Yıldızlara komşu koy: Ekincik
Köyceğiz Gölü ile Akdeniz’i birleştiren kanalın üzerindeki Dalyan sahilinin bakir bir köşesine gidiyoruz... Sırtını dağlara, yüzünü denize dönmüş Ekincik Koyu, denizi ve köyüyle konuklarına gerçek bir Ege deneyimi sunuyor. Onu asıl farklı kılansa yıldızlarla dolu akşamlarının çağrısı...
Köyceğiz’den ayrıldık. Güneydoğu Ege’de Likya topraklarından önceki son durağımız Ekincik Koyu... Hedefimiz, bu yeryüzü cennetinde kamp kurup kendimizi doğanın kucağına bırakmak. Dünya güzeli Ekincik Koyu’na karayoluyla gitmek için Köyceğiz Gölü’nün nefis manzarasını seyrederek ilerliyorsunuz. Hamitköy’den çıkıp, köprüyü geçip ilk uzun rampayı tırmandığınızda, tepede bir manzara molası verin deriz. Hapisane Adası’nın hizasına geldiğimizde çam ağaçları yoğunlaşıyor. Söylentilere bakılırsa bulunduğumuz bölge, Türkiye’de artık sayıları çok azalmış orman kartallarının Anadolu’daki en önemli yaşam alanlarından. Biz göremedik ama şansınız varsa belki siz kayalardan süzülen kartallar izleyebilirsiniz.
ORMANA DOĞRU YOL ALDIK
Biraz ileride yol, solda şifalı havuzlarıyla ünlü Sultaniye Kaplıcaları yönünde ikiye ayrılıyor. Biz sağdan orman içine doğru rampayı tırmanıyoruz; Köyceğiz Gölü manzarası bir kayboluyor, bir ortaya çıkıyor... Ormanlarla kaplı el değmemiş vadiler arasında kıvrılarak son tepeyi aştığımızdaysa Ekincik Koyu’nun muhteşem manzarası beliriyor karşımızda... Önce yeşillikler içindeki şirin Ekincik Köyü’nü geçiyoruz. Sonra henüz turistik tesis kalabalığına boğulmamış ancak yakın zaman içinde yapılaşmanın artacağının işaretlerini veren pırıl pırıl bir koya çıkıyoruz.
Her yer orman, upuzun bir kumsal ve denizin sonsuz maviliği hemen önümüzde... Kumsal çok güzel ve deniz tertemiz görünüyor. Burası ilk bakışta Fethiye’deki Kelebekler Vadisi’nin daha geniş ve ferah bir versiyonu gibi... Ekincik’e dair peşi sıra yaptığımız benzetmeler eşliğinde neşeli kahkahalarımız dalga seslerine karışıyor. Kendimize kamp yeri seçmeden önce kumsalda yürüyüş yapıp bu harikulade sabahın tadını çıkarmaya karar veriyoruz. Yavaş yavaş gökyüzüne doğru yükselen yaz güneşi, bedenlerimizi ısıtmaya başlıyor. Şehirli ayak tabanlarımızı ritmik aralıklarla ıslatan beyaz deniz köpükleriyse benzersiz bir doğa terapisi uyguluyor bizlere...
Plajın bir bölümünde ahşap masalar var. Burada çam ağaçlarının gölgesinde hem piknik yapabilir hem de denize girebilirsiniz. Alabildiğine geniş kumsal, irili ufaklı S’ler çizerek denize ulaşan sığ bir dereyle bölünmüş.
Yazar ve çevirmen arkadaşım Annette Hanisch, derenin her iki yanındaki kumsalın birbirinden farklı özellikte olduğunu tespit ediyor. Yüzünüzü deniz yönüne çevirdiğinizde sağınızda kalan plajın kum tanecikleri daha ince, soldakininse daha iri...
Burada hayatın tüm streslerini ve yorgunluklarını geride bırakabilmek için ideal bir ortam var. Ekincik’teki kampta hayat, insanın ruhunu ve bedenini yenileyen doğa manzaralarıyla, bol oksijenin verdiği enerjiyle erkenden başlıyor.
