Günümüzde, özellikle ünlüler dünyasında, kadın kendinden yaşça küçük bir erkekle evlenebiliyor. “Yaşa değil, aşka bakarız!”, “Önemli olan aşktır!”, “Yaş farkı sevdikten sonra sorun olmaz!” diyenler ve “Yaşlar yakın değilse mutlu mu olunur!”, “Birkaç yıl sonra, aşk bitince ne olacak!”, “Çocuğum dede/babaanne mi desin!” gibi düşünceler nedeniyle kadın ve erkek ilişkilerinde yaş farkı son yıllarda en çok tartışılan konular arasındadır. Genel kanı olarak, karı koca arasındaki yaş farkının çok olmaması, diğer bir değişle erkek ve kadının birbirine yakın yaşlarda olmasının tercih edilmesi beklenebiliyor.
Çiftler büyük yaş farklarına rağmen her ne kadar birbirini delicesine sevseler de, eşler arasında yaş farkı olması ilişkilerde çok ciddi sorunlara neden olabiliyor. Kadın ve erkekler birbirine aşık olunca ayakları yerden kesildiği ve gözleri hiçbir şey göremediği için ilişkilerinde ne tip sorunlarla karşılaşacaklarını da bilemeyebilirler. Fakat o ilk heyecan durulmaya başladığında ve gerçekler yavaş yavaş su yüzüne çıktığında, problemlerde ardı ardına gelmeye başlıyor. Her ilişkide problemler yaşanabilir ama yaş farkının büyük olduğu ilişkilerde durum biraz daha farklı olabiliyor. Büyük yaş farkına sahip çiftlerin genel sorunlarına bakacak olursak:
1-Sevgiliye ya da eşe karşı sabırsız olma
“Eğer partnerinizden yaşlıysanız, sevgilinizin ya da eşinizin olgunluktan uzak davranışlarını, deneyimlerini hatta konuşmalarını bile sinir bozucu bulabilirsiniz. Çünkü partnerinizin şimdi geçirmekte olduğu aşamaları siz çoktan geçirmişsinizdir. Bu nedenle, öğrenip deneyim edindiğiniz davranışların partneriniz tarafından tekrar tekrar yapılmasını izlemek sizin açınızdan ve öğüt almakta olan partneriniz açısından oldukça can sıkıcı olabilir. Bu durum tekbir konuda gerçekleşmeyeceği için tartışmalar gitgide artabilir ve ilişkinizi çıkmaza sokabilir.”
2-Maddi açıdan sevgili ya da eşten daha iyi durumda olmanın dayanılmaz ağırlığı
Yaşı daha büyük olan sevgili büyük ihtimalle maddi açıdan daha iyi durumdadır. Ancak maddi olanaklarınız ve partnerinizin maddi olanaksızlığı ilişkinizde birçok açıdan gerginliklere neden olabilir. Örneğin; sürekli para harcayan tarafsanız bir süre sonra öfkelenebilir ve maddi harcamaları siz karşıladığınızdan kararları da kendiniz almak istiyor olabilirsiniz. Sevgiliniz ise bu durumu adil bulmayabilir. Siz de, sevgilinizin yaşam standartlarına inmek istemeyeceğiniz için anlaşmazlıkların çıkması an meselesi olur.
3-Sevgiliye ya da eşe anne veya baba gibi davranma
Sevgilinizden 10 yıldan fazla bir tecrübeye sahipseniz, ona öğütlerde bulunmanız, yanlışlarını düzeltmeye çalışmanız ya da onu yönlendirmeniz bir süre sonra hem siz hem de partneriniz açısından oldukça çekilmez bir hal alacaktır. Siz bu süreçlerden geçtiniz ve neyle nasıl baş edeceğinizi biliyorsunuz ve yardım etmek istiyorsunuz fakat partneriniz de sizin gibi mi düşünüyor? Unutmayın, sevgilinizi ya da eşinizi çocuk gibi göremeye başlamanız ilişkinizin sonu olabilir.
