A. Cem Keçe

Erken boşalıyorum, ne yapabilirim?

14 Eylül 2012
Erkekte görülen cinsel işlev bozuklukları içinde en sık olanı erken boşalmadır. Erken boşalma, erkeğin cinsel birleşme olmadan veya birleşmeden kısa bir zaman sonra boşalması olarak tanımlanır.

Erkekte görülen cinsel işlev bozuklukları içinde en sık olanı erken boşalmadır. Erken boşalma, erkeğin cinsel birleşme olmadan veya birleşmeden kısa bir zaman sonra boşalması olarak tanımlanır. En genel tanım, birleşmede boşalma refleksi üzerinde istemli bir denetimin olmamasıdır. Yani önemli olan, erkeğin ne kadar sürede boşaldığından çok, boşalmanın istediği zamanda olup olmadığıdır.

Erken boşalma için sıklıkla depresyon tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçlar önerilir. Bu ilaçların çoğu cinsel uyarılmayı geciktirici yan etkileri nedeniyle, boşalma süresini de uzatabilir. Ancak bu boşalma refleksi üzerinde denetim kazandırmaz ve ilaç kesildiğinde boşalma süresi yeniden kısalır. Alkol ve ilaç kullanımının, prezervatif, bazı pomatlar, geciktirici spreyler gibi bölgesel uygulamaların mekanizması da aynıdır. Hepsi cinsel uyarılmayı azaltır. Dolayısıyla boşalmanın daha geç olmasını sağlar. Bu nedenle erken boşalmanın tedavisi %100 tedavisi vardır, cinsel terapidir.

Düzenli bir cinsel yaşamı olduğu halde, boşalmasını denetleyemeyen ya da çok kısa sürede boşalan erkeklere, birkaç aylık bir cinsel terapi süreci ile bu denetimin öğretilmesi mümkündür. Erken boşalmada tedavinin esası, boşalma öncesi cinsel duyumların tekrar tekrar ve uzatılmış olarak yaşatılması ve erkeğin dikkatinin yüksek uyarılma düzeyindeki duyumlarına odaklamasıdır. Böylelikle erkek boşalmak üzere olduğunu uygun zamanda fark etmeyi öğrendiğinde, boşalmayı da erteleyebilecektir.

Erken boşalan erkeklere şöyle bir tavsiyem olabilir: "Sevişirken tam bir sertleşme olduktan sonra sırtüstü yatın ve bütün dikkatinizi penisten aldığınız duyumlara odaklayın. Bu sırada partneriniz ilk aşamada kuru elle, ikinci aşamada ise bebe yağı ile penisinizi uyararak mastürbasyon yapmaya başlasın. Boşalmak üzere olduğunuzu hissettiğinizde partnerinize “dur” deyin. Dur-başla tekniği adı verdiğimiz bu uygulamada acil boşalma isteğiniz geçinceye kadar bir dakikadan kısa bir süre bekleyin ve sonra, “başla” diyerek partnerinizden yeniden penisinizi uyarmaya başlamasını isteyin. Bu şekilde 3 kez durdurduktan sonra dördüncüde boşalabilirsiniz.

Burada boşalmadan hemen önceki duyumları tekrar tekrar uzatılmış olarak yaşamanız çok önemlidir. Bu şekilde boşalma denetimi sağlandıktan sonra, aşamalı olarak partnerinizin üstte olduğu bir pozisyonda cinsel birleşmeye geçin. Cinsel birleşme aşamasında da “dur” deyince penisinizi vajina içerisinde hareketsiz tutarak bekleyin, sonra “başla” diyerek yeniden uyarıma başlayın. Bu şekilde boşalma refleksi üzerinde istemli bir kontrol sağlamış olacaksınız. Ayrıca dur-başla tekniği ile senkronize bir şekilde kasıklarınızdaki kasları kasma ve gevşetme, ritmik nefes alıp verme metotlarını da kullanmalısınız.

Yazının Devamını Oku

Penis içeri girer ve aşk geri gelir!

12 Eylül 2012
Neredeyse iki aydır bir cinsel birlikteliğimiz yok. Bu, birbirimizi sevmediğimiz ve arzulamadığımız anlamına gelmiyor.

