Yâr bize uykusuz geceler
“Ölmeden önce mutlaka yapmam gereken şeyler” listemde bir Latin Amerika ülkesinde Dünya Kupası izlemek de var. Daha önce Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da Dünya Kupası izledim. ‘Bir daha her hangi bir Latin Amerika ülkesinde ne zaman Dünya Kupası düzenlenir, o tarihte rahatça seyahat edebilir durumda olabilir miyim?’, bilmiyorum ama böyle bir hayalim var. Arife günü yani 14 Haziran’da futbolseverler için yeni bir heyecan başlıyor. Ama bu sadece futbolseverlerin değil, seyahat severlerin de heyecanlanacağı bir olay olmalı. Çünkü Dünya Kupası maçının oynandığı bir kente yolculuk etmek demek, futbol sevmeseniz de, stadyuma girip maç izlemeseniz de yaşamanız gereken bir deneyim. Değişik ülkelerin renklerinin süslediği cıvıl cıvıl sokaklarda dans eden, tezahürat yapan, içki içen insanların arasına karışıp, o hengameyi yaşamak gerçekten unutamayacağınız bir deneyim. Bu yıl Kupa heyecanı Rusya Federasyonu’nun, Moskova, Kazan, Nijniy Novgorod, Rostov-na-Donu, Sankt Peterburg, Samara, Saransk, Soçi, Volgograd, Kaliningrad ve Yekaterinburg kentlerinde yaşanacak. Bu kentler aynı zamanda ilginç gezi destinasyonlarıdır, onu da hatırlatmış olayım...
Rusya’ya gidecek olanlara iki temel uyarım var:
1 – Rusya’da asla “Neden?” diye sormayın!
2 – Siz bu ülkede misafirsiniz, ülkenin sahiplerinden daha iyisini bilemezsiniz, hiçbir şeyi değiştirmeye çalışmayın.
Büyük olasılıkla kimse tenezzül edip “Neden?” sorusuna yanıt vermez ama olur da yanıt verirlerse ve muhatabınız kibar biriyse duyacağınız sadece şu olabilir: “Öyle de ondan!” Kuzey’deki dev komşumuzda toplumsal hayatın tarihsel süreç içindeki gelişiminin bir sonucu bu. Bir Rus gibi düşünemezsiniz onun için anlamaya çalışmak ve tartışmak yerine size söylenenlere uyun, başınız ağrımasın.
Değişmek gerektiğini düşündüklerinde onlar bunu sizin vereceğiniz öğütlerden daha iyi yaparlar bunu aklınızda tutun.
Tolstoy’un, Dostoyevski’nin, Ana Ahmadova’nın, Gogol’ün, Puşkin’in, Çaykovski’nin, Borodin’in, Chagal’ın ülkesi orası. Hepsinin adını alt alta yazmaya kalkışsam bu gazeteyi bütünüyle doldurabilirim, emin olun!
MOSKOVA
Moskovniye veçera!
Öyle tahmin ediyorum ki Dünya Kupası izlemek için Rusya’ya gidecek olanların büyük bölümü Moskova ile Sankt Peterburg’u tercih edecektir. Rusya’ya ilk kez gidecek olanlar için kuşkusuz ki doğru tercih. Moskova trafiğinin berbatlığı ve kişiliksiz varoşları, Stalin döneminin mirası anlamsız büyüklükteki devlet binaları bir kenara bırakılırsa görülmeye değer bir kent.
Ama o zaman da geriye sadece Kremlin, Kızıl Meydan ve Aziz Vasil Katedrali kalıyor ki sanıyorum Kızıl Meydan şampiyona boyunca en eğlenceli yer olmaya aday. Moskova’da yeme – içme ve eğlence artık Türk Lirası hesabı yapan bizler için pahalı olmakla birlikte eşsiz bir deneyim yaşamanıza da olanak verir. Şarkısı bile var: Moskovniye veçera! Moskova Geceleri. Benzerlerine ancak büyük Amerikan kentlerinde ve Londra’da rastlayabileceğiniz kalitede gece kulüpleri, barlar, lokantalar. Ve son yüzyılda yaşanan en büyük devrimin tanığı bir kent. İnsan daha ne ister?