SESSİZLİĞE DEĞER VERİLİYOR
Öğle güneşi bastırmadan ve günbatımına yakın saatler deniz keyfi için en güzel zamanlar... Güneşin en yakıcı saatleri, sakin bir ağaç veya çardak altında ya da çadırınızda kestirmek için ideal. Bol yıldızlı ve rüzgârsız gecelerde kumsalda uzun saatler oturmak, uzanmak, gitar çalmak ve sohbet etmekse bir ayrıcalık.
Her çadıra ve karavana elektrik sağlanıyor. Yatak çarşafları ve havlu konusunda titizseniz bile endişe etmeyin! Kamp alanındaki makinelerde cüzi bir ücret karşılığı çamaşırlarınızı yıkatabiliyorsunuz. Restoran ve ortak oturma-dinlenme alanlarında genellikle televizyon bulunmuyor; müzik yayını da yapılmıyor. Çünkü Ekincik’i tercih eden kampçıların hemen hepsi, sessizliğin değerini biliyor. Ben bu tespitleri yaparken güneş usulca alçalarak denizin sonsuz maviliğini göz alıcı bir kızıllığa boyuyor. Koyda günbatımlarının adı konmamış bir kutsallığı var. Güneş ya arkadaş gruplarınca uğurlanıyor ya da yalnızlığın huzurlu suskunluğuyla...
Ekincik Koyu’nda yaşam, modernizm öncesi dönemlerdeki ruh halini yansıtan bir arılık ve durağanlıkta seyrediyor. Konfora alışmış şehir insanı, Ekincik’teki kamp hayatına ilk günlerde alışmaya çalışıyor. Sonra adım adım ruhunuzu eğitiyor, doğaya döndüğünüzü hissetmeye başlıyorsunuz.
Nihayetinde ruhu daralan, tedirginşehir insanları ne diye gelir buralara? Elbette dağ, deniz, göl, nehir, kayalık, orman, kumsal, çiçek, böcek ve kelebek için... Biraz da konforlu ama bedeli yüksek ve ürkek hayatlarımızdan uzak durmak, mümkün olduğunca özgürleşebilmek için... Çünkü burada şehir, kentli kimliği, roller, statüler, mecburiyetler, biçimler yok. Sadece burası ve şu an var, kaygılar ve gelecek değil! Buradan aldığınız keyif, doğayla iyi geçinebilme yeteneğinizle bağlantılı... Sınav dediğiniz tam da bu işte, doğanın sınavı... Bütün gününüzü yüzüp, güneşlenip aylaklık ederek ya da kitap okuyarak geçirmek istemezseniz. Ekincik’in size sunabileceği çeşitli seçenekler var. Mesela koyda hizmet veren kamping ve otellerin organize ettiği günübirlik yürüyüş turlarına
katılabilirsiniz.
450 KİŞİLİK MUTLU KÖY
Karia Yolu’nu takip ederek Çandır Köyü üzerinden Kaunos Antik Kenti’ne ya da Caretta caretta denizkaplumbağalarının barınağı olan İztuzu Plajı’na uzanabilirsiniz. Ayrıca Ekincik Kooperatifi’ne bağlı teknelerle deniz turuna çıkmak, çamur banyosu yapmak ve dönüşte Dalyan’da balık ziyafeti çekmek de mümkün.
Bölgeyi daha yakından tanımak için bir başka seçenekse köyü ve civardaki orman içi yolları gezmek. Sahilin karşı yamacında, zeytin ve çam ağaçlarının arasındaki köy, yıllar önce Toroslar’dan gelen Yörükler tarafından kurulmuş. Arıcılık ve turizm sayesinde kendi kendine yeten bu mutlu köyde, 100 kadar hanede yaklaşık 450 kişi yaşıyor. Köyün erkekleri, yılın üç mevsimi Dalyan kıyılarına tekne dolusu turist taşıyor. Ekincikliler, içinde yaşadıkları güzelliklerin bilincinde. “Burada çalışana ekmek var. Yeter ki buraların doğasını bozmasınlar”
diyorlar. Doğru söze ne denir?
NASIL GİDİLİR?
Buraya ulaşmanın en pratik yolu, Dalaman Havalimanı’na uçmak ve sonra araç kiralamak. Toplu taşıma araçlarını tercih edenler, Fethiye yönüne giden otobüslere binip Köyceğiz sapağında inmeli. Sonra Köyceğiz’den kalkan minibüslerle Ekincik’e varabilirler. Ayrıca Dalyan iskelesinden denizyoluyla Ekincik’e geçmek de mümkün.