Yerebatan Sarayı’nın görmediğiniz detayları
Tanınmış kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı Erhun Şerbetçi ilk fotoğraf sergisini Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi’nde açtı. 17 Kasım’a kadar görülebilecek ‘Sarnıcın Yükü’ sergisinde Şerbetçi’nin niyeti ‘algıyı zorlamak’.
İlk serginiz için sarnıcın detaylarını incelemenizin özel bir nedeni var mı?
- Yerebatan sarnıcı İstanbul’un bilinç altı. Şehrin psikanalizini yaparken ilk durağım burası oldu. Çektiğim 800 kareden 20’sini sergilemek üzere seçtim. Burada algıyı, yaşamı, insanı, yapıtı yeniden keşfettim. Fotoğraflarla algının psikolojisi üzerine bir ortam hazırlamaya çalıştım. Sarnıçtaki suyun beklenilen yansıtma etkisi değişik ölçü ve kademelerle algıyı zorlamaya hizmet etti. 3 evreli bir çalışmanın ilk sergisi bu. Randevusu alınmış bundan sonraki sergide yine Yerebatan Sarayı var ancak bu kez insanlı.
İki resim sergisinden sonra fotoğraf sergisi açtınız. Resimle vedalaştınız mı yoksa?
- Boyayı eline süren biri kolay bırakamaz. Resim de yapıyorum. Çok geriden başlamış olsam bile kendi ölçülerimle resim tarihinin olası son resimlerini yapmaya çalışıyorum. Bunu asla bırakamam. Ayrıca ‘fotoğrafa geçmiş’ de değilim. Nasıl boya ve tuvali bir kavramsal iş uğruna kullanmışsam fotoğrafı da o amaçla kullanıyorum. Çalışmama, fotoğrafı da kullanan bir çağdaş sanat çalışanı olarak bakmalısınız. Günümüzde fotoğraf bir dijital ara veri olabilir ve yaratıcılık için sonsuz bir alan sunar. Elbetteki teknik anlamda bir temel fotoğraf bilgisi gerektirir.
Fotoğrafa nasıl çalışıyorsunuz?
- Benim çalışma yöntemim sürekli izlemek ve okumak. Bilimsel okuma, tıbbi okuma, arkeolojik okuma ya da bir antropolojik metin sanatsal işimi bir ana tetikler.
Fotoğraf temalarınızı nasıl seçiyorsunuz? Ana tema hep İstanbul’dan mı olacak?
- İşlerim her zaman tematik ve uzun süreçli. Derinin derinine indiğimde spontan olarak gelişir. İstanbul’da yaşıyor olmasam böylesine motive olamazdım herhalde. Psikanaliz ve felsefe ana etkilenmelerim olsa da bunu İstanbul üzerinden yaşıyorum. Şehir antropolojisi beni hep çeker. New York caddelerinden elde ettiğim binlerce dijital veri de var. Hala çekemediğim Bizans kalıntıları da sırada.