GeriSeyahat Yeraltı sularının yarattığı doğa harikası
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yeraltı sularının yarattığı doğa harikası

Yeraltı sularının yarattığı doğa harikası

Sanki bir elma kurdu elmanın altından girip üstünden çıkmış. Tepenin eteklerinden oymaya başlayıp kıvrıla kıvrıla bir tünel açıp üst noktaya ulaşmış. Kırklareli’nin vahşi görünümlü ormanlarındaki Dupnisa, Trakya’nın turizme açılan ilk ve tek mağarası. İçinden Türk-Bulgar sınırını çizen Rezve Deresi’nin kollarından biri çıkıyor. Çevresi de en az mağarakadar güzel.

Mağaralar, yeraltı sularının karstik özellikteki kireç taşlarını eritmesiyle oluşuyor. Dupnisa böyle bir yeraltı suyunun eseri. İsmi, Bulgarca delik anlamına geliyor. Balkan Savaşları’na kadar bu bölgede Bulgarlar yaşamış. 1911’de Dereköy Antlaşması ile bölgeden 20 bin Bulgar, Bulgaristan’a göç etmiş, geriye bölgeye verdikleri bazı isimler kalmış.

Dupnisa Mağarası’nın oluştuğu çağı anlayabilmek için Jurassic Park filmini hatırlatmakta fayda var. Mağara dinozorların hayatta olduğu "Jura" adı verilen jeolojik dönemde, bundan 160 milyon yıl önce oluşmuş. Yaşlı kireç taşlarının içinde açılan bu alanda, aslında iki ayrı mağara birleşmiş. Alttaki, Sulu Mağara ya da Dupnisa Mağarası olarak biliniyor. Üstteki ise Kuru Mağara. Birbirine içerden yürünebilecek bir oyukla bağlı olan bu iki mağara bugün Dupnisa olarak ünlenmiş.

İki mağaranın arasında 30 metrelik yükseklik farkı var. Sulu Mağara, 1700 metre iken Kuru Mağara 900 metre uzunluğunda. Aşağıdan başlayıp yukarıya doğru yol aldığınızda toplamda 2 bin 600 metre yürüyorsunuz. Ama mağaranın içinde bir yürüyüş yolu düzenlenmiş ve aydınlatmalar da var. Yani kaya tırmanışına gidiyor gibi hazırlanmanıza gerek yok. Kuru Mağara, sarkıt dikit sütun damlataşlarıyla, Sulu Mağara’ya göre daha zengin görünümde. Kuru Mağara’nın büyük galerisi gerçekten de bir sanat galerisi gibi, doğa denen sanatçının eseri büyüleyici... Ancak Sulu Mağara da ondan geri kalmıyor, yarasalarıyla meşhur. Aslında her iki bölümde de yaşayan yarasalar, kış uykusu ve üreme dönemlerini Sulu Mağarada geçiriyor. Bu yüzden 15 Eylül’den itibaren Sulu Mağara’nın kapısı ziyaretçilere kapanıyor, yarasaların çiftleşme dönemi bittikten sonra, 15 Mayıs’ta kapılarını yeniden ziyaretçilere açıyor.

SICAKLIK YAZ KIŞ AYNI

Sulu Mağara’nın girişinde karstik olarak oluşmuş bir kemer var. Ortalama sıcaklık Kuru Mağara’da 17 derece iken Sulu Mağara’da 10 derece. Bu sıcaklıklar yaz kış aynı. Sulu Mağara’nın içinden bir kaynak çıkıyor. Bu su, yeraltı nehri olarak akıp kilometrelerce ileride yüzeye çıkıyor. Türk-Bulgar sınırını çizen Rezve Deresi’nin kollarından birini oluşturuyor.
/images/100/0x0/55ea8530f018fbb8f8855967


Profesyonel mağaracılar bu suyu takip ederek yeraltı lagünlerine giriyor. 12 metre derinliğine kadar ulaşan göller bulmuşlar. Mağaracılar Beypınar ve Çukurpınar köyleri arasında bir noktadan daha bu su yoluna giriş olduğunu söylüyor. Ama bahsedilen yerler turistik ziyarete uygun değil, profesyonel mağaracılar özel izinle girebiliyor.

LONGOZ ORMANLARINA YAKIN

Istıranca Dağları’nın derin vadili yapısında doğal görünümü bozulmamış ormanların arasındaki mağaranın çevresi de en az içi kadar güzel. Ziyaretçilerin karşılandığı alanda geniş bir park yeri ve tuvaletler var. Park alanının yanı başında akan derenin iki tarafındaki piknik alanları, mağaraya gelenlerin çıkışta vakit geçirdikleri bir yer.

Ancak uzun bir yoldan bu bölgeye kadar geldiyseniz yanıbaşınızdaki Demirköy’e de gitmeniz gerekir. Mağara, Kırklareli’ne 50, Demirköy’e 25 kilometre mesafede. Demirköy’de Fatih Sultan Mehmet’in top döktürdüğü dökümhaneyi ziyaret edin.

Yine Demirköy’de dünya tabiat varlıkları listesinde yer alan Longoz (Subasar) ormanları var. Bu ormanlardaki Hamam, Mert gibi göllere de gidebilirsiniz. Bölgede gezilip vakit geçirilebilecek başka yerler de var. Pınarhisar’daki hisar kalıntıları, Vize’de camiye çevrilmiş eski bir kilise olan Süleymanpaşa Camii. Ya da doğal liman özelliği olan İğneada gibi...

İSTANBUL’DAN KARAYOLUYLA 230 KİLOMETRE UZAKLIKTA

Dupnisa Mağarası, İstanbul’a 230 kilometre uzaklıkta. Mağaraya en yakın köy 5 kilometre uzaktaki Sarpdere. Kendi aracıyla gitmek isteyenlerin Çerkezköy, Saray ve Vize’den geçtikten sonra Demirköy yönüne devam edip, Dupnisa tabelalarını takip etmesi gerekiyor. Mağaraya gelmeden yol üzerinde alabalık çiftlikleri göreceksiniz. Balaban köyü alabalık yemek ya da almak için uygun yerlerden. Anayoldan saptıktan sonra manyetik alan olarak ünlenen bölgeden geçeceksiniz. Yokuş aşağı giderken otomobilinizi durdurduğunuzda aracın kendiliğinden yukarı doğru geri geri gittiğini gözlemleyebilirsiniz. Burada uzun süre bir maden olduğu ve araçları çektiği düşünüldü, ancak sırrı MTA’nın sismik uçağıyla yapılan ölçümün ardından çözüldü. Burada sadece eğimle ilgili bir göz aldanması vardı. Yani yukarı gidiyormuş gibi duran yer aslında aşağı doğru gidiyor. Ama bu isim de efsane olarak kaldı. Hatta burada Manyetik Alan Balıkçısı denilen bir balık restoranı bile var.

Dupnisa’ya firmaların düzenlediği günübirlik turlarla da gitmek mümkün.

False