İngiliz Sarah Carmen, günde 200 kez orgazm olmasıyla dünya gündemine oturdu. 24 yaşındaki Carmen, Kalıcı Cinsel Tahrik Olma Sendromu’na (PSAS) sahip. Milyonda bir görülen bu hastalık ile ilgili merak edilenleri Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe anlattı.
Dünyada ilk kez 2001'de Hollanda’lı bir Doktor Marcel Waldinger tarafından tanımlanmış olan PSAS hastalığı kesinlikle bir orgazm hali değildir. Ortamda cinsel bir uyarılma, cinsel bir yönelim veya seks yapma isteği yokken, kendiliğinden ve istenmeyen bir uyarılma sonucu başta vajina olmak üzere genital bölgelerde yaşanan, karıncalanma, hızlı hızlı atma veya yoğun heyecanlanma şeklinde tarif edilebilen boşalma hissine PSAS (Persistent Sexual Arousal Syndrome) yani Sürekli Cinsel Uyarılma Sendromu denir. Bilinenin aksine büyük bir ıstırap çeken PSAS hastaları, herkesin imrendiği veya hayal ettiği bir orgazm yaşamazlar. Gerçekleşmemiş orgazmın hissedilmesi gibi bir duygu veren bu hastalıkta klitoris veya vajinada hissedilen yalancı orgazm hali vardır. Yanlışlıkla bu hastalara nemfoman (doyumsuzluğa varan aşırı seks düşkünlüğü) tanısı konulabilir.
PSAS’ın nedenleri
Sürekli cinsel uyarılma sendromunun olası nedenleri hakkında tartışmalar halen devam etmektedir.Sürekli cinsel uyarılma sendromunun olası nedenleri arasında; cinsel organlara giden sinirlere (pudendal sinir vb) baskı yapan bir etken ya da bu sinirlerin hassasiyeti, geçirilmiş bir kaza veya çok özel bir beyin anomalisi gibi merkezi ve periferik sinir sistemindeki nörolojik değişiklikler, cinsel organlara fazla kan pompalanmasına ve cinsel organların çok sıcak olmasına yol açan damarsal sorunlar, at ya da bisiklete binme gibi cinsel bölgelere mekanik baskı oluşması, bazı ilaçların kullanılması ve psikolojik stres faktörleri yer alır.
PSAS’ı tetikleyen uyarıcılar
Sürekli cinsel uyarılma sendromunu tetikleyen çeşitli uyarıcılar vardır. Bu uyarıcılar arasında en çok gördüklerimiz şunlardır: Sezaryen ameliyatları, Zyban gibi çok özel antidepresanların kullanılması, adetin bitmesi veya kesilmesi, farklı antidepresanların üst üste kullanılması, tren, araba veya motosiklet gibi araçların yarattığı titreşimler, saç kurutma makinesinin esintisi, fotokopi makinesinin sesi, geçirilen bir kaza sonrasında pelvis bölgesinin incinmesi ve yaralanmasından sonra mastürbasyon yapma.
PSAS tedavisi
PSAS tedavisinde önemli olan nedeni ortaya çıkarmaktır. Nedeni bulmak her zaman kolay olmaz, çok uzun soluklu araştırmalar ve psikolojik bir analiz gerekebilir. Tedavide holistik cinsel terapi, antidepresanlar, kas gevşeticiler, anksiyolitikler, sinirleri besleyen vitamin ilaçları ve gerekli vakalarda cerrahi tedaviler kullanılır.
İlk cinsel deneyim hakkında bilinmeyenlerden kaynaklanan ilk gece korkusu, özellikle ülkemizde yeni evlenecek olan çiftlerin kafasını oldukça meşgul eden bir konudur. Daha çok heyecanlı ve içe dönük kişilerde görülen ilk gece korkusu; gerdek gecesi ilk kez cinsel ilişkiye girme konusunda çiftin duyduğu endişe, korku veya kaygıyı ifade eder.