ST. PETERSBURG
Hermitage’ın kenti!
Çar yönetimini devirip, Bolşeviklerin iktidarı ele almasına ve Sovyetler Birliği’nin kurulmasının yolunu açan Ekim Devrimi, bu yıl 101. Yaşında. Ve bu devrime deyim yerindeyse dekor olan Sankt Peterburg da Dünya Kupası kentlerinden biri. Nazlı nazlı akan Neva Nehri’nin kıyısındaki bu güzel kent, kuzeyin Venedik’i unvanını boşuna almış değildir. “Ondan daha güzel mi?” diye sorarsanız, ben Sankt Peterburg için tarafsız kalamam, evet, bence daha güzeldir. Ana Ahmedova’nın, Ekim Devrimi’nin, Hermitage’ın kenti! Paris’e gidip Louvre’u görmemek ne demekse, Peterburg’a gidip Hermitage’ı gezmemek aynı şeydir. Dünyanın en büyük sanat koleksiyonlarından biri Hermitage’dadır. Sankt Peterburg’da (Petrograd, Saint Petersburg ve Leningrad isimlerini de almıştı tarih içinde) bu aylarda havanın kararmasıyla günün aydınlanması arasında yarım saat ya geçer ya geçmez. Hem futbol eğlencesine katılmak hem de Beyaz Geceler’i taa kalbinde yaşamak için iyi bir fırsat! Giderken Dostoyevski’nin Beyaz Geceler’ini okumayı da ihmal etmeyin ama.
Ve bir soru: Bu kenti kuran Çar Petro’ya bütün dünya “Büyük Petro” derken, biz neden “Deli Petro” diyoruz? Kenti gezerken, sorunun yanıtını da bulacaksınız. Ve düşüneceksiniz: Ruslardan daha eski bir imparatorluk kurduk ama neden böyle bir kent inşa edecek vizyonumuz hiç olmadı?
KALİNİNGRAD
Doğu Prusya’nın başkenti
Kupaya ev sahipliği yapacak kentlerden ilginç olanlardan biri de Kaliningrad. Bu kentin ilginçliği, Rusya ile kara bağlantısı olmayan tek Rus toprağı olmasında. Kaliningrad oblastı, Baltık kıyısında yer alıyor, Polonya ve Litvanya ile çevrelenmiş. Kalinin, Bolşevik Devrimi’nin en önemli simalarından biri ve ölene dek Stalin’e sadık kalabilmiş belki de tek polit büro üyesi. Eskiden Königsberg adını taşıyan ve Doğu Prusya’nın başkenti olan bu şehir, eski bir Sovyet kahramanının adını hala taşıyan tek kent. Devrimden sonra isimleri devrim önderlerinin adlarıyla değiştirilen kentlerin çoğu (Leningrad, Stalingrad, Frunze gibi) eski isimlerine döndüler ama Kalinin’in adı hala bu kentte. Nedeni ise çok açık: Çünkü bu kentin eski Rus adı yok, eski isme dönülecek olursa kentin Prusyalı geçmişi hatırlanacak!
YEKATERİNBURG
Güzel yemek ve bol votka
İki kez ziyaret etme fırsatını bulduğum Yekaterinburg, devrimden sonra Çar II. Nikola’nın bütün ailesi ile birlikte katledildiği bir kent.
