Türkbükü’nün sessiz hali ne olacak diyenlere

Ses yasağının Türkbükü’nde de uygulanmasıyla beraber iki ünlü mekana (Ship a Hoy ve Mavi) kısa süreli kapatma cezası gelmiş.

Haberin Devamı

Sezonun tam ortasında Türkbükü’ndeki ses birden kısılınca haliyle yine tartışma başladı, “Türkbükü’nün bu sessiz hali ne olacak” diye...

Şimdi deniliyor ki: “Yazık oldu, Türkbükü’ne gelen tekneler eğlenmek için artık Yunan Adaları’na kaçıyor”.

Yunan Adaları’ndan kasıt, sanırım Bodrum’a hayli uzak olan Mykonos.

Çünkü Mykonos dışında Bodrum’a yakın adalarda eğlence hayatı öyle had safhada filan değil. Kimse kimseyi kandırmasın.

Mykonos’ta ise sadece akşamüstü plaj partilerinde gümbür gümbür müzik yapıldığını gördüm.

Gece geç saatten sonra üstü açık bir yerde yüksek sesli müzik filan yok.

Eğlence kapalı mekanlarda devam ediyor.

Aynı şey yine Bodrum için model gösterilen ama Bodrum’la uzaktan yakından alakası olmayan Ybiza için de geçerli.

Orada da ünlü kulüplerin üstü kapalı: Pacha, Privilege, Space, El Divino...

Yıllar önce alınmış bu karar ve uygulamaya geçilmesi hiç de zor olmamış.

Kimseler, “aman da eğlence turizmine sekte vuruluyor” dememiş.

Tam aksine, hâlâ o kulüplerin önünde çoğunluğunu Yngiliz turistlerin oluşturduğu uzun kuyruklar var. 50-60 euro’luk giriş paraları veriyorlar.

Kısacası “müzik 24.00’ten sonra kısılırsa Türkbükü biter” diyenler aslında eski tip düzene devam etmekten yana oldukları için bu tezi ortaya atıyorlar.

Yoksa ne Türkbükü biter ne de Bodrum...

Bu yüzden Türkbükü’nde gürültü yasağı üzerine “Türkbükü’nde ölüm sessizliği, Türkbükü hayalet şehir” gibi tanımlamalarla yapılan haberler fazlasıyla taraflı. 

“ANLAMADIĞIM ŞEY” NOTU: Yki hafta önce Ship a Hoy’daydım. Müzik saat 02.30’da gümbür gümbürdü. Mekanın içinden geçen jandarmalara sormuştum, “Ystanbul’daki denetim buraya uğramadı mı?” diye.

“Elimizde genelge yok, bir şey yapamayız” demişlerdi.

Şimdi ne oldu birden? Genelge mail’le filan mı geldi acaba?

Hiç uyarı yapılmaksızın koca işletmeye 15 gün kapatma verilmesi de abartılı. Adil değil. Tam Türk işi.

Haberin Devamı

İlhan İrem mi Gökhan Kırdar mı

İkisi de spritüel, mistik söylemleri şarkılarında/konuşmalarında sıkça kullanıyor. İlhan İrem’in söylemi daha eski, “Işık ve sevgiyle” diyor.
Gökhan Kırdar ise “foton çağı” gibi daha moda söylemlerden yana. 

İkisi de siyah giyinmeyi seviyor. Siyah, kendilerini ifade etmenin en kuvvetli yolu. İrem bir parça daha önde bu konuda. Son konserinde olduğu gibi siyah oje de sürebiliyor. Kırdar henüz o kadar cesur değil. 

İkisinde de bir “ruhani liderlik” durumu var. Hayranları sıradan “hayran” değil. İrem’in Kuruçeşme Arena konserinde mesela, bir seyirci konser başlamadan evvel “Sen bizim ruhani liderimizsin” demiş açık açık.

Böyle bir “izinden gitme, fikirlerine saygı duyma” durumu var.

Elbette Kırdar’ın peşinden gelenler İrem’inkilere nazaran daha az. 

Ve asıl fark: İlhan İrem’in şarkılarını dinlemek kolay, ama Kırdar’ın özellikle son dönem şarkılarını dinlemek zor. Daha çok meditasyon zamanı dinlenebilecek, deneysel çalışmalar onunki.

Haberin Devamı

Tarkan’ın sesini taklit edip röportaj veren vardı

Cengiz Semercioğlu’nun başına gelen telefon şakası olayı aslında hiçbir şey.

Herkesin başına gelebilir, gülüp geçilmesi gerekir, abartılacak bir durum yok.

Keza Cengiz de öyle yaptı, başına gelenleri samimi bir şekilde anlattı.

En azından burada bir şaka var.

2005 yılında -şu anda artık yayın hayatına devam etmeyen- Haftalık Dergisi’nde yayınlanan bir röportaj ise hiç şaka filan değildi.

Röportaj Tarkan’la telefon aracılığıyla yapılmıştı. Ve beş sayfa yayınlanmıştı.

Söz konusu kişi, basına konuşma konusunda titiz olan ve ayda yılda bir röportaj veren Tarkan olunca cidden güzel bir işti.

Ama dergi çıktıktan sonra Tarkan ve ekibi jet hızıyla, “Biz böyle bir röportaj vermedik, röportaj sahtedir” açıklamasını yaptı!

Herkes şaşırdı tabii. Nasıl böyle bir şey olabilirdi ki?

Tarkan’ın ekibi ısrarlıydı. Röportaj vermemişti Tarkan.

Arayan kişi, Tarkan’ın sesini taklit ediyordu.

Haliyle dergi yönetimi telefondaki ses kaydını adli tıbba verip inceleteceğini, sesin Tarkan’a ait olduğunu ispat edeceklerini belirtti.

Haftalık Dergisi kapanınca bu “sahte röportaj” işi de sonuçlanmadan ortada kaldı.

Lakin o dönem Tarkan’ın sesini taklit eden birinin Yonca Evcimik’i de aradığı sonraki günlerde Evcimik’in açıklamasıyla ortaya çıkmıştı.

Yazarın Tüm Yazıları