Cinsellik, günümüzde hala bir tabu olarak görülüyor ve bu nedenle cinsel sorunlar çok fazla dile getirilmiyor. Ancak çok fazla sayıda çift cinsel sorun yaşıyor. Hatta ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on erkekten yedisi ve her on kadından sekizi hayatlarının bir döneminde cinsel işlev bozuklukları yaşıyor. Oysa sağlıklı ve mutlu bir evlilik için cinsellik vazgeçilmez bir unsurdur. Cinsel terapistler ve hekimler olarak dokunma ve fiziksel yakınlığı, insanın temel ihtiyaçlarından biri olarak görüyoruz ve bunların karşılanmadığı evliliklerde başka sorunların ortaya çıkabileceğini savunuyoruz.

“Neredeyse iki aydır bir cinsel birlikteliğimiz yok. Bu, birbirimizi sevmediğimiz ve arzulamadığımız anlamına gelmiyor. Aslında düzgün bir evliliğimiz var ama iş hayatı ve çocuklar bizi öylesine yoruyor ki, yatak odasına gittiğimizde, aklıma gelen ilk şey uyuyup, dinlenmek oluyor…” veya “Eşimde erken boşalma söz konusu. Beni tatmin edemediği için eşimin cinsel yönden beceriksiz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, eşim hoyratça sevişiyor. Sanırım bu nedenle, cinsel birleşmemiz kısa sürüyor ve cinsellik artık benim için hiç bir şey ifade etmiyor. Ne kadar az olursa o kadar iyi olur diyorum…” gibi yakınmaları her geçen gün daha fazla duymaya başladık.

Seks ve cinselliğin, tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar çok gündemde olduğu ve konuşulduğu günümüzde, nasıl oluyor da böyle sorunlar yaşanabiliyor? Cinsellik olmayan evlilik olur mu? Evlilikte seks zamanla ortadan kayboluyor mu? Sekssiz evlilikler yaygın mı?

Seks olmadan yaşanabiliyor mu?

Yazının Devamını Oku

Seksi bir amaç için kullanmayın

3 Eylül 2012
Kadınların 7 ölümcül seks günahı!

“İnsan doğası gereği ilişkilerinde ‘ölümcül günahlar’ adını verdiğimiz hatalar yapar” diyen Uzman Psikolojik Danışman Cem Keçe, kadınların 7 ölümcül seks günahını sıraladı.

1- Kutsal anneyi oynamak

Annelik tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın annelik kimliğinin getirdiği bir aseksüelite vardır. Ancak kadınların bu kimliği yatak odalarının kapısına asmaları gerekiyor. Çünkü onlar eşleri için evlenmeden önce aşık oldukları ve arzu duydukları kadınlardır. Bu bakış açısı evliliğin en sağlam temelidir. Kadınlar annelik kimliğiyle sevgili kimliğini birbirine karıştırdıklarında bu temele balyozla vurmuş gibi olurlar. Bu nedenle kadınların evlilik hayatında önce kadın, sonra anne olmaları gerekir. Kadınlık anneliğin içinde yok olmamalıdır.

2- Orgazm taklidi yapmak

Her şeyden önce bilmesi gereken şudur; her cinsel ilişkinin sonunda orgazm olmak zorunluluğu yoktur. Kadınların bu tür cinsel mitleri yani hurafeleri bir kenara bırakmaları gerekir. Üstüne üstlük orgazm taklidi yapmak, erkeklerin tamamı tarafından reddedilen ve istenmeyen bir tutumdur. Kadınlar böyle yaparak erkeklerin kendilerine olan saygılarını kaybetmelerini engelleyerek onlara iyilik yaptıklarını düşünürler. Belki erkekler ilk anda orgazm taklidini fark etmeyebilirler ama daha sonra öğrenmeleriyle kısır bir döngü içine girerler ve sürekli solarak partnerlerinin orgazm taklidi yapıp yapmadıklarını düşünmeye başlarlar. Bu durum erkeklerde başaramama korkusu adını verdiğimiz performans anksiyetesine neden olabilir. Kadınlar orgazm taklidi yapmak yerine dürüst olmalıdırlar. Çünkü samimiyet ve dürüstlük ilişkiler için can simididir. Ayrıca cinsellik salt orgazmlardan meydana gelen ve mutlaka orgazmla sonuçlanması gereken bir süreç değildir. Cinselliğin sonunda çiftin cebinde kalması gerekenler, duygusal paylaşımların ve haz dolu anlarının bolluğudur. Başta göze alınmayan küçük hayal kırıklıkları, daha sonra çok derin hayal kırıklıklarına yol açabilir ve çifti geri dönülmez bir noktaya taşıyabilir.

