Kız arkadaşımın boşalma taklidi yaptığını fark ettim…
Kız arkadaşımın boşalma taklidi yaptığını fark ettim ve çok üzüldüm. Ona bunu sorduğumda inkâr etti ama ben öyle olduğuna eminim. Acaba ben çok mu beceriksizim ve onu mutlu edemiyor muyum?Kız arkadaşınız boşalma taklidi yapıyor olabilir de, olmayabilir de. Eğer size yapmadığını söylüyorsa, ona inanmalısınız, güvenmelisiniz. Boşalma kişisel bir tecrübedir ve zamanla öğrenilebilen bir cinsel yanıttır. Kız arkadaşınızın boşalmasını sağlamak sizin göreviniz değildir. Boşalmak ya da olmamak kişisel bir seçimdir, bunu kendi beceriksizliğiniz olarak görmenize gerek yok. Ancak yine de kız arkadaşınızla konuşup, nelerden keyif aldığını öğrenip, birlikte yeni sevişme stilleri ve pozisyonlar deneyebilirsiniz.
Boşalma taklidi yaptığımı sevgilime söylemeli miyim?
28 yaşında bekâr bir bayanım, 4 yıldır güzel giden bir ilişkim var ve evlenmeyi düşünüyoruz. Ancak ilişkimizin başından beri hiç boşalamadım ve hep boşalma taklidi yaptım. Artık bu durum beni rahatsız etmeye başladı, sizce bunca yıl taklit yaptığımı ona söylemeli miyim? Eğer evlenirsek bu ömür boyu böyle mi devam edecek?
Anlattıklarınızdan artık bu şekilde devam etmek istemediğiniz anlaşılıyor, ancak değişime karar vermek de zordur. Dört yıl boyunca boşalma taklidi yaptığınıza göre, erkek arkadaşınız muhtemelen cinsel hayatınızın yolunda olduğunu düşünüyor ve bir sorun olduğunun farkında değil. Sizin açınızdan bakıldığında neden şimdi söylemek istediğiniz de önemli. Erkek arkadaşınıza duygularınızı ve düşüncelerinizi anlatın, ilk duyduğunda üzülebilir ya da bunun kendinden kaynaklandığını düşünebilir. İlişkide boşalmak değil, sevişmenin her anından zevk almak önemlidir, ona birlikte geçirdiğiniz güzel anları hatırlatın ve sadece sorunun sona ulaşmak ile ilgili olduğunu belirtin. Ayrıca boşalmayı neden yaşayamadığımızı da sorgulamamız gerekli. Mastürbasyonla boşalabiliyor musunuz? Önce mastürbasyonla boşalmayı öğrenip, daha sonra bunu cinsel ilişkiye transfer edebilirsiniz. Bu erkek arkadaşınızla birlikte yaşayacağınız yeni bir deneyim olacaktır.
Karımın boşama taklidi yapıp yapmadığını nasıl anlarım?
27 yaşında 1 senelik evliyim. Eşimle sağlıklı bir cinsel hayatımız var. Cinsel yaşantımızdan eşim de oldukça memnun görünüyor. Cinsel ilişkimiz bazen kısa bazen ise uzun sürüyor fakat eşim her iki koşulda da boşaldığını, çok iyi olduğumu söylüyor. Geçenlerde internette bir yazı okudum ve kadınların boşalma taklidi yaptıklarını öğrendim. Karımın da boşalma taklidi yapıp yapmadığını nasıl anlayabilirim?