Kişinin bu konuyla ilgili hiç bilgisinin olmaması, çevrenin bu konuya yaklaşımı ve yanlış bilgilendirmesi nedeniyle, kadınlarda genellikle aşırı kanama olacağı ya da kanama olmayacağı ve penetrasyon (penis-vajina birlikteliği) sırasında acı çekileceği korkusu gelişirken; erkekler de ise sertleşme sorunu yaşama, erken boşalma ve yetersiz kalma korkusu belirmektedir.
İlk gece kabusunu kadınlar erkeklere göre daha çok yaşıyor. Çünkü Türk toplumunda kızlık zarına abartılı bir önem veriliyor. İlk gece, kadın hem kanama olmasından, hem de olmamasından korkuyor. Çünkü çocukluğundan itibaren “Kızlık zarı ilk cinsel ilişkide kanar!” denilerek yetiştiriliyor. Ama gerçekte cinsel ilişkide alınan hazzın ön planda olduğu bir ilişkide, kızlık zarında meydana gelen açılmanın beynin üst merkezlerinde bilinçli olarak algılanması olasılığı yok.
Düğünden sonra çift, yorgun oluyor. Bir de o gece, cinsel ilişkiye girme mecburiyeti olunca üzerlerinde baskı hissediyorlar. Neyi, ne zaman yaşayacaklarına çift birlikte karar vermelidir. İlk gece sarılıp uyuyabilirler. Sonuçta önemli olan kadın ve erkeğin birbirine alışmasıdır. O gece dinlendikten sonra ertesi gün her şey daha keyifli olacaktır.
Günümüzde artık her olay kişilerin sinirlerini yıpratıyor. Kimileri bu olaylardan o kadar etkileniyor ki depresyona girebiliyor. Fakat depresyon sadece sinirleri bozmakla kalmıyor, insan ruhunda derin izler bırakabiliyor. Hatta cinsel yaşamı yok edebiliyor. Yani depresyon cinsel yaşamı yok edebildiği gibi, cinsel sorunlar da depresyonu tetikleyebiliyor. Yumurta tavuk hikayesinde olduğu gibi; “Depresyon mu cinsel sorunlara yol açar, yoksa cinsel sorunlar mı depresyona yol açar?” İşte bu soruya yanıtı 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde vermek istedim.
DEPRESYON: KÜRESEL KRİZ
Ruh sağlığı ve ruh hastalıklarının toplumda farkındalığını ve anlaşılırlığını artırmak amacıyla, 1992 yılından bu yana her yıl 10 Ekim'de kutlanmakta olan 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu'nun bir projesi olarak doğdu. Ruh sağlığı hastalığından muzdarip olanların sesini duyurabilmek, toplumda ruh sağlığı konusunda bilgi ve anlayışın artmasını sağlamak, kişinin ruh sağlığını ve yaşam işlevlerini koruyup desteklemek, psikiyatrik ve nörolojik hastalıkları önlemek ve bu hastalıkların tedavi ve bakımını geliştirmek amacıyla kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü bu yıl ‘Depresyon: Küresel Kriz’ başlığına sahip. Bu nedenle 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde cinsel sorunların depresyonla ilişkisi üzerinde durulması gerekiyor. Çünkü ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on erkekten yedisi, her on kadından sekizi hayatının bir döneminde cinsel sorunlar yaşıyor. Yani ülkemiz cinsel sorunların altında kaldı, eziliyor. Ülkemiz cinsel sorunların kıskacında yaşıyor.
DEPRESYON CİNSEL HAYATIN DÜŞMANIDIR
Depresyon cinsel hayatı bitirebiliyor. Bir tükenmişlik ve çökkünlük tablosu oluşturan, uyku ve iştah sorunları yaşatan, hatta kişileri intiharın eşiğine götürebilen depresyon aynı zamanda cinsel problemlere yol açabiliyor. Depresyona girmiş erkeklerde başta cinsel isteksizlik, erken boşalma ve sertleşme sorunları görülürken, kadınlarda ise daha çok cinsel isteksizlik ortaya çıkabiliyor.