3- İlişkideki gizem ve tutku için çabalamamak

Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocasına ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, “kankasıymış” gibi muamele yapmaktır. Birçok kadın ilişki süresi uzayınca erkekle her şeyini paylaşmaya başlar. Oysa kadının da erkeğinden ayrı birer dünyası olmalıdır. Kız arkadaşlarla konuşulan birtakım kadınsı konuların partnerle paylaşmaması gerekir. Kadınların ve erkeklerin kendilerine has gizemleri olmalıdır. Gizem tutkuyu besler, tutku da cinselliğin devamını sağlar. İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, istek, amaç ve ihtiras olarak tanımlanan tutku; bir insanın istemesine, duymasına ve düşünmesine egemen olan güçlü bir eğilimdir, uzun süreli, kalıcı ve güçlü bir duygulanımdır. Kadınlar ilişkilerindeki gizem ve tutku için çabalamadıklarında karşılıklı olarak çiftin zamanla cinsel beklentileri azalabilir ve ilişkiler istenmeyen bir noktaya sürüklenebilir. Bu nedenle çiftin birbirine olan arzularının karşılıklı olarak devam edebilmesi için kadınlığa has mahremiyetin partnerle paylaşılmaması gerekir.

Yazının Devamını Oku

Aldatan erkeğin cinsel hayatı nasıl?

29 Ağustos 2012
Her 10 çiftten 3’ü eşini aldatıyor!

Monotonlaşan cinsel hayat erkekleri aldatmaya yöneltebiliyor. Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe, eşlerini aldatan erkeklerin cinsel hayatı ile ilgili bilgiler önemli bilgiler verdi.

Eşlerini aldatan erkekler çoğunlukla erken boşalma ve geçici iktidarsızlık gibi cinsel sorunlar yaşarlar. Eşlerini aldatma, erkeklerde heyecan, suçluluk ve kabahatlilik hissine, strese ve performans anksiyetesi adı verilen başaramama korkusuna yol açabiliyor.

Stres erken boşalma ve geçici iktidarsızlığa sebep oluyor

Evlilik dışı ilişki yaşayan erkekler çoğunlukla erken boşalarak başarısız cinsel ilişkiler yaşarlar. Evlilik dışı ilişkilerde bayan partner genellikle erkeğin eşinden daha gençtir ve cinsel ilişki genellikle aşırı alkol ya da yiyecek tüketildikten sonra yaşanır. Aldatan erkek yeni partnerine kendini ispatlama zorunluluğu nedeniyle stresli ve gergin olur. Gizli ilişki vücutta artan bir adrenalin salgılanmasına neden olur. Adrenalin makat, yumurtalıklar ve kasıkları çevreleyen aşk kaslarında istemsiz kasılmalara yol açar. Aşk kaslarının istemsiz kasılmasına bağlı olarak da erken boşalma veya geçici iktidarsızlık gibi cinsel sorunlar yaşanabilir. Başaramama korkusu, suçluluk ve kabahatlilik hissinin yaratacağı psikolojik durum, hem cinsel sorunların ortaya çıkma riskini hem de kalp damar hastalıkları riskini artırır. Çünkü artan adrenalin salgısı tansiyonun yükselmesine ve kalp atışlarının hızlanmasına neden olur. CİSED’in yaptığı araştırmalarda, her 10 erkekten 7 ‘sinin erken boşaldığını, her 10 çiftten 3’nün eşini aldattığını tespit ettik. Bu çok acı ve vahim bir tablodur. Çünkü tarihin hiçbir döneminde erken boşalma ve eşlerin birbirini aldatması, modern dünyadaki kadar yaygın olmamıştı. Aldatmanın bu kadar yaygın olması, elbette boşanma oranlarına da yansıyor.

Erken boşalıyorlar ve orgazm olamıyorlar!