Boşalma taklidi, her cinsel ilişkide boşalmak gerekliliği inancını içinde barındıran cinsel mit dediğimiz hurafelerinden dolayı yapılmaktadır. Erkekler kadının boşalma taklidi yaptığını her zaman anlayamayabilir. Bunda erkeğin partnerini ne kadar iyi tanıdığı ve cinsel açıdan ne kadar deneyimli olduğu da önemlidir. Eşinizin hazzından kendinizi sorumlu tutarak bunu bir görev haline getirmiş ve bu doğrultuda onu takip sürecine başlamışsınız. Bu şekilde yaşayacağınız cinsellikte seyirci rolüne gireceğiniz, kaygılarınız artacağı için cinsel yaşamda sorunlar yaşamanız kaçınılmaz olacaktır. Çünkü görev olarak benimsenen bir cinsel birliktelikte hazzı tam olarak yaşayamayabilirsiniz. Karşı tarafı mutlu etme çabası içerisindeyken kendi hazzınızı ve mutluluğunuzu arka plana atabilir ve bunun sonucunda etkileşimsel olarak karşı tarafın da mutluluğunu sekteye uğratabilirsiniz. Her cinsel ilişkide boşalmak şart değildir. Kadın cinselliğinden ve boşalmasından erkek tek başına sorumlu değildir. Eğer bunun bilincinde olursanız hem sevişmenin her anından zevk almaya odaklanırsınız hem de taklit yapılmasına gerek kalmaz. Cinsel bilgi düzeyinizi artırıcı doğru bilgi içeren yayınlar okumak, birbirinizi cinsel yaşamda takip etmemek, önce kendi cinselliğinizi daha sonra partnerinizin cinselliğini keşfetmek, cinsel hayatı renklendirmek ve cinsel yaşamda ne isteyip istemediğinizi duygularınızı ve hislerinizi eşinizle paylaşmak fayda sağlayacaktır.
Boşalamıyorum, boşalma taklidi yapıyorum…
22 yaşındayım ve 2 yıllık düzenli bir ilişkim var. 1,5 yıldır aynı evi paylaşıyoruz ve sürekli bir cinsel yaşama sahibim. Bu süre zarfında birkaç kez ancak zevk aldım. Erkek arkadaşım her defasında daha çok zevk alırken ben boşalma taklidi yapmak zorunda kalıyorum. Bu gidişle seks hayatım bitecek, soğuyacağım diye çok korkuyorum. Ne yapmak gerekiyor?
Boşalamayan her kadın, cinsel ilişki esnasında kendini boşalma taklidi yapmak zorunda hissedebilir. Daha çok kendini beğenmeyen ve yetersiz gören, sevişmekten zevk almayan veya alamayan kadınların başvurduğu bu durum, kadının partnerini değil kendi kendini kandırmasıdır. Oysa sevişmek ve cinsel ilişkiye girmek iki insanın doğallıkla gerçekleştirdiği, içinde yalanı ve endişeyi barındırmaması gereken bir dünyanın en muhteşem eylemlerinden birisidir. Boşalma ise bedensel olarak bir rahatlama halidir. Ancak boşalmayı bir hedef ya da takıntı haline getirmemek gerekir. Cinsel ilişki sırasında boşalmayı bir hedef olmaktan çıkaran, uygun şekilde ve yeterli bir süre uyarılan her kadın, kendi bedenini bir başkasının bedeniyle paylaşarak haz almayı yani boşalmayı öğrenebilir. Çünkü cinsellik öğrenilebilen bir davranıştır, rahat olun. Öğrenme sürecinde erkek arkadaşınızın anlayışlı yaklaşımları ve size yardımcı olması da çok önemlidir. Bu nedenle, klitoral olarak en iyi uyarılabileceğiniz sizin üstte sevgilinizin altta olduğu ilişki pozisyonunu seçmeli, ön sevişme dönemini uzun tutmalı, meme uçları, kulak arkaları, bacakların iç yüzleri gibi erojen bölgelerinizin daha fazla uyarılmasını istemeli, sık sık cinsel fantezi kurmalı ya da yardımcı erotik materyaller kullanılmalıdır. Bu önerilerle boşalamama probleminizi gideremezseniz bir cinsel terapiste başvurmaktan çekinmeyin.
Boşalma taklidi yapmaktan yoruldum…
Yeni evli bir bayanım. Eşimi çok seviyorum. Ancak eşim her cinsel ilişkimizde beni tatmin edemeden hemen boşalıyor. Eşim de bir şeylerin farkında ve benden soğumaya başladı. Ben de boşalma taklidi yapmaktan yoruldum. Ne yapmalıyım?