Depresyon cinsel hayatın düşmanıdır. Çünkü cinselliğin; cinsel istek, uyarılma ve orgazm olmak üzere üç aşaması oluyor. Depresyonda başta yaşam enerjisi libido olmak üzere cinsel istek azalıyor. Buna bağlı olarak uyarılma ve orgazm sorunları ortaya çıkabiliyor. Hatta birleşme olsa bile depresyondaki kişi bundan cinsel haz alamıyor. Ancak tüm cinsel sorunlar depresyonun tedavi edilmesiyle birlikte kendiliğinden düzelebiliyor.
DEPRESYON ZAMANLA CİNSEL SORUNLARA YOL AÇIYOR!
Depresyonun cinsel sorunlara yol açabilirken, cinsel sorunlar da mevcut depresyonu ağırlaştırabiliyor. Ağırlaşan umutsuzluk ve karamsarlıkta daha önce var olmayan cinsel sorunlar ortaya çıkabiliyor. Yani depresyon zamanla cinsel sorunlara yol açıyor. Böylece kişiler cinsel hayatının tamamen sona erdiğini düşünerek depresyonunu daha ağır yaşamaya başlayabiliyorlar. Bu durumda ‘Yine başarılı olamazsam!’ düşüncesiyle başaramama korkusuna kapılan kişilerde, depresyon tedavi edilse bile cinsel işlev bozukluğu zamanla kalıcı olabiliyor.
Düzenli bir cinsel hayatı olan çiftlerin diğerlerine nazaran daha güvenli, mutlu ve strese daha dirençli olduğu bilinen bir gerçektir. Seksin özellikle akşam saatlerinde, uyumadan hemen önce yaşanması durumunda rahatlatıcı bir etkisi vardır.
Seks en iyi uyku ilacıdır!
“Seks en iyi uyku ilacıdır!” diye boşuna demiyorlar. Seks sırasında yaşanan orgazm kişiyi beyin olarak ve bedenen rahatlatmakta, kesintisiz bir uyku uyumasına yardımcı olmaktadır. Gece yaşanan cinsel birleşmenin uyku bozukluğu yaşayan bireylere iyi geldiği bir gerçektir. Bu kişiler, seks yapmayanlara göre daha uzun saatler ve daha derin bir uykuya sahip olurlar.
En zevkli spor
Ayrıca çiftler, kan dolaşımını düzenlemek için spor yapmak yerine yatmadan önce seks yapabilirler. Spor yaparak tek bir bölge çalıştırılırken, seks sayesinde kişinin tüm vücudu çalışmış olur. Böylece organlar daha randımanlı çalışır ve hücrelerin yenilenmesi hızlanır. Kalp atışlarının sıklığı beyne ve dokulara daha fazla kan ve oksijen gitmesini sağlar. Bu da, daha iyi bir zihinsel performans demektir. Uyumadan önce yapılan seks düzenli bir hal aldığında ise kişinin zihinsel performansı kalıcı bir şekilde artar.
Seks ile formda kalın
Uyumadan önce yapılan seksin diğer bir faydası ise çiftin formunu korumasına yardımcı olmasıdır. Seks, spor ve dengeli beslenme gibi bireysel yapılan bir aktivite olmadığı için, spor yapmakta ya da sağlıklı gıda tüketmekte zorlanan bireyler için birebirdir.
Yaz aylarında çıkılan tatillerde yaşanan korunmasız cinsel ilişkiler dolayısıyla birçok hastalığa yakalanılabileceğini belirten Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe, cinsel yolla bulaşan hastalıkların en bilinenlerini ve bu hastalıklara yakalanmış kişilerin neler yapmalarını gerektiğini bizlerle paylaştı.
Havaların ısınmasıyla birlikte hareketlenen turizm mevsiminde geçici aşk maceraları yaşandı ve korunmasız seksler yapıldı. Ancak yabancı kişilerle yaşanan kısa süreli cinsel ilişkilerin bedeli bazen sanılandan çok daha ağır olabiliyor. Bu nedenle yaz mevsiminin sonuna yaklaşılmasıyla birlikte, korunmasız ve riskli ilişkiler yaşayan kişilerin daha çok bilgi sahibi olması gerekiyor.