Erkeğin eşini aldatması Türk aile kurumu için önemli bir sorundur. Yasak aşkların verdiği heyecan ve suçluluk duygusu erkeğin boşalmasını kontrol etmesini güçleştirir. Çapkın erkekler veya aldatan erkekler bu nedenle genellikle erken boşalırlar. Cinsel yaşamdan payına düşeni alamayan ve erken boşalan erkekler, kişiliklerini başka yönlerde yüceltmeye çalışırlar. Örneğin, eşlerini daha çok aldatabilirler, daha çok çapkın olduklarını göstermeye çalışabilirler, işlerine çok düşkün olabilirler, geçimsiz veya karamsar olabilirler. Çünkü boşalma ile orgazm olma aynı şey değildir. Boşalma bedensel bir rahatlamadır, orgazm ise bedensel rahatlamaya ruhsal rahatlamanın da eklendiği daha yoğun bir duygudur. Bir başka deyişle; orgazm çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan, çok kısa bir süre ve geçici olarak bilinç bulanıklığı yapan, cinsel yanıtın son aşamasındaki çok hoş bir histir. Erken boşalan erkek orgazm olamaz. Orgazm olmayan ve erken boşalan erkek; cinsel doyumsuzluğa bağlı ruhsal alanda yıkım yaşar, gerginleşir, iş yerlerinde, sosyal ilişkilerinde, aile çevrelerinde rahat olamaz ve iş verimleri düşebilir.,

ERKEKLER İÇİN HEM AFRODİZYAK ETKİLİ HEM DE LEZZETLİ BİR YEMEK OLAN HİNDİ SARMA TARİFİ İÇİN TIKLAYIN!

Yazının Devamını Oku

Kız çocuklarının erken seksüalizasyonu

28 Ağustos 2012
Ergen kızların kendini olduğundan daha büyük göstermeye yönelik davranışlarında belirgin bir artış gözlenmektedir. Bu durum, psikolojik olarak henüz olgunlaşmamış gençler için son derece tehlikeli ve yanlıştır.

Ergen kızların kendini olduğundan daha büyük göstermeye yönelik davranışlarında belirgin bir artış gözlenmektedir. Bu durum, psikolojik olarak henüz olgunlaşmamış gençler için son derece tehlikeli ve yanlıştır. Medya (televizyon, müzik klipleri, şarkı sözleri, dergiler, filmler, video oyunları, internet), oyun çağındaki küçük kızları vaktinden önce yetişkin bir kadın gibi giyinmeye, makyaj yapmaya zorlamaktadır. Büyük şirketler ve medya (400 milyon dolarlık bir sektör) sırf kar etmek için bu küçük kızları, “lolita” imajına büründürüp, diğer ergenlerde heves uyandırmaya çalışmaktadır. Bu durum, ergenin hem kendisine hem ailesine hem de topluma zararlı mesajlar verilmesine neden olmaktadır.

Fransa’da, Senatör Chantal Juanno’nun hazırladığı, 16 yaşından küçüklerin manken ve modellik yapmasını yasaklayan bir yasa tasarısı bulunmaktadır. Bu demek oluyor ki, ergenler de dahil olmak üzere, her insanın bir biyolojik saati vardır ve zamanı geldiğinde bazı fizyolojik ve psikolojik değişikler yaşanmaktadır. Normal gelişim evrelerine fazla müdahale edilmemesi gerekmektedir. Ergenin, zamanı gelmeden fiziksel görünüşünde yapmaya çalıştığı değişiklikler doğal süreci bozacağı için, hayat boyu sürecek kişilik bozukluklarının ve tamir edilmesi güç psikolojik sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz bir son olacaktır.

Biraz makyajın ve alımlı olmanın ne zararı var!

Bu konu, bu kadar hafife alınmamalı çünkü özellikle büyüme evresinde olan, 10-13 yaşındaki ergen kızlarda dış görünüm kaygısı gözlemlenmiştir. Bu kaygı ergen kız çocuklarının dış çevre tarafından beğenilme ya da beğenilmeme üstüne kurulmuş hassas bir durumdur. Bu yaştaki kız çocuklarının, yaşına uygun olmayan bir şekilde makyaj yapması ya da yaşından büyük giyinmesi, ileride özgüven sorunu yaşamalarına neden olabilir. Ayrıca, cinselliği ön plana çıkaran bir giyim tarzı ve kadınsı makyaj ile çocuk istismarı arasında bir ilişki olduğu iddiaları vardır.

Otuz altı beden, seksilik ve çekicilik üzerine kurulu bir güzellik anlayışının etkisinde olan ergenlerde, beslenme bozuklukları, özgüven eksikliği ve hatta depresyon belirtileri gözlemlenmiştir. Cinsel kimlik ile okul başarısı arasındaki ilişkiyi ölçen bir araştırmada, homojen iki denek grubundan birine mayo, diğerine ise kazak ve pantolon giydirilerek matematik testi yaptırılıyor. Mayo giyen grubun başarı oranı diğerinden belirgin bir şekilde düşük çıkıyor. Sonuç olarak, başkaları tarafından nasıl göründüğüyle aşırı ilgilenen bu grupta, dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu tespit ediliyor.

