini çekmeye başladı. Tedavide neden oldukları güçlüklerle kendilerini belli eden ve kimlik dağılması, gerçeği değerlendirme yetisinde bozukluklar, yetersiz dürtü kontrolü, yetersiz katlanma gücü, iyi ve kötü tasarımların bütünleşememesi gibi özellikleri olan bu yapılara “borderline” yani “sınır durumlar” adı verildi.

Sağlıklı ve dengeli bir ruhsal gelişim ancak dengeli, tutarlı, yeterli derecede iyi, anlayışlı, sevgi dolu, koşulsuz seven, kendiyle barışık, öz güvenli, hayata ve kendine güveni olan bir anneye bağlıdır. Fiziksel bakım veren ve duygusal olarak orada olan kişi gibi algılanması gereken anne (teknik bir terim), çocuğun saldırgan dürtülerini cezalandırmadan ve anksiyete duymadan sınırlayabilmeli, gerekli olan yerlerde çocuğunu engelleyebilmeli ve onun öfkesinden korkmamalıdır. Böylece çocuk annesiyle kurduğu sağlıklı ve dengeli bir ilişki biçimiyle hayata hazırlanmalı, ayrılıkları tolere edebilmeli ve duygusal travmaların üstesinden gelmeyi öğrenmelidir. Ancak her çocuk bu gelişimi sağlıklı tamamlayamaz.

Ayrılıkları ve özerk davranışları cezalandıran, eleştirici, reddedici ve aşırı iç içe anne-baba ilişkileri içinde olan bir anne, ruhsal gelişim sürecinin sağlıklı tamamlanmasını bozabilir ve borderline yapının ortaya çıkmasına sebep olabilir. Yani borderline yapı, çocuğun davranışlarında otonomi geliştirdiği dönem olan ayrışma-bireyselleşme sürecinin doğru bir şekilde gerçekleşemediği durumlarda ortaya çıkabilir. Çünkü 18-36 ay arasında çocuklar anneden ayrılmaya karşı çok duyarlıdır. Bu nedenle gelişimsel bir duraklama yaşanır, çocuk kendini ve annesini bütünleşmiş olarak algılayamaz. Anne, hem ilgi gösteren ve besleyen hem de terk eden ve cezalandıran olarak algılanır ve annenin bu iki yönü birleştirilemez. İyi anne-iyi çocuk, kötü anne-kötü çocuk denklemi kurulur, çocuk yoğun bir kaygı yaşar, iyi ve kötü nitelikler birleştirilemeden ayrı ayrı kalır. Yetişkinlikte ilişki kurulan kişilerle de bu iki zıt yön tolere edilemediği için dengeli ve güven verici ilişkiler kurulamaz, her ayrılık yaşantısı karşısında, her reddedilme ve terk edilme durumlarında çok hassas olunur.

Borderline yapıdaki bir kişi kalıcı ve dengeli bir ilişkiyi sürdürmekte çok zorlanır. Çünkü sevgilisini bir yandan “ödüllendirici ve tatmin edici”, diğer yandan “geriye çekilen ve hayal kırıklığına uğratan” olarak iki yönlü görür. Yani sevgilisini hataları ve meziyetleri aynı anda barındıran birisi ve bir bütün olarak göremez. Diğer insanları da bir bütün ve devamlılığı olan nesneler olarak göremeyen borderline kişi, nesnenin fiziksel olarak bulunmadığı durumlarda o kişinin imajını canlandırmakta çok zorlanabilir. Hatta sevgiliden mahrum edilmiş duygusunu yaşarken, terk edilme, sevgilinin gerçekten yok olduğu veya bir daha hiç gelmeyeceği korkularını da yaşayabilir. Gerçekte ilişkisinin bittiği durumlarda, simgesel olarak anneden ayrılamamış olduğundan, kaybın veya ayrılığın yasını sağlıklı bir şekilde yaşayamaz, yas tutamaz ve yaşadıklarını arkasına atamaz.