Daha iyi bir evlilik ve cinsel doyum için çiftin cinsellik konusunda beden dili ile sözel olmayan iletişim kurması yeterli olmaz ve açık bir sözel iletişim gerekir. Eşinize rahatsız olduğunuz durumları ve beklentilerinizi net olarak anlatın, samimi ve açık konuşun. Aldığınız aile terbiyesi sizin cinsel beklentilerinizi konuşmanıza mani olabilir, buna izin vermeyin. Eşinizde erken boşalma sorunu nedeniyle size yeterli olamamanın sıkıntısı ile seksten uzaklaşma, cinselliği bir görev gibi algılayarak kaçma durumu söz konusu olabilir. Erken boşalmanın %100 tedavisinin olduğunu, daha fazla haz alabileceğinizi ve bu hazzın verdiği güçle hayatın zorluklarıyla daha kolay baş edebileceğinizi eşinizle paylaşın. Cinsel ilişki sırasında hareketlerinize zaman zaman ara verin ve eşinizin heyecanını yatıştırabilmesi için dinlenmesine yardımcı olun, sizin üstte eşinizin altta olduğu pozisyonları deneyin, cinsel hayatınızı renklendirmeye çalışın, kışkırtıcı iç çamaşırlarıyla ve farklı rollerde davranarak onun ilgisini çekmeye çalışın, işe yarayacaktır.
Partnerimin boşalma taklidi yapıp yapmadığının anlayabilir miyim?
Merhaba doktor bey, ben 26 yaşında bir erkeğim. Partnerimin benimle olan ilişkiden doyum sağlayıp sağlamadığını ve dolayısı ile boşalma taklidi yapıp yapmadığının anlayabilir miyim?
Cinsel ilişkide partneri tatmin etmeye odaklanmak aslında doğru bir davranış değildir, çünkü cinsellik iki kişi arasında yaşanan bir paylaşımdır ve asıl amaç bu paylaşımdan olabildiğince haz alabilmektir. Herkes kendi zevkinden kendi sorumlu olmalıdır. Partnerinizi tatmin etmeyi takıntı haline getirmemenizde fayda var. Kişi yaptığı eylemden önce kendi keyif almalıdır ki, partnerini de mutlu edebilsin. Partneriniz zevk alıyorsa zaten bunu hareketlerinden, tavırlarından, yüz ifadesinden anlarsınız. Eğer boşalma taklidi yapıyorsa bunu anlayamayabilirsiniz, ancak bu onun sorunudur, sizin değil. Neden böyle bir yola başvurduğunu konuşmak gerekir.
Kız arkadaşımın boşalma taklidi yaptığını fark ettim…
Kız arkadaşımın boşalma taklidi yaptığını fark ettim ve çok üzüldüm. Ona bunu sorduğumda inkâr etti ama ben öyle olduğuna eminim. Acaba ben çok mu beceriksizim ve onu mutlu edemiyor muyum?
Kız arkadaşınız boşalma taklidi yapıyor olabilir de, olmayabilir de. Eğer size yapmadığını söylüyorsa, ona inanmalısınız, güvenmelisiniz. Boşalma kişisel bir tecrübedir ve zamanla öğrenilebilen bir cinsel yanıttır. Kız arkadaşınızın boşalmasını sağlamak sizin göreviniz değildir. Boşalmak ya da olmamak kişisel bir seçimdir, bunu kendi beceriksizliğiniz olarak görmenize gerek yok. Ancak yine de kız arkadaşınızla konuşup, nelerden keyif aldığını öğrenip, birlikte yeni sevişme stilleri ve pozisyonlar deneyebilirsiniz.
Boşalma taklidi yaptığımı sevgilime söylemeli miyim?