Genellikle kız çocukları, erkek çocuklarından daha önce ergenliğe girdikleri için aynı yaş grubundaki erkek çocuklarının hala oyun çağında kalmaları 10-13 yaşındaki ergen kızların ilgisini çekmediği bir gerçektir. Kız çocukları bu durumda kendinden yaşça büyük kişilerle iletişim içine girmek istedikleri için oldukları yaştan daha büyük görünmek adına makyaja ve kadınsı kıyafetlere başvurmaktadır. Böylece, iki cinsiyet arasında zaten var olan olgunlaşma düzeyindeki fark daha da artmaktadır. Bu durum, erkek çocuklarda kendine güvensizlik, eksiklik ve yetersizlik; kız çocuklarında ise rol yapan, dış görünüş ve çekicilikle her şeyi elde edebileceğine dair yanlış inanışlarla dolu sağlıksız bir kişilik görüntüsü oluşturabilir.

Ailelere düşen görevler!

Aileler, çocukların eğitimlerinden sorumlu ilk sosyal yapı olduklarından, çocuklarının cinsel bir meta olarak sömürülmemesi için özellikle ergen kız çocuklarını eğitmeleri gerekmektedir. Bunun için de ilk olarak çocuklara, dış görünüşten daha önemli başka değerler olduğu öğretilmelidir. Anne ve babaların özellikle dürüstlüğü, çalışkanlığı, sorumluluğu, yardımseverliği, kısacası her bireyin bilmesi gereken kalıcı değerleri, çocuklarına aşılaması gerekmektedir.

Yazının Devamını Oku

“Bakire olmadığım anlaşılır mı?”

23 Ağustos 2012
Cinsellik hakkında merak edilen soruları Dr. Cem Keçe yanıtlıyor.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Onursal Başkanı Cem Keçe, cinsellikle ilgili kimseye soramadığınız soruları yanıtlıyor.

* Kabakulak kısırlık yapar mı?

Ergenlik dönemimde çok ağır bir kabakulak hastalığı geçirdim. Şu an nişanlıyım ve 3 ay sonra evleneceğim. “Kabakulak kısırlık yapar!” diye duydum, nişanlım da endişelendi. Kısır olmaktan çok korkuyorum. Ne yapmam lazım?

G.B./İstanbul

Cevap

Kapalı ortamlarda kolayca yayılan ve paramyxovirus denilen bir virüsün neden olduğu bulaşıcı bir hastalık olan kabakulak hastalığı, her ne kadar çocuklarda sıklıkla rastlansa da yetişkinlerde bazen kalıcı izler bırakabiliyor. Ergenlik döneminde geçirilen ve yumurtalıkları da tutan ağır kabakulak hastalığının bir komplikasyonu olarak, “orşit” adını verdiğimiz yumurtalık enfeksiyonu gelişebilir. Bu enfeksiyon iki taraflı olduğunda testis dokusunda kalıcı hasara sebep olarak sperm üretimini azaltarak veya tamamen engelleyerek kısırlığa neden olabilir. Bu nedenle bir üroloji uzmanına başvurarak muayene olmanızda ve başta spermiyogram (meni analizi) olmak üzere gerekli testleri yaptırmanızda fayda var. Ancak kabakulağın kısırlığa neden olması oldukça nadir bir durumdur, rahat olun.

Yazının Devamını Oku

İyileşmeyen aşk acısı, kişileri yatak arkadaşlığına zorluyor!

23 Ağustos 2012
“Yatak arkadaşlığı” tabiri yani, bir çiftin sadece seks amacıyla bir araya gelmesi durumu, ilk olarak Amerikan dizisi “Sex and City” ile insanların hayatına girdi. Ülkemizde de son yıllarda bu tür ilişki tarzlarında bir artış olmaya başladı.

“Yatak arkadaşlığı” tabiri yani, bir çiftin sadece seks amacıyla bir araya gelmesi durumu, ilk olarak Amerikan dizisi “Sex and The City” ile insanların hayatına girdi. Nathalie Portman’ın başrolünü oynadığı 2011 yapımı “Yatak Arkadaşı” (Sex Friend) filmiyle de tam anlamıyla gündeme oturdu. Film, her türlü duygusal bağlanmadan uzak, yani kişilerin hiçbir şekilde birbirine sevgi ve bağlılık hissetmeden, yalnızca seks yapmak için bir araya geldikleri bir ilişki tarzını konu almaktadır. Ülkemizde de son yıllarda toplumumuzun geleneksel örf ve adetlerine aykırı bu tür ilişki tarzlarında bir artış olmaya başladı.

