Sinan’la hafta sonu kaçamakları

İnsan sevgilisiyle, kocasıyla kaçamak yapar. Biz oğlumuzla yapıyoruz! İki hafta sonumuzu Bodrum’un farklı köşelerine kaçarak yaşadık.

Her seferinde ben, oğlumla keyif yapacağım umudunu yaşarken, "Bir daha asla" kriziyle dönsem bile; onunla tatil kaçamaklarına azimle devam ediyorum.

İlk hafta, son günlerde "hiçbir şey yapmama oteli" olarak duyduğumuz Rexene’ye gittik. Burası çok büyük olmayan, ama olması gereken her şeyi olan bir yer. İkincisi ise 15. yılını kutlayan, Türkiye’nin ve hatta başka ülkelerin pek çok köşesinde yerleri olan Magic Life’tı. Burası da gayet büyük ama asla yorucu ve sersem edici olmayan bir tatil köyüydü. Ben tatil köyü yabanisi olarak bu tip yaşantının yabancısı olduğumdan, bu iki hafta epey şey öğrendim.

Bakın şimdi, taze tecrübeler sonrasında, çocukla tatil köyüne gitmeden önce bilmeniz gerekenler...

- Bir kere güzel oda önemli. Balkonda oturabilmelisiniz. Balkonunuz güzel yere bakmalı.

- Odanız da ferah ve serin olmalı. Magic Life’ta yatağımın üzerine beyaz havlu serilmiş ve üzerinde "hoşgeldiniz" mesajı bulunuyordu. Banyoda yerlerde de çiçekler vardı. Pek şımardım.

- Yemek işi çok fena. Hayat oralarda yemek üzerine kurulmuş. Sinan Rexene’de salata, sebze takılırken, ikinci mekanda artık çığırdan çıktı. Son öğlen yemeği: 2 dilim pizza, 2 tane sosis, patates kızartması, 1 hamburger ve dondurma idi. Beni sormayın!!!

- Her ikisinde de varolan ve gerçekten çocukları bir odaya hapsetmeyen, dış ortamlarda da oyun oynama imkanı sağlayan çocuk bölümleri, her çocuğun ilgisini çekmiyor. Havuz çoğu çocuğun tek ilgi alanı. Biz anneler, rahat etmek için çocukları oraya postalama derdindeyiz gerçi ama biraz da haklı çocuklar. Nitekim, bu arada bazı şeyleri kaçırabiliyorlar ki yazık oluyor. Mesela, Rexene’de nefis bir ağaç ev vardı. Ayrıca çocuklar mutfağa da girip yemek, plajda da dev kum heykeller yapıyorlardı. Magic’in kulübü Mungo’nun programındaki çocuk "banana"sı ve "jetski" fırsatını da atlamamak lazım.

- Bütün çocuklar annelerine dev kaydıraktan kaymaları için yalvarırken, ben oğluma yalvardım. Tırsık oğlum kaymadı! Ben üç kere kaydım!

- Bütün çocuklar, ama her yaştan: 2-15. Hepsi havuzda! Analar krizde! Kimse denize yanaşmıyor. En son bir annenin "Oğlum, hemen havuzdan çıkıp denize gidiyorsun. Yoksa odaya..." diye bağırdığını duydum. Bu çocuk en azından 10 yaşındaydı. Ben benimkinin denize yanaşmama sebebini biliyorum. 5 yaş civarı olanlar denizden ürküyor. Ama daha büyükler, "hayvanca" oynuyor havuzda!

- Akşamları hayat pek keyifli. Serinlikle birlikte, batan güneşin verdiği renkle ortamın tadını çıkarmak çok güzel. Akşam yemeği için Magic Life’ta 3-4 farklı seçeneğiniz var. Benim önerim, geceleri açık büfe karmaşasını bir kenara bırakıp, denize yakın bir lokantada, masanıza oturup sakin sakin yemek yemek. Balık olabilir, İtalyan olabilir.

- Kedi, köpek ve tavşan besleyenlerin dikkatine: Rexene’de evcil hayvan oteli bölümü açılıyor. Bu hayvanlarınızı yanınıza alıp, buraya bırakabilirsiniz. Ayrıca buranın benim en hoşuma giden tarafı plastik kullanılmaması. Şezlonglar kalın sünger bloklar gibi, dev minderler var. Yemek için oturduğunuz sandalyeler de plastik değil.

- Rexene’nin sakinliği, çalan yumuşak müzikleri ve tatlı esintisinden sonra Magic’in animasyonlu hayatı iyi bir denge oldu bizim için. Ama gerçekten çok etkilendiğimiz bir şeyi sizinle paylaşmak isterim. Cumartesi gecesi, Çin akrobasi gösterisi vardı. Çok ama çok çarpıcıydı. Esneklik ve denge üzenine insan vücudunun nasıl sınır tanımadığını görüyorsunuz.

Çocukla yollara döküleceklere...

Bu hafta seyahat özel sayısı oldu. Yakında tatile çıkacak aileleri ihmal etmeyelim. Hangi vasıtayı seçecekseniz seçin, Acıbadem Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İbrahim Çelik ve Seçil Sözen’in önerilerine bir göz atın.