Bazı hastalıklar kuluçka döneminde hiçbir belirti göstermeyebilir
Yaz aşkları ve kaçamak ilişkiler, cinsel yolla bulaşan hastalıkları kapma, evlilik ve ikili ilişkilerde ayrılmaya kadar giden güven sorunları gibi birçok riski beraberinde getirmektedir. Özellikle cinsel yolla bulaşan bazı hastalıklar kuluçka döneminde hiçbir belirti göstermediği için, kişi yakalandığı hastalığı günlerce hatta haftalarca farkına varmadan taşıyarak, başkalarına, eşine, nişanlısına veya sevgilisine bulaştırabiliyor. Hatta eşinden böyle bir hastalık kapan hamile bir kadından çocuğuna bile geçebiliyor. Kendisi daha sonra tedavi olsa bile eşinden tekrar kaparak güç bir tedavi kısırdöngüsü başlayabiliyor. Hastalığın ortaya çıkmasıyla birlikte bunu öğrenen eşlerin, partnerlerine olan güvenleri sarsılıyor ve aile krizleri ortaya çıkabiliyor. Bütün bu risklere karşı alınması gereken önlemlerin başında prezervatif ile korunmak ve korunmasız seks sonrası hastalık kapma riskine karşı gerekli kontrol testlerini yaptırmak geliyor.
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların en bilinenleri ve belirtileri
Cinsellik, insanın doğasında var olan doğal bir dürtüdür. Doğru ve anlaşılır bir bilgi ise en önemli korunma yoludur. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan en sık görülenleri ve belirtileri şunlardır:
Aids: Vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak bozan HIV virüsünün, cinsel ilişki, virüs bulaşmış enjektör kullanımı, virüslü kan nakli veya hasta bir anneden doğma yoluyla vücuda girmesiyle oluşur. Geçmek bilmeyen soğuk algınlığı, nedensiz kilo kaybı, ishal, ağızda beyaz benekler, ağız, burun ve makatta sedef rengi lekeler gibi yıllar sonra ortaya çıkabilen belirtileri vardır. Yaşam süresini uzatmaya çalışmanın dışında henüz kesin bir tedavisi yoktur. Kesin teşhis korunmasız cinsel ilişkiden 1-3 ay arasında, antikorlar ortaya çıktıktan sonra konulabilir.
PSAS (Persistent Sexual Arousal Syndrome) yani Sürekli Cinsel Uyarılma Sendromu, Sarah Carmen adlı hastanın İngiliz The Sun Gazetesi'ne verdiği röportajdan sonra dünya ve ülkemiz gündemine oturdu.
Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir
Orgazm, tıptaki son gelişmelere rağmen halen bilinmezliklerle dolu bir terimdir. Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Çok yanlış bir şekilde bu iki kavram aynı anlamda kullanılmaktadır. Bu da kafaları karıştırmakta ve bazen sürekli cinsel uyarılma sendromu (PSAS), hayalet orgazm veya zincirleme orgazm gibi içinden çıkılmaz kavram karmaşalarına yol açabilmektedir.
Boşalma, bedensel bir rahatlama hissiyken, orgazm ise bu bedensel rahatlamaya ruhun eşlik ettiği çok daha yüksek uyarılmanın olduğu hedonik (haz veren) bir durumdur. Orgazmda biyolojik yapı, ruhsal aygıt ve sosyal öğrenmeler bir ahenk içinde çalışır. Orgazm olan kadında pelvik vazekonjesyon (genital damarların aşırı kanla doluş hali), kalp atım hızında ve solunum sayısında artma, vajinal ıslaklık, vajinal uzama, tonik kasılma, vajina dudaklarında hacim artışı, rahimde yükselme ve klitoral geri çekilme meydana gelir. Bu nedenle genelde orgazm diye bahsedilen durumlar boşalma olarak algılanmalıdır. Hayalet orgazm terimi de hayalet boşalma, fantom boşalma veya hayalet haz duyma olarak anlaşılmalıdır.