İnsanın doğasında var olan cinsellik ve onunla beraber olması gereken aşk ve sevgi çok özel duygulardır. İçinde duygunun olmadığı bir cinsellik, insanı mutlu edemez. Tek başına seks, yalnızca mekanik bir eylemdir. Bu tarz bir ilişkide, hep bir şeyler eksik kalacaktır. Aslında, burada da bireyin aradığı temel unsur sevmek ve sevilmek; güven ve şefkattir. 2000’li yıllardan itibaren yaygınlaşan kitle iletişim araçları, cinselliğe olan ilgiyi artırdı. Bu durum, bazı toplum bireylerinin farklı arayışlara yönlenmesine neden oldu. “Seks arkadaşlığı” tabiri özellikle Avrupa ve ABD’de tabu olmaktan çıktıktan sonra ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı. Doyumsuzluk hissi yüksek olan ve haz beklentisi içine giren kişilerde, aşk arayışından çok seks arayışının ağır basmasıyla, aslında hep var olan, fakat çok fazla konuşulmadığı için bilinmeyen, “seks arkadaşlığı” tabiri sonunda gündeme oturdu. Fakat, bu durum kişileri yalnızlığa ve mutsuzluğa itti. Seks arkadaşlığı ilişkisinde hiçbir kısıtlama olmadığı için geceyi beraber geçirme ya da ertesi gün telefon etme zorunluluğu da yoktur. Sahiplenme, kıskanma gibi duyguların tamamen yasak olduğu bu ilişki türünde, aşk ve seks birbirine karıştırılmamalıdır. Yorganın altında olanlar da sadece o iki kişiyi ilgilendirir. Ayrıca, bu iki kişi, kendi hayatından sorumlu olup, birbirinin hayatını bilmeleri gerekmemektedir. Ancak, her ne olursa olsun, duygunun dışlandığı yatak arkadaşlığı, insanın doğasına aykırıdır!

Beklentilerin karşılıklı olması durumunda, sadece seks üzerine kurulu bir ilişkinin, uzun vadeli olması mümkün olabilir. Bu durum, özellikle orta yaş grubundaki, kariyerine önem veren, bu nedenle de düzenli bir ilişki için zaman ve enerji harcamak istemeyen, Amerikalı ve Avrupalı kadınlar arasında görülmekteydi. Artık ülkemizde de “yatak arkadaşı” tabiri, yalnız cinsel birleşme için bir araya gelen kişiler için kullanılmaya başlanmıştır. Bu tarz ilişki yaşamak isteyen bireyler, özellikle evli ve aşk beklentisi olmayan, sır tutabilen, kıskançlık, kısıtlama gibi duygusal dürtülerini kontrol edebilen, aile ve sosyal çevrelerinin dışında olan kişileri seçmektedir. İlk bakışta böyle bir ilişki şekli cazip gelse de, sonu genellikle hüsranla bitmektedir. Zamanla kullanan-kullanılan bir ilişkiye dönüşecek olan yatak arkadaşı ilişki biçimi, kullanılan kişinin kendini değersiz hissetmesine ve bunun sonucunda da ağır bir depresyona girmesine neden olabilecektir. Bazı bireylerde, yatak arkadaşlığı kontrolden çıkarak, kişiyi seks bağımlısı haline getirebilir. Bu, terapi gerektiren bir cinsel işlev bozukluğudur. Bunun dışında, sürekli değişik insanlarla birlikte olmak cinsel yoldan bulaşan hastalıklara da davetiye çıkartmaktadır.