Seyahate çıkmadan önce isterseniz çocuğunuzu doktora bir kontrole götürebilirsiniz. Ayrıca küçük bir el çantasına ateş düşürücü, güneş kremi, böcek sokmaları için antialerjik ilaçlar, antibakteriyel krem, bebek sabunu, tırnak makası, yara bandı, termometre, pişik kremi, çocuğunuzun en sevdiği oyuncak, diş çıkaran bebekler için diş kaşıma lastiği, yeterli sayıda bez ve ıslak mendil koymalı ve bu çantayı her an ulaşabileceğiniz bir yerde tutmalısınız. Varsa sağlık kartı ve bilgileri de yanınıza almayı unutmamalısınız. Çocuğunuzun yaz sıcaklarından etkilenmemesi için hafif, açık renkli giysiler seçmeli, güneşe çıkarırken mutlaka başını korumak için şapka giydirmelisiniz. Güneş ışınlarının yoğun olduğu saatlerde mola verecekseniz, çocuğunuzun krem ve giysi korumasız dolaşmasını engellenmelisiniz. Ona bol bol sıvı vermelisiniz. Yol için yanınızda mutlaka yedek kıyafet bulundurun. Kusma ya da terleme yüzünden üstünü değiştirmek gerekebilir.

OTOMOBİLDE

Yol aldığınız saatlerin çoğunluğunu onun uyku saatlerine getirin.

12 yaşına kadar çocuklarınızı mutlaka otomobil güvenlik koltuğuna oturtun ve emniyet kemerlerini bağlayın.

Özellikle deri kaplı koltuklar çocuğunuzun cildine rahatsızlık verir. Sıcak havalarda döşemeleri havluyla kaplayın.

Her iki saatte bir mola verin. Çocuğunuzu otomobilden dışarı çıkartın ve hava almasını sağlayın. Bu arada onu güneşten korumayı ihmal etmeyin.

Bebeğinizin koltuğuna çeşitli oyuncaklar yapıştırın veya 10 santimetreden uzun olmayan iplerle bağlayın.

Çocuğunuzu sıcak havalarda park ettiğiniz araçta yalnız bırakmayın. Pencereler açık bile olsa otomobildeki ısı, tehlikeli boyutlara yükselebilir.

OTOBÜSTE

Otobüsle seyahat etmeye karar verdiğinizde yolcu sayısının az olduğu saatlerde bilet almaya özen gösterin. Daha fazla koltuk boş olabilir; böylece çocuğunuz daha geniş bir hareket alanı bulur ve daha az kişi rahatsız olur.

Yolculuk edeceğiniz saati seçme şansınız yoksa, fazladan bir koltuk daha satın alabilirsiniz. Bu sayede hem bebeğiniz hem de siz çok rahat bir yolculuk yaparsınız.

UÇAKTA

Ön koltuklardan, uygun değilse koridor tarafından yer alın. Uçak tamamen dolu değilse, yanı boş olan bir koltuktan yer ayırtmayı deneyebilirsiniz.

Bagaj için havaalanına erken gidin.

Bebeğiniz uçak inip kalkarken basınç değişikliği nedeniyle rahatsız olabilir. İniş ve kalkışlarda bebeğinizi emzirmeniz veya bir şeyler yedirmeniz kulağındaki basınç artışını engelleyebilir. Daha büyük olanlar çiklet de çiğneyebilir.

Özellikle uçak yolculuğunda çocuğunuz için özel bir mönü siparişiniz varsa, bunu 24 saat önceden vermelisiniz. Ama siz yine de yanınıza bir miktar kahvaltılık alın.

Kalabalığın arasına karışmamak, stres yaşamamak ya da eşyalarınızı rahat toplayabilmek için uçağı en son terk edin. Ya da görevlilerden sizi önce bindirmesini isteyin.

TRENDE

Çocuğunuzla seyahat edecekseniz, mutlaka sigara içilmeyen kompartımandan bilet alın.

Tren hareket halindeyken restorana gitmeniz ya da başka bir sebeple çocuğunuzla birlikte yerinizden kalkmanız gerekirse çok dikkatli yürüyün. Hiç beklemediğiniz bir anda tren makas değiştirebilir ve dengenizi kaybedebilirsiniz.

Restoranlı trenlerde çok çeşitli yiyecek bulunabilse de, yine de çocuğunuzun mamasını yanınıza almayı unutmayın.

ANNEMİN KÖŞESİ

Son zamanlarda bilgisayarda büyük gelişmeler kaydettim. Her ne kadar annem benden daha ileri durumda olsa da ben başka açılardan ilerledim. Ona müthiş bir müzik arşivi hazırlığı yapıyorum. Onun için önemli şarkıları buluyorum ve "Ah neydi o günler" ortamı yaratıyorum. Bir taraftan da kendi hayatımın soundtrack’ini yapmaya çalışıyorum. İkimiz için ortak olan çok önemli şarkılar vardı ve ne var ki ben bunları bulmaktan ziyade hatırlamaya çalışıyorum. Ama "unexpected lovers" ve Stieve Wonder’ın "I just called to say I love you"su unutulmaz anılarımızı taşır. (Nedense!!!) İkimizin şarkısı ise "İt takes two to tango"dur. Yani annemle ilişkimiz bir film olsaydı, onun müziği nelerden oluşurdu noktasına kadar geldim. Hiç kolay iş değil. Zaten 80’lere dönüş tribinde olduğum bu günlerde annemle genç kızlık anılarım da gözümün önünde: Zayıf anne, şişman kız alışverişte!!!
Yazarın Tüm Yazıları