Türkiye’nin haritası İzmir’de de değişmedi

REFERANDUMUN üzerinden epeyce zaman geçti. Sonuçları üzerinde de çok yorum yapıldı.

Haberin Devamı

Ama hala yüzde 58’in açılımı, yüzde 42’nin ne anlama geldiği tartışılıyor.
Öyle anlaşılıyor ki, seçimlere kadar da bu değerlendirmeler devam edecek.
Referandum sonuçlarını gösteren Türkiye haritasına yeniden bir bakın...
Türkiye’nin iç bölgelerinde “evet”lerin, kıyılarda da “hayır”ların daha fazla olduğunu göreceksiniz.
Güneydoğu’da da yoğun bir protesto yaşandı. Yani seçmen ağırlıklı olarak sandığa gitmedi.
Baktım; bu tablo İzmir’de de değişmemiş.
Yani kentin kıyılarında, merkezinde yoğun bir “evet” tercihi yapılırken; gecekondu bölgelerinde “hayır”lar daha fazla çıkmış.
Örnek vereyim.
Konak Kadifekale’de yüzde 75 evet, yüzde 25 hayır; Bayraklı Yamanlar’da yüzde 54 evet, yüzde 46 hayır çıkmış.
Bu mahallelerde sandığa gitmeyenlerin oranının yüzde 55–60 olduğu söyleniyor.
Menemen’deki Asarlık, Gaziemir’deki Binbaşı Reşat Bey, Karabağlar’daki Yurtoğlu, Peker, Özgür mahallerinin sonuçları da bu oranlara yakın...
Oysa Karşıyaka’nın sahili, Mavişehir bölgesi, Alsancak ve Kordon’da “hayır”lar yüzde 90’lara yakın...
Demek ki, Türkiye haritasından çok da farklı sonuçlar çıkmamış İzmir’den...
Bunları neden yazıyorum.
Çünkü, Türkiye 2011’de genel seçime gidiyor.
Hesaplar yapılırken, kartlar yeniden dağıtılırken, bu harita göz önünde bulundurulmalı.

Haberin Devamı

29 yıl önceki ilk öğretmenler günü konuşması

Öğretmenler günü 1981’den bu yana kutlanıyor. İzmir’de 24 Kasım 1981’de İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Yusuf Ziya Ulusoy, komite başkanı olarak ilk konuşmayı yapmış.
Ulusoy, daha sonra benim de Tevfik Fikret Lisesi’nde okurken müdürlüğümü yapmıştı.
Ulusoy’a sordum.
“O günden bu yana değişen çok şey var mı?” diye.
29 yıl önceki konuşmasını okuyarak bana cevap verdi:
“24 Kasım... Sisli bir sonbahar sabahı, bu sabah gönül bahçem perişan, yapraklar solgun, kasımpatılarının boynu bükük, keyfince esmiyor rüzgar bile... Hani o coşkulu kutlamalar, umutlu bekleyişler? Ne düşünüyorsun sevgili öğretmenim... Sürüldün, sövüldün hiç çıkmadı sesin... Biliyorum fedakarsın, ama ya bu sessizliğin niye...
Sesler var doğudan batıya, kuzeyden güneye... Cılız sesler, gür sesler, dağınık sesler... İlmin sesi, edebin sesi ve elemin sesi bunlar... Sesler var köyde kentte, köşede bucakta... Sesler var kısılmış, sesler var kuvvetli, sesler var asil... Bu ses benim sesim, senin sesin, onun sesi, bu ses hepimizin, yani öğretmenin sesi...
Ne benim sesim tek başına bir şey, ne senin sesin tek başına kuvvetli, hepimizin sesi hepimizden güçlü, hepimizden kuvvetli... Bu ses öyle bir ses ki... Bu sesdarlığa ufuk, bedbinliğe saadet, kedere kahkaha, hastaya şifa, korkağa cesaret, tasaya teselli olacaktır.
Ama ne yazık ki, seslerin bir kısmı haşmette bir kısmı gurbettedir. Gurbetten haşmete ulaşmayan ses bir defa ölüdür, haşmetten gurbete ulaşmayan ses bin defa ölüdür.
Atatürk’ün kendilerine çok büyük sorumluluk verdiği öğretmenler artık seslerinizi birleştiriniz. Bu ses düne şeref, bugüne fayda, yarınlara şifa olacaktır. Bu seslerde mazimiz, halimiz ve günümüz abideleşecektir. Dünümüz yoksa, günümüz de yok demektir.
Günümüzü sağlam temellere oturtabilmek için seslerinizi birleştirin sevgili öğretmenler...
Çünkü, Atatürk’ün gösterdiği hedefe henüz tam olarak varmış değiliz. Bu konuda senin de vebalinin olduğunu unutma lütfen...”
29 yıl önceki bir konuşma...
Öğretmenin sesi ya da sessizliği...
Değişen bir şey var mı?

SABRETMEK

Haberin Devamı

? Alınan üst üste galibiyetler Karşıyaka’nın havasını değiştirdi. Birkaç defa yazmıştım; “Sabredin...” diye.
Bazen sabretmekten başka çareniz yoktur. Bu takıma inandığım, bu camiayı yakından tanıdığım için böyle söyledim. Çünkü, herkes başarı bekliyor. Herkes Süper Lig için kenetlenmiş durumda. Bir yanda kulübün kuruluşuna denk gelen 2012’de Süper Lig’de olma baskısı, bir yanda son 20 yılın sabırsızlığı...
Bugün Karşıyaka’nın yapması gereken tek şey huzuru korumak...
Ve sabretmek...
Hem de sezon sonuna kadar...

Yazarın Tüm Yazıları