Cinsel hayatı aktif olan her on erkekten yedisinde görülen erken boşalma hakkında bilinmeyen pek çok şey var. Erken boşalma bir illet ya da hastalık değil... Erken boşalma aslında erkeklerin cinsel tepki ve boşalma kontrolü için gerekli beceri ve teknikleri öğrenememesi ve partnerleriyle cinsel uyum sağlayamamaları olarak tarif ediliyor.
Cinsel terapiste başvurmak gerekiyor
İlaç şirketleri, erken boşalmaya iyi geldiği savunulan hapları ve spreyleri satan satıcılar ve internet dolandırıcıları erken boşalmanın ciddi bir durum olduğunu söylemeyi çok seviyor. Ayrıca erken boşalmanın bir anormallik, aşırı duyarlılık ya da ruhsal bir bozukluk olduğunu söylüyorlar. Fakat bu her zaman doğru değil… Erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin veya çiftlerin durumları hakkında doğru kişiye yani bir cinsel terapiste başvurmaları önem taşıyor. Cinsel terapistin yapacağı uygulamalar bir hastalık tedavisinden ziyade boşalma kontrol becerisinin öğretilmesini içeriyor. Bu beceriler nispeten tüm erkeklerin kısa sürede öğrenebilecekleri şeyler olarak biliniyor. Beceri geliştirmeye yönelik bu uygulamalarda ne bir hap ne bir krem ne de işe yaramaz cihazlar kullanılmıyor. Dahası da var, tüm sonuçlar kalıcı oluyor.
Her erkeğin bu kalıcı sanilan utanç sorununu önlemek için yeteneği var!
Cinsel terapi teknikleriyle sadece erken boşalma engellenmiyor, ayrıca boşalma zamanlanması üzerinde tam kontrol sağlanabiliyor. Çünkü her erkeğin bu kalıcı sanılan utanç sorununu önlemek için yeteneği var… Cinsel terapi programlarının başarısının sırrı, erkeğe veya çifte özel bir terapi programının uygulanmasında yatıyor. Cinsel terapiyle erkeklerin verdikleri cinsel tepki ve boşalma sürecinin sağlam bir anlayışa dayalı olarak yeniden keşfi sağlanabiliyor. Cinsel terapi programlarının özünde aşk oyunları adı verilen ev ödevleri bulunuyor.
Aşk oyunlarının hepsi tamamlandığı zaman programın gerçek gücü fark ediliyor. Danışanlarda sıklıkla görülen bir değişim noktası oluyor. Cinsel terapi teknikleriyle değişim noktasına ulaşılıyor. Öğretilen tüm becerilerin bir araya gelmesiyle, erken boşalma sorunu yaşayan erkekler artık boşalma üzerinde tam bir denetime sahip olabiliyor. Bunun gerçekleşmesi genellikle program başladıktan 2-3 aylık bir süre içinde oluyor.
Sigmund Freud ile başlayan psikanaliz, sürekli bir evrim ve gelişme kaydederek günümüzde hala popülerliğini sürdürüyor. Ruhun derinliklerinde, bilinç dışında kalmış olan tasarım, istek ve karmaşaları bulup ortaya çıkarmayı, böylece bunların ruhu tedirgin ve rahatsız eden baskılarını gidermeyi amaçlayan ve ruhbilim öğretisi olan psikanaliz, “ruhsal çözümleme” olarak tarif ediliyor. Psikanalizde insanın uyumlu veya uyumsuz davranışlarının kaynağı sayılan bilinç dışı çatışmaları ve güdüleri araştırılıyor, bilince çıkartılarak çözümlenmeye çalışılıyor.
Psikanalist ve analizan...
Yaşamda kaçınılmaz olan başarısızlıklarla, çelişkilerle ve düş kırıklıklarıyla baş etmek için psikanalitik uygulamalar büyük bir başarıyla kullanılıyor. Bu uygulamalarda psikanaliz yapan kişiye “psikanalist” ve onun analizinden geçen kişiye “analizan” adı veriliyor. Analiz sürecinde psikanalist kimliğini ve kişiliğini çok açık ortaya koymuyor, güvenli bir ortam yaratıyor, tarafsız kalıyor ve analizanın çocuksu istek ve gereksinimlerini doyurmamaya gayret ediyor.
