GeriSeyahat Yavruları “ev”lendirdik…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yavruları “ev”lendirdik…

Yavruları “ev”lendirdik…

HAYVANLAR ALEMİ (37) - Sevgili Serdar, site bahçesinde kedilerin beslenmesine karşı gösterilen tepkilerin giderek azaldığına tanık olmak yanında, yemeğe katkıda bulunmak isteyenlerin korkuları da kalkmış olmalı ki, bir kısmı açıktan açığa kedilere yemek taşımağa başlamışlardı artık. Küçük çocuklardan, en yaşlılara kadar, kedilere uzanan yardım zincirinin halkaları uzadıkca bundan kediler de son derece mutlu oluyorlardı. (Sezai BAYAR / Ankara)

Yıllardır bizim yüzümüzü gören kediler, bıkmış olabilirlerdi bizden. Şimdi değişik yüzler görmeye başlamışlardı ve bundan hoşnut olmalıydılar.

 

Artık balkonlardan, ya da camlardan aşağı gizli gizli et, balık, ciğer parçası atma dönemi kapanıyordu. Bu iyi bir haberdi hayvanlar için. Hayvanları Koruma Yasası mı, yoksa sevenlerin artması mı bunda etken olmuştu, şimdiden kestirmek zordu. Hayvan dostlarının katmerlenerek arttığı, çevre bilincinin de bunda etkili olduğu söylenebilirdi.

 

Gerçi insanlar evlerine hayvan alıp evcilleşenleri korumakta çok fazla istekli görülmüyorlardı ama yavaş yavaş bu da yaygınlaşacaktı.

 

Esas olan bizim elimizdeki 4 yavrunun evlere verilmesi konusu vardı ki, bizleri öncelikle bu düşündürüyordu.

 

Benek’in yavruları sokağa kesinlikle bırakılamazdı. Yani bahçede korunmaları zordu. Evimize almak ise olanaksızdı. Bu durumda onlara aile bulmak gerekiyordu.

Son derece sevimli olmaları, ailelere kavuşmaları açısından büyük bir avantajdı ve bu şirinlikleri işimizi kolaylaştırıyordu.

 

Hemen internetteki hayvan sitelerine girdik. Oraya ilanlar bıraktık. Hürriyet’teki Pako’nun sayfasında panoya ilan astık.

 

İki gün içinde yavrulara talip olanların sayısı öylesine arttı ki, elimizde 5-6 yavru daha olsa onları dahi ev sahibi yapabilirdik. Tabii şanslı dönemde olduğumuzu itiraf etmeliyim. Yoksa aylarca ev sahibi yapılamayan nice köpek ve kedi olduğunu biliyorduk.

 

Yavru isteyenlere veterinerin yerinde randevu verip, kedileri orada görebileceklerini söylerken, eşim ve veteriner Yudum, adayları da yakından görmüş oluyorlardı.

 

Yani iş olsun diye kedi alanlar vardı.

Bir kaç gün besleyip sonra sokağa bırakanlar oluyordu.

 

Küçük bir macera için alıp sonra elden çıkarmaya çalışanlara rastlanıyordu.

 

Ya da kendisine bakmaktan aciz tipler ortaya çıkabiliyordu.

 

İnce eleyip sık dokuyarak, adayları küçük bir sınavdan geçirerek, açıkcası her birini yakından tanıyarak kedilerin hepsini tek tek sahiplendirdik.

 

Hatta yeni sahiplerin telefonlarını, adreslerini alarak zaman zaman görebilme şansını kullanmak niyetindeydik.

 

Minik yavrulara sahip olacaklara veterinerde davet yaptık. Aynı gün ve aynı saatte gelmelerini istedik.

 

Nihayet veda günü gelmişti. Benek gelişmelerden habersizdi. Acaba yavrularından ayrılacağını, onların sıcacık yeni bir yuvaya uçacaklarını hissetmiş miydi? Anne sezgisi ne kadar gelişmiştir bilemeyiz. Belki de anlamıştır. Ah şu kedi dilinden bir anlasaydık. Biz de onlar gibi düşünebilseydik de duygularını, kaygılarını, acılarını ortaya çıkarabilseydik. Ama mümkün değildi. Ne onlar gibi düşünebiliyorduk, ne de yorumlayabilirdik.

 

Yavrular için düzenlenen veda partisinde ikisi kız, ikisi erkek yavruların sahipleri, seçtikleri yavrular kucaklarında fotoğraflar çektirdiler. Tabii toplu fotoğraflar da çekildi.

 

Benek, önünde dizili dört yavrusu ile verdiği pozda çok üzgün görünüyordu nedense.

 

Bu kare unutulmayacak gibiydi. Benek’in yavrularından Molla üzgün, görünüyordu. Mırmır ise cin gibi bir bakış atmıştı objentife. Ama Safoş’un oşuh bakışlı pozu unutulacak gibi değildi. Nataşa’ya mı özenmişti ne? Fotoğrafın kenarında sahibinin kucağında sessizce oturan Muttalip ise hayatından hiç de memnun görünmüyordu. Belki de sitede yaşamak istiyordu. Belki annesinden ayrılmak ona koymuştu. Bilemeyiz.

 

Sonunda sıra ayrılık anına geldi. Kedileri sahiplenenlerle vedalaştık. Benek de yavrularıyla. Çok hüzünlü bir veda olmadı bu. Aksine sevinçliydik. Yavruları “ev”lendirmiştik.. Hepsinin bir sahibi vardı ve gelecekleri güzel ve mutlu geçecekti.

Önemli olan Benek’in bundan sonraki yaşamı ne olacaktı?

 

Onu yavrularından ayırdık ama annesi ve kardeşi sitede yaşıyorlardı. Eğer onu da bir eve verseydik çok haince bir davranış olurdu.

 

Bir gün sonra Benek bahçeye, eski mekanına getirildi. Annesi ve kardeşi Cızırtı ile yine buluştu. Cızırtı kardeşi ile koklaştı uzun süre. Masume, Benek'i görmüştü ama Cızırtı hâlâ kardeşininin öldüğünü sanıyordu. Birden Benek'I karşısında gören Cızırtı, patisiyle ona dokunmaktan başka bir tepki vermedi. Bir ara mırmır ettiler. Sonra ayrılıp kardeş kardeş bir başka köşeye giderlerken Masume onları arkalarından izliyordu.

 

Sonra o da kendine ayırdığı köşeye doğru adımlarını attı. Tomi sırıtarak Masume’ye doğru yaklaşırken “Seni çekecek halde değilim” dercesine ona bakmadı bile.

Kafasında kimbilir hangi düşünceler çatışıyordu. Tahmin etmek güçtü.

 

Sevgiler,

 

Sezai

False