Yerlisinin gözüyle Göcek
Kavafis’in 'Şehir' şiirini okuyunca dünya üzerindeki her insanın aklında hangi şehirler, hangi anılarıyla canlanır hep çok merak etmişimdir. Hepimizin hayatında iz bırakan şehirler mutlaka vardır. Benim şehrim ise doğup büyüdüğüm Göcek... Hep anlatılanın aksine, bu sefer daha az bilinen yönüyle bu cennet köşeyi anlatmak istiyorum.
Dört sene Ankara’da öğrencilik hayatı yaşadım. ODTÜ’nün sizi çeken tüm samimiyetine karşın her şeyi bahane edip sık sık Göcek’e kaçtım. Şimdi İstanbul’da yaşıyorum. Değişen bir şey yok. Yine varsa yoksa gidip gideceğim yegane yerdir Göcek. Bir bebek ana rahminden kopunca ağlamaya başlar ya; ben de Göcek’ten uzaklaşınca başlarım ağlamaya. Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava…
Belediye hoparlöründen düğün anonsu
Göcek, Fethiye’nin batısında, Dalaman Havalimanı’na 25 dakika uzaklıkta, doğanın ve mavinin içinde, 6 bin 500 nüfuslu küçücük bir cennet. Yat turizminde marka haline gelen bir yer olmasının yanı sıra aslında yerel özelikleriyle de epey dikkat çekici. Kıyıdan biraz içeri adımladığınız da Yörük şivesi ve davranış örüntüleri sizi kucaklar. Her ne kadar Ege sınırları için de olsa da benim için Göcek Akdeniz’dir.
Halkının geleneklerini samimi bir tutumla devam ettirmesi görülmeye değer. Mesela buradaki düğünler belediyenin hoparlöründen “Sevgili halkımız, bu cumartesi amfi tiyatromuzda falancanın kızı Ayşe ile filancanın oğlu Ali’nin düğünü olacaktır, herkes davetlidir” diye anons edilir. Tatilciler de bu neşeli düğün atmosferine öyle güzel dahil olurlar ki erkek tarafı mı kız tarafı mı olduklarını anlamazsınız bile. Her düğünün öncesinde ise öğlen yemek verilir, yine bu sofralar herkese sonuna kadar açıktır. Denk gelirseniz mutlaka gidin ve keşkeğin yoğurtlamanın tadına bakmadan dönmeyin.
Lüks turizm destinasyonundan çok daha fazlası…
Göcek denilince herkesin aklına lüks motor yatlar, Venedik villaları, pahalı marinalar gelecektir. Doğru olmakla beraber sadece bu kategoride sınırlamak büyük haksızlık olur. Özellikle son yıllarda trend haline gelen destinasyonu bir turist gibi değil de yerlisi gibi gezme yaklaşımı buraya çok yakışacaktır. Çünkü bunca değişime karşın özünü kaybetmeyen halkın gündelik yaşamını deneyimlemek herkese çok daha anlamlı tatil anıları kazandıracaktır.
Mesela burada her erkek kaptan doğar, kadınlar da hep kaptan eşidir. Çok modern giyimli insanların bile şiveli konuşması muhtemeldir. İstanbul’u terk edip yerleşen bir film yönetmeninin sac ekmeği yaptığına tanık olabilirsiniz. Yeşili de en az mavisi kadar iddialıdır. Endemik türlerden olan günlük (sığla) ağaçlarının bölgedeki yoğunluğu İnlice Plajı dolaylarındaki Günlüklü’yü adeta bir tabloya çevirmiştir. Günümüzde fotoğraf çekimlerinin de ilgi odağı haline gelmeye başladı. Başka bir alternatif olarak ise hem bol oksijeninden hem de eşsiz manzarasından rakımı daha yüksek Göcek köyleri ve yaylalarını öneririm.
Plaj cenneti
Özel plajlar elbette hizmet veriyor ancak Göcek’in halk plajı (çok fazla kişi bilmediği için) özel plajlardan daha sakin desem yanlış olmaz. Halk plajımız İnlice Plajı merkeze 5 km. uzaklıkta, 800 metre uzunlukta sevdiklerinizle ya da tek başına masmavi suyunun, kumsalının tadını doyasıya çıkaracağınız bakir bir köşe.
Festival kenti
Yılın farklı dönemlerinde de gitmek için sürekli nedenleriniz olabilir. Birçok marka burada yelken yarışları, klasik müzik festivalleri ve daha birçok etkinlik düzenliyor. Göcek Kültür ve Turizm Derneği’nin bu sene 17. gerçekleştirdiği çocuk festivali alışageldiğiniz 23 Nisan kutlamalarından farklı, kordon boyunca rengârenk bir karnaval sunuyor. Yörük kültürünün izlerini yansıtan uluslararası yayla yürüyüşleri de katılımcılara unutulmaz bir dört gün yaşatıyor. Büyük şehrin kaosundan bunalıp kış aylarında sadece sakin bir hafta sonu geçirmek için bile Göcek’i tercih edenlerin sayısı özellikle son yıllarda artış gösterdi. Monako tarzı kafe ve restoranları, havaalanından ulaşım rahatlığı, Toros dağlarının huzur veren manzaraları sayılabilecek birçok nedenden sadece birkaçı…
Evet, Göcek bir marka ama neden bir dünya markası olmasın? Destinasyonun pazarlaması konusunda belki de yapılacak çok şey var. Ama yerel değerleri keşfederek Göcek’i tanımanızı öneririm. Deniz ve güneş kadar Toros insanının ruhunu yakalayın derim...