Haftada en az 3 kez görüşülüyor
Psikanaliz görüşmeleri haftada en az 3 kez olmak üzere gerçekleştiriliyor. Seanslarda analizan divanda uzanıyor. Psikanalist analizanın görüş açısının dışında genellikle arkasında bir yerde oturuyor. 45 dakika süren seanslarda analizan zihninden geçenleri, herhangi bir sınırlama, sansürleme ve gizleme olmadan “serbest çağrışım” şeklinde anlatıyor. Bu çağrışımlar, düşler, umutlar, dilekler ve fanteziler geçmiş aile yaşantısının birer anısı olarak ilgi konusu oluyor ve psikanalizin çalışma malzemelerini oluşturuyor. Psikanalist ve analizan bu çağrışımlarda ortaya çıkanlar üzerinde beraberce çalışıyorlar. Bu süreçte psikanalist genellikle dinliyor ve sadece profesyonel kanaati gerektiğinde, yani içgörü uyandırma fırsatı yakalandığında “netleştirme, yüzleştirme ve yorumlama” adı verilen tekniklerle analizanın farkındalığını arttırmaya çalışıyor.
Psikoterapi, bireylerin ruhsal yaşamlarında duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümünü, ruh sağlıklarının geliştirilmesi ve korunmasını amaçlayan tekniklerin genel adıdır. Ruhsal bozukluklarından dolayı bozulan ruhsal dengeyi sağlamak, düşünce ve duygu alışverişi kurmak, bireylerin kendilerini tanımalarını sağlamak, iç çatışmalarını çözümlemek, bu çatışmalardan doğan kaygı ve gerginlikleri azaltmak, ilişkileri iyileştirip olgunlaştırmak için kullanılan tüm teknik ve yöntemlere psikoterapi diyoruz.
Bir başka deyişle psikoterapi, zihinsel ve duygusal sorunları olan ve bu sorunlarla baş etme gücü yetersiz kalan kişilere, belli bir amaç ve plan doğrultusunda belli teknik ve yöntemlerin uzman kişilerce uygulandığı profesyonel bir yardım hizmet süreci olarak tanımlanıyor. Diğer bir değişle ise psikoterapi, zihinsel ve duygusal sorunları olan kişilerle zihinsel ve duygusal bağlantı kurularak yürütülen tedavi etme bilim ve sanatıdır.
Psikoterapist ve danışan...
Yaşamda kaçınılmaz olan başarısızlıklarla, çelişkilerle ve düş kırıklıklarıyla baş etmek için psikoterapötik uygulamalar büyük bir başarıyla kullanılıyor. Bu uygulamalarda psikoterapi yapan kişiye “psikoterapist” ve ondan terapi alan geçen kişiye “danışan” adı veriliyor. Terapi mesleğinin etik ve ahlaki kuralları gereği, terapist danışanıyla sosyal bir arkadaşlık yapamadığı gibi, para almadan terapi de yapamıyor. Terapist, danışanıyla ilişkisinin çerçevesini belirliyor, ona göre ilkeli davranıyor ve danışanlarıyla sosyal değil, terapötik bir ilişki kuruyor.
Bu ilişki sırasında psikoterapist, terapinin her anında kendi kendine şu soruları soruyor:
1-Kendine özgü bir hikâyesi ve şu anda kendine özgü zihinsel uğraşları olan, bu kendine özgü danışanın, bu kendine özgü zamanda, bana bu kendine özgü şeyleri söylemesinin ya da yapmasının anlamı nedir?
2-Böyle davranmasının bilinçli veya bilinçdışı amaçları nedir?