Gerçek kendiliği ciddi olarak örselenmiş borderline kişide yakınlaşma veya uzaklaşma, yutulma veya terk edilme korkularını harekete geçirebilir. Bu durum klinikte “ilişkiden kaçma” veya “bahaneler bularak kavga çıkarma” şeklinde kendini gösterir. Çok yakınlaşırlarsa simbiyotik girdaba çekilme duyguları yoğunlaşır, çok uzaklaşırlarsa bu kez terk edilme korkunç bir hayal gibi karşılarına dikilebilir. Bu nedenle aşk ve cinsellik konularında çelişkiler sergilerler, aşkları çok kısa sürede sonlanabilir ve tek eşli ilişkilerde cinsel ilgilerini sürdüremezler, karşı cinsle derin ve sürekli yakın ilişki kurma beceriksizlikleri vardır. Çünkü dürtü kontrolünden yoksundurlar ve duygularını kontrol edemezler.

Cinsel sapkınlıklara eğilimleri olan borderline kişiler, sık ve yoğun baştan çıkarma eylemlerine yatkındırlar ve çoğunlukla rastgele cinsel ilişki kurarlar. Hürrem adını verdiğim danışanımın ağzından fırtınalı aşk hayatını dinleyelim:

Aşk hayatımda sürekli olarak haksızlığa uğradım. Yalnız kalmak benim için ölüm, bu nedenle yalnızlıktansa umutsuzca yeni ilişkiler aramak bana daha yakın geliyor. Geçici yalnızlık bile kötü muameleden daha çekilmezdir benim için. Yalnızlıktan kaçmak için barlarda tanımadığım erkelerin kollarına bıraktım kendimi. Boşluk ve hiçlik duygularımdan, yalnızlıkta yankılanan kendi sesimin eziyetinden beni kurtaracak biriyle karşılaşmak için barlara vurdum kendimi, herhangi bir erkekle yattım. Erkeklerin kimliğinden çok yalnızlığıma merhem olmaları önemliydi. Başta hepsi aynı, bana istediğimi veriyorlar. Önemli ve değerliymişim gibi bakıyorlar, özelmişim gibi davranıyorlar. İstediklerini aldıktan sonra kıçlarını dönüyorlar. İşte o an bitiyorum ve içimdeki döngü yeniden başlıyor. Sanki Haruki Murakami’nin Zemberek Kuşu’nun Güncesi’ndeki gibi içimde bir zemberek boşalıyor, yenisi kuruluyor. Dayanılmaz, aşağılayıcı ve vazgeçilmez, büyü gibi, çaresizlikle yaşıyorum…

Yazının Devamını Oku

Cinsel sorunlara yol açan 5 duygu

11 Haziran 2012
Bu duygular ve altında yatan sebepler neler?

Bastırılan duygular cinselliğin düşmanıdır. Cinsel sorunu olan kişilerde kendini belli eden bastırma savunma mekanizması 5 tip sıkıntıya yol açar. Kişilerin yaşadıkları bu sıkıntıları ve nedenlerini Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe anlattı.

Bastırılan ve kişinin bilinçli olarak farkında olmadığı duygusal engeller bir araya gelince, kadın da erkek de kendi öz kişiliklerini bir türlü bulamazlar, sağlıklı ve mutlu bir cinsellik yaşayamazlar. Çünkü çoğu zaman çocukluk yaşantılarından ya da başarısız ilk cinsel deneyimlerden kaynaklanan korku, aşağılık duygusu, sıkılganlık ve suçluluk duygusu gibi psikolojik engeller ve iç yasaklar insanlarda cinsel arzuyu azaltmakta, heyecan ve orgazma yol açan cinsel refleksleri sınırlamaktadır. Kısacası, insanın normal cinsel tepkilerini engellemektedir.

1- Endişe, korku ve kaygı: Bu duygular türlü biçimlerde kendini gösterir. Karşı cinsten korkmak, cezalandırılmaktan korkmak, gebelikten korkmak, canının acımasından korkmak, başkasına bağımlı kalacak olmaktan korkmak, cinsel hastalık kapacak olmaktan, korkacak olmaktan korkmak... Ve bütün bu korkular aile, eğitim ve toplumsal değer yargılarıyla kişinin benliğine yerleşebilir. Endişe, korku ve kaygı kişide adrenalin adı verilen stres hormonunun salgılanmasına yol açar, adrenalin aşk kaslarında kasılma yapar ve cinsel doyumu azaltır, cinsel tepkilerde bozulmalara neden olur, bu da cinsel sorunlara yol açar.

AFRODİZYAK ETKİLİ SARIMSAK VE KARİDES BU MÜTHİŞ LEZZETTE BULUŞUYOR. TARİF İÇİN TIKLAYIN!

