Vahap Munyar: İşçi bile taşeron işçi çalıştırırsa


Vahap MUNYAR
Haberin Devamı

Koç Holding Tüketim Grubu Başkanı Cengiz Solakoğlu, Atılım Pazarlama'nın başında olduğu dönemde Uludağ'da bayi toplantısı düzenler.

Toplantıya Vehbi Koç da davet edilir. Koç, toplantıyı izler, son gece yapılan gala yemeğine de katılır.

Vehbi Koç, İstanbul'a döndükten sonra Cengiz Solakoğlu'na yazdığı mektupta gözlem ve uyarılarını şöyle aktarır:

‘‘Cengiz Bey, seni tebrik ederim. Bayi toplantınız çok güzeldi. Konuşmanı da beğendim. Bayiler can kulağıyla seni dinledi. Gala yemeğinde dikkat ettim, bayiler en çok sahnede tek başına sazıyla türküsünü söyleyen sanatçıyı alkışladı. Daha sonra iki hanım sanatçı çıktı, saydım arkalarında 11'er tane saz vardı. Unutma, bu çeşmenin suyu her zaman gür akmaz.’’

Mektubu alan Solakoğlu, kara kara düşünmeye başlar. Çünkü, bu işin sonraki yılları da vardır.

Gün gelir, yeni bir bayi toplantısı hazırlığı başlar. En büyük sorun, gala yemeğinde sahneye çıkacak sanatçıların arkasındaki saz heyetidir.

Solakoğlu, o günlerin popüler bayan sanatçısıyla görüşür, anlaşır. Ardından can alıcı soruyu sorar ve aralarında şu diyalog geçer:

- Yanlış anlamayın, ama acaba arkanızda kaç kişilik saz heyeti var?

- 11 kişi...

- Saz heyetinde sayıyı düşürmek mümkün olabilir mi?

- Siz kendinize uygun sanatçıyı ancak Sulukule'de bulursunuz.

Solakoğlu, sanatçıdan özür dileyip, bu talebinden vazgeçer. Düşünüp taşınıp, Vehbi Koç'u kızdırmadan sorunu çözmenin yolunu bulur.

Sahneye dekor olarak tahta perdeler yerleştirilir. 11 kişilik saz heyetinin 5'i tahta perdelerin önünde, gerisi arkada sahneye çıkar.

Sanatçı, bir de Vehbi Koç'un sevdiği şarkıyı iki kere patlatır. Vehbi Bey mest olur. Solakoğlu sorar, ‘‘Beğendiniz mi efendim?’’, Vehbi Bey yanıtıyla hesap sorar: ‘‘Söyle bakalım bize bu şarkı kaça patladı.’’

Solakoğlu, ‘‘Efendim yaptığımız anlaşma dışında bir ödeme söz konusu değil’’ diyecek olur, yanıt daha da ilginçtir:

‘‘Resepsiyona bak bakalım, kaç kere telefon görüşmesi yapmışlar.’’

1.1 MİLYAR MAAŞLI İŞÇİ

Şimdi bir başka ilginç olaya geçelim.

Yakın zamanda özelleştirilen şirketlerden birini devralan kurumun yöneticileriyle sohbet ediyoruz.

Şirketin hantal yapısından, teknolojinin geri kalışından, çalışan sayısının fazlalığına kadar birçok konuyu aktarıyorlar.

Ardından bir örnek veriyorlar:

‘‘Bizim devraldığımız şirkette 1.1 milyar lira maaş alıp, işe hiç gelmeyen işçiler var. Bunlar, 100 milyona kendi yerlerine taşeron çalıştırıyor.’’

İnanamıyor, tekrarlatıyoruz.

‘‘Evet, evet... Yanlış duymadınız. İşçinin bile taşeron işçisi var.’’

Ne kadar ilginç değil mi?

Vehbi Koç, belki de işi biraz fazla abartıp, sanatçının arkasındaki saz heyetinin sayısına bile takılıyor. Çeşmenin suyunu hatırlarıyor...

Devleti, ona bağlı kurumları, kuruluşları yönetenler, milyarlık işçinin taşeron çalıştırdığını farkedemiyor, ya da buna göz yumuyor.

Olacak iş mi?

Yazarın Tüm Yazıları