Evlenirken her çiftin cinsellikle ilgili beklenti ve hayalleri vardır, vajinismus sorunu ortaya çıktığında bunlar ilk geceden yıkılır ve balayı kâbusa döner. Vajinismus; kadın bedeninin penis-vajina birlikteliğini içeren cinselliği reddedişidir. Vajinismus, ağrılı ve acılı olacağı varsayılan cinsel birlikteliği önlemek amaçlı vücudun kendini kapatmasıdır. Yani cinsel ilişkide birleşme anı geldiğinde kadının kendisini kasarak, kapatarak, geriye çekerek, bacaklarını kapatarak ve eşini iterek cinsel ilişkinin gerçekleşememesi durumudur. Vajinanın ve aşk kaslarının istemsiz kasılmasıyla birlikte penis adeta bir duvarla karşılaşmakta ve vajina içerisine girememektedir. Vajinismuslu kadınların pek çoğu cinsel ilişki sırasında yalnızca vajinalarını değil karın, kasık, bel, kalça kaslarını da kasabilmektedirler. Kadınların istemsiz ve çaresizce yaşadığı vajinismusun belirtileri şunlardır:
• Zor ya da imkânsız penis-vajina birlikteliğini içeren cinsel birleşme denemelerinden dolayı vajina kaslarının kasılması
• Tampon, parmak ya da penisin vajinaya girme denemelerinde ağrı, acı, yanma ya da batma yaşanması
• Ağrı ve acı duyma korkusu
Özellikle uzun süreli birlikteliklerde ve evliliklerde, zamanla aşk gücünü yitirmeye başlıyor ve yerini hararetli tartışmalara bırakıyor. Ne tuhaftır ki, yakın bir zamana kadar yan yana gelmek için can atılan partnerle artık aynı karede bulunmaya bile tahammül kalmıyor. Çünkü artık çift kendini sürekli bir tartışmanın ortasında buluyor. Peki, ama neden böyle oluyor? Çiftler birbirlerini gerçekten öyle çok seviyorlarken, bazen bilerek bazen ise bilmeyerek hangi konular hakkında tartışma çıkartıyorlar?
Tartışmalar boşanmaya yol açabiliyor
Çiftler arasında geçen tartışmalar bütün ikili ilişkilerde yaşanan kaçınılmaz bir surun olarak karşımıza çıkıyor. Önemli olan, problemlerin çıkış nedenlerini anlayabilmek ve değen konular üzerine tartışmak. Aksi takdirde, eğer çiftler sürekli olarak her konuda tartışıyorlarsa, boşanmaya doğru yol alınabiliyor. Etraftaki birçok çiftin boşanma kararı alması ya da yakın ailede yaşanan olumsuz deneyimler, çiftleri evlilik kurumundan soğutabiliyor. Oysa her insan mutlu bir evlilik yapmanın, hayat boyu bir yastıkta yaşamanın hayalini kuruyor. Bu hayalin kolay olduğunu söylemiyorum ama imkânsız da değil… Bunun için ilk önce yaşanılanlara yukarıdan ve dışarıdan farklı bir gözle bakmak ve yeni bakış açıları geliştirmek gerekiyor.
Erkekler sevdikleri kadını mutlu etme fırsatını hiç kaçırmazlar
Kadınların konuşurken partnerleri tarafından dinlenmemeleri en büyük kavga sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Erkekler her ne kadar dinlediklerini belirtseler de, aksini ispat etmeye çalışmak ve konuyla ilgili sorular sormak tartışmanın daha çok alevlenmesine neden olabiliyor. Genel anlamda erkeklere göre daha çok konuşmalarıyla tanınan kadınlar pek çok konuyu aynı anda konuşabilme ve dinleyebilme özelliğine sahipken, erkekler aynı özelliğe sahip değiller… Bu nedenle, uzun süre dinleme konusunda erkekleri suçlamak yersiz ve yanlış bir tutum oluyor. Dolayısıyla, bu konuda yapılması gereken en doğru davranış, kadınların önce erkekleri kendilerine odaklanmayı sağlamaları, sonra net ve yalın bir dil kullanarak tek bir konu üzerine konuşmaları ve daha sonra erkeklere herhangi bir çözüm üretmeleri gerekmediği veya sadece kendilerini anlamaya ihtiyaç duyduklarını ifade etmeleri gerekiyor. Çünkü erkekler sevdikleri kadını mutlu etme fırsatını hiç kaçırmazlar. “Beni dinlemene ihtiyacım var. Bir şey söylemene veya çözüm üretmene gerek yok. Sadece beni dinlemeye ve anlamaya çalış. Bu beni mutlu eder!” diyen kadın, erkeğe bu fırsatı vermiş oluyor. Ayrıca genel geçer konulardan ya da günlük olaylardan bahsedilirken kadının ilgisini çeken bir konu erkeğin ilgisini çekmeyebiliyor. Bu durumun göz önünde bulundurularak davranılması, büyük beklentilere kapanılmaması ve erkeğe dinlemediği için eleştirel tarzda suçlayıcı ifadeler kullanılmaması da önem taşıyor. Bu süreçte tartışma yaratmak yerine, küçük ama sevimli kelimeler seçmeye özen gösterilmesi ortamı yumuşatabiliyor.