Genital organlar doğrudan uyarılmadan orgazm yaşanabilir
Beyin, kadındaki cinsel uyarılma ve orgazmın önemli bir kaynağıdır. Genital organlar doğrudan uyarılmadan orgazm olunabildiğine ilişkin birçok kanıt vardır. Felçli (paraplejik) hastalar tarafından yaşanan fantom orgazmlar, hipnotik olarak indüklenen orgazmlar, yalnızca fantezi ile elde edilen orgazmlar ve beyin bölgelerinin uyarılmasıyla elde edilen orgazmlar bu kanıtlara örnek olarak verilebilir. Ayrıca genital bölgesinden ameliyat olan kadınların orgazm yaşadığına dair raporlar da mevcuttur.
Seks oyunları ve cinsel fanteziler seksin önemli bir parçasıdır. Kişinin kafasında cinsel coşkuyu arttıracak nitelikte bir takım hayaller canlanmasına cinsel fantezi diyoruz. Cinsel fanteziler cinsel hayatı zenginleştirir, sıradanlıktan kurtarır ve cinselliğin daha keyifli bir şekilde yaşanmasını sağlar. Cinsel yaşamanın güzelleştiği anlar yaratmanın kısa tanımı olan cinsel fantezi kurmak ise; her istenilenin gerçekleştirilemediği gerçek dünyada, dozunda kaldığı sürece, cinsel istekleri tatmin için gidilebilecek en masum, en zararsız ve en güzel yoldur. Ancak cinsel fanteziler cinsel uyarılma sağlamak, haz duymak ve orgazm olabilmek için zorunlu olduğunda, tekrarlayıcı bir yapıya büründüğünde, sabit bir düşünce veya davranışa dönüştüğünde çeşitli cinsel sorunlara ve yakın ilişkilerde tartışmalara yol açabilir, bu tedavi edilmesi gereken bir durumdur.
Son dönemde kendi başlarına seks oyunları denerken hayatını kaybeden birçok ünlü isim oldu. Geçtiğimiz yıllarda BBC kanalının ünlü sunucularından biri olan Kristian Digby, mastürbasyon yaparken kendini oksijensiz bırakarak aldığı hazzı arttırmaya çalışırken hayatını kaybetti. Buna benzer bir şekilde iki yıl önce de ünlü oyuncu David Carradine de boynuna ve cinsel organına ip bağlı bir şekilde hayatını kaybetmişti. Tayland polisi yaptığı açıklamada, David Carradine'nın cesedini otel odasında bulduklarında plastik seks aletinin bir ucunun boynuna diğerinin ise cinsel organına bağlı olduğunu gördüklerini söylemişti. David Carradine'ın ölümle biten fantezisinin tıptaki karşılığı oto-erotizm asfiksi’dir, yani daha çok zevk için ölüm.
Bu olaylar belli bir yaşın üstünde, hayatta aradığını bulamayan insanların yaptığı bir davranıştır. Kendini kötü hisseden bir kişi, iyi hissetmek için kendine bir yandan acı verirken bir yandan mastürbasyon yapabilir. Birden çökmüş, aniden zengin olmuş, aniden şöhret olmuş kişilerde bu tip sapkınlıklara sık rastlanır.
Orgazm sırasında beyne giden oksijen azaldığında daha güçlü bir orgazm yaşandığı bir gerçektir, ancak o an tek başına ve hazdan dolayı ne yapacağını bilemez bir haldeyken kişi bazı şeylerin farkına varamayabilir ve bu onun hayatına da mal olabilir. Cinsel fantezi yaşarken birbirini yaralayan ya da sakatlanmalara neden olan çiftlerin sayısı oldukça fazladır. Sonrasında sıkıntı yaşamamak için önlem almak gereklidir.
CİNSEL GÜCÜ ARTIRAN BESİNLERDEN ANANAS BU ENFES TARİF İLE SEKS HAYATINIZA RENK KATACAK!