2- Saldırganlık ve öfke: Saldırganlık ve öfke seks ile boşaltılamaz. Erkekler türlü suçlara yönelebilir, yarışmalı ve tehlikeli sporlara (gönüllü paraşütçü olmak, vb.) heves edebilir. Kadınlar ise erkek düşmanı olabilir veya kendilerini erkeklerin kollarına bırakmak istemeyebilirler. Ayrıca kadınlarda cinsel soğukluğun en açık seçik nedenlerinden biri erkek düşmanlığıdır.

3- Suçluluk ve günahkarlık duyguları: Suçluluk ve günahkarlık duyguları, nedenleri en kolay bulunabilecek olan duygulardır yani cinsel terapist, hastanın çocukluk özgeçmişinde bunun izlerini bulmakta güçlük çekmez. Bazı çocuklar, hiçbir bedensel temasın hoş görülmediği bir ailede ve toplum içinde yetişir. Ebeveynler kendi iç yasak ve koşullanmalarından ötürü, çocuklarını yeteri kadar sevip okşamaktan kaçınırlar, onlarla cinselliği konuşmazlar, bu da çocukta fiziksel temasa karşı bir ürkeklik yaratabilir. Hatta çoğu zaman, çocuğun cinsel organıyla oynamasına da izin vermezler ve onu mastürbasyon yaparken yakaladıklarında hakaret ederler, cezalandırırlar ve çocukta cinsellikle günah düşüncesinin birleşmesine yol açarlar. Kendisini suçlu hisseden bir çocuk yetişkinliğinde haz veren bir cinselliği hak etmediğini düşünebilir veya cinsel sorun yaşayarak kendi kendini bilinçdışı olarak cezalandırabilir. Ayrıca bir yandan suçluluk, kirlilik ve cinsellik, öbür yandan iffetlilik, temizlik ve cinsiyetsizlik, cinsel yönden baskı altındaki kişinin zihninde birbirine karşıt ilkeler olarak ortaya çıkabilir.

4- Aşağılık ve değersizlik duyguları: Cinsel işlevleri zayıflatan veya cinsel isteği azaltan duygusal engellerden biri de aşağılık ve değersizlik duygularıdır. Bu duygulara sahip kişiler, çeşitli nedenlerden ötürü, başka insanlara oranla kendilerini eksik veya yetersiz hissederler. "Ben beceriksizim, ben yetersizim, ben değersizim" düşüncesi zamanla kişiyi gerçekten beceriksizleştirebilir, cinsel gücünü azaltabilir, cinsellikten kaçan bir hale getirebilir. Her insanın başkasıyla mukayese edilemeyecek veya kıyaslanamayacak kendine özgü birtakım özellikleri, cinsel doyumları ve başarı düzeyleri vardır. Başkalarından farklı cinsel davranışları ve tepkileri olan ve bunu bir eksiklik olan gören bir kişi, zamanla elindekini de kaybedebilir, onlar kadar yapamadığını düşündüğünde hiç yapamaz bir hale gelebilir.

Yazının Devamını Oku

Bisiklete binmek cinsel sorunlara yol açabiliyor!

23 Mayıs 2012
Bisiklete binmek zevkli bir spor olmakla birlikte, aşırıya kaçıldığında cinsel sorunlara yol açabiliyor.

Havaların düzelmesiyle birlikte bisiklet tutkunları, onları bulundukları yerden çıkartıp, bakımını yaptıktan sonra, dağ bayır pedal çevirmeye başladı. Bu noktada hem sağlık açısından çok faydalı, hem kişinin sağlığını korumasına ve daha formda bir vücuda sahip olmasına yardımcı, hem de stresi yenmeye yardımcı olabilen bisiklet sporunun meraklılarını olası bazı riskler konusunda uyarmak ve bilgilendirmek gerekiyor. Çünkü bisiklete binmek zevkli bir spor olmakla birlikte, aşırıya kaçıldığında cinsel sorunlara yol açabiliyor.

Bisiklete çok binmek iktidarsızlık yapabiliyor!