Erkekler takdir edildiklerinde daha uzun dinleyebiliyorlar
Kadın ne kadar yorgun ve bitkin hissedersin hissetsin, erkek dikkatini verip onu dinlediğinde, dokunup ve sarılıp sevgisini ve ilgisini ifade ettiğine kadın rahatlıyor ve gevşiyor, yorgunluğu geçiyor… Bu nedenle konuşmayı sevmeyen erkeklerin hiç olmazsa bir nebze kadınları anlayıp, onlara karşı olan davranışlarını değiştirmeleri önem taşıyor. Çünkü kadınlar dinlendiklerini düşündüklerinde partnerlerinin onlara değer ve önem verdiğini, kabul ettiklerini ve buna bağlı olarak da sevildiklerini düşünüyorlar. Bu hisler kadınlar için çok önem taşıyor. Ayrıca, kadınlar duygularını ifade etme imkânı bulduklarında “Anlaşıldım, seviliyorum ve değerliyim!” hissini yaşıyorlar, gevşiyorlar ve rahatlıyorlar. Bu duygu yoğunluğu kadınların kendilerini dinleyen kişiye yakınlık duymasını artırıyor, yokluğu ise uzaklaştırıyor. Mutlu olan ve mutlu görünen bir kadının sıcak karşılıkları ve gülen yüzü, erkeğe pırıltılı bir görüntü sunan ayna gibi oluyor. Takdir edilmek ve hizmet edilmesi erkeklerin erkeksi yanını doyururken, iletişim kurmak ve dinlenmek kadınların kadınsı yanını doyuruyor…
Yanıtı en çok merek edilen sorulardan biri “Seks ve sevişmek aynı şey mi?” olarak karşımıza çıkıyor. Erkekler seksi kadınlar ise sevişmeyi seviyorlar. Seks erotizmi, sevişmek romantizmi besliyor. Bir takım cinsel tekniklerin uygulanmasını ve çoğu zaman penis-vajina birlikteliğini gerektiren seks; insanların cinsel tatmin elde etme, cinsel birleşme ve üreme şekli olarak tarif ediliyor.
Seks, insanoğlunun soyunun devamını sağlamakla birlikte, sırf cinsel tatmin için de uygulanabiliyor. Cinsel birleşme, ereksiyon olmuş penisin, vajinaya girmesi ile partnerlerden birinin kalçalarını vajina içerisinde sürtünmeyi sağlaması için, genelde penisin tamamını dışarı çıkartmadan ileri-geri hareket ettirmesi ile gerçekleşiyor. Bu yolla çiftler kendilerini ve birbirlerini, çoğunlukla boşalma gerçekleşene kadar uyarabiliyorlar. Seksin içinde vajinal seksin yanında, oral seks, anal seks, karşılıklı ve birbirine mastürbasyon yapma gibi değişik tatmin yolları da bulunabiliyor. Sevişme ise seksi de içine alan daha geniş bir kavram olarak görülüyor ve genelde sadece seksten çok daha ileri bir ruhsal ve bedensel bütünleşme ve dokunma sanatı olarak görülüyor.