Yatak arkadaşlığını seçen kadın ya da erkek, geçmişinde genellikle iyileşmemiş bir aşk acısı yaşamış kişilerdir. Bu kişiler, tekrar acı çekmemek için yeni bir duygusal ilişkiye girmek istemez. Canının istediğiyle özgürce birlikte olmak, sorumluluktan uzak rahat bir cinsellik yaşamak, bu tip aşk yarası olan bireyler açısından bir onarım ilişkisi ve depresyonla baş etme şekli olarak görülmektedir. Fakat bu tarz bir savunma mekanizması çözüm olmamakla birlikte, kişinin kendine olan özgüven ve saygısını kaybetmesine, hatta daha ciddi ruhsal sorunlara da yol açabilmektedir. Kişiler aşk acılarını genellikle tek başına aşmaya çalışıyorlar ancak, bazı kişiler geçmişten gelen olumsuz çocukluk yaşantılarından dolayı bu süreci aşamayıp, yatak arkadaşı gibi yanlış yollara sapabiliyorlar. Yoğun üzüntü, terk ve kayıp gibi duygular için gerektiğinde terapi yardımı almak yararlı olacaktır.

Yazının Devamını Oku

Evlilik ve ilişkilerde terapi gerektirebilecek durumlar

20 Ağustos 2012
Evliliğiniz ya da ilişkiniz çıkılmaz bir hal mi aldı? Sorunlarınızın üstesinden tek başınıza gelemiyor musunuz? O zaman bize kulak verin! İlişkinizin gidişatına yön verebilmek için ihtiyacınız olan tek şey profesyonel bir yardım.

Evliliğiniz ya da beraberliğinizdeki sorunları birlikte çözemiyor musunuz? O zaman neden bir evlilik terapistinden yardım almıyorsunuz?

Devamlı kavga mı ediyorsunuz? Tartışmalarınız en ufak anlaşmazlıkta bile bağırış çağırışlara, kontrol edilemeyen saldırgan hareketlere mi dönüşüyor? “Aramızdaki saygıyı kaybettik, artık partnerime kin besliyorum!” diye mi düşünüyorsunuz? Eşinizi başkalarıyla kıyaslar duruma mı geldiniz? Artık partnerinizle konuşacak bir şeyinizin kalmadı mı? Kıskançlıklar kontrolden çıktı mı? Cinsellikten haz alamadığınızı mı düşünüyorsunuz? Ona artık güvenmiyor musunuz? Evliliğiniz ya da ilişkiniz çıkılmaz bir hal mi aldı? Sorunlarınızın üstesinden tek başınıza gelemiyor musunuz? O zaman bize kulak verin! İlişkinizin gidişatına yön verebilmek için ihtiyacınız olan tek şey profesyonel bir yardım.

Problemlerinizi çözmek adına gideceğiniz bir evlilik terapisti, beraberliğinizdeki sorunların temeline iner ve altında yatan nedenleri irdeleyerek, size düşündüğünüzden daha çok yardımcı olabilir. Peki, bu problemlerin evlilik terapisti aracılığıyla çözülebilecek sorunlar olduğuna nasıl karar verilecek?

İşte terapi gerektiren 7 durum

1-Yoktan yere çıkan tartışmalar büyüyüp çirkin bir hal alıyorsa: Elbette, “kavga” her ilişkinin tuzu biberidir. Fakat birbirinizi görmeye tahammül bile edemeyecek düzeyde, nefes alır gibi tartışıyor, kendinizi her daim gergin, mutsuz ve saldırgan hissediyor ve partnerinize bağırmak bile sizi rahatlatmaya yetmiyorsa, ilişkinizin evlilik terapistine ihtiyacı var demektir. Uzlaşmada bir hayli zorluk çektiğiniz baş başa yapığınız tartışmaları, bir evlilik terapistinin yardımıyla sonuca ulaştırabilirsiniz.

2-Birbirinize olan saygı yitirildiyse: Herhangi bir konuda, partnerinizden hiç beklemediğiniz bir tepki almış ve bu konuda onu bir türlü affedemiyor olabilirsiniz. Sürekli bunları size nasıl yaptığı konusunda içiniz içinizi yiyor olabilir. Bazı durumlarda affetmeyi bilmek, öğrenmek ve uygulayabilmek gerekir. Elbette, affedilemeyecek durumlar da vardır. Bu konuda en iyi kararı bir evlilik terapistiyle birlikte verebilirsiniz.

3-Birbirinizi başkalarıyla kıyaslıyorsanız: Düzgün bir ilişkide olmaması gereken belki de en önemli şey çiftlerin birbirlerini eski sevgilileriyle ya da çevresindeki kişilerle kıyaslamasıdır. Böyle bir sonunuz varsa ve beraberliğinizin devamlılığı adına bir şeyler yapmak istiyorsanız, hiç vakit kaybetmeden bir evlilik terapistine gitmenizde fayda var.

Yazının Devamını Oku