GeriSeyahat Ziyaretçisini bekleyen sandalyeler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Ziyaretçisini bekleyen sandalyeler

Ziyaretçisini bekleyen sandalyeler

HAYATIMDA ilk defa bir şehit evine gidiyorum. Gümüşgöze, hiç tanımadığım bir belde.Ama çok akraba bir his, his olmaktan çıkıp maddeleşmiş bir duygu halinde boğazıma takılıyor.Sanki bu duygularla çok akrabaymışım gibi bir şey.Bir ‘deja vu’...* * *Şehit evine geldiğimizi önce, beldenin hemen girişindeki yeni mezardan anlıyoruz.Başucunda bütün şehit mezarlarında olduğu gibi ince bir direk ve bir Türk bayrağı var.Geri kalan dekor, Anadolu’daki binlerce benzerinin aynısı.Şehitler çıkaran bir belde prototipi.Tozlu yollar, mütevazı yapılar.Yarım kalmış bir cami.Bir de yan yana dizilmiş plastik beyaz sandalyeler.Şehit ziyaretçisini bekleyen her Anadolu peyzajı budur.Orta Anadolu, Ege, Trakya fark etmez.Şiveler, ağıt yakmalar, baştaki yemeniler değişebilir.Ama kapıda şehit ziyaretçisini bekleyen beyaz plastik sandalyeler, bir tas ayran, işte bunlar değişmez.Geçen hafta şehit düşen Kıdemli Başçavuş Kenan Taşan’ın babası 72 yaşında.İki katlı küçük evin üst katındaki bölüme hüzünlü bir sessizlik çökmüş.Sükût eğer gerçekten altınsa, bu altının ayarı herhalde hiçbir yerde bu kadar yüksek değildir.Hiç kimse konuşmuyor; ama kulaklarımız sanki sağır.Konuşmamak en etkili dil haline dönüşmüş.Ağızdan çıkmayan sesler, mermi gibi dimağımıza, vicdanımıza saplanıyor.* * *Üç, sadece üç anlamlı cümle, bir hitabet hazinesine dönüşüyor.‘Başınız sağolsun’, ‘Allah rahmet eylesin’.Ve bunları tamamlayan son cümle:‘Vatan sağolsun...’Her şehit babasının andı.Beldeden ayrılırken, gözüm yine o plastik sandalyelere takılıyor.Şehit ziyaretçisini bekleyen o sessiz beyaz sandalyeler, o şehadet mobilyaları bir daha çıkmamak üzere görsel hafızama kazınıyor.Şiran İlçesi’nin bir özelliği var.Türkiye’de, Çanakkale dışında Çanakkale Anıtı diken tek yer burası.Şiran İlçesi’nden Yetimoğlu Mustafa’nın oğlu Üsteğmen Zahit, Çanakkale’de şehit olan kahramanlarımızdan biridir.* * *Şehit düştüğünde üzerinden bir mektup çıkar.Eşine yazıp da gönderemediği mektup şu satırlarla başlar:‘Aziziye kasabasından Kılıç Mehmet Bey kariyesinden Ahmed Efendi kerimesi, refikam Hanife Hanım’a.’Son cümle ise şudur:‘Altı maddeden ibaret olan bu vasiyetnamemi elinize aldığınız zaman ceheran ağlayacak olursanız hüsn-ü rızamı tahsil etmemiş olursunuz.’Yani ‘yüksek sesle ağlamanıza razı değilim’ demektedir.Geçen yıl işte bu Zahit Üsteğmen anısına ilçeye bir Çanakkale Anıtı dikildi.Üsteğmen Zahit mayın patlamasıyla hayatını kaybetmişti.Şu kadere bakın ki, Teğmen Tuna Kara’nın ölümü de mayından oldu.* * *Kardeşi polis memuru olmuş.Abisinin büyük ideallerinden bahsediyor.Ailenin büyük büyükdedesi, Osmanlı Ordusu’nda Şam’da savaşmış.Dede, Tunceli’de 4 yıl askerlik yapmış.Hep kardeşi konuşuyor, babası ise bir önceki evde olduğu gibi sessiz.O sessizliği üç cümle için bozuyor:‘Bizim ailemizde daha verilecek çok şehit var. Bizi vazgeçiremezler. Ama bir tek ıstırabımız var. Karşımıza adam çıksın.’Mayın ağırlarına gidiyor.O kalleşliği, o korkaklığı kaldıramıyorlar.* * *Kelkit’e döndüğümde genç bir komutanla konuşuyorum.Ailelere ölüm haberini o iletmiş.İki defa Doğu görevi yapmış. Terörün en azgın günlerinde sıcak çatışmalara girmiş.‘Ama en zor görev buydu’ diyor.
False