Sevişmek karşılıklı sevmek anlamına geliyor
Sevmek kökeninden gelen sevişmek için bedenlerden önce, birbiri için atan iki yürek gerekiyor. Sevişmek karşılıklı sevmek anlamına geliyor. Ayrıca seksten farklı olarak sevişmek için belirli bir organ olmuyor. Sevişmek için vücudun her organı kullanılabiliyor. Sevişmede bakışlar, sözler, kokular, kalbin atışları veya dokunuşlar büyük bir önem kazanıyor. Bu nedenle sevişmek duygusal ve ruhsal bir deneyim, seks yapmak ise, mekanik olarak vücutların birleşmesi gibi tecrübe ediliyor. Seks genelde sadece cinsel zevk için, cinsel organlarla yapılıyor, daha çok hormonlar ve karşı koyulamayan dürtüler tarafından yönetiliyor. Sevişmek ise sevişilen kişiye olan sevgi, ona dokunma isteği veya ona sarılma ihtiyacı, özel ve değerli olma gibi duygular tarafından yönlendiriliyor.
Sevişmek için yakınlık gerekiyor
Sevişmek için çok daha ileri derecede bir yakınlık gerekiyor. Bu nedenle birbirini duygusal olarak sevmeyen iki kişi seks yapabilirken, birbirini sevmeyen iki kişinin sevişmesinden bahsetmek çoğu zaman zor oluyor. Bu nedenle sevişmek, çiftin birbirine dokunarak birbirlerine sevgilerini ifade etmeleri olarak tarif ediliyor. Sonu penis-vajina birlikteliğiyle bitmese bile çiftler sevişebiliyorlar ve sevişmeleri gerekiyor.
Çok merak edilmesine rağmen yasaklanan, çok konuşulmasına rağmen bilimsel gerçekleri konuşulmayan, çok bilindiği iddia edilmesine rağmen az şey bilinen, çok abartılmasına rağmen utanılan bir konu olan cinsellik, ülkemizde hala bir tabu olma özelliğini sürdürüyor. Ancak tabu olmasına rağmen cinselliğin bir anayasası bulunuyor. Ve anayasamızın “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” maddeleri olduğu gibi, cinselliğin anayasasının da oluyor. Monoton cinsel yaşamın egemenliği altına girmek istemeyen ve hazzın doruklarına ulaşmayı hedefleyen çiftlerin hayallerine doğru ilerleyebilmelerinin yolu cinselliğin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez 3 maddesini uygulamaktan geçiyor…
Cinsellik anaysasının değiştirilemeyecek kuralları
Dünya Cinsel Sağlık Birliği (World Association for Sexual Health)'nin Cinsel Haklar Bildirgesi’nde cinsellik, her insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görülüyor ve cinselliğin tam olarak gelişimi, temas, mahremiyet, duygusal ifade, zevk, şefkat, aşk gibi temel insan ihtiyaçlarının doyumuna bağlanıyor. Cinsel haklar, özgürlüğe, onura ve her bir insanoğlunun eşitliğine dayalı evrensel insan hakları kapsamında değerlendiriliyor. “Cinsel özgürlük hakkı”, “cinsel otonomi, cinsel bütünlük ve vücudunun güvenliği hakkı”, “cinsel mahremiyet hakkı”, “cinsel eşitlik hakkı”, “cinsel zevk hakkı”, “duygusal cinsel ifade hakkı”, “özgürce cinsellik içeren ilişki kurma hakkı”, “özgür ve sağduyulu üreme seçimi yapma hakkı”, “bilimsel araştırmaya dayalı cinsel bilgi edinme hakkı”, “kapsamlı cinsellik eğitimi hakkı” ve “cinsel sağlık bakımı hakkı” gibi haklara atıfta bulunuluyor.
Madde 1. “İsteme hakkı vazgeçilmezdir!”
Madde 2. “Herkesin reddetme hakkı vardır!”
Madde 3. “Gerektiğinde kabullenmek gerekiyor!”