Devrimden sonra Bolşevik önderlerden Sverdlov’un adı verilmiş, Sverdlosk adını almış. 1991’den beri de 1. Petro’nun (Büyük – Deli Petro) karısı Çariçe Yekaterina’ya ithafen (Biz Katerina olarak tanıyoruz) adı Yekaterinburg olmuş. Yerlileri, kendilerini ‘Sibiryalı’ olarak değil, ‘Urallı’ olarak tanımlıyorlar. Asya ile Avrupa’yı ayıran Ural Dağları, kentin ufuklarında yükselip gidiyor. Yekaterinburg, Asya’nın, Avrupa’dan önceki son kenti, elbette Rus toprakları için söylüyorum bunu. Buradaki ‘Kan içindeki kilise’de Çar ve ailesine ‘aziz’ mertebesi de verilmiş. İnsanlar önünde dua edip, ikonalarını öpüyorlar. Kent, 2. Dünya Savaşı’nda yıkım görmediği için Çarlık döneminin zenginlerinin yaptırdığı dev konaklar, saraylar ayakta duruyor. Bugünün Rus oligarklarını çağrıştıran bir zenginliğin izleri açıkça görülüyor. Eğlence, Rusya’nın her hangi bir büyük kentinde bulacağınız kadar. Güzel yemek, bol votka, sabaha kadar dans!
NİJİNİ NOVGOROD
Moskova’nın burnunun dibi!
Volga Nehri kıyısındaki Nijni Novgorod bir üniversite kenti ve bütün üniversite kentleri gibi dinamik bir şehir. Gerçi kentin kuruluşu 1200’lere dayanıyor ama bu özelliğiyle artık gençlerin egemenliğinde. Eğlence bol yani! Rusya ölçülerine bakarsanız da Moskova’nın burnunun dibinde sayılır, 400 kilometre kadar! Büyük yazar Maksim Gorki, bu kentte doğduğu için kent devrimden sonra onun adını taşıyordu ama Putin’in arası geçmişin bazı gerçekleriyle hoş değil, biliyorsunuz.
ROSTOV NA DONU
Yemeklerde yabancılık çekmezsiniz
Rostov na Donu kenti, adından da anlaşılacağı üzere Don Nehri kıyısında kurulmuş bir kent. Osmanlı - Rus Savaşları sırasında (1779) Kırım’dan göç eden Ermeniler bu kentte izlerini bırakmışlar. Yemeklerde yabancılık çekmeyeceksiniz! Moskova’dan uçakla gitmek gerekiyor, 1.000 kilometreden fazla bir uzaklıkta çünkü. Görmediğim ama çok merak ettiğim bir kent burası.
Bir Tatar kenti olan Samara, Rusya Federasyonu’nun Avrupa topraklarında yer alıyor. İki nehrin, Volga ve Samara’nın birleştiği noktada kurulmuş kenti görenlerden çok methini işittim.
SOÇİ
Bizim Soçi!
Dünya Kupası kentlerinden biri de ‘bizim’ Soçi!
‘Bizim’ diyorum çünkü bir dönem burası Karadenizli vatandaşlarımızın komşu kapısı haline gelmişti. Karadeniz kıyısında, Trabzon’un aşağı yukarı karşısında bir kent. Ne yazık ki bu kentte sadece 12 saat kalabildim, Ertuğrul Özkök ve rahmetli Mehmet Ali Birand ile birlikte Putin’in davetlisi olarak sabah gitmiş, onunla yaptığımız röportajdan sonra akşam üzeri geri dönmüştük.
“Ne yazık!” diye hayıflanmamın nedeni burasının Ruslar için bir tür Antalya olması. Biz dönerken ahali de denizden dönüyordu ve aracın camlarına Garfield gibi yapıştığımızı hatırlıyorum, dünyanın en uzun Victoria’s Secret defilesi podyumundan geçip, gitmiştik!
Kazan, Saransk ve Volgograd (eski adı Stalingrad idi) kupaya ev sahipliği yapacak diğer şehirler. Kazan’ı böyle tek satırla geçmek, bu kentin tarihine saygısızlık olabilir kuşkusuz ama benim kentle ilgili bir deneyimim olmadı maalesef.