Erektil disfonksiyon yani halk arasında bilinen adıyla iktidarsızlık, cinsel temas için yeterli sertliği elde edememe veya ilişkiyi sonuna kadar koruyamama durumu. Sertleşme sorunu olarak bilinen bu hastalık, şeker hastalığından kalp hastalıklarına, nörolojik rahatsızlıklardan depresyon gibi psikiyatrik durumlara kadar birçok farklı hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Ancak en yaygın görülen bedensel kaynaklı neden penisteki damarsal bozukluklar olarak karşımıza çıkıyor. Aşırı bir şekilde bisiklete binen erkelerde penisin damarsal yapısında bozulmalar meydana gelerek, iktidarsızlık görülme olasılığını artıyor. Yapılan araştırma sonuçları, yoğun bir şekilde bisiklete binenlerin yüzde 60'ının cinsel sorun yaşadıklarını gösteriyor. Bisiklete binen erkeklerde iktidarsızlık oranı, binmeyenlere göre iki misli fazla. Bunda bisiklet selelerinin yapılış şekillerinin sorumluluğu bulunuyor. Erkeklerde penise giden damarların çoğu sele bölgesinde yer alıyor. Genelde dar ve sert oturaklı olan bisikletlerde sürüş sırasında veya sarsıntıdan dolayı perine bölgesine devamlı baskı oluyor ve bu da o bölgedeki damarlar için travma etkisi yapıyor. Anatomik olarak bir kanaldan geçip, penise giden damar ve sinir kılıfı bu travmadan çok etkileniyor ve bazen damarlarda tıkanmalara yol açabiliyor. Bu da iktidarsızlığa neden olabiliyor. Bu nedenle bisiklet kullanmayı seven ve uzun süre kullanacak olanların koruyucu ekipman kullanmaları ve sele seçimlerinde dikkatli olmaları gerekiyor.

Bisiklet sürücü hastalığı olmayın!

Perine ve anal bölgeyi etkileyen bisiklet sürücü hastalığı (Le syndrome du cycliste - Neuropathie honteuse) bisikleti sık kullananlarda görülüyor. Bisiklet sürücü hastalığı; uzun süreli bisiklet süren kişilerde görülen, genital bölgedeki sinirlere olan baskıdan dolayı ağrıyla başlayıp, basit bir irritasyondan, uyuşma, his kaybı, idrar kaçırma ve iktidarsızlığa kadar giden bir rahatsızlıktır. Araştırmacılar hastalık belirtilerini 4 grupta sınıflandırıyor. Bunlar; pelvis bölgesinde ağrılar, idrar problemleri, kalın bağırsak sorunları ve cinsel problemler. Cinsel sorun olarak kadınlarda; penisin vajinaya girdiği esnada ağrı, cinsel ilişki süresince sebebi bilinmeyen ağrı, cinsel ilişki sonrası genital ağrı, boşalmanın veya orgazmın azalması veya yokluğu, boşalma esnasında ya da sonrasında ağrı ve cinsel uyarıyı devam ettirememe görülürken, erkeklerde ise; sertleşme sorunları, cinsel ilişki sonrası genital ağrı, boşalmanın veya orgazmın azalması veya yokluğu, boşalma esnasında ya da sonrasında ağrı görülmektedir.

Yazının Devamını Oku

Aldatan erkeklerin cinsel hayatı nasıl?

16 Mayıs 2012
Eşlerini aldatan erkekler çoğunlukla erken boşalma ve geçici iktidarsızlık gibi cinsel sorunlar yaşarlar.

Uzun süren evliliklerde yaşanan ilişkisel sorunlar ve zamanla monotonlaşan bir cinsel hayat, uzun ömürlü birlikteliklerin baş düşmanı. Böyle bir sürece giren erkekler, çok yanlış bir şekilde, toplumun da hoş görmesiyle eşlerini aldatabiliyorlar. Peki, aldatan erkeklerin cinsel hayatı nasıl?

Aldatan erkekler cinsel sorun yaşıyor!

Eşlerini aldatan erkekler çoğunlukla erken boşalma ve geçici iktidarsızlık gibi cinsel sorunlar yaşarlar. Bu yazımla meslek hayatım boyunca evlilik ve çift terapilerinde bana en çok sorulan “Aldatan erkeklerin cinsel hayatı nasıl?” sorunun yanıtını masaya yatırmak istedim. “Evlilik dışı ilişki ve erkeklerde sadakatsizlik” gibi konuları içeren daha önce yapılmış birçok araştırmayı inceledim. Eşlerini aldatma, erkeklerde heyecan, suçluluk ve kabahatlilik hissine, strese ve performans anksiyetesi adı verilen başaramama korkusuna yol açabiliyor.

Stres erken boşalma ve geçici iktidarsızlık yapar

Yazının Devamını Oku