GeriSeyahat Yaşadığım en komik serüvendi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yaşadığım en komik serüvendi

Yaşadığım en komik serüvendi

Ahmet Akyol (24) gezmeyi çok seven bir üniversiteli. 9 Eylül Üniversitesi’ndeki Genç TEMA’nın kurucularından. 7 yaşındayken ailesiyle çalışmaya gittiği tarlaların çevresindeki mağaraları keşfe çıkıyordu. Ortaokulda doğduğu ilçeyi gezdi bisikletle. Şimdilerde her fırsatta Türkiye’nin bir yöresini geziyor. İzlenimlerini yazıyor, fotoğraflarını ekleyip 300 arkadaşıyla paylaşıyor. Yaşadığı en komik serüven Bodrum’daki Tavşan Adası’na keşif yolculuğu. Akyol, önce nasıl yanlış adaya çıktığını, sonra bir şafak vakti gittiği Tavşan Adası’nda yaşadıklarını anlattı.

Konya’nın Ereğli ilçesinde doğup büyüdüm. Ailem çiftçiydi. Yazın hasat zamanı Karacadağ eteklerindeki köylere giderlerdi çalışmak için. Rüzgar çıktığında iş yapılamazdı. Herkes dinlenirken ben, mağara ve sarnıçları keşfederdim. Ortaokulda Toroslar’da yürüyüşe başladım. Doğa tutkusuyla yakın çevrede bisikletli keşif turlarına çıktım. Lisede İstanbul ve Ankara’yı gördüm. Dokuz Eylül Üniversitesi Almanca Öğretmenliği Bölümü’nü kazandım. Pratik yapmak, harçlığımı kazanmak için Bodrum’da üç yıl çalıştım. İzinlerimde bisikletle, yürüyerek çevreyi keşfettim. Sonra indirimli turlardan yararlanıp, ağabeyim ve eniştemden destek alıp seyahat alanımı genişlettim. Fotoğraf çekip, izlenimlerimi yazıyorum. Bunları e-mail yoluyla 300 arkadaşımla paylaşıyordum. “Sayende gezmiş kadar oluyoruz” tepkileri geliyor. Bugüne kadar başıma pek çok olay geldi. Ama en komik yolculuğum Tavşan Adası gezisiydi.

İLK DENEME YANLIŞ ADAYA

Tavşan Adası’nı Bodrum’daki üçüncü yılımda keşfettim. Çalıştığım otel, Kadıkalesi mevkiindeydi. İlk gittiğimde dikkatimi otelin batısındaki adacık çekti. Görür görmez oraya bir gün çıkıp tepesine bayrak dikmek gibi bir hayale kapıldım. Ne zaman, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Çünkü iznim sınırlıydı.
Derken harika bir fırsat çıktı: 30 Ağustos. Tabii ki niyetim yeni bir Kardak krizi çıkarmak değildi. Fikrimi iki arkadaşıma açtım. Çok heveslendiler. Büyük bir bayrak aldım. 29 Ağustos sabahı arkadaşım “Bu gece sahilde yatalım, macera olur. Yarın sabah erkenden adaya çıkarız” dedi. Sabaha kadar sivrisineklerle boğuşup, gün doğarken kanoyla 10 dakikada adaya vardık. Sevimli bir kumsalı vardı, yeşillikler deniz seviyesine kadar iniyordu. Ancak tavşanlardan geriye kalan tek şey kemiklerdi.
Adanın ortasına çıkıp, direği söktük. Bayrağı bağlayıp, yerine diktik. Adayı dolaştık, yüzlerce fotoğraf çekip geri döndük. Otelden görenler bizi tebrik etti. Ancak sonraki günlerde, yanlış adaya çıktığımızı öğrendim. Tavşan Adası, Kadıkalesi’nin diğer tarafındaki Gümüşlük Köyü’ndeydi. Dalış için gidildiğini, antik bir şehir olduğunu öğrendim. Bir an önce gitmek istiyordum. Ancak otele uzaktı, zamanlamayı iyi yapmalıydım.

SAHURDA DÜŞTÜK YOLA

Hürriyet Gazetesi’nde Tavşan Adası’nın fotoğrafını görüp, yüzlerce turistin tavşanları görmek için adaya çıktığını okuyunca harekete geçmeye karar verdim. Ramazandı. Sahurdan sonra, bir arkadaşımla yola çıktım. İki saatlik yürüyüşle Gümüşlük üstünden adanın karşısındaki sahile vardık. 30-40 cm derinliğinde, 50 metrelik bir antik yoldan geçmek gerekiyordu. Sabahın erken saatinde ürpererek buz gibi suya girdik. Kıyıya çıktığımızda hâlâ alacakaranlıktı. İlk tavşanı gördüğümüzde sevinç çığlığı attık. Tavşan Adası’nda tavşan görmek gayet olağandı ama biz yine de şaşırmıştık. Çünkü yürüdükçe gördüğümüz tavşanlar çoğalmaya başladı. Dört, beş derken tam 12 tavşan saydık.

GÜN DOĞUMUNDA HARİKA

Yaban tavşanı olmalarına rağmen insandan ürküp kaçmıyor, oldukları yerde duruyorlardı. Tavşanlarla yan yana resim çektirmek istedik ama ürkütmeden, yuvalarına kaçırmadan yaklaşmamız gerekiyordu. Çağırmayı denedik. Nasıl iletişim kuracağımızı bilmediğimiz için pisi pisi, kuçu kuçu dahil her türlü tuhaf sesi çıkarttık. Tabii tavşan kardeşlere yaranamadık ve hiçbir sonuç alamadık. Konuşa konuşa anlaşamayacağımızı anlayınca son çare, yaklaşma yolunu denedik. Arkadaşım yavaşça ilerleyip, tavşanlardan birini sevmeye başladı. Diğerleri bunu görünce çevresine toplandı. Arkadaşım heyecanla “Çek, çek, fotoğraf çek” diyordu.
Sıra bana gelmişti. Tavşanlar o kadar uysaldı ki, adeta evcilleşmişlerdi. Sanki adada değil bir sirkte yaşıyorlardı. Birkaçı dışındakiler çok zayıftı. Yanımızda onlar için su ve yiyecek getirmediğimize çok üzüldük. Doğrusu bizi böyle bir sürprizin beklediğini düşünmemiştik. Tavşanları sevdikten sonra adayı dolaşmaya başladık. İnsanlar bu güzel hayvanların doğal yaşam alanını çöplüğe çevirmişti. Her taraf bira şişeleri, sigara izmaritleriyle doluydu. Adanın tepesine tırmandığımızda güneş doğmak üzereydi. Bu noktadan gündoğumu manzarası müthişti. Güneşin altında rüzgârın eşlik ettiği bu huzur dolu doğa harikasında son fotoğrafları çektikten sonra dönüş yoluna çıktık.

en sevdiği 5 yer
· Ereğli · Bodrum · Urla · Doğu Beyazıt · Deutschland Berg (Avusturya)

ne okur
Roman

neyle seyahat eder
Bisiklet, otobüs, tren

nerede kalır
Çadır ya da arkadaşlarının evi

kimle seyahat eder
Yalnız ya da arkadaşlarıyla

çantasının vazgeçilmezleri
Fotoğraf makinesi, güneş gözlüğü, kağıt, kalem

ne yiyor
Yemek ayrımı yapmıyor

Ne giyer
Rahat giysiler

Ne alıyor
Magnet